‘Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi’ ilanı neyi koruyacak? 'Tarlaya turp ektim, ölme eşeğim ölme'

‘Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi’ ilanının ardından bölgedeki çevre felaketini ve yapılması gerekenleri MAREM Proje Lideri Hidrobiyolog Artüz Gerçek Gündem'e anlattı.

‘Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi’ ilanı neyi koruyacak? 'Tarlaya turp ektim, ölme eşeğim ölme'

GERÇEK GÜNDEM - MERVE ÇOBAN/ Marmara Bölgesi’ndeki İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Tekirdağ’da bazı alanlar, ‘Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi’ ilan edildi.

Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan cumhurbaşkanı kararı uyarınca, ‘Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde 383 sayılı KHK hükümleri uygulanacak.

İstanbul’un Adalar ilçesi (Prens Adaları), Balıkesir’in Erdek ilçesi ve Marmara ilçeleri sınırlarındaki tüm ölçeklerdeki mevcut plan, plan kararları ve projeler konusunda bu KHK hükümlerine göre değerlendirme yapılacak, değerlendirme sonuçlanıncaya kadar uygulama olmayacak.

Bölgede, bugünden önce onaylanmış planlarına ve mevzuata uygun olarak ruhsatı alınmış ve inşaatı su basman seviyesinde tamamlanmış yapıların inşaatına devam edilecek. Noktasal veya yayılı olarak atık su deşarjları, debisine bakılmaksızın deşarj standartları sağlanarak yapılacak.

Bölgede askeri faaliyetler Milli Savunma Bakanlığı, liman faaliyetleri Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, su ürünleri istihsaline ilişkin faaliyetler de Tarım ve Orman Bakanlığı ile koordineli yürütülecek. Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde çevrenin araştırılması, korunması ve izlenmesine ilişkin belirlenecek esaslar ile bunların yansıtıldığı planlar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca hazırlanacak ve onaylanacak.

Öte yandan, bölgede bu kapsamdaki faaliyetlerin kontrolü ve izlenmesi ile tedbir alınması Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na ait olacak.

Geçtiğimiz yaz aylarında müsilah sorunu ile Marmara Denizi'ndeki felaketin boyutu gözler önüne serildi.

‘Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi’ ilanı neyi koruyacak? 'Tarlaya turp ektim, ölme eşeğim ölme' - Resim : 1

​Marmara Denizi’ni adeta saran müsilaj İstanbul Teknik Üniversitesi Uydu Haberleşme ve Uzaktan Algılama Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından yapılan araştırma ile uydu aracılığıyla uzaydan görüntülenmişti.

Uzmanlar Marmara'daki kirliliğin yalnızca müsilaj temizliği ile bitmeyeceğini belirtirken Marmara İzleme Projesi (MAREM) Proje Lideri Hidrobiyolog Levent Artüz ile ‘Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi’ ilanını konuştuk.

‘Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi’ ilanı neyi koruyacak? 'Tarlaya turp ektim, ölme eşeğim ölme' - Resim : 2

Levent Artüz

"MARMARA DENİZİNİN TEMEL SORUNU KİRLETİLİYOR OLMASI"

Türkiye, yaz boyunca müsilaj sorununu konuştu. Bu karar müsilaj ve Marmara Denizi'nin yaşadığı diğer ekolojik sorunlar için çözüm olabilir mi?

Umarım olur, ancak sanırım dünyada ilk kez bir deniz tümü ile özel çevre koruma alanı (ÖÇKA) olarak ilan edilecek. Bu konuda düzenlemeleri, bu düzenlemenin tanımını görmemiz gerek. Mesela Marmara Denizi ÖÇKA statüsüne kavuştuğunda deşarjların akıbeti ne olacak? Başta Ergene deşarjı olmak üzere durdurulması yönünde adımlar atılacak mı? Bu statü ile ne/neler korunacak? Deşarjlar bağlamında temel kirletici yük girdisini kesmeden, mesela Ergene Deşarjı devam ederken, iyileşme konusunda temel adımları atmadan, Marmara Denizi “Deşarj koruma alanı” gibi bir “deşarjların korunduğu alan” mı olacak? Kirletilmesini mi koruyacaksınız? Kirlikten mi koruyacaksınız?

Ayrıca bu güne kadar ÖÇKA statüsü, bir denizin belirli bölgesini veya belirli bir türü korumak amaçlı olarak uygulandığından hareketle, Marmara Denizi’nin boğazları ile birlikte ele alındığını düşünülecek olursak ilk önce ciddi anlamda ÖÇKA statüsünün belirtilmesi, bu kavramın açık tanımının yapılması gerekir. Bu statü ile tanım kapsamında korunacak unsurların mutlaka belirtilmesi gerekir. Korunacak olan ne? Hedef nedir? Mesela biyo çeşitlilik bakımından yaklaşıldığında Karabiga Mağaraları’nda bulunan Akdeniz foku bireyleri ne olacak? Kuzey batı Marmara bölgesindeki Caretta caretta nüfusune olacak? Deniz çayırları ne olacak? Ortam açısından baktığınızda kirletici unsurlar ile ilgili gerekli önlemler ne olacak? Yani siz bir denizi ÖÇKA olarak ilan edeceksiniz, ancak burayı kirletmeye devam edeceksiniz! Amaç bu günkü durumu mu korumak? Yoksa şartlarda iyileşmeyi mi sağlamak? Yapılması gereken, Marmara Denizi’ne bir statü kazandırmaktan önce, bir Marmara planlaması yapmak ve net koruyucu tedbirleri ortaya koyup, önlemlerini almak olmalıydı.

Bu çerçeveden bakıldığında benim pek de umudumun olduğu söylenemez. Marmara Denizi’nin temel sorunu kirletiliyor olması. İlk önce bundan vazgeçilmesi lazım.

"CİN FİKİR SONUCU MARMARA DENİZİNİ TAAMÜDEN ÖLDÜRDÜK"

Marmara Denizi'nin en büyük kirleticilerinden biri Ergene deşarjı olarak biliniyor. Bu karar o konuda bir çözüm umudu vaat ediyor mu?

Gün itibarı ile açıkça bilinen unsur, Marmara Denizi’ni bugünkü hale getiren başta Ergene deşarjı olmak üzere umarsızca bu denizin atıklar için bir “alıcı ortam” olarak kullanılması.

Marmara Denizi’nde bu güne kadar yapılan uygulama, her ne kadar adına tamamen yanlış bir şekilde “Derin Deniz Deşarjı” dense de, İller Bankası’nın 1975 senesindeki tabirine göre ve gerçekte “Akdeniz yönünden Çanakkale Boğazı vasıtası ile Marmara’ya girip, tüm baseni katettikten sonra, Boğaziçi vasıtası ile Karadeniz’e ulaşan Akdeniz kökenli alt akıntının, arıtılmamış ve/veya yeterli arıtılmamış atıklar için seyrelme ortamı ve bu atıkların Karadeniz’e taşınması için konveyör olarak kullanılması” olarak açıkça belirtilmiştir ve de hâlihazırdaki uygulama da budur.

Biz bu zihniyet ve “cin fikir”sonucu Marmara Denizi’ni taammüden öldürdük. Eğer ufacık bir iyileşmeyi hedefliyorsak, bu güne kadar yapılmış yanlış uygulamalardan zaman geçirmeden vazgeçmeliyiz. Soruna yapıcı yaklaşmanın tek ve temel hedefinin bu olması gerektiğini düşünüyorum.

"İYİLEŞME BEKLEMEK HAYAL OLUR"

Karar ile yapılacak olası müdahalenin Marmara Denizi'ndeki ekosisteme olası etkileri ne olacak?

İlk önce beklememiz gereken etkinin karar ile değil, sorunu çözecek uygulamalar ile geleceğini iyi anlamamız gerekiyor. Marmara Denizi’nde 30 yılı aşkın “Kirlenir mi? Kirlenmez mi?" tartışmalarının bu sene yaz başında oluşan, kirliliğin görünür hali diyebileceğimiz kütlesel müsilaj olgusu ile görünür hale geldiğini, tüm çevrelerce konsensüs halinde kirletildiği gerçeğinin kabul edildiğini gördük.

Sorun açık seçik ortadayken, çözüm de aynı şekilde ortada. Kirlettik, bu duruma geldik. Demek ki ilk önce, bu güne kadar yapıp, bizi bu duruma getiren uygulamalardan acilen vazgeçmemiz gerekir. Bunun yolu da radikal önlemler almaktan geçer. Bu önlemler alınmadıkça, ne yaparsanız yapın, hangi statüyü, hangi adı verirseniz verin, hiçbir şey değişmeyecektir. Ekosistemi iyileştirmek için ilk önce ortam şartlarını düzeltmeniz gerekir. Ortam şartlarını düzeltmek için de kirletici odakları önlemeniz gerekir. Tüm deşarjlar, kirletici girdileri devam ederken, bu olumsuz unsurları ortadan kaldırmadan ne yaparsanız yapın, iyileşme beklemek hayal olur.

‘Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi’ ilanı neyi koruyacak? 'Tarlaya turp ektim, ölme eşeğim ölme' - Resim : 3

Marmara Denizi'ni geçtiğimiz yaz müsilaj kaplamıştı.

"ÖZEL BİR STATÜDE KORUMA ALTINA ALINABİLİR"

Felakete sürüklendiği uzmanlarca değerlendirilen Marmara Denizi için alınan bu karar yeterli mi? Marmara için neler yapılmalı?

Evinizde yangın çıksa, ilk iş doğalgaz vanası ile elektrik şalterini kapatırsınız. Yanan evi koruma alanı ilan edip yanmasına seyirci mi kalırsınız, yoksa ilk iş yangını mı söndürürsünüz?

Neler yapılmalı hususuna gelince; Marmara Denizi’ni bunca sene bir arıtma tesisinin çökertme havuzu olarak kullandık. Kirlettik, kirletmekten vaz geçeceğiz. Sorun belli, çözümü de açık. Marmara Denizi’ni hiçbir şekilde “alıcı ortam” olarak kullanmamak. İlk önce bu ön şart sağlanmalı ve su kalitesindeki düzelme için gerekli adımlar atılmalıdır. Ancak bundan sonra, aynı durum oluşmasın diye bu nadide denizimiz özel bir statüde koruma altına alınabilir.

İçinde olduğumuz durum açıkçası bana “tarlaya turp ektim, ölme eşeğim ölme” sözünü anımsatıyor. Yani “dostlar alışverişte görsün” misali!

Etiketler
Marmara Denizi