ABD merkezli Çevre Çalışma Grubu’nun (EWG) yayımladığı 2025 yılı Güneş Kremi Rehberi, güneş koruyucular hakkında düşündürücü gerçekleri ortaya koyuyor: 2.200’den fazla ürünün sadece dörtte biri hem güvenli hem de etkili. Bu, raflardaki her dört üründen üçünün cilt koruması açısından yetersiz veya şüpheli olduğu anlamına geliyor.
Güneş Kremi Rehberi’nde etkili bir güneş kreminin şu iki temel özelliğe sahip olması gerektiğini vurgulanıyor:
Dermatologlar da bu görüşü destekliyor. Onlara göre güneş ışınları cilt kanserlerinin en önemli nedenlerinden biri. Özellikle melanom denilen cilt kanseri için UVA ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Güneş kremleri temelde ikiye ayrılır:
Kimyasal ürünlerde yaygın olan oksibenzon, avobenzon, homosalat gibi maddeler vücuda emilip kana karışabiliyor. Bu durum hem insan sağlığı hem de çevre için risk oluşturuyor. Örneğin oksibenzon, hormonal bozulmalara, düşük testosteron seviyelerine ve denizlerde mercan resiflerinin yok olmasına yol açabiliyor.
Evet, genellikle. FDA tarafından güvenli kabul edilen çinko oksit ve titanyum dioksit gibi mineraller içeren ürünler hem cildi koruyor hem de çevre dostu.
Ancak bazı firmalar, SPF (güneş koruma faktörü) değerini yükseltmek için ürünlerine “güçlendirici” kimyasallar ekliyor. Bu maddeler SPF’yi artırsa da UVA korumasını sağlamayabiliyor ve güvenlik açısından yeterince test edilmemiş durumda.
Sprey formundaki ürünlerin kullanımı kolay olsa da, rüzgarla savrulduklarında yeterli koruma sağlayamıyorlar. Ayrıca akciğerlere kadar ulaşabilen küçük partiküller, özellikle çocuklar ve kalp-akciğer hastalığı olanlar için sağlık riski oluşturabiliyor.
Hayır. FDA, SPF 60’tan yüksek ürünlerin ek bir fayda sağlamadığını belirtiyor. Ancak pazarlamada “SPF 100” gibi ifadeler tüketicileri etkileyebiliyor ve yanıltıcı bir güven hissi yaratıyor. Gerçekte, SPF 30 ile SPF 50 arasındaki fark bile çok sınırlı.
Güneş kremi kullanmak cilt kanseri riskini azaltmak ve yaşlanmayı geciktirmek için önemlidir. Ancak doğru ürünü seçmek, yanlış güvenlik hissine kapılmamak kadar hayati.
• ABD’de tartışmalı olan oksibenzon, homosalat, oktinoksat gibi içerikler, ülkemizde satılan birçok güneş kreminde hâlâ bulunabiliyor.
• Özellikle ithal kozmetik markalarında bu kimyasallar daha sık karşımıza çıkıyor çünkü Ülkemizde bu maddelere özel bir yasaklama yok.
• Etiketleri dikkatle incelemek ve özellikle "oksibenzon içermez" veya "reef safe" gibi ibareleri aramak önemli.
• Ülkemizdeki ürünlerde de SPF 50+, SPF 100 gibi yüksek rakamlar yaygın. Ancak bu değerler her zaman dengeli UVA ve UVB koruması anlamına gelmez.
• SPF genellikle UVB ışınlarına karşı korumayı ölçerken, UVA koruması için “PA” veya “UVA içinde çember” işareti aranmalıdır. Ülkemizde bu konuda etiket bilinci maalesef çok düşüktür.
Sonuç olarak:
Ülkemizde güneş kremi kullanımı artarken, içerik güvenliği ve etkinlik konusunda dikkatli olunması gerekiyor. Her pahalı ürün güvenli değil, her yüksek SPF gerçek koruma sağlamıyor. Cildinizi ve doğayı korumak için etiket okuma alışkanlığı ve bilinçli tercih şart.
Sağlıklı günler dilerim.
Sorularınız için:
Instagram: dr.bayramyildiz