Özdil: Bir zamanlar Çin'e bile aşı gönderen gözbebeğimiz kurum, AKP tarafından kapatıldı

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, kapatılan Hıfzıssıhha Enstitüsü'nü bugünkü köşesine taşıdı. Özdil, "Hıfzıssıhha Enstitüsü gibi Cumhuriyet değerlerinin kıymetini bilip, sahip çıkarsan hastalıklarla baş edersin" diyerek hükümete yüklendi.

Özdil: Bir zamanlar Çin'e bile aşı gönderen gözbebeğimiz kurum, AKP tarafından kapatıldı

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, bugünkü köşesinde, Türkiye’nin ilk halk sağlığı laboratuvarı olarak 1928’de açılan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü'nü hatırlattı.

Koronavirüs günlerinde en çok ihtiyaç duyulan laboratuvarlara yönelik değerlendirme yapan Özdil, "Hıfzıssıhha Enstitüsü bir zamanlar Çin'e bile aşı gönderen gözbebeğimiz kurumken, Akp tarafından kapatıldı." hatırlatmasını yaptı.

Özdil, "Hıfzıssıhha Enstitüsü gibi Cumhuriyet değerlerinin kıymetini bilip, sahip çıkarsan, geliştirirsen, Robert Koch Enstitüsü gibi bir kurum haline getirirsen, hastalıklarla başedersin, sağlığını korursun." dedi.

Özdil yazısında şunları kaydetti:

Koronavirüs salgınıyla birlikte yeniden gündeme gelen, yeniden hatırlanan bu rezaleti artık bilmeyen yok.

Ama şunun üzerinde hiç durulmadı.

Hıfzıssıhha ne demek?

Sağlığı korumak.

Kurucusu kim?

Refik Saydam.

Peki hiç düşündünüz mü, Hıfzıssıhha Enstitüsü'yle mikrobiyoloji bilimini kurumsal hale getiren Refik'in soyadı niye Saydam?

Atatürk, doktor Refik'e neden Saydam soyadını verdi?

Çünkü, bizatihi sağlık kavramının temeli saydamlıktır, şeffaflıktır.

Halkın sağlığını, saklayarak gizleyerek, gerçekleri örterek, koruyamazsınız.

Halkın sağlığını ancak ve ancak saydam davranarak koruyabilirsiniz.

Bu çerçevede soruyorum…

Virüsten endişeleniyorsunuz.

Farzedelim, iki doktor seçeneğiniz var.

Biri, Angela Merkel tipi doktor.

Biri, asrın liderimiz tipi doktor.

Teşhis ve tedavi için hangisini tercih edersiniz?

Doktor Merkel lafı hiç eğip bükmüyor, başınıza neler geldiğini gözlerinizin içine bakarak gayet açık anlatıyor, “teşhisi ciddiye almazsan ölürsün” diyor, “uyarılarıma kulak vermezsen, kendin ölmekle kalmazsın, ülkenin yüzde 70'ine bulaştırırsın” diyor, “tanı test kiti'ni merak etme, fazlasıyla hazırladım, solunum cihazını merak etme, fazlasıyla hazırladım, işim ne olacak diye merak etme, 550 milyar euro hazırladım, işinin korunması için sana söz veriyorum, bu süreçte yiyecek içecek bulman konusunda sıkıntı yaşamayacağını sana garanti ediyorum, sen sadece sakin ol ve dediklerimi yap” diyor.

Asrın doktoru ise, bir hafta ortadan kayboluyor, randevu almak istiyorsun, yok, bir hafta sonra geliyor, konut kredisi veriyor, uçak biletindeki kadeveyi indiriyor, kolonya serpiyor.

Hem “evde kal” diyor.

Hem “işine git” diyor.

Yaşın 65'se “sen sokağa çıkma” diyor.

65'ten gün almadıysan, karışmıyor.

“Dua et” diyor.

“Hiçbir virüs bu yazdığım reçeteden güçlü değildir” diyor.

“Bırak tökezlemeyi, güçlenerek atlatacaksın” diyor.

Teşhis ve tedavi için hangisini tercih edersiniz?

(Dünya Tabipler Birliği'nin Lizbon Bildirgesi'ne göre, hastanın, kendisine bakacak olan hekimi, özgürce seçme hakkı vardır.

Ama bu hak, elbette sadece kendi ülkesiyle sınırlıdır.

Doktor Merkel gelsin beni tedavi etsin diyemezsin.)

Doktor Refik'in soyadı, işte bu yüzden Saydam'dı!

Hıfzıssıhha Enstitüsü gibi Cumhuriyet değerlerinin kıymetini bilip, sahip çıkarsan, geliştirirsen, Robert Koch Enstitüsü gibi bir kurum haline getirirsen, hastalıklarla başedersin, sağlığını korursun.

Aksi halde, bu saatten sonra anca, bulabilirsen kolonya sürersin!

Etiketler
Koronavirüs Türkiye Kars Yılmaz Özdil