'Devletten para pul değil, bir parça kemik istiyoruz'

Evrensel- Zorla kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle 23 yıldır mücadele veren Cumartesi Anneleri 712. hafta eyleminde, gözaltında kaybedilişinin 24. yılında Nihat Aydoğan’ın akıbetini sordu. Aydoğan’ın eşi Halime Aydoğan, “Devletten para pul değil, kemik istiyorum” dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talimatı ile Beyoğlu Kaymakamı tarafından 700. haftasında yasaklanan Cumartesi Anneleri eylemi bu hafta da İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde yapıldı. Cumartesi Anneleri’nin 712. hafta eylemine kayıp yakınlarının yanı sıra, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve insan hakları savunucuları da destek verdi.

'DEMOKRATİK HUKUK DÜZENİ OLMADIĞI İÇİN CUMARTESİ ANNELERİ VAR’

Cumartesi Anneleri’nin bu haftaki basın açıklamasını kayıp yakınlarından Maside Ocak okudu. Ocak, “Türkiye’de demokratik, insan hak ve özgürlüklerine dayalı bir hukuk düzeni olmadığı için Cumartesi Anneleri vardır. Gözaltında kaybedilen sevdiklerimizin akıbetlerinin açıklanmasını, onları kaybedenlerin yargılanarak cezalandırılmasını ve hiç kimsenin kaybedilmediği bir hukuk devleti istediğimiz için engelleniyoruz, suçlanıyoruz, şiddete uğruyoruz, gözaltına alınıyoruz. Siyasal iktidarın adalet talep eden kayıp yakınlarının sesini engellemesi, insanlığa karşı suç niteliğindeki gözaltında kaybetme eyleminin resmi olarak inkâr edilmesi anlamına gelir. Bu inkar insanlığın inkarıdır. Unutulmasın ki ‘her insan tüm insanlıktır.’ Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidarı, inkarı ve cezasızlığı sonlandıracak adımları atmaya çağırıyoruz” dedi.

JANDARMA BASKISIYLA SAHTE ÖLÜM KAYDI

24 yıl önce gözaltına alınarak kaybedilen 39 yaşındaki Nihat Aydoğan, 4 çocuk babasıydı. Mardin’in Midyat ilçesindeki Doğançay Köyü’nde yaşayan Aydoğan’ın evi, 30 Kasım 1994’te saat 05.00 sularında, çok sayıda özel tim, asker ve korucu tarafından basıldı. Aydoğan’ı dipçikle döverek yatağından çıkartan güvenlik güçleri, ellerini ve gözlerini bağladıktan sonra gözaltı işlemini gerçekleştirdi.

Aydoğan kanlar içinde önce Midyat Jandarma Karakolu’na, daha sonra da Mardin Jandarma Merkez Komutanlığı’na götürüldü. Aydoğan’dan bir daha haber alınamadı. Resmi makamlara göre Aydoğan’ın gözaltına alındıktan 20 gün sonra nöbetçi savcılığa sevk edildiğini, ifadesi alındıktan sonra da serbest bırakıldığını iddia etti. Ancak bu iddia hiçbir zaman güvenilir bir kanıtla desteklenmedi.

Uzun yıllar sonra Nihat Aydoğan için nüfus kütüğüne ölüm kaydı düşüldüğü açığa çıktı. Nüfus İdaresine ölüm bildiriminde bulunan köy muhtarı, jandarma komutanının baskısı sonucunda gerçek olmayan bu bildirimi düzenlemek zorunda kaldığını itiraf etti. Aydoğan ailesinin resmi kurumlara yaptığı tüm başvuruları sonuçsuz kaldı. Nihat Aydoğan’ın akıbeti karanlıkta bırakıldı.

Ocak, Aydoğan’ın akıbetini açığa çıkartacak, sorumlu olanların belirlenmesini ve cezalandırılmasını sağlayacak nitelikte bir soruşturma başlatılması için savcıları göreve çağırdı.

‘ÖLENE KADAR EŞİMİ ARAYACAĞIM’

Aydoğan’ın eşi Halime Aydoğan da şöyle konuştu: “Eşimi 24 senedir arıyorum. Ölene kadar eşimin kemiklerini arayacağım. Devlet yetkilileri kemiklerimizi bize versinler. Galatasaray’da ne zararımız oluyordu onlara? Hiçbirimiz buraya boşuna gelmiyoruz. Herkesin bir kaybı var. Biz de bu ülkenin insanlarıyız. Ayrımcılık yapmasınlar. Devletten para pul değil, kemik istiyorum.”

1993’te evden çıkarken kaçırılıp öldürülen Özgür Gündem gazetesinin muhabiri Ferhat Tepe’nin annesi Zübeyde Tepe ise, “Oğlumun katillerinin yargılanmasını istiyorum. Öldürüldü, işkence gördü oğlum. Başka insanlar gözaltında kaybedilmesin istiyorum. Biz mücadelemizi nerede olursa olsun gerçekleştireceğiz. Çocuklarımızın hesabını sormak istiyoruz. Cumhurbaşkanına ve Emine Erdoğan’a sesleniyorum; sizin oğlunuz, torunlarınız kayboldu, işkencede öldü mü? Biz adalet istiyoruz adalet getirin” diye konuştu.