CHP'li Engin Özkoç: AKP iktidarı, mağdurun değil faillerin yanında yer almıştır

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, TBMM’de Sakarya’daki havai fişek patlamasına ilişkin basın toplantısı düzenledi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Sakarya’daki havai fişek patlamasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’dan gelen yanıt ile bilirkişi raporundaki tespitlerin tezatlığını aktardı.

“Saray’ın Bakanı, ‘Fabrika sahibi MÜSİAD Şube Başkanı masumdur’ diyor. Onlar masumsa kim suçludur” diye soran Özkoç, “Eğer buna gerektiği şekilde tepki vermezsek bu cinayetler devam edecek. Eğer öyle olmasın diyorsanız, MÜSİAD Şube Başkanı fabrikasında hayatları biten insanların arkasında olun. Failleri değil, mağdurları savunun. Bu ses Engin Özkoç’un sesi değil, Sakarya’da ölen insanların çığlıklarıdır. Bu sesi Türkiye’ye duyurun” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, TBMM’de Sakarya’daki havai fişek patlamasına ilişkin basın toplantısı düzenledi. Özkoç’un konuşmasından satırbaşları şöyle:

İŞ KAZASI DEĞİL, CİNAYET

Benim yaşadığım kentte 13 Temmuz 2020 tarihinde Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası patladı. Bu ilk değildi, 13 yıl İçinde 7 patlama gerçekleşti. Bu patlamanın külleri soğumadan ikinci patlama gerçekleşti. Her iki patlama iş kazası değil, cinayetidir. AKP iktidarı, mağdurun yanında yer almamıştır, faillerin yanında yer almıştır. Erdoğan, daha yangın sürerken fabrika sahibi Yaşar Coşkun’u aramıştır. Arkasından da MÜSİAD, kendi üyelerine bir moral yemeği düzenlemiştir.

ONLAR MASUMSA ÖLENLER SUÇLU

Ben Sakarya Milletvekili olarak Çevre Ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a soru önergesi verdim. Bakan, yanıtında; ‘Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin Bakanlığa cevaben gönderdiği yazıyla cevap verdi. Yazı şu; ‘Fabrika alanındaki yangınların, yangın önlemlerinin yetersizliğinden kaynaklanmadığı, tesisin üretim kısımlarının birbirinden bağımsız yapılar olduğu, tek katlı duvarları yanmaz, yangına 120 dakika dayanıklı olduğu, binalar arası mesafenin tüzük hükümlerine uygun olduğu, depolama binasının tüzük hükümlerine uygun olarak çatısından 1 metre yükseklikte ve genişlikte sütre duvarlarının bulunduğu, depo binası ile üretim tesislerindeki malzeme veya parçalar arasındaki sürtünme ve çarpmadan kaynaklanan kıvılcım oluşumlarının önüne geçmek için muhtelif tedbirlerin alındığı, üretim kısımlarına metal bacaklı tezgahlar kauçuk ile kaplandığı, zeminin ise birikmeye mahal vermeyecek şekilde kaplandığı, üretim esnasında nemlendirilerek kıvılcım oluşumlarının önlenmesinin amaçlandığı’ belirtmiştir. TBMM tarafından onaylanan bakan değil, Saray’ın Bakanı, ‘Fabrika sahibi MÜSİAD Şube Başkanı masumdur’ diyor. Onlar masumsa kim suçludur? Ölenler suçludur!

MİLLETİN BAKANI DEĞİL, ERDOĞAN’IN BAKANI

Bu Bakan Cumhurbaşkanlığı Sistemi denilen ucube sistemden önce TBMM’nin onayladığı Bakan olsaydı, TBMM toplandığı andan itibaren gensoru verirdik. Şimdi veremiyoruz. Neden? Milletin Bakanı değil, Erdoğan’ın Bakanı.

BAKAN YALAN SÖYLEDİ

İki tane belge var. Birisi soru önergesine cevap ikincisi mahkemenin atadığı heyetinin bilirkişi raporu. Bakanın bu bilirkişi raporundan haberi var. Ne diyor uzmanlar? ‘Üretim yapılan Çin Mahallesi’nin 100 metre doğusunda patlayıcı maddelerin muhafaza edildiği, 300 metrekarelik 8 büyük deponun, herhangi bir olası patlama, parlama ve yangın etkilerine karşı yapısal anlamda hiçbir önlem alınmadığı, hepsinin patlamadan sonra büyük yangından kullanılmaz hale geldiklerinden anlaşılmıştır. Söz konusu 8 depo arasında mesafenin yaklaşık olarak 8-10 metre bırakıldığı ve bu depolar arasında herhangi bir sütrenin yapılmadığı gibi güvenlik mesafelerine de dikkat edilmediği tespit edilmiştir’ diyor. Buna göre Bakan yalan söylemiştir.

İNSANLARIN BEDENİ İŞTE BU YÜZDEN PARAMPARÇA OLDU

Daha da vahimi: ‘Çin Mahallesi’nin aşağısında inşa edilen ve misket depoları olarak kullanıldığı tahmin edilen dört yapının ruhsatı yok.’ Belediye, ‘ruhsatları var’ diyor. Bilirkişi raporu, ‘burada bırak tedbirlerin alınmasını ruhsatı yok’ diyor. Bir insanın yüzü kızarır. Bilirkişi Raporu sayfa 49: ‘Çin Mahallesi’nde, yasal olmayan bir şekilde ve tüzüğe aykırı olarak depolama ve üretim yapılmıştır’ diyor. İnsanlar, bu sebepten dolayı öldüler. İnsanların bedeni işte bu yüzden paramparça oldu. Neden? Bu ülkenin en başındaki kişi faile sahip çıktığı için oldu.

FABRİKA GÜVENLİ DEĞİL

Bilirkişi raporu sayfa 88: ‘İncelemeler neticesinde parlama patlama tehlikesi olan binalara kıvılcım çıkarabilecek elektrikli cihazlar konulduğu, tehlike bölgelerine uzatma kabloları İle elektrik çekildiği, makine tamiratları yapılırken elektrik bağlantılarında güvenlik kurallarına uyulmadığı, bağlantı noktalarında sızdırmazlık özelliği bozulduğu, statik elektriğe karşı yeterli tedbirlerin alınmadığı, çalışanların kontrolünün muntazam yapılmadığı, gelişen teknolojiyi kullanarak alınabilecek güvenlik tedbirlerinin alınmadığı tespit edilmiştir’ diyor. Bitmedi. Bilirkişi Raporu sayfa 108: ‘sözkonusu İşyerinde, İş sağlığı ve güvenliği hukuku bakımından düzenlenen yükümlülüklerin tam olarak sağlandığı; iş sağliği ve güvenliğinin sağlanmasi İçin “gerekli” olan tüm önlemlerin alınmadığı sonucu ortaya çıkmıştır’ diyor. Peki Bakan ve Büyükşehir, ‘Denetimler Yapıldı, önlemler alındı. Fabrikada kusur yoktur’ diyor. Peki fabrika güvenli mi? Değil. Patlama ve yangın anında işçinin sığınabileceği bir yer yok.

DAYILARI SAĞLAM

687 metrekarelik sığınağın yapısına ait projeye onay verildiği halde böyle bir sığınak yok. Neden? Üç kuruş fazla harcayacak. Insanlar ölecekmiş hiç önemli değil, yeterki o parasına para katsın. Çünkü dayıları sağlam. Cumhurbaşkanı patlamadan sonra kendisini arıyor.

BU SES ÖZKOÇ'UN DEĞİL, ÖLEN İNSANLARIN ÇIĞLIKLARI

Bu basın toplantısını yapacağım diye hiç uyumadım, çok düşündüm. Sakarya’da yurttaşlarımız yaşıyor. Onlar sabah işe gitmek için çıktılar. İstedikleri şey emeklerinin karşılığı olmayan bir fabrikaya gitmekti. O fabrikanın tehlikeli olduğunu, patlamak üzere olan mühimmatın olduğu yaralılar bizzat bana söyledi. Bazıları, evlerine dönemeyeceklerini bilmiyorlardı. Bilseler daha farklı sarılırlardı. Eşlerine hakkınızı helal edin derlerdi. Onlar işe gidip döneceklerini sandılar. İhmali olanların aldığı tedbirsiz kurallardan dolayı öleceklerinden haberleri yoktu. Hayatlarını kaybettiler. Orada bulunan mühimmatı kaldırmak üzere emirler verildi. Uzmanları getirdik dediler, anladık ki uzmanlar orada görevli değildi. Bir şoför aslında belediye şoförüydü. Patlama sonrası gittim, beni uyutmayan şeylerden biri budur. Beni tek içeri aldılar. Şoförün üzerinde çarşaf örtülüydü, hafifçe dokundum, elim boşluğa gitti. Çünkü ayakları dizinden itibaren yoktu. Çenesi kırık olduğu için zorlanıyordu. Çok da anlaşılmayan şekilde şöyle dedi: Vekilim ben eğer yaşarsam, tekrar çalışıp çocuklarıma bakabilir miyim? Düşündüğü kesik ayağı değildi, düşündüğü çocuklarıydı, eşiydi. Eğer buna gerektiği şekilde tepki vermezsek, cezalandırılmazsa bu cinayetler devam edecek. Eğer öyle olmasın diyorsanız, MÜSİAD Şube Başkanı fabrikasında hayatları biten insanların arkasında olun. O çocukların arkasında olun. Failleri değil, mağdurları savunun. Bu ses Engin Özkoç’un sesi değil, Sakarya’da ölen insanların çığlıklarıdır. Bu sesi Türkiye’ye duyurun. Bir daha canlar yanmasın, aileler yıkılmasın.

CUMHURBAŞKANI KARŞISINDA DİLİN GIRTLAĞINA KAÇMIŞ

Süleyman Soylu, ‘benim dilim düşünceyi saklamaz’ diyor. Görevine Erdoğan’ın seni getirdiği belli,arada bir istifa ediyormuş gibi yapıyorsun sana sahip çıktığı belli. Şimdi FETÖ’cüleri kamuya kimin getirdiğini onu öğrenmek istiyorsun? Bir gün Saray’a çık. Karşısına geç. ‘Ben nereye atsam FETÖ’cü çıkıyor, Savcı Zekariya Öz’ün arkasında durdunuz. Darbe yapan generalleri Saray’a getirdiniz. Siz bunu nasıl yaptınız, benim dilim gerçeği söyler. Ben milletin İçişleri Bakanıyım’ de. Seni alnından öpeyim, diyemiyorsan namertsin. Mert olan yürekli olan milletine sahip çıkar. Mert olan yürekli olan yasalara, gerçeklere sahip çıkar. Sen herkese saldıracaksın, herkesi itibarsız hale getireceksin, her türlü lafı kullanacaksın. Senin dilin Cumhurbaşkanı karşısında gırtlağına kaçmış. Milletin karşısına çıktığın zaman pabuç gibi, her istediğini söylüyorsun.

Etiketler
Sakarya Engin Özkoç Patlama TBMM