Damadı FETÖ'den yargılanan Bülent Arınç'tan 'FETÖ'cü müsünüz?' sorusuna yanıt

Damadı Ekrem Yeter FETÖ'den yargılanan Bülent Arınç, Haber Global'de 'Jülide Ateş'le 40' programında FETÖ ile ilgili soruya yanıt verdi.

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi, AKP kurucusu ve Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Haber Global'de 'Jülide Ateş'le 40' programına konuk oldu.

Damadı Ekrem Yeter FETÖ'den yargılanan Bülent Arınç, Haber Global'de FETÖ ile ilgili soru sorulunca Recep Tayyip Erdoğan ve Binali Yıldırım'ı örnek göstererek yanıt verdi.

İşte Bülent Arınç'ın açıklamalarından satır başları;

Çocukken idolünüz kimdi?

Çocukken kimseyi kendime örnek seçmemiştim. Yıllar içinde gelişti.

Babanız yaşasaydı CHP'li mi olurdunuz?

Hayır olmazdım. CHP'li olmak o dönem memurlar için bir işti, bir meslekti, bir düşünceydi. Tercih olarak babam onları desteklediğini göstermişti. Daha sonra hepimiz kendi yolumuzu çizdik. O zamanki hava öyleydi.

Nur cemaati üyesi misiniz?

Üyesi değilim sadece derslerine gittim. Namazlar kılınır Risale-i Nur'dan bir bölüm okunur ve onlar bunun anlamını söylerlerdi. Ben sadece dinleyiciydim. Bir süre devam ettim. Fetullah Gülen'in ortaya çıkması daha sonradır. 80-90'dan sonra o cemaatten tard edilmiştir Fetullah Gülen. Nurcuları aynı kefeye koymak büyük bir yanlıştır. Nurcular siyasete hiç bir zaman talip olmamışlardır.

FETÖ binlerce insanın beynini nasıl yıkadı?

Bunun cevabı 2 dakikada verilmez. Kendilerini bu kadar gizleyen çok kötü, çok hesaplı bir örgütle karşı karşıyayız. İnsanlar bir yönüyle eğitime, bir yönüyle maneviyatına bakarak bunlara inandılar. Bunların karanlık yüzlerini maalesef çoğumuz göremedik. Masum değiliz hiçbirimiz.

FETÖ'cü müsünüz?

Bu bana yapılabilecek en kötü iftira olur. Bu sözün arkasından başkalarına da sormanız gerekir. Türkçe olimpiyatlarının hepsine katıldım. Meclis Başkanıyken ödül de koydum. Çünkü Türkçe'nin konuşulması, Türkçe'nin uluslararası bir dil haline gelmesi, İstiklal Marşı'nın okunması bizi etkiliyordu. Bunların okullarına da gittim. O okullarda da Türkiye aleyhine hiçbir faaliyet sezinlemedim. Benim söylediğim sözleri Binali Yıldırım da söyledi, Sayın Recep Tayyip Erdoğan da söyledi. Çünkü biz inanıyoruz. Biz zahire göre hareket ederiz. Zahire göre derken dış görünüşüne bakarız. Kimsenin kalbini yarıp da bakmadık. Hiçbir istihbarat raporunun, hiçbir emniyetin, askeriyenin istihbaratlarında bunlar 15 Temmuz gibi bir kalkışma yapabilirler diye bir notun gelmediği MGK toplantılarına katılmış biri olarak söylüyorum. Eğer bizi aldatmışlarsa, bizi yanıltmışlarsa bu suç bizim değil. Biz bu faaliyetleri sezseydik kafalarını ezerdik. Ama 15 Temmuz'da bir facia yaşadık. Bu facianın yaşanabilir olduğunu kimse önceden söylemedi. Evet emniyetteki, asker içindeki bir yapılanmadan zaman zaman bahsedildi ama böylesine bir 15 Temmuz hain kalkışmasını kimse söylemedi. O yüzden kendimi bu noktada bir suçlu olarak görmüyorum. Hele hele FETÖ'cü olarak görmüyorum.

Eskiden abilik ve vicdanı temsil ederken AK Parti'de şu an hangi değeri temsil ediyorsunuz?

Gene aynı şey. Bu partinin vicdanı, abisi diyorlar. Ben bugün Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesiyim. Eski bir milletvekili sıfatının ötesinde eski bir Meclis Başkanıyım. AK Parti'nin kurucusuyum. Konuştuğu zaman konuşması günlerce gündem olan bir insanım. Herkesin vicdanına hitap ediyorum. Doğruların peşindeyim.

Damadınızın FETÖ sempatisini biliyor muydunuz?

Biliyordum tabi. Sempatisi derken onların okullarına hayranlık duymuştu. Bunun ötesinde milyonlarca insanın yaptığını söylüyorum ben. Türkçe olimpiyatlarında ne konuştuysam konuştum hiçbirisini inkar etmem. Ama siyasi olarak, maddi olarak ne verdim ne aldım. İnanın hiçbirimiz 15 Temmuz'da bunlar darbe yapar diye hiç düşünmedik. Şu televizyonlarda konuşan emekli albaylar vs. Hiçbir şey bilmiyorlar. Hepsi aldatıldı. Bugün en çok bağıranlar zamanında en çok onunla içli dışlı olanlardı.

Ekrem Yeter damadınız olmasaydı beraat eder miydi?

Yüzde yüz beraat ederdi. Çünkü dosyayı biliyorum. Bu bilgi, belgelerin çoğu gizli tanığa dayanıyor. Oradaki iddiaların hiçbiri ispatlanamadı. Şimdi iş istinaf mahkemesinde. Burada benim damadımın ismi üzerinden bu işin yürütülmesi çok çirkin. Yargıya inanmak zorundayız. Başka ikinci bir yargımız yok.

Bülent Arınç KHK mağduru mu?

Ben KHK mağduru değilim. 2015 Haziran'ında siyasetten ayrıldım ve 2016 Temmuz'una kadar hükümette değildim. OHAL'den sonra yapılacak en doğru iş şüphe bile olsa bazı kamu görevlileri hakkında tedbir alınması gerekirdi. Ben o yüzden KHK'ları normal karşıladım. Ama ne zamana kadar? 4 yıl geçti aradan ve bu örgüte sempati duyduğunu zannettikleri veya ilişki gördükleri insanları ihraç ettiler. Buraya kadar doğru. Ama ondan sonra işin hukuki boyutunun başlaması lazımç. KHK'lar bir faciadır sözünün önünde ve arkasında 40 dakika var. Ben doğrudan faciadır demiyorum. Bu bir ihtiyaçtı ama bazı yerlerde o kadar kötü kullanıldı ki insanlar işsiz kaldı, aileler bölündü ve hükümetimizden takipsizlik kararı alan ve hakkında hiç dava açılmayan insanların görevlerine iade edilmelerini istiyorum.

Türkiye bağırsaklarını temizledi mi?

Ben "Türkiye bağırsaklarını temizliyor" sözünü 2009 Mart ayında mali seçimler yapılırken Van'da söyledim. Bu aylar yeni yeni bazı gazetelerde şu ortaya çıktı, bu ortaya çıktı, şurada cunta planları yapıldı... Bunların konuşulduğu bir zamandı. Cuntacılık Türkiye'de bir gelenektir. AK Parti iktidara geldi, cunta heveslileri bizi vesayet altına almak istediler. Biz onlara karşı direndik ve başardık. Dolayısıyla bu planlar programlar özellikle Taraf gazetesinde yayınlanmaya başlayınca ben bu faaliyetlerin deşifre olmasından fevkalade memnun oldum ve bu sözleri söyledim. Bu sözlerin Ali Tatar'la ya da bir başkasıyla ilgisi yok. Bu o tarihlerde Balyoz'du şuydu buydu 2 çanta dolusu belge gelip de onların üzerinden Fatih Camii şöyle olacak, Süleymaniye sorusu böyle olacak, ıslak imzalı bir takım belgeler ortaya döküldüğünde "Türkiye bağırsaklarını temizliyor bu operasyonlarla" dedim. Fakat bu operasyonlarda savcı ve hakim rolündeki alçaklar sonradan herkesi aynı potaya koyunca iş çığırından çıktı. Ve ortaya bir hukuk rezaleti çıktı.

Kozmik Odaya girmek için FETÖ tarafından kullanıldığınızı düşünüyor musunuz?

Ben işin mağduruyum. Evimin karşısına karargahlar kuruldu. Televizyonlar yayın yaptı. Bu yüzden evimden ayrıldım. Daha sonra davalar açıldı. Bunlar oraya nasıl girdiler bilmiyorum. Ama bu konuda en iyi tanıklık yapacak kişi İlker Başbuğ'dur. Başbuğ'a defalarca sordular. Kendisi de bu konuda kitap yazdı. Bu kitabında söylediği şudur; "Bir karar almışlardı kozmik odaya girilmesiyle ilgili. Biz bunu uygulamak istemedik. Bu konuyla ilgili dönemin Başbakan'ı Sayın Erdoğan'a gittik. O da, 'Bu yanlış anlaşılır. Yani burada bir şeyler mi gizliyorlar? diye düşünürler. Siz mümkünse bu kararın uygulanmasını kabul edin' dediğini söylüyor. Ve onun üzerine girdiler" diyor.

Bu benim üzerime atılan kocaman bir yalan olarak duruyor. Sağolsun ki Sayın Başbuğ, benim bu konuda hiçbir dahilimin olmadığını açık yüreklilikle söylüyor.

Ekrem İmamoğlu İstanbul'u nasıl kazandı?

İstanbul'u büyük fark yaparak ikinci seçimde kazandı. Bunu görmemek için deli olmak lazım. Biz geç kaldık. Bunu itiraf etmemiz lazım. Bu ayrı bir şey. Ekrem İmamoğlu'nun seçimi kazanması kendi stratejisi ve Kılıçdaroğlu'nun tutumuna bağlı. Bu strateji Türkiye'nin her yerinde netice verebilir. PKK desteği değil, HDP seçmeninin desteğiyle kazandığı dört dörtlük. Burada bir hata yapılmış olabilir. HDP seçmeniyle PKK'yı aynı kefeye koymak büyük bir yanlıştır. İstanbul'daki kürt seçmen veya HDP seçmeni tercihini ondan yana kullandı.

AK Parti'nin alternatifi ne?

Cevaplandırması zor. Anketlere bakıyorum, AK Parti gövdesiyle duruyor, CHP yüzde 25'lerde duruyor.

Akşener, Babacan ve Davutoğlu Sayın Erdoğan'a ihanet mi etti?

Hayır. Buna hain diyenler bu partilerin kurulmasına giden süreçte sürekli bu tür çirkin sözlerle ve yaklaşımlarla bu insanları partiden uzaklaştırmaya çalışanlardır. İhanet kelişmesi öyle gelişi güzel kullanılmaz. Bu kadar çok kullanılırsa tükenir. Sayın Akşener'i bir kenara koyayım. Sayın Akşener, MHP'den ayrılarak bir parti kurdu. Ama unutmayın Erkan Mumcu bizden ayrılıp parti kurdu. İdris Naim Şahin bizden ayrılıp parti kurdu. Yani bu son kurulanlar önceki 4-5 taneden sonra kurulandı. Hiçbirisinin sivri sinek ısırığı kadar AK Parti'ye zararı olmadı.Şimdi farklı. Şimdi 2 tane AK Parti'de başbakanlık yapmış, başbakan yardımcılığı yapmış hükümetin içerisinde takdir görmüş insanlar AK Parti'nin yanlışlarını söyleyerek bir parti kuruyorlar. Ben yaptıklarının yanlış olduğunu düşünüyorum. Ben Erbakan'dan 4 saat konuşarak ayrıldım. Elini öptüm, kucakladı beni.

Siz Sayın Erdoğan'ın yanında mısınız, yoksa karşısında mısınız?

Karşısında değilim. Ne kadar yanındaysam o kadar yanındayım. Ben siyasette kendi başarımla geldim. Erdoğan başımızda olmasaydı başarılı olamazdık. Biz olmasaydık o da eksik kalırdı. Aramızdan gidenler olabilir bu yaşanmıştır. Bu işin doğasında var.

Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyete karşı mısınız?

Asla. Cumhuriyetin ilanı bu ülkenin kuruluşudur. Önemli olan Cumhuriyetin başına demokrasi tacını koymak gerekir.

Damadı Ekrem Yeter FETÖ'den yargılanmıştı

FETÖ'ye yönelik yürütülen soruşturmalar kapsamında "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan hakkında dava açılan Ekrem Yeter, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince yargılanmıştı. Mahkeme,17 Ekim 2019'daki celsede Yeter hakkında "delil yetersizliği"nden beraat kararı vermişti.

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi, verilen beraat kararının gerekçeli kararını yazdı. Kararda, Yeter'in üzerine atılı suçlamaları kabul etmediği, örgütle bir bağının olmadığını söylediği belirtildi. Yeter'in Bank Asya'da hesabının bulunduğu ve hesabın FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in talimatı öncesi açıldığının tespit edildiği kaydedilen kararda, çağrı sonrası 2014 yılı Ocak ve Şubat aylarında hesapta artışın olmadığı, 2014 yılı Mart ayında ise bakiyede artış meydana geldiğinin belirlendiği ifade edildi.

Etiketler
Haber Global FETÖ Bülent Arınç