Yılmaz Özdil: Ben olsam vazgeçerim, sürünsün şerefsizler!

Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, bugünkü köşesinde kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in Türkiye'nin notunu düşürmesine gelen tepkileri ironili bir dille eleştirdi.

Yılmaz Özdil: Ben olsam vazgeçerim, sürünsün şerefsizler!

Moody’s, cuma gecesi yayımladığı değerlendirmeyle Türkiye’nin kredi notunu B1’den B2’ye indirirken görünümü de “negatif” olarak bırakmıştı. Bu kararın ardından yandaş medyada ve iktidar tarafında Moody's'in 'Türkiye'nin yapısını gölgelemek istediği ve piyasalar üzerinden manipülasyon çabasına giriştiği' yorumlarına neden oldu.

Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, karara gelen tepkileri ironili bir dille eleştirdi. Özdil, "Ben olsam, sırf bu Moody's'in burnunu sürtmek için Imf'ye beş milyar dolar borç vermekten vazgeçerim, sürünsün şerefsizler!" diye yazdı.

Özdil, şunları kaydetti:

Moody's denilen karaktersiz kuruluş, Türkiye'nin kredi notunu tarihin en düşük seviyesine indirdi, Kamboçya, Etiyopya, Papua Yeni Gine, Ruanda, Sri Lanka, Tanzanya ve Uganda'yla aynı sınıfa koydu.

Paramız pul olsa mesela, dolar 7.5 lira olsa, amenna…

Paramızın değeri, bereketi böylesine yükselmişken, sen hangi hesaba göre bize düşük not veriyorsun a vicdansız?

Saman ithal etsek, teee Venezuela'dan peynir alsak, Anadolu toprakları buğdayın anavatanıyken buğday ithalatında utanmadan dünya birincisi olsak, en çok buğdayı güya navtex filan ilan ettiğimiz Yunanistan'dan alsak, eşek eti ithal etmek için Sudan'la anlaşma imzalasak, mitinglerde rabia işareti yapıp, katil Sisi deyip, katil Sisi'den patates ithal etsek, Sırp kasabı'ndan kıyma ithal etsek, biz de biraz evhamlanırız herhalde ama…

Ortada fol yok yumurta yokken, Almanya bizi kıskanıyorken, sen kimlerin aklına uyup bizim notumuzu kırıyorsun?

Her üç gencimizden biri işsiz gezse, 22 milyon insanımız yoksulluk sınırının altında yaşasa, dört milyon ailemiz kredi kartı borcunu ödeyemediği için bankaların kara listesinde bulunsa, kendi milletimizin boğazından kesip, hobaraa diye memlekete buyur edilen beş milyon Suriyeli'ye 40 milyar dolar harcasak, icra dosyası sayısı 31 milyonu aşsa, konkordato rekoru kırılsa, ekonomik sıkıntılar toplumsal travmaya dönüşse, 2002 yılında 12 milyon kutu kullanırken, bugün 65 milyon kutu antidepresan kullansak, buna mukabil, ABD başkanının uçağı bile asrın liderimizin uçağından düşük model olsa, istatistik kurumumuz enflasyon, milli gelir, işsizlik gibi hayati rakamları makyajlasa, bağımsız olması gereken merkez bankamız, sarayın kapıkulu olsa, güreşçiyi devlet bankasına yönetici yapsak, Cumhuriyet'in tek taş pırlantalarını, fabrikalarını, limanlarını, santrallarını, hatta derelerini bile peşkeş çekmiş olsak, toprağımızı bile satmış olsak, kefen parasını bile yemiş olsak, 5'e yapılması mümkün olan ihaleyi 25'e versek, yandaş müteahhit açık açık milletin orasına koyacağını söylese, geçmediğimiz köprüye, girmediğimiz tünele, uçmadığımız havalimanına, yatmadığımız hastaneye para ödesek, sokağa çıkma yasağı varken bile ödemeye devam etsek, Türkiye'nin adeta vampir gibi kanını emenlerin yurtdışına 500 milyar dolar kaçırdığı ortaya çıksa, küresel yolsuzluk listesinde Meksika'nın arkasından dünya ikincisi olsak, bi derece…

Memleketimiz güllük gülistanlıkken, İskandinav ülkelerinden bile daha refah yaşadığımız şu günlerde, sen hangi karanlık lobilerin maşası oluyorsun da bizim notumuzu düşürüyorsun?

Koronavirüs salgını başlar başlamaz, dünyanın bütün ülkeleri kesenin ağzını açarken, dara düşen şirketlerine, dükkanı kapanan esnafına, işini kaybeden vatandaşına, tiko para yardım ederken, kirasını öderken, elektrik su faturalarını dondururken, bizim ülkemizde iban numarası verilip, vatandaştan üste para istense, üç kuruşluk tırışkadan maskeyi bile dağıtmayı beceremesek, muhtemelen biz de gidişattan endişe ederdik ama…

Hamdolsun, buzdolabı satışımız artmışken, sen hangi dış güçlerin algı operasyonuyla bizi karalamaya çalışıyorsun?

Memlekette zırcahil atmosferi hakim olsa, tarikatlar cemaatlar cirit atsa, kafasında sarıkla dolaşan cübbeli Ahmet bile selefi dernekler silahlanıyor diye kaygılansa, kendisini şeyh ilan eden, elini öpenlerin cennete gideceğini vaadeden yobazlar, perdeleri sıkı sıkıya kapalı izbelerde oğlan çocuklarına tecavüz etse, gariban ailelerin çaresiz kız çocukları denetimsiz-kontrolsüz tarikat yurtlarında diri diri yakılsa, bir milyon çocuğumuz tarikat okullarının örümcek ağına düşmüş olsa, “ben bu ülkede cahil kesimin ferasetine güveniyorum, okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor” diyen arkadaş YÖK'e yönetici yapılsa, “Nuh tufanı sırasında hazreti Nuh'un cep telefonu vardı” diyen, “deve sidiği şifalıdır” diyen, “elbiselerinizi çıkarmadan sevişin” diyen arkadaşlar üniversitelerimizde akademisyen olsa, aynı anda iki yerde birden görülebilen Tillo evliyalarının kerametleri projesi Tübitak tarafından bilim fuarına dahil edilse, diyanet'e bilim bakanlığının dört katı bütçe ayrılsa, diyanet işleri başkanı koltuğunu bile borçlu olduğu Atatürk'e lanet okusa…

Karşı devrimle mücadele etmesi gereken basiretsiz ana muhalefet partisinde Atatürk'e Atatürk diyemeyen il başkanları olsa…

Bu girdaptan kurtulmak isteyen yurttaşlar, oy verecek parti bulamadığı için karamsarlığa kapılsa…

Ekonominin olmazsa olmazı hukuk, guguk olsa…

Basın özgürlüğü olmasa…

Sanat özgürlüğü olmasa…

Ama yurtsever gazetecilere ve sanatçılara, iktidar mensupları tarafından “orospu çocuğu” diyebilme özgürlüğü olsa…

Suriye'de savaşsak, Irak'ta savaşsak, Libya'da savaşsak, Akdeniz'de savaşın eşiğinde olsak, bozuşmadığımız komşumuz kalmasa, Avrupa Birliği yaptırım uygulamak üzere olsa, ihvan kafası yüzünden Mısır'la aramızı bozsak, parasını ödediğimiz halde hem F35'leri alamasak, hem S400'leri kullanamasak, tank fabrikamızı Katar'a versek, bir gün El Bab'ta, bir gün Çatak'ta şehit düşsek, ister istemez belki hafif tedirgin olurduk…

E, dünyanın en huzurlu ülkesiyken, ekonomimiz pik yapmışken, (dibe değil, tavana pik yapmışken), sen neyimizi belirsiz buldun da notumuzu kırdın yahu?

Allah'tan engin hoşgörülü bir liderimiz var.

Bunların tahriklerine uymuyor.

Ben olsam, sırf bu Moody's'in burnunu sürtmek için Imf'ye beş milyar dolar borç vermekten vazgeçerim, sürünsün şerefsizler!

Etiketler
Kredi Türkiye Yılmaz Özdil