AYM, HDP'nin kapatılmasına ilişkin iddianameyi Yargıtay'a iade etti

Anayasa Mahkemesi HDP'nin kapatılmasına ilişkin iddianameyi Yargıtay Başsavcılığı'na iade etti.

AYM, HDP'nin kapatılmasına ilişkin iddianameyi Yargıtay'a iade etti

Anayasa Mahkemesi (AYM), eksiklik tespit ettiği Halkların Demokratik Partisinin (HDP) kapatılması istemiyle hazırlanan iddianameyi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iade etti.

Alınan bilgiye göre, AYM Genel Kurulunca 31 Mart'ta eksiklik tespit edildiği gerekçesiyle iade edilmesine karar verilen iddianame, bugün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi.

İddianameyle birlikte, iadeye ilişkin kararın gerekçesi de başsavcılığa iletildi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Anayasa Mahkemesinin belirlediği eksikleri tamamladıktan sonra iddianameyi tekrar Yüksek Mahkemeye gönderebilecek.

İddianamenin Yüksek Mahkeme'ye ulaşmasının ardından yeniden raportör görevlendirilecek ve AYM Genel Kurulu belirlenecek bir günde ilk incelemeyi yapacak.

- Odak iddiasının temeline ilişkin değerlendirmeler

Kararda, iddianamenin incelenmesinden, partinin "Devletin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne" aykırı eylemlerin odağı haline geldiği iddiasının temelinin, partinin merkez teşkilatında görev alan üyeler, milletvekilleri ve belediye başkanları ile taşra teşkilatında yönetici olarak görev yapan üyelerin eylemlerinden oluştuğu belirtildi.

Kararda, söz konusu eylemlerin bir kısmına iddianamede yer verilirken büyük bir kısmına iddianamede açıkça yer verilmeksizin, sadece bu eylemleri konu alan soruşturma ve kovuşturmalara atıfta bulunulduğuna işaret edildi. Böylece cumhuriyet başsavcılıklarınca yürütülen soruşturmalara ve mahkemelerce görülmekte olan kamu davalarına ilişkin dosya numaralarına yer verilerek ilgililer hakkında hangi suçtan dolayı soruşturma veya kovuşturma yapıldığının belirtilmesi yoluna gidildiği aktarıldı. Karara şöyle devam edildi:

"Soruşturma ve kovuşturmalara ilişkin bu bilgilere listeler halinde iddianamede yer verilmesi, söz konusu soruşturma ve kovuşturmalara konu eylemlerin neler olduğunun belirlenmesini mümkün kılmadığı gibi bu eylemlerin mahkemece değerlendirilmesine de imkan tanımamaktadır. İddianamede, bu kişilerin Anayasa'nın 69. maddesi kapsamında olduğu ileri sürülen eylemlerinin somut olarak ne olduğu belirtilmeksizin ve eylemlerine ilişkin açıklama yapılmaksızın 800 üzerinde kamu davasına ve 5 binin üzerinde soruşturmaya konu suçtan bahsedilmiştir."

Belirtilen yöntemin, neredeyse iddianamede yer verilen tüm kişiler yönünden ve bu kişilerin eylemlerinin çoğunluğu yönünden kullanıldığına dikkat çekilen kararda, bu yöntemin uygulanmasının örnekleri olarak Selahattin Demirtaş, Pervin Buldan ve Ertuğrul Kürkçü'ye isnat edilen eylemler gösterildi.

Selahattin Demirtaş'ın, hakkında devam eden 3 ceza davasına konu eylemlerine ve kesinleşen bir mahkumiyet kararına konu eylemine iddianamede yer verildiği hatırlatılan kararda, iddianamede ayrıca bu kişi hakkında devam eden 14 davaya ve 221 soruşturmaya yalnızca mahkemelerin ve cumhuriyet başsavcılıklarının dosya esas numaralarına atıfta bulunulmak suretiyle liste halinde yer verildiği belirtildi.

Kararda, liste halinde yer verilen söz konusu soruşturma ve kovuşturmalara konu eylemlerin neler olduğu, nerede ve ne zaman gerçekleştirildiği yolunda herhangi bir bilgiye ve açıklamaya iddianamede yer verilmediği vurgulandı.

İddianamede yer alan 200'ün üzerindeki kişinin eylemlerinin tamamen bu yöntemle belirtildiği, eylemlere ilişkin başka bir bilgiye ve açıklamaya yer verilmediği ifade edilen kararda, iddianamenin 375-481 sayfaları arasında eylemlerine yer verilen 196 kişi yönünden de yalnızca soruşturma ve kovuşturma konusu suçların liste şeklinde ifade edildiği aktarıldı.

Kararda, şu tespitler yapıldı:

"Kullanılan bu yöntemin bir başka sonucu da söz konusu eylemler ile Partinin bu eylemlerin odağı haline gelmesi arasındaki ilişkinin ortaya konulamamasıdır. Bu durum ise Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 174. maddesinin '4' numaralı fıkrasında belirtilen, 'yüklenen suçu oluşturan olayların mevcut delillerle ilişkilendirilerek iddianamede açıklanma' zorunluluğunun yerine getirilmemesine ve bu anlamda iddianamede yer alması gereken bir unsurun eksikliğine yol açmaktadır."

Etiketler
Yargıtay HDP Mahkeme