Doç. Dr. Zeren: Pandemi bitecek ancak teknoloji bağımlılığı bitmeyecek

ÇANAKKALE Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Şerife Gonca Zeren, koronavirüs sürecinde vatandaşlarda teknoloji bağımlılığının arttığını belirtti.

Doç. Dr. Zeren: Pandemi bitecek ancak teknoloji bağımlılığı bitmeyecek

Doç. Dr. Şerife Gonca Zeren, "Pandemi bitecek ancak ekranla olan yaşam bağımız muhtemelen bitmeyecek. Bu konuda farklı bir dünyaya adım attık. Pandemiden sonra yaşı daha ileride olanlar ekrandan uzaklaşabilir. Ancak bu gençler ve çocuklar için mümkün olmayacak. Pandemi öncesi ve sonrası diye ikiye ayıracak olursak, öncesine geri dönme gibi bir ihtimal görmüyorum" dedi.

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınında uygulanan kısıtlamalar, teknolojiye olan bağımlılığı artırdı. Hastalık korkusu ve tedbirler nedeniyle uzun süre eve kapanan vatandaşlar, zamanlarını teknolojik aletleri kullanarak, geçirmeye başladı. Bu da beraberinde teknolojiye olan bağımlılığı artırdı. Sokağa çıkma kısıtlamaları nedeniyle evde vakit geçirmek zorunda kalan vatandaşlar bu durumdan psikolojik olarak da etkilendi.

Pandemi döneminde teknolojiye bağımlılığın arttığını ve salgın sona erse dahi bu bağımlılığın özellikle gençler ve çocuklarda kalıcı olabileceğini belirten ÇOMÜ Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Şerife Gonca Zeren, kısıtlamalar nedeniyle evde zaman geçirmek zorunda kalan vatandaşlara tavsiyelerde bulundu.

'ÇOCUKLAR EKRAN BAĞIMLISI OLMUŞ OLABİLİR'

Psikolojik Danışman Doç. Dr. Şerife Gonca Zeren, "Okullarını, arkadaşlarını, sokağa çıkmayı, rahatça oynamayı çok özlediler. Onlarla ilgili anne ve babaları çok önemli rol düşüyor. Çok büyük bir endişe var. Çocuklar ekran başında çok oturdular. Ekran bağımlısı olmuş olabilirler. Çocukların açısından bakacak olursak, arkadaşlarıyla orada karşılaşıyorlar, oynuyorlar, ders yapıyorlar, öğretmenlerini orada görüyorlar. Dolayısıyla ekranda çok fazla zaman geçirme hikayemiz var. Anne babaların, ekran dışında neler yapabilecekleriyle ilgili çocuklarına önerileri olabilir. Evdeki ufak tefek materyalle, topla, bardakla neler yapabilecekleri anlatılabilir. Yaratıcı oyunlar bulunabilir" dedi.

‘YATAKLARINDA NEREDEYSE TELEFONLA YATIP, TELEFONLA UYANIYORLAR'

Ergenler ve gençlerin durumunun daha farklı olduğunu belirten Zeren, "Çünkü onlar kendilerine daha dönükler. Dolayısıyla daha fazla el yıkamak, kimseye mikrop bulaştırmamak için daha çok çaba gösterme, daha takıntılı düşünceler, içe kapanma onlarda daha fazla. Arkadaşlarının onayına çok ihtiyaçları var ama yanlarında arkadaşları yok. Dolayısıyla daha öfkeliler. Ekrana daha da bağımlılar. Yataklarında neredeyse telefonlarıyla yatıp, telefonlarıyla uyanıyorlar. Dolayısıyla aileleri onlar için çok endişeli. Evde artık büyüdükleri için sorumluluk almasını isteyen ebeveynlerin çocukla kavga etmesi neredeyse kaçınılmaz. Anne babalara önerilerim şu olabilir. İletişimi bozmadan ama sorumluluk vererek ve onların dünyasını anlamaya çalışarak yaklaşmaları gerekli" diye konuştu.

'PSİKOLOJİK YARDIM ÖNEMLİ'

Çalışanların durumunun daha ilginç olduğunu aktaran Zeren, şunları söyledi: "Evde küçük çocukları var. Bir yandan çalışmaları, diğer yandan ev işlerini yapmaları gerekiyor. Onlar gerçekten üst düzey potansiyel göstermek zorunda. Onların hayatı çok zor, nefes alacak alana ihtiyaçları var. Açık havada, uzak mesafede komşuyla içilen bir kahve bile onlara iyi gelebiliyor. Bu kadar küçük şeyler bizi mutlu etmeye başladı. Daha büyük yaştaki grubun en büyük ihtiyacı dışarı çıkmak ve hareket etmek. En çok harekete ihtiyacı olan küçükler ve büyükler. Farklı görüşlere, bakış açılarına ve farklı ihtiyaçlara sahip olan aileler var. Onları bir evin içerisine sıkıştırdınız ve kapıyı örttünüz.

Orada aslında patlamaya hazır bombalar vardı. Böyle durumdaki insanlar için psikolojik yardım önerebilirim. Çünkü onların yardım alması hem kendi hayatlarına bakış açıları, hem de aile bireylerinin kendi aralarındaki dengeyi farklı bir biçimde etkileyebilir. Evde kediniz, köpeğiniz, kuşunuz varsa uzun süreli üzüntüler yaşamanıza izin vermiyorlar. Muhakkak komiklik yapıyorlar. Evdeki hem çocuklara, hem büyüklere iyi geliyorlar. Ama evdeki herkesin hayvanı sevmesi koşuluyla. Ya da dışarıdaki dostlarımız. Camınızın önüne koyduğunuz küçük ekmek parçalarına gelen kuşlar size alıştığında sizi arıyorlar, camınızı vuruyorlar. Bu önemli bir destek"

Birçok anne-babanın, çocuklarının teknolojiyle çok vakit geçirmesinden korktuğunu söyleyen Zeren, "Her şeyi ekranla yapmaya başladık. Buradaki asıl mesele çocuğun kendini kontrol etmesine yardım etmek. Çocuğunuzun öz denetim becerisini arttırmaya yönelik ona destek oluyorsanız, çok korkmanıza gerek yok. O çocuk kendisini bağımlı bir davranışa sürüklemekten daha uzakta olabilir. Çocuğun kendisini denetlemesine yardımcı olabilirsiniz. Biz şunu bekliyoruz, pandemi bitecek ve ekranla olan yaşam bağımız da bitecek. Muhtemelen bitmeyecek. Bu konuda farklı bir dünyaya adım attık. Pandemiden sonra yaşı daha ileride olanlar ekrandan uzaklaşabiliriz. Gençler ve çocuklar için bu çok gerçekçi bir tahmin olmayacak.

Pandemi öncesi ve sonrası diye ikiye ayıracak olursak öncesine geri döneme gibi bir ihtimal görmüyorum. Pandemiden çocuklar, gençler, büyükler etkilendi. Başkasına hastalık bulaştırmamak için elini sık sık yıkayan, takıntılı bir sürü insan var. Bunların bir kısmı ne yazık ki çocuk.

Bu çocukların aileleri yavaş yavaş yardım aramaya başladılar. Ruh sağlığı profesyonellerine gerçekten büyük iş düşüyor. Pandemi bittikten sonra çocukluklardaki, hastalığın kendisine bulaşma, bu hastalığı bulaştırma, yakını birinin ölümüne sebep olma kaygıları ve korkuları ergenlikte tekrar onları bulabilir" dedi.

'PANDEMİDEN SONRA İNSANLARIN DAVRANIŞLARINDA DEGİŞİMLER OLACAK'

Herkesin sosyal medyada vakit geçirdiğini söyleyen Ahmet Algındere ise, "Dışarıda dolanmaktansa orada dolanıyorlar. Ben müzisyenim. Müzik, resim yaparak zaman geçiriyorum. İnsanların genel olarak ruh sağlıkları olumsuz etkilendi. Çünkü herkes şu an sıkıntı içerisinde. Sınırlamalar var. Sokağa çıkma, eğlence yönünden sınırlama var. Her yer kapalı zaten. Memleket olarak hepimiz virüsten olumsuz yönde etkileniyoruz. Pandemiden sonra insanların davranışlarında değişimler olacak. Salgın grip gibi yayılıyor. İnsanlar temkinli davranacak" diye konuştu.

Bilgisayar oyunlarını daha fazla oynamaya başladığını anlatan Anıl Kadir Ağar da "Zaman zaman evde spor yapmaya çalıştım. Yazın başından beri tek yaptığım aktivite spora gitmek. Onun dışında pek sosyalleşemiyorum. Üniversite öğrencisi olduğum için derslerim çok etkilendi. Mühendis öğrencisiyim. Uygulamalı dersleri uzaktan almak beni kötü etkiledi. Birçok ders verimsiz geçti. O yüzden eğitim açısından çok zorlandım. Pandemiden sonra insanlar normal davranışların değerini anlayacaklar. Dışarı çıkıp maskesiz nefes almanın, bir yerlere gidip rahat rahat vakit geçirmenin, kafelerde arkadaşlarla buluşmanın, okula gitmenin, toplu taşımaya rahat rahat binebilmenin değerini anlayacaklar" dedi.

'RUH SAĞLIĞININ HER KONUDA YARA ALDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM'

Ecem Doyuran, herkes için zor bir dönem olduğunun vurgulayarak, "Herkes farklı şekillerde pandemi dönemini atlatmaya çalışsa da ben herkesin ruh sağlığının bu konuda yara aldığını düşünüyorum. Kendi adıma konuşmam gerekirse zor bir dönem geçirdim. İç mimarlık okuyorum. Çok fazla ödevimiz oldu. Pandemide genellikle ödevlerimle vakit geçirdim. Dizi ve film izledim, kitap okudum, spor yapamaya çalıştım. Herkes neler yaptıysa ben de onu yaptım. Bu dönemi bu şekilde atlatmaya çalıştım. Pandemiden sonra insanların normal yaşantısına devam edeceğini sanmıyorum. Şu anda bize yüklenmiş olan alışkanlıklar var. Mesela sarılamamak, dokunamamak gibi. Bir süre bunları aşmaya çalışacağımızı düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Günnur Altınçekiç ise, "Pandemi döneminde televizyonlarda ne söyledilerse uyguladım. Şimdi şimdi birazcık rahatlıyor gibiyim. Evde temizlik yaptım. Televizyonun başındaydık. Başka da bir şey yapmadım" dedi.

Etiketler
Çanakkale Teknoloji Üniversite