Moody's'in Türkiye'nin kararının anlamı ne?

Türkiye'nin kredi notu "yatırım yapılamaz" olarak adlandırılan Ba3 seviyesinden "yüksek derecede spekülatif" olarak adlandırılan B1'e düşürüldü.

Moody's'in Türkiye'nin kararının anlamı ne?

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's Cuma günü sürpriz bir kararla Türkiye'nin kredi notunu teknik olarak "yatırım yapılamaz" olarak adlandırılan Ba3 seviyesinden "yüksek derecede spekülatif" olarak adlandırılan B1'e düşürdü.

Bir sonraki kararının yönü konusunda sinyal niteliği taşıyan "görünüm" ise negatife çevrildi.

Bir ülkeye ait kredi notu, o ülkenin dış borcunu ödeyememe riskini yansıtarak yabancı yatırımcıya bilgi vermeyi amaçlar.

Bu notu veren şirketlerin esas amacı da verdikleri tavsiyeler doğrultusunda para kazanmaktır şüphesiz.


Dolayısıyla doğru ve tarafsız bir değerlendirme yapmak bilgiyi satan şirketin çıkarları dahilinde.

Ama bu durum söz konusu kararların siyasal etkilerden bağımsız olacağı anlamına da gelmiyor elbette.

Özellikle de kararı alan şirketler Türkiye'nin attığı iç ve dış politika adımlarından bir endişe duyuyorsa bu durum ister istemez olumsuz algıyı besleyip daha karamsar kararlar verilmesine sebep olabiliyor.

Aşağıdaki tablo Türkiye'nin içinde bulunduğu B1 kategorisindeki ülkeleri, bir üzerimizdeki Ba3 ve bir altımızdaki B2 seviyesindeki ülkelerle karşılaştırıyor.

Moody's'in Türkiye'nin kararının anlamı ne? - Resim : 1

Tablodan sözkonusu kararın çok da objektif olmadığını net olarak görebiliyoruz.

Kamu borcunun GSYH'ya oranını incelediğimizde B1 grubunda en düşük kamu borç oranı bizde iken Ba3 grubundaki ülkelerin de büyük çoğunluğundan daha iyi durumda olduğumuzu görüyoruz.

Öte yandan dış borcumuzun yumuşak karnımız olduğuna bir kera daha şahidiz.

Tabloda son üç sütun dış borçtan kaynaklanan kırılganlıkları göz önüne seriyor.

Cari açık oranı, dış borcun rezervlere oranı ve dış borcun GSYH'ya oranına baktığımızda yeni dahil olduğumuz B1 grubunda bile bizden daha iyi durumda ülkeler olduğunu görüyoruz.

Öte yandan üzerimizdeki Ba3 grubunda bizden daha kötü istatistikleri gözlemlemek de mümkün.

Şimdi ne yapmalı?

Bu noktada kritik olan husus söz konusu kararın kendi kendini besleyen bir felaket tahminine dönüşmesini engellemektir.

Bir örnek ile anlatalım: Diyelim ki ufak bir iki şikayetle doktora gittiniz ve bazı tahliller yapıldı.

Ancak laboratuvarda tahlil sonuçları başka bir hasta ile karıştı ve doktorunuz size çok ciddi bir hastalığınız olduğunu ve hatta fazla ömrünüz kalmadığını söyledi.

Bu durumda iki senaryo düşünebiliriz.

Birincisi, aldığınız felaket haberi ruh sağlığınızı öyle olumsuz etkiler ki bağışıklık sisteminiz çöker ve sırf bu haber sonucunda mevcut şikayetleriniz ciddileşir ve gerçekten ölümle burun buruna gelirsiniz.

İkincisi tahlil sonuçlarını sorgular, başka bir laboratuvarda tekrar test yaptırır ve o kadar da kötü durumda olmadığınızı ispat edersiniz.

Yukarıdaki karşılaştırmalı tabloyu bu örnekte bahsedilen ikinci tahlil sonucu olarak düşünebilir ve durumumuzun Moody's'in bize layık gördüğü seviyeden daha iyi olduğunu söyleyebiliriz.

Zaten Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından kaleme alınan cevap mektubu da bu hususları vurguladı.

Moody's ileriye dönük tahminlerden yola çıkıyor

Ancak mevcut istatistiklerden çok güçlü çıkarımlar yapmadan önce iki noktanın altını çizmek lazım.

Birincisi, söz konusu tablo tahlillerin sadece bir kısmını gösteriyor.

Kurumsal bağımsızlık ve serbest piyasa koşulları gibi ölçümü zor olan ama bir o kadar da hassas ve önemli olan kavramlar bu tabloda yok.

İkinci olarak mevcut tablo ister istemez geriye dönük istatistikleri gösteriyor oysa ki Moody's ileriye yönelik tahminlerinden yola çıkarak karar alıyor.

Bu noktada yapmamız gereken iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırmak ve yapılan eleştiriden yapıcı dersler çıkarmak.

Enflasyonla mücadele konusunda Merkez Bankası'nın siyasi otoriteden bağımsız bir kararlılıkla istikrarlı adımlar atması, maliye politikasının temkinli adımlarla para politikasına destek vermesi önemlidir.

Bu şekilde, enflasyonun fiyat seferberlikleri ile değil "bedeli ödenerek" yani düşük büyümeye razı olarak indirilmesi serbest piyasa algısının tekrar güçlenmesine yardımcı olacaktır.

Fiyat istikrarının sağlanması ise dolarizasyonu doğal yollardan engelleyerek piyasaya müdahale olarak algınalabilecek irili ufaklı alternatif tedbirleri gereksiz kılacaktır.

Kaynak: BBC Türkçe

Etiketler
Kredi Türkiye