Davutoğlu: 2016 Mayıs'ında görevden alınmasaydım...

Ahmet Davutoğlu, hükümetin yürüttüğü dış politikayı eleştirerek "Türkiye vize muafiyetini en geç 2018’de alacaktı. Niye alamıyoruz vize muafiyetini? Çünkü Avrupa ile rasyonel bir diplomasi yürütmüyoruz" dedi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu partisinin Bolu Kampı İstişare Toplantısı'nda konuştu. Davutoğlu, konuşmasında hükümetin yürüttüğü dış politikayı eleştirerek "Türkiye vize muafiyetini en geç 2018’de alacaktı. Niye alamıyoruz vize muafiyetini? Çünkü Avrupa ile rasyonel bir diplomasi yürütmüyoruz" dedi.

Davutoğlu, "Haziran 2016’da Türkiye’ye tahvil edilmiş olan ve size çok net söylüyorum bütün parlamentolardan da geçeceği konusunda bütün ülkelerin teminat verdiği vize muafiyeti niye sağlanamadı dört yıl içinde? O zaman bazı çevreler nasıl olsa alınacaktı niye şimdi alınması için ısrar ediliyor diye bizi eleştirmişlerdi. Eğer 2016 Mayıs’ında Türkiye’de bir parti, bir genel başkanın kendi partisi içinden muhatap kaldığı o gerçekten refik anlayışından uzak tavır olmamış olsaydı 2016 Haziranı’nda Türkiye vize muafiyetini alacaktı. 2013 yılında imzaladığımız geri kabul anlaşması gereği en geç 2018’de alınacaktı. O anlaşma olmamış olsaydı dahi 2018 Ocak’ında Avrupa tarafı Türkiye’ye 2013’teki anlaşmanın gereği olarak vize muafiyeti verecekti. Niye alamıyoruz vize muafiyetini? Çünkü Avrupa ile rasyonel bir diplomasi yürütmüyoruz. Yine o anlaşma çerçevesinde Gümrük Birliği gözden geçirilecekti ve Türkiye’nin pazar imkanları genişleyip ekonomisi nefes alacaktı. Ama olmadı. O anlaşma gereği iki fasıl açılacaktı. Hiçbir fasıl açılmadı, bütün müzakereler durduruldu. Niye biliyor musunuz? Dış politika denilen diplomasi süreci rasyonel ve akılcı bir şekilde yürütülmesi gerekirken bir referandum süreci, bir seçim süreci, her türlü dalgalanmada son derece hissi bir alana çekildi de ondan" şeklinde konuştu.

"HUKUK BİR TAKAS MESELESİ DEĞİLDİR"

Davutoğlu, konuşmasında Rahip Brunson, Deniz Yücel ve Osman Kaval yargılamalarına değinerek"Hukuk bir takas meselesi değildir" dedi.

Davutoğlu, "Doğrudan veya dolaylı, kim söylerse söylesin, Cumhurbaşkanlığı makamından, Adalet Bakanı’ndan herkese kadar kimsenin adalete talimat verir üslubunda konuşmaması lazım. Türkiye’de birtakım insanlar tutuklandı biliyorsunuz ağır suçlamalarla. Rahip Brunson gibi, Deniz Yücel gibi. Sonra birtakım perde gerisi pazarlıklar, baskılar oldu, tehdit tweetleri atıldı ve Rahip Brunson serbest bırakıldı. Deniz Yücel serbest bırakıldı. Bunu biz ne zaman görmüştük biliyor musunuz? Dışişleri Bakanlığı’m döneminde isimlerini vermeyeyim ama bazı ülkelerden, bazı batılıların alınması için arabuluculuk yapardık biz ve üzülürdüm. Önce tutuluyor kişiler sonra karşılıklı takas yapılıyor birtakım şeylerle. Hukuk bir takas meselesi değildir. Osman Kavala yargılamasında da Gezi ile ilgili tavrınız şu olabilir, bu olabilir. Bizim tavrımızı değişik vesilelerle aktardım. Bir çevre meselesi etrafında başlatılan bir protesto hakkının kullanımı, arkasından çadırların yakılması ile sonradan FETÖ operasyonu olduğu anlaşılan bir provokasyon. Ve daha sonra o hareketin birtakım terör örgütleri tarafından istismar edilerek kamu düzenin ihlal edildiği bir süreç yaşandı. Burada doğru ile yanlışı, hak ile hak istismarını ayırt etmeden mutlak ve kesin hükümler vermek doğru değil. Bir daha böyle şeylerin yaşanmaması için herkese gösteri hakkını tanıyan ama kamu düzeninden taviz vermeyen bir anlayış geliştirebiliriz. Ama bir insanı bir davadan önce beraat ettirip ondan sonra hiç başlamamış bir dava üzerinden iki üç saat sonra tekrar gözaltına alırsanız bu kim olursa olsun kabul edilebilir bir şey değildir ve hukuka saygıyı yok eder. İşte bu ilkesizliktir ve savrulmadır" şeklinde konuştu.

“PELİKAN’LA MÜCADELEMİZ ESASTIR”
Şu salonda Türkiye’nin her köşesinden, sınır ötesinden, farklı kökeneden gelen, bütün gönül coğrafyasından insanlar var. Birinci Meclis’te böyleydi.

Benim asla kabul edemeyeceğim şey tutuklu yargılanmaktır. Bugün adeta normal yargılanma istisna haline geldi.

FETÖ, Pelikan, PKK ve DEAŞ’a karşı mücadele esastır.

Kimsebin adalete talimat verir gibi konuşmaması lazım.

Türkiye’de bir takım insanlar tutuklandı, Rahip Brunson ve Deniz yücel gibi. Sonra bir takım tehdit tweetleri atıldı, Brunson ve Yücel serbest bırakıldı. Hukuk bir takas meselesi değildir.

GEZİ DAVASI
Bir insanı serbest bıraktıktan sonra gözaltına alırsanız bu ilkesizliktir.

KIZILAY’A NASIL SESSİZ KALIYORLAR!
Siyasi ahlak konusu nasıl bir savrulmadır. Yolsuzluğa karşı iktidara gelenelerin, bugünkü yolsuZluklar karşsında sessiz kalması nasıl kabul edilebilir. Bu insanların Kızılay konusunda olduğu gibi sessiz kalması nasıl kabul edilebilir!

Akraba kayırmacılığının bu kadar yayıldığı bir dönem olmadı.

AMAÇ EKONOMİYİ YÖNETMEK DEĞİL ‘PR’ YAPMAK
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde işini kaybedenler 1 milyon 200 bin. Hani Cumhurbaşkanlığına geçtikten sonra ekonomi uçacaktı. Çünkü ekonomiyi yönetenlerin derdi bir sonraki dönemde kimin Türkiye’yi yöneteceği konusunda PR yapmak. Enflasyon tahmini ve hedefi arasındaki farkı dahi bilmiyorlar.

Devlette bazı kimseler beş yerden maaş alıyorlar. Bu siyasi ve ekonomik yolsuzluktur. Seçilemeyenlere yada bazılarına konuşmasın diye makam veriliyor.

Faiz ve enflansyon konusunda önemli olan millete güven vermektir ama rakamlarla oynayarak millete güven veremezsiniz.

TÜİK rakamları gerçeği yansıtmıyorsa, o krizi yönetmek mümkün değil. Dünya’da Türkiye’nin imajı istatistiklerle oynayan bir ülkedir.

“BEN OLSAM DERHAL GÖREVDEN ALIRDIM”
Dalgalı bir dış politika var. Dış politika tamamen Erdoğan’ın Trump ve Putin’le ilişkilerine bağlı.

Pelikan, iktidara geldiğinde Trump’a reis diyordu.

Bu dönemin yüz karası Trump’ın Erdoğan’a yazdığı mektuptur. Ben görevde olsaydım bu mektubu getiren, bu mektubu taşıyan herkesi görevden alırdım ve o mektubu o an iade ederdim.

DÜŞÜRÜLEN RUS UÇAĞI: CUMHURBAŞKANLIĞI KRİZİ TIRMANDIRDI
Rusya ile uçak düşürme krizi yönetilebilirdi. Ama o krizin yönetilememesinin sebebi, talimatlarıma rağmen cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamayla krizin tırmandırılmasıydı.

Rusya ile ilişkilerde daha sonra suçluluk duygusuyla hareket edildi.

GÖREVDEN AYTILMASAYDIM VİZE SERBESTİSİ TANINACAKTI
Eğer Mayıs 2016’da bir genel başkanın partisi tarafından maruz kaldığı olaylar olmasaydı Türkiye’ye vize serbestisi tanınacaktı.

Son dönemdeki büyükelçi atamalarına bakanız. Milletvekili yapılamayanlar ya da tatmin edilemeyen insanların büyükelçi olarak atanırsa devlet ciddiyeti kalmaz.

ERKEN SEÇİM HER AN OLABİLİR
(Gelecek Partisi’nde) Görüş ayrılıklarımız olacak ama görüş ayrılıklarımızdan korkmayalım. Ama önemli olan bunu yönetebilmek çünkü biz bir fikir kulubü ya da homojen bir topluluk değiliz.

Erken seçim her an olabilir. Gelecek Partisi de erken seçime hazır olmalıdır.

Genel merkezimiz mart sonunda açılmış olacak.

Cemre Konya’da toprağa düşecek sonrası da bahar.

Etiketler
Ahmet Davutoğlu Türkiye Vize