Özdil'den iktidara sert eleştiri: Bağış toplarken bile 'senden-benden' diye ayıran zihniyet...

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, Erdoğan bağış kampanyası başlatıp, CHP'li belediyelerin yardım kampanyalarının engellenmesini eleştirdi.

Özdil'den iktidara sert eleştiri: Bağış toplarken bile 'senden-benden' diye ayıran zihniyet...

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan koronavirüs salgını nedeniyle devletin kasasından vatandaşlara yardım yapmak yerine, yurttarştan kendi başlattığı kampanyaya bağış yapmalarını istedi.

Erdoğan'ın bunu açıklamasının hemen ertesi gün, CHP'li belediyelerin başlattığı yardım kampanyaları yasaklanarak hesapları bloke edildi.

Hükümetin koronavirüs günlerinde bile, kendine pay çıkarma çabaları her kesimden eleştiri yağmuruna tutulurken Sözcü yazarı Yılmaz Özdil de söz konusu durumu bugünkü köşesinde 'ayrımcılık' olarak nitelendirerek eleştirdi.

Özdil, "Bağışı toplarken bile “senden-benden” diye ayıran zihniyet… O kampanyada topladığı yardım parasını dağıtırken “senden-benden” diye ayırmaz mı?" diye sordu.

Özdil yazısında şunları kaydetti:

Eminim hatırlarsınız…

Belediye seçiminin hemen öncesiydi.

İstanbul'da, görülmemiş bir olay yaşanmıştı.

Tarihimizde ilk kez, bir itfaiyeci, itfaiyeci kıyafetiyle belediye binasının önüne çıkıp, iktidar partisinin lehine, muhalefet partisinin aleyhine basın açıklaması yapmıştı, belediye yönetiminin mutlaka iktidar partisinde kalması gerektiğini söylemişti.

Ben de sormuştum…

Farzedelim evde yangın çıktı.

110'u arayacağız.

Hangi partiye oy verdiğimiz mi sorulacak?

Akp'li itfaiyeci Chp'li evi söndürmeyecek mi?

Ayrım yapmadan söndürecekse… Belediyeyi hangi partinin yöneteceği, o itfaiyeciyi neden ilgilendiriyor?

O itfaiyeciyle birlikte, yine tarihimizde ilk kez, mezarlıklar müdürlüğünde görevli bir imam, imam kıyafetiyle belediye binası önüne çıkıp, iktidar partisinin lehine, muhalefet partisinin aleyhine basın açıklaması yapmıştı, belediye yönetiminin mutlaka iktidar partisinde kalması gerektiğini söylemişti.

Ben de sormuştum…

Gasilhaneye girerken parti mi sorulacak?

İktidara oy vermeyenlere mezar yeri verilmeyecek mi?

İmamın siyasi görüşüne uymayan cenaze ortada mı kalacak?

Böyle bir ayrım yapılmayacaksa… Belediyeyi hangi partinin yöneteceğinden imama ne birader?

Yine tarihimizde ilk kez, parklar bahçeler müdürlüğünde görevli bir bahçıvanı çıkarmışlardı oraya, muhalefeti karalamak için.

Ben de sormuştum…

Belediye parkındaki kırmızı gül, cumhur ittifakına başka, millet ittifakına başka mı kokar?

Çınar gölgesinin Türk'ü Kürt'ü Alevisi Sünnisi olur mu?

Salıncaktaki kaydıraktaki tahtırevallideki bebişlere, hangi partiye gönül verdiklerini mi soracağız?

Hepimiz bu ülkenin evladıyız, onlarca farklı iktidar, yüzlerce farklı belediye başkanı gördük… Partizanlaşmanın böylesini, kutuplaştırmanın, ötekileştirmenin bu derecesini gördük mü?

Ve, yine tarihimizde ilk kez, vektörle mücadele biriminden, ilaçlama personeli getirmişlerdi oraya, muhalefeti kötülemek için.

Ben de sormuştum…

Vektör denilen, sivrisinek, karasinek, fare, kene, bit, hamamböceği filan… İktidar kazanırsa, sivrisinekler sadece muhalefeti mi sokacak?

Eminim hatırlamışsınızdır.

Bugün maalesef aynı endişelerle soruyorum.

Muhalefet belediyelerinin yardım kampanyasına bağış yapmayacaksın, illa iktidarın kampanyasına bağış yapacaksın diye dayatan zihniyet…

Bağışı toplarken bile “senden-benden” diye ayıran zihniyet…

O kampanyada topladığı yardım parasını dağıtırken “senden-benden” diye ayırmaz mı?

Devlet mekanizmasını yöneten iktidar partisi, devletin asli görevini yerine getirmeyecek, vatandaşa bu zor günde para dağıtmayacak, üstüne vatandaştan para isteyecek, hem de illa kendi hesabına yatırılmasını isteyecek öyle mi?

Bakın, dünyada yepyeni bir “milat” yaşanıyor.

Rusya, ABD'ye askeri uçaklarla tıbbi malzeme gönderiyor.

Kremlin bu yardımıyla övünmüyor, tam tersine, “Amerikan şirketleri tıbbi malzeme üretiminde yeterli hızı yakalayınca, onlar da bize yardım edecek” diyor.

Daha düne kadar Çin'le ticaret savaşı yapan Trump, şimdi Çin'den yardım istiyor, “Çin'le birlikte çalışacağız” diyor.

İtalya caddelerinde Rus askeri konvoyları dolaşıyor.

Rus askeri tabipleri, bile bile ölüme gider gibi, salgının merkez üssü Lombardiya'ya girdiler, İtalyan halkını yaşatmaya çalışıyorlar.

Çinli hekimler, İtalya'da İspanya'da can kurtarıyor.

Küba, Vietnam… Avrupa'nın imdadına koşuyor.

NATO tatbikatlarındaki düşman hedefler, görünmeyen düşmana karşı, dost kuvvetler haline geldi.

Çünkü, bütün dünya idrak ediyor ki, kendini kurtarmanın tek yolu, kendinden olmayanı da kurtarmaktan geçiyor.

Ve maalesef görüyoruz ki…

Yepyeni bir milat yaşayan dünyada, hâlâ senden-benden diye ayıran, milattan öncede kalmakta direnen tek zihniyet var!

Etiketler
Yılmaz Özdil Yılmaz Erdoğan