'Koronavirüs, fark edilmeyen mekanizmaları harekete geçiriyor'

Prof. Dr. Ömer Uluoğlu, koronavirüsün hücre içine girdikten sonra izlediği yolu anlattı.

'Koronavirüs, fark edilmeyen mekanizmaları harekete geçiriyor'

YÜKSEK İhtisas Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Uluoğlu, "Koronavirüs hücreye girdiği 4-5 günlük dönemde o anda fark edilmeyen bir takım mekanizmaları harekete geçiriyor. Virüsün kendisine etkili ilacınız olsa bile, bu geçen zaman içerisinde oluşan mekanizmalar ve bir dizi olaylar hastanın hayatını tehdit ediyor" dedi.

Prof. Dr. Ömer Uluoğlu, koronavirüsün hücre içine girdikten sonra izlediği yolu anlattı. Prof. Dr. Uluoğlu, koronavirüsün bütün virüslerde olduğu gibi vücut dışında ya da hücre dışında yaşayamadığını; ancak hücre içine girdiği zaman kendini üretebildiğini söyledi. Koronavirüs vücuda girdiği zaman bir bağışıklık yanıtı oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Uluoğlu, şöyle dedi:

"Bu her virüste aynı düzeyde değildir. Bazı virüsler girdikleri yerde hemen bu yanıtı oluştururlar, kendilerini çoğaltırlar. İçinde virüs çoğalan hücreler parçalanır ve virüsler dökülerek yandaki hücrelere girerek vücutta yayılırlar. Bu birçok virüs hastalığındaki yoldur. Bu açığa çıkan virüs parçacıkları, vücutta bir yanıt niteliğinde immün olay oluşturur. Bunun meydana getirmiş olduğu yanıt, belli bir süre içerisinde hasta ölmezse, virüs açığa çıktığı zaman yok edildiği için enfeksiyon hastada iyileşmeyle sonuçlanır, hasta kaybedilmez. Ancak bazı virüsler girdikleri yerde hiçbir etki yapmadan orayı geçerler. Tropizim dediğimiz esas çoğalabilecekleri hücrelere giderler. Bunlarda da daha önceden hastanın maruz kaldığı anlaşıldığında, aşılama yapılarak yani kazanılmış bir yanıt oluşturularak hastalığı önlemek mümkündür. Çiçek hastalığında olduğu gibi, toplumları bunlardan korumak için sürekli aşılayarak bunlara karşı koruma sağlarız."

'FARK EDİLMEYEN BİR TAKIM MEKANİZMALARI HAREKETE GEÇİRİYOR'

Prof. Dr. Uluoğlu, bazı virüslerin girdikleri hücrede hızlı çoğalmadıklarını; ama o hücrede kalmaya ve etki yapmaya devam ettiğine dikkat çekerek, şöyle konuştu:

"Sitokinler dediğimiz, hücrelerin çoğalmasını ve fonksiyonlarını kontrol eden bir dizi maddenin salgılanmasına yol açarlar. Bu sitokinler insanlarda veya hayvanlarda diğer organlarda ve hücrelerde ciddi değişiklikleri meydana getirir. Koronavirüs bu tür bir virüs. Yani solunum yolu mukozasından giriyor. Tıpta 'pyroptozis' dediğimiz bir mekanizmayı çalıştırıyor. Bu hücreler bir dizi sitokinler salgılıyor. Bu sitokinler hastadaki yüksek ateşin, halsizliğin, organlardaki pıhtılaşmaya kadar giden değişikliklerin ve bunların paralelinde bir iltahabi yanıtın oluşmasına yol açıyor. Bu sürecin başlangıcında virüs hücre dışına çıkıp, çok hızlıca çoğalmadığı için bu immun yanıt koronavirüste başlangıçta oluşmuyor. Koronavirüs şöyle adlandırılabilir; görebildiğimiz kadarı ile hücreye girdiği 4-5 günlük dönemde sitokinleri harekete geçiriyor. Daha sonra virüsün kendisine etkili ilacınız olsa bile bu geçen zaman içerisinde oluşan mekanizmalar, bir dizi olaylar hastanın hayatını tehdit ediyor. Mesela akciğerde solunum keseciklerinin içerisinde oksijen geçişini engelleyen birtakım değişikliklere yol açıyor. Yaygın olarak vücutta küçük damarlarda pıhtılaşmalara yol açıyor. En sonunda çoklu organ yetmezliği dediğimiz şok tablosu ortaya çıkıyor. Koronavirüsün yaptıkları bunlar."

'HASTALIK OLUŞTURMA MEKANİZMASI HENÜZ NET DEĞİL'

Koronavirüsün tüm özelliklerinin henüz bilinmediğini belirten Prof. Dr. Uluoğlu, "Virüsü biliyoruz; ama virüs çok büyük bir virüs. Biz virüsün bütün silahlarından haberdar değiliz. Bunları bize zaman gösterecek. Virüse karşı elinizde etkili bir silah olsa bile hastalık başlangıcında saklı kaldığı için ve bu dönemde üretmiş olduğu mekanizmalarla vücudu zedelediği için esasta tedavide kritik nokta; virüsün hücrede hangi mekanizmaları harekete geçirdiğinin net olarak anlaşılmasıdır. İlaçlarla ilgili bir kafa karışıklığı olduğu görülüyor dünyada ve Türkiye'de. Bunun nedeni virüsün, hastalık oluşturma mekanizmasının henüz net olmaması. Önce bunu bulmamız lazım. Bu daha önceden bildiğimiz bir virüs olsaydı eğer biz bunu önlemiş olurduk. Hangi tür ilaçları, hangi aşamada ne kadar kullanabileceğimizi tahmin edebilirdik, buna göre bir tedavi, yol haritası oluşturabilirdik. Koronavirüs insanlığı, uyanık olmadığı, bilgisiz bir dönemde yakaladı" ifadesini kullandı.

'TEDAVİ DENEME YANILMA YÖNTEMİYLE GİDİYOR'

Prof. Dr. Ömer Uluoğlu, koronavirüsün vücuda verdiği hasarlara ilişkin, "Koronavirüs pıhtılaşma bozuklukları meydana getiriyor. Hücre ölümü meydana getiriyor. Akciğerde solunum keseciklerinin içinin sıvıyla dolmasına ve vücudun oksijen alamamasına yol açıyor. Şu anda tedavi deneme yanılma yöntemi ile gidiyor. Hem virüsün bütün yeteneklerini bilmediğimiz hem de uzun takip süresi olup bütün tabloyu göremediğimiz için" dedi.

'BİZ BU VİRÜSTEN KORKUYORUZ'

Koronavirüsün organlarda tam olarak ne tür değişiklik yaptığının henüz bilinmediğini belirten Prof. Dr. Uluoğlu, organlarda açtığı hasarın ancak 30-40 yıl sonra tam olarak görülebileceğine dikkat çekerek "Birçok hastalıkta tıp tarihinde bunu görüyoruz. Yavaş yavaş bu tür yayınlar çıkmaya başladı. Uzun vadede el ve ayaklarda kangrenlerin olduğu vakalar, santral sinir sistemiyle ilgili veya solunum mekanizmasını bozan değişiklere ait yayınlar yapılmaya başlandı. Biz bu virüsten korkuyoruz. Bu büyük bir virüs, içinde neler sakladığını henüz tam olarak bilemiyoruz. Bazı çok tehlikeli virüsler vardır, küçüktür binlerce yıldır vardır. Onlarla ilgili her şeyi biliyoruz. Bu yeni ve büyük bir virüs" değerlendirmesinde bulundu.