Çözüm mü, cinayet mi: Hayvanlar barınaklarda neler yaşıyor, kanun ne diyor, çözüm ne?

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Sahipsiz hayvanların yeri sokaklar değil barınaklar" şeklindeki sözlerinin ardından başlayan tartışma sürüyor. Gerçek Gündem, konuyla ilgili Ankara Barosu ve hayvanseverlerle görüştü: Yasa ne diyor, çözüm ne olmalı?

Çözüm mü, cinayet mi: Hayvanlar barınaklarda neler yaşıyor, kanun ne diyor, çözüm ne?

GERÇEK GÜNDEM / ECE SEÇİL ŞAHİN - MİRAY TAMER

4 yaşındaki Asiye Ateş'in Gaziantep'te pitbull cinsi iki köpeğin saldırısında ağır yaralanmasıyla başlayan tartışmalar, 'Çiko' ve 'Leblebi' adlarını verdiği iki köpeği bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Belediyeleri sahipsiz hayvanları sokaktan alacak adımları atmaya çağırıyorum. İşte Asiye yavrumuzun başına gelen. Beyaz Türkler, hayvanlarınıza sahip çıkın" şeklindeki açıklamasıyla boyutlandı.

Türkiye'de hayvan barınaklarındaki kötü şartlar, uzun zamandır hayvanseverlerin bir numaralı gündem maddesi durumunda. Gidildiğinde çoğu hayvanın aç, susuz ve hasta bir şekilde beton odalarda adeta 'mahkum edildiği' görülüyor.

Erdoğan'ın 'toptan bir toplamayı' kasteden açıklamasının aksine, Hayvanları Koruma Kanunu net bir şekilde 'sahipsiz hayvanların yaşam alanlarının barınaklar değil sokaklar olduğunu, barınakların ise yalnızca sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların kısırlaştırma ve tedavilerini yürütmekle yükümlü olduğunu' işaret ediyor. Bu doğrultuda sokak hayvanlarını toplayan belediyelerin suç işlemiş olacağı ifade ediliyor.

Öte yandan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, sahipsiz ve ‘tehlike arz eden hayvanlar’la ilgili önlemler kapsamında 81 ilin valilik ve belediyelerine dün genelge gönderdi. Buna göre, tehlike arz eden hayvanlarla ilgili 7/24 denetim yapılması, sahiplenilmemiş olanlara el konulması ve hayvan bakımevlerine götürülmesi istendi.

Kanunda 14 Temmuz’da yapılan değişiklikle ‘tehlikeli arz eden hayvanlar’ Amerikan Pitbull Terrier, Dogo Argentino, Fila Brasilerio, Japanese Tosa, American Staffordshire Terrier ve American Bully olarak belirlenmişti.

Gerçek Gündem olarak son dönemde yaşanan tartışmaları ele aldık, bu kapsamda konunun uzmanları ve hayvanseverlerle görüştük.

ANKARA BAROSU HAYVAN HAKLARI MERKEZİ BAŞKANI: BİNLERCE HAYVAN MAĞDUR EDİLİYOR

Ankara Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkanı Avukat İpek Yılmaz, 'insan haklarının başladığı yerde hayvan hakları biter' şeklinde bir zihniyetin kabulünün mümkün olmadığını söyledi.

"Bu noktada; 5199 sayılı Kanun’un 6/4 maddesi gereğince 'Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır.' Kanunda açıkça belirtilen ibarelere rağmen yapılan açıklama ile şu an yasaya aykırı yakalama ve toplama işlemleri sonucunda binlerce hayvan mağdur ediliyor. Mevcut düzende sokakların hayvanların yeri olmadığı, barınaklara alınması gerektiği beyanı yasayla ve gerçeklerle örtüşmüyor" diyen Yılmaz, bahsi geçen açıklamayla belediyenin usulsüz toplamalarının 5199 Sayılı Kanun ile örtüşür yanının bulunmadığını kaydetti.

'BELEDİYELERİN TOPLAMALARI, KANUNUN AMACINA AYKIRI'

Söz konusu kanunun birinci maddesinde “Bu Kanunun amacı; hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktır” dendiğini hatırlatarak "Köpeklerin ortamlarından belediyeler tarafından son derece dikkatsiz ve usulsüzce yaptığı toplamalar ile sayı ve altyapı itibariyle de son derece yetersiz kafesler içinde hapis tutulmaları ilk olarak kanun amacına aykırıdır" ifadesini kullandı.

Yılmaz'ın "Sokak hayvanlarını kasten öldürme suçundan soruşturma açılabilir mi, bu konuda bir girişim var mı?" şeklindeki sorumuza yanıtı da şöyle oldu:

"Yeni yasada yer aldığı haliyle ‘bir ev hayvanını veya evcil hayvanı kasten öldüren kişi altı aydan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’ Sokak hayvanları da evcil hayvan kategorisinde sayıldığından söz konusu madde hükmü sokak hayvanlarını da kapsamaktadır.

Kanunda muhakeme şartı olarak bakanlığa başvuru yer almaktadır. Sahibi tarafından işlenen suçlar da dahil olmak üzere kanunda belirtilen suçların işlenmesi halinde soruşturma yapılması Tarım ve Orman Bakanlığının il veya ilçe müdürlükleri tarafından Cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına bağlıdır. Bu başvuru muhakeme şartı niteliğindedir.

'SUÇ ÜSTÜ HALLER DIŞINDA HAYVAN HAKKI İHLALİ SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA DİREKT YARGI MERCİLERİNE BAŞVURMA HAKKIMIZ KISITLI'

Yani suçüstü halleri dışında hayvan hakkı ihlali söz konusu olduğunda direkt olarak yargı mercilerine başvurma hakkımız bakanlığın onayına bağlı olarak kısıtlanmıştır. Hayvan hakkı ihlallerinde uygulamada düşündüğümüzde failin suçüstü yakalanma ihtimali yok denecek kadar azdır.

Bu husus ile ilgili gerek yasanın hazırlanışı safhasında Merkez olarak katıldığımız TBMM Yasa çalışmalarında gerek ise Kanun değiştikten sonra sunduğumuz yazılı öneriler olmasına rağmen yapılmış olan ayrıca olumlu bir girişim olmamıştır."

'EN TEMEL HAK OLAN 'YAŞAM HAKKINA' YÖNELİK SALDIRIYA DAHİ CAYDIRICI BİR CEZA GETİRİLMEDİ'

Yılmaz, çözüm önerilerini de şöyle anlattı:

"İnsanların ve hayvanların refah içinde yaşamasının en önemli koşulu kısırlaşırma yoluyla nüfus kontrolüdür. Belediyelere düşen görevler kapsamında kısırlaştırmanın tam ve usule uygun steril şekilde yapılmış olması ve alınan köpeğin yerine bölgesine geri bırakılmış olması halinde düzenin sağlanacağı kuşkusuzdur.

Hayvan hakkı ihlallerinde ise 5199 Sayılı Kanun’da Kasten öldürme fiili için 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası öngörülmüş, gerek takdiri indirimler gerek ise infaz yasasındaki düzenlemeler ile bu fiili işleyen kişi / kişiler hapis cezası ile cezalandırılamayacaktır. En temel hak olan ‘yaşam hakkı’na yönelik saldırıya dahi caydırıcı bir ceza getirilmemiştir.

Ayrıca Hayvan Öldürme fiilinin sadece kasıtlı hali düzenlenmiş olmakla taksirle hayvan öldürme hiçbir suret ile ceza kapsamına alınmamıştır. Bu husus büyük bir boşluk yaratmakta ve faillerin bu durumun arkasına saklanarak cezasızlık sonucunu doğuracaktır."

'BARINAK MELEĞİ': HAYVANLAR ALINDIKLARI YERLERE 15 GÜN İÇİNDE GERİ BIRAKILMALI

Sosyal medyada 'Barınak Meleği' sayfasını yöneten veteriner Türkan Ceylan, köpeklerin sokaklardan toplatılmasının Hayvan Hakları Kanunu'nu çiğnemek olduğunu söyledi. Ceylan, hayvanların alındıkları yerlere 15 gün içinde kısırlaştırılarak ve aşılanarak geri bırakılmaları gerektiğini belirtti ve ekledi:

"Toplatılan köpekler barınaklara kapatılacak. Barınakları olmayanlar da toplama yapmaya başladı. Başka yerlere atıyorlar, öldürüyorlar, canlı canlı gömüyorlar. O kadar çok örneği var ki... Barınaklar viral hastalıkların ve enfeksiyon hastalıklarının çok yoğun olduğu ortamlardır.

'BU İNSANLAR ÇİŞ KAKA YAPMAMASI İÇİN BİLE BU HAYVANLARA YEMEK VE SU VERMİYOR'

Bu ortamlara çok sayıda hayvan girişi yapıldığında bu hayvanların hepsi hasta olacak ve tedavide yetersiz olan belediyeler bu şekilde hayvanları itlaf edecekler ya da uyutacaklar. Konya'da, Elazığ'da bunun örneğini yaşadık. Bu insanlar çiş ve kaka yapmaması için bile bu hayvanlara yemek ve su vermeyen insanlar. Olaya böyle baktıkları için bu hayvanlar barınaklarda güllük gülistanlık yaşamayacaklar. Orada açlığa, hastalığa, soğuğa mahkum edilecekler.

'BİR KÖPEK BARINAĞA İLK GİTTİĞİNDE KOĞUŞUN GÜÇLÜ KÖPEĞİNDEN DAYAK YİYOR'

Bir köpek barınağa ilk gittiğinde koğuşun güçlü köpeğinden dayak yiyor. Zaten toplama da travmatik şekilde yapılıyor. Boğazlarından çekerek götürüyorlar, toplarken vurulan uyuşturucu iğnenin dozunu veteriner hekimin ayarlaması gerekirken bu yapılmıyor. Barınağa götürülen hayvan güçsüzse hiç yemek yiyemiyor. Bir süre sonra ölenleri yemeye başlıyorlar. Yıllardır gönüllü olarak çalışmış bir veteriner olarak söylüyorum, kolay ölmüyorlar çok acı çekerek ölüyorlar."

Ceylan, konuyla ilgili 2 çözüm önerisi olduğunu kaydetti:

"Ülke çapında hayvan toplatılma seferberliği yerine hayvan kısırlaştırma seferberliği başlatılması gerekiyor. Üremeyi kontrol altına aldığımızda her şey çok daha kolay olacak. Öncelikle kısırlaştırma, bilinçlendirme çalışmaları ve belki okullara ders olarak koyulabilir. Kısırlaştırma günde 10 köpek şeklinde değil, daha ciddi rakamlarla bir seferberlik başlatılarak yapılması gerekiyor ayrıca bilinçlendirme yapılması gerekiyor."

'TEHLİKELİ IRK GİBİ BİR SINIFLANDIRMAYI DA KABUL ETMİYORUM'

Tehlikeli ırk olarak belirtilen hayvanların aslında tehlikeli olmadıklarını söyleyen Ceylan, bu hayvanların gerektiğinde bebek bakıcısı bile olabildiklerini belirtti.

"Hayvanları yakalayıp barınağa atmak akıllı ve vicdanlı bir insanın çözüm önerisi olamaz. Tehlikeli ırk gibi bir sınıflandırmayı da kabul etmiyorum. Bebekle evde bakıcılık yapan pitbullu alıp barınağa koyarsanız bu vicdansızlık örneğidir. Saldırgan olanlar sahipleri tarafından aç bırakılan, eziyet gören hayvanlardır. Böyle bir hayvanın saldırgan olmasının bütün cezası sahiplerine kesilmeli. Büyük ve caydırıcı cezalar sunulmalı. Bu tip insanların bu hayvanları edinmemeleri yönünde yasal düzenleme getirilmeli. Hep söylediğimiz gibi, kötü köpek yoktur kötü sahip vardır.

'SİYASETE ALET EDİLMELERİ BİZİ DERİNDEN ÜZÜYOR'

Türkan Ceylan, hayvanların siyasete alet edilmesini de eleştirdi:

"Bu olay çok ciddi boyutta ve biz bunun karmasını ülke olarak çok ağır yaşayacağız. Onların siyasi görüşü yok. Onların takım tutma gibi parti tutma olayı yok. Siyasete alet edilmeleri ve bu şekilde kullanılmaları bu şekilde kullanılmaları bizi derinden üzüyor."

PATİLİKÖY: İNSANLARLA YAŞAMAYA ALIŞMIŞ KÖPEKLERİN BARINAKLARA TOPLANMASI KATİYEN YANLIŞ BİR KARAR

Patiliköy kurucularından Volkan Koç da sokakların sokak hayvanlarının evi olduğunu belirterek "Her sokak köpeği o sokağın sakinidir. 5199 sayılı kanuna göre sokaktaki kısır ve aşılanmış köpeklerin toplatılması kanuna aykırıdır. Sokak köpekleri sokakta kalmalı. Saldırgan olmayan, insanlarla uyum içinde olan, insanlarla yaşamaya alışmış köpeklerin barınaklara toplanması katiyen yanlış bir karardır" dedi.

Koç, "Barınaklar normal şartlarda kanuna göre 'geçici bakımevi' statüsünde. Bu ne demek? Alacaksınız sokaktaki köpeği, kısırlaştırıp aşısını yapıp alındığı noktaya bırakacaksınız. Türkiye'de bunu yapan belediye sayısı yok denecek kadar az. Bu köpekler ne olacak? Belediyeler şimdiye kadar yaptıklarını yapacak. İnsanların görmediği yerlere atacaklar. Kısırlaştırma yapılmadığı için popülasyon burada daha da çok artacak. Bu hayvanlar üreyecekler ve şehir merkezine daha çok ve toplu halde gelmeye başlayacaklar. Problem kat kat daha fazla olacak. Aynı zamanda zaten sokak hayvanlarının çoğunluğu saldırgan değil. Aynı sokakta günlerini geçirmiş hayvanları toplamak ne kadar doğru olabilir? Son derece yanlış bir karar. Biz buna izin vermeyeceğiz. Sokağımızda baktığımız köpeklerimizi teslim etmeyeceğiz. Gerekirse bir süre evlerimize alacağız ama belediye ekiplerine teslim etmeyeceğiz. Bununla ilgili eylemlerimizi gündeme getireceğiz, cumhurbaşkanımıza sesimizi duyurmaya çalışacağız." diye konuştu.

Koç, petshoplarda hayvan satışının yasaklanmasının kaçak üretimlerin önüne geçemeyeceğini belirtti.

"Merdivenaltı üretim yapacaklar. Vatandaşın duyarlı olması gerekiyor. Parayla almak yerine barınaklardan sahiplenmek gerekiyor. Siyah insanla beyaz insan arasında nasıl fark yoksa, cins ile sokak köpeği arasında da fark yok. Dolayısıyla para verip köpek almak yerine bir can sahiplensinler ve onu kurtarsınlar" değerlendirmesini yapan Koç, barınaklarda köpeklerin yaşadığı acıları da anlattı:

'BOYNUNA DEMİR BİR HALAT TAKILARAK ONLARCA KÖPEĞİN OLDUĞU BİR KAFESE ATIYORLAR'

"Boynuna demir bir halat takılarak onlarca köpeğin olduğu bir kafese atıyorlar. Bu köpek eğer o gece ölmezse, günlerce korkudan olduğu noktadan ayrılmıyor ve açlıktan ölüyor. Diğer köpekler zarar vermezse bakım olmuyor, kısırlaştırmasını yapılmıyor ve çalışanlar işkence ediyor. Barınaklardaki köpeklerin başları okşanmıyor. Bizlerin kurmuş olduğu bakımevleri ile belediyelerin barınaklarını kıyaslamak gerekirse; ikisini ziyaret ettiğinizde; bizim buradaki köpekler sevgiyle koşarken barınaklara gittiğinizde hepsi korkuyla köşeye kaçıyor. Çocuğunuzu nasıl yetiştirirseniz topluma o kadar zararlı veya faydalı olur. Bizim buraya gelen pitbullar var ve hiçbir şekilde saldırgan değiller.

'İNSANLARIN GÜNAHLARINI BU ZAVALLI HAYVANCIKLAR ÇEKİYOR'

Bence hiçbir hayvan saldırgan değil, sahipleri onları saldırgan yetiştiriyor. İnsanların günahını bu zavallı hayvancıklar çekiyor. Bazı belediyeler karşıt görüşlerini açıkladı, 'Sokağımızda yaşayan hayvanlar mahallemizin sakinidir. Saldırgan olmayanları asla yerinden etmeyeceğiz' dediler. Umarım bu örnek teşkil eder ve diğer belediyelere de örnek olur ve hiçbir hayvan yerinden edilmez."

HAYVANSEVERLER TEPKİLİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının ardından bazı belediyeler sokak hayvanlarını toplamaya başladı. Barınakların yetersiz olduğunu ve hayvanların sürekli oralarda yaşayamayacağını belirten hayvanseverler ise tepkili.

Konuyla ilgili görüş aldığımız hayvansever Gizem D., "Bizden çok evin yerlisi olan bir oğlumuz var ve pitbull cinsi. 11 yaşında, görüp görebileceğiniz en bebek ve en asil canlıdır. Şahsına münhasırdır. Pitbull saldırıları köpeklerin toplatılması süreci tamamen siyasi bir malzeme bence. Bazı hayvan dernekleri çocuk ve pitbulların bahçede güle oynaya gezdiğini gösterir videoyu yayınladı. 4 yaşındaki çocuğun anne ve babası olmadan site bahçesinde dolanmasını değilde köpeğin saldırısını eleştiriyorlar sadece. Çok ilginç değil mi? Acaba köpeklere ne yaptılar da kışkırtıp bu hale getirdiler sorgulamak lazım. Bu olay üzerinden algı manipülasyonu yapmak ise ayrıca incelenmesi gereken bir konu" diye konuştu.

'YANGINDAN MAL KAÇIRIR GİBİ TOPLAMA İŞLEMİ YAPILIYOR'

Gizem D., ülkede birçok şiddet vakası yaşandığını ancak insanların 'toplatılmadığını' söyleyerek şöyle devam etti:

"Hükümet var olan siyasi ortamı manipüle etmek için eline geçen kozu kullanıyor, bunun farklı bir açıklaması yok bence. Ki karşısına aldığı canlı da kendini savunabilecek potansiyele sahip değil. Düşünebiliyor musunuz sesi dahi çıkmayan hayvanlara operasyon düzenleniyor. Artık hükümet bu noktada. Ve yangından mal kaçırır gibi toplama işlemi yapılıyor. Her bir hayvansever bilir ki barınaklar ölüm kampıdır. Barınak olarak dile getirilen şey aslında 'yok edin' emriydi. İnsanlığını kaybetmiş olan belediyeler de bir an önce bu emre uymak istemiş.

'ALDIKLARI TEK DİPNOT BUYMUŞ'

Cumhurbaşkanının o konuşmasından aldıkları tek dipnot bu olmuş. Barınak kurun iyileştirin, yemek artıklarından mama yapın gibi olumlu cümleler de sarf etti ama bu kısmı dikkate alan kimseyi görmedik henüz. Hayvanlar, özellikle vicdani değerleri esas almış bireyler için bu dünyayı yaşanır kılan canlılardır, emanetlerimizdir. Zarar verenler nasıl zarar görerek bu dünyadan göçüp gideceklerini hesap etsinler derim. Güvendiğimiz bir adalet varsa, yapılanı yaşatmadan göndermeyecektir zaten."

"Evde baktığım köpeğim var. Bu durum düşüncelerimi herhangi bir değişiklik yaratmıyor ama evde beslediğim bir köpek olduğu için köpeklerin yapabileceklerini, düşünce tarzlarını az çok kestirebiliyorum. Buradan yola çıkarak özellikle pitbull cinsi köpeklerde veya diğer sokak hayvanlarında ne gibi tepkiler olabileceğini az çok anlayabiliyorum" diyen hayvansever Selin Ö. ise şu görüşleri dile getirdi:

'İLK YANLIŞ, PITBULL CİNSİNİN TEHLİKELİ OLARAK ALGILANMASI'

"Burada ilk yanlış, pitbull cinsinin tehlikeli olarak algılanması. Doğuştan gelen bir tehlikeli olma durumu yok sadece çenelerinin güçlü olması durumu var. Çeneleri güçlü olduğu ve kasları da güçlü olduğu için insanlar bu hayvanları alıyorlar, çoğaltıyorlar ve dövüştürüyorlar. Aslında orada tehlikeli olan insanlar. İnsanların tehlikeli hale getirdiği bir ırk diyebiliriz pitbull için. Pitbull ve diğer hiçbir cinsin tasmasız dolaştırılmaması gerekir. Hayvanların da ruh hali değişebilir ve kestirilemeyen durumlar yaşanabilir. Bu nedenle her köpek için tasma gerekiyor." dedi.

Saldırıyı yapan pitbull cinsi köpeklerin sahipli olduğunu ancak faturanın sokak hayvanlarına kesildiğini söyleyen Selin Ö., şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanının açıklamasının işlerine gelen bir kısmını tuhaf bir şekilde uygulamaya koydular. Hayvanları Koruma Kanunu var. Kanun diyor ki, gördüğünüz bahçeler, parklar hayvanların doğal yaşam ortamıdır. Biz hayvanların yaşam ortamlarına geldik ve bina yaptık, değiştirdik. Öyle olunca artık buralar bu hayvanların yaşam alanı haline gelmiş oldu. Belediyeler sadece aşılamak, kısırlaştırmak ve tedavi etmek için hayvanları bulunduğu yerden alabilirler. Barınaklar 'geçici bakımevleri'dir.

'ÇÖZÜM DEĞİL'

Cumhurbaşkanının söylediği barınakları iyileştirme şartı görülmemiş ve bazı belediyeler yıllardır orada yaşayan ve hiçbir zararı olmayan hayvanları toplamaya başladılar. Normalde bir kısırlaştırma hareketi başlatılması gündemdeydi. Bunun yapılması gerekiyor. Köpekleri zorla, yasaya aykırı bir şekilde toplamak çözüm değil. Ne gerekiyor? Cumhurbaşkanının söylediklerini dikkatli dinlemek gerekiyor aslında. Barınakları yaşanılabilir hale getirmek gerekiyor.

'YANLIŞTAN DÖNMELERİ GEREKİYOR'

Belediyelerin denetlenmesi ve yaptırım uygulanması gerekiyor. Soğuk kış günlerinde hayvanların barınaklara alınması makul bir çözümdür ancak beton üzerinde yatan hayvan fotoğrafları görüyoruz ve bunları istemiyoruz. Biz hukuk devletiyiz, bunu yapanların bir an önce yanlışlarından dönmesi gerekiyor." diye konuştu.

Selin Ö., barınak hastalığı diye bir hastalık olduğunu ve gerekli bakımların yapıldığı takdirde bunun da ortadan kalkacağını söyledi. Hayvan derneklerinin bu olayın peşini bırakmayacağını da sözlerine ekledi.

AKILLARA GETİRDİ: 1910 HAYIRSIZADA KATLİAMI

İstanbul’da sokak köpeklerinin sayısının aşırı artışı üzerine o dönemin belediye başkanı Suphi Bey, 1910 yılında kentteki köpekleri toplama kararı aldı. 80 bin kadar köpek Hayırsızada’ya taşındı. Bir kayalıktan ibaret olan adada su da yoktu.

Köpekler burada açlığa ve susuzluğa terk edildi. Köpeklerin birbirini yediği, İstanbulluların günlerce bu köpeklerin seslerini duyduğu, sonunda seslerin kesildiği anlatılır.

Sonradan Sivriada adı verilen Hayırsızada’da ölen 80 bin köpeğin anısına bir "anı taşı" dikildi.

Etiketler
Ankara