Depremde değeri düşen ticari mal bedelleri vergi zarar mı?

Mükellefler yerel takdir komisyonlarına başvurmanın yarattığı gecikme ve sakıncalarının ortadan kaldırılmasını beklerken, bu kez merkezi idarenin yani Gelir İdaresi Başkanlığı bürokrasi ile karşı karşıya kalmıştır.

Sabri Arpaç Yazar sabriarpacymm@gmail.com

İşletmelerin stoklarında bulunan bazı ticari malların çeşitli nedenlerle ekonomik değerlerinin tamamını ya da bir kısmını yitirdiklerinde gider yazılabilmektedir. Deprem illerinde; bozulmaya, çürümeye, son kullanma tarihi geçmesi nedenleri ile çevreye vereceği zararlardan dolayı seri ve acil olarak imha edilecek zayi olan ticari malların imha kararını bu illerdeki görevliler yerine, Ankara’da bürokrasinin kararına bırakmak mükellefe yeni bir kolaylık olarak sunulması biraz garip olmuyor mu?

YASAL VE MEVZUAT DÜZENLEMELERİ

Değeri düşen ticari mallar ile imha ticari mallar arasında öteden beri önemli farklar bulunmaktaydı. Tamamen zayi olan ticari mallar ile değeri düşen ticari mallar farklı durumda olmalarına rağmen aynı yasa maddesi ile düzenlenmişti.

Vergi Usul Kanununun 278’nci maddesinde; ‘’Yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller neticesinde iktisadi kıymetlerinde önemli bir azalış vaki olan emtia ile maliyetlerinin hesaplanması mutat olmayan hurdalar ve döküntüler, üstüpü, deşe ve ıskartalar emsal bedeli ile değerlenir.” Şeklindedir.

Aynı Kanuna 7103 sayılı Kanunun 10 uncu maddesiyle ve eklenen ve 27.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren 287/A maddesi ile maddesi ile; ‘’Bozulma, çürüme veya son kullanma tarihinin geçmesi gibi nedenlerle imha edilmesi gereken emtia, bu mahiyetteki imha işlemleri süreklilik arz eden mükelleflerin başvurularına istinaden, bu Kanunun 267’nci maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü bendindeki usulle mukayyet olmaksızın, Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen usul çerçevesinde ve tayin olunan imha oranı dikkate alınmak suretiyle değerlenebilir.

Birinci fıkra hükmünden yararlanmak için yapılan başvurular, Maliye Bakanlığınca mükellefin geçmiş yıllardaki işlemleri, fiili üretimi, satış ve imha süreçleri ile sektördeki diğer mükelleflerin durumu, yetkili idare, oda ve kuruluşların görüşleri de dikkate alınmak suretiyle değerlendirilir. Bu değerlendirme neticesinde, Maliye Bakanlığınca karşılıklı anlaşmak suretiyle, tayin olunan imha oranını aşmamak kaydıyla imha edilen emtianın emsal bedeli sıfır olarak kabul edilir.

Mükellefler, imha işlemine ilişkin her türlü kayıt, belge ve evrakı bu Kanunun ilgili hükümleri uyarınca muhafaza ve gerektiğinde ibraz etmek zorundadır.

Maliye Bakanlığı, bu maddeden yararlanmak için başvuruda bulunabilecek mükelleflerde aranacak şartları, tayin olunan imha oranının geçerli olacağı süreyi, imha oranının süresinden önce iptaline ilişkin kriterleri, bu madde kapsamına giren emtiayı, sektörler, iş kolları ve işletme büyüklüklerini ayrı ayrı ya da birlikte dikkate almak suretiyle belirlemeye ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasları tespite yetkilidir.’’ Şeklinde yeniden düzenlenmiştir.

BOZULMA, ÇÜRÜME, SON KULLANMA TARİHİ GEÇEN TİCARİ MALLAR

Yayınlanan tebliğ ile; son kullanma tarihinin veya raf ömrü çok kısa gıda maddeleri, ilaç ve benzeri ticari malların bozulma, çürüme, çevreye ve insan sağlığına zarar verecek nitelikte olmaları nedeniyle, acil olarak ve bekletilmeksizin imha edilmesi zorunluluğu doğabileceği açıklanmıştır.

Sayılan bu ticari mallar, 7103 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi ile 213 sayılı Kanuna eklenen 278/A maddesi hükümlerine göre; imha edilmesi gereken ticari malların emsal bedelinin, takdir komisyonu kararı olmaksızın mükelleflerce belirlenebilmesine olanak sağlamaktadır. Yasal düzenleme ile Maliye Bakanlığı’na verilen yetki Tebliğ ile usul ve esasları açıklanmaktadır.

TAKDİR KOMİSYONUNA BAŞVURULMADAN GİDER YAZILACAK TİÇARİ MALLAR

Yapılan yeni düzenleme ile raf ömrünün çok kısa olması, bozulması veya son kullanma tarihinin geçmesi gibi nedenlerle iade alınan, insan ve çevre sağlığına zararlı olması nedeniyle imha edilmesi zorunlu olan ve imha işlemleri süreklilik arz eden ticari mallar;

- İşlenmiş et ve süt ürünleri,

- Yumurta, taze sebze ve meyve,

- Pasta, kek, börek, ekmek gibi her türlü unlu mamuller,

- İlgili Bakanlık tarafından ruhsatlandırılan veya ithaline izin verilen insan ve hayvan sağlığı için kullanılan her türlü ilaç,

Ve benzeri ticari mallar bu uygulama kapsamındadır.

YARARLANACAK MÜKELLEFLER

Kanuni düzenleme ile kazançları bilanço usulüne göre tespit edilen gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabilecektir. Ancak, 496 seri numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin 12’nci maddesine göre yapacakları başvuru tarihinden önceki son hesap dönemine ait bilançolarında yer alan rakamlardan; net satışları ile aktif büyüklüğünün aritmetik ortalamasının 10.000.000 TL’nin veya öz sermaye büyüklüğünün 5.000.000 TL’nin üzerinde olması düzenlenmiştir.

Yani küçük işletmeler bu düzenlemenin dışında bırakılmıştır. Düzenleme bu yönü ile uygulanabilir olmaktadır. Örneklemek gerekirse bakkallar ve marketler; bozulma, çürüme, çevreye ve insan sağlığına zarar verecek nitelikte olan bu çeşit malları iade faturası düzenlemek suretiyle üretim veya dağıtım yerlerine göndermektedirler. İmha işlemleri de genel olarak bu yerlerde yapılmaktadır.

Mükellefler konu ile ilgili başvurularını Tebliğ’de uygun görülen hükümler ve imha oranlarını göz önünde bulundurarak değerlendirmektedirler.

YENİ DÜZENLEME ESKİDEN DAHA MI İYİ?

Anlaşıldığı kadarıyla yasal düzenleme ile öngörülen ve mükelleflerde oluşan beklenti ile Tebliğ’deki açıklamalar biri biri ile örtüşmemektedir.

Mükellefler yerel takdir komisyonlarına başvurmanın yarattığı gecikme ve sakıncalarının ortadan kaldırılmasını beklerken, bu kez merkezi idarenin yani Gelir İdaresi Başkanlığı bürokrasi ile karşı karşıya kalmıştır.

Tüm yazılarını göster