101 yaşında karatahtada

101 yaşındaki efsane öğretmen Haydar Göfer, 27 yıl edebiyat dersi verdiği Tarsus Amerikan Koleji’nde öğrencilerle bir araya geldi.

101 yaşında karatahtada

101 yaşındaki efsane öğretmen Haydar Göfer, 27 yıl edebiyat dersi verdiği Tarsus Amerikan Koleji’nde öğrencilerle bir araya geldi. 1 saat boyunca ayakta ders veren Göfer, öğrencilere Türkçe’nin özelliklerini, öğretmenliğe nasıl başladığını, Atatürk’le karşılaşmalarını anlattı.

Cumhuriyet'ten Figen Atalay'ın haberine göre dersten önce sohbet etme olanağı bulduğumuz Haydar Göfer’le, öğretmenlik yıllarını, öğrencilerle ilişkilerini, uzun yaşamın sırrını konuştuk. 12 Şubat 1919 yılında doğan, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra çeşitli okullarda yardımcı öğretmenlik yapan Göfer, 1948 yılında Haydarpaşa Lisesi’nde çalışırken, öğrencilik ve öğretmenlik hayatı boyunca okuduğu Cumhuriyet’te küçük bir ilan görmüş. Sonrasını Göfer’in ağzından dinleyelim:

Gaipten bir ses...

“Askerden geldikten sonra Haydarpaşa’da yardımcı öğretmen olarak ayda 59 lira 50 kuruş maaşla çalışıyordum. 1948 yılında Cumhuriyet’in sayfalarından birinde ‘Tarsus Amerikan Koleji edebiyat öğretmeni arıyor’ ilanını gördüm. Telefon ettim, müdür çıktı. Tarsus’a kimse gitmek istememiş, rakibim de yoktu. Trenle geldim, gece 11’de indim, elektrik de yok, her yer karanlık. Sanki gaipten bir ses duydum: ‘Amerikan Koleji’ne gelen Haydar Göfer’ diye! Bir arabaya bindik, otele götürdü beni. Ertesi sabah buraya geldim. Başlayış o başlayış.”

Mutlu bir öğretmen

Çok mutlu bir öğretmenlik hayatı olduğunu, sahneye koyduğu 10 piyesi unutamadığını anlatan Göfer, öğrencilerine hep “evlat” diye seslenirmiş. İyi bir öğretmen olmanın ilk şartının ‘öğrencilere sevgiyle yaklaşmak’ olduğunu söyleyen Haydar Göfer’in öğretmenlere önerileri de şöyle: “Öğretmenlik önce ulvi bir meslek sonra da çok zevkli bir sanat. Öğretmenseniz çocuklara evlat sevgisiyle yaklaşacaksınız. Onlar bana emanet edilmiş evlatlar. Öğretmenlerin çok okuması lazım. Ben iki senedir okuyamıyorum, harfleri seçemiyorum, çok sıkıntı çekiyorum.”

Mavrasız olmaz

Kendisini “mavra”cı olarak tanımlayan Göfer, şöyle devam etti: “Derslerimde ‘mavra’ da yapardım. Öğrencileri sıkmadan dersi anlatırdım. Tatlı tatlı, yumuşak, sıkmadan öğretirdim. Hiçbir öğrencimi tahtaya kaldırmadım. Sorularıma hep yerlerinde cevap vermelerini istedim. Zira çok iyi bilen çocuğun bile tahtaya kalktığında bildiğini unuttuğunu gördüm. Herkesin karakterinin farklı olduğunu bilirim.”

Atatürk'ü 3 kere gördüm

Öğretmenlik yaşamı boyunca ayakta ders veren Haydar Göfer, Tarsus Amerikan Koleji 10. sınıf öğrencilerine verdiği dersin tamamında da ayakta kaldı. Haydar Göfer’in dersini, Sağlık Eğitim Vakfı (SEV) Genel Müdürü Binnur Karademir, TAC Başdanışmanı Andrew Leathwood ve okul müdürü Günseli Yüksel de izledi. Göfer, bir öğrencinin “Atatürk’ü gördünüz mü” sorusunu da şöyle yanıtladı: ‘O anı unutamıyorum...’ “Atatürk’ü 3 kez gördüm. İkisi Ankara’da, Cumhuriyet Bayramı’nda halkı selamlarken. Yanında Fevzi Çakmak da vardı. Son görüşüm en önemlisi. 1938’de sınıf arkadaşlarımla kamp yapıyorduk. Gece 12’de kaldırdılar Anadolu Hisarı’ndan Beykoz’a doğru yürüyüşe çıktık. Sabah olmak üzere, gün ağarırken mola verdiler, oturduk. Vapurun kalkma saati gelirken kaldırdılar, yürümeye başladık. Birden bir subay yakasını ilikledi, selam verdi. Atatürk meğer Paşabahçe’ye gelecekmiş, ‘Atatürk geliyor’ diye sözler dönmeye başladı. O anı unutamıyorum 2-2.5 metre yakından bize bakıyordu. Rus elçisi yazdığı kitapta ‘gözleri çeliktendi, uzun uzun bakamazsınız’ demiş. Öyleydi gözleri gerçekten.‘

AZ YİYİN , ÇOK YÜRÜYÜN

Haydar Göfer, sağlıklı, uzun yaşamının sırrını da şöyle anlatıyor: “Hayatım boyunca hep yürüdüm, hâlâ yürüyorum. Pertevniyal Lisesi’nden sınıf arkadaşım Aydın Boysan’la bir gün yemek yiyoruz, ‘Haydar’ dedi, ‘şimdi cebimizde 2.5 kuruş olsa bile tramvaya binmez yürürdük’! Bir de hiç çok yemem. Harp çocuğuyuz, 6 yıl az yemişiz. Az yemek lazım, öyle çok etli, yağlı yemekler yemem.”

ÖĞRETMENE MEKTUPLAR

Haydar Göfer’in mezun ettiği ve öğrencilerinden yıllar boyunca aldığı mektupların bir araya getirilmesiyle oluşan, ‘Sevgili Hocam - Bir Öğretmene Mektuplar’ adlı bir de kitabı bulunuyor. 2016 yılında aramızdan ayrılan Tarsus Amerikan Koleji (TAC) mezunu gazeteci Mete Akyol’un araştırmasıyla toparlanan kitabın birinci sayfası 1953 yılında, son sayfası 1985 yılında yazılmış ve 60 ayrı kişi tarafından kaleme alınmış. Tarsus’un “Tonton Amca”sı, uzun yıllar birlikte olduğu okuluna ve öğrencilerine yakın olabilmek için Tarsus’ta yaşamaya devam ediyor. Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış öğrencileriyle bir araya geliyor.

Etiketler
Kolej Öğrenci Öğretmen Tarsus