Yılmaz Özdil: Can’ınız sağolsun değil mi!

Abone ol

Sözcü gazetesi yazarı vicdanları yaralayan tahliyeyi bugün köşesine taşıdı.

Sözcü gazetesi yazarı vicdanları yaralayan tahliyeyi bugün köşesine taşıdı. Soma'da 301 madencinin katledildiği maden faciasının sorumlularından Can Gürkan tahliye edildi. CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel'in 'her bir can için sadece 5 gün cezaevinde kaldı' diyerek tepki gösterdiği tahliye bugün Yılmaz Özdil'in de gündemine girdi.

Özdil bugünkü yazısında şunları dile getirdi:

“Bu bir kaza değil… Kazanın bilimsel tanımı, öngörülemez olmasıdır. Bu yüzden kaza deniyor. Öngörülebilir bir ölüm, öngörülebilir bir arıza, öngörülebilir bir kırılma, kaza olmaz. Çünkü öngörebiliyorsunuz. Kaza olması için beklenmedik olması lazım, tesadüfi olması lazım. Bu yüzden bu bir kaza değil.”

“Eski ve büyük bir maden burası, mülkiyeti hâlâ Türkiye Kömür İşletmeleri'nde, rödovans denilen bir yöntemle çalıştırılıyor. Özelleştirmeden, taşeronluktan biraz farklı, madenciliğe özel bir yöntem, mülkiyet Türkiye Kömür İşletmeleri'nde kalmaya devam ediyor, ‘buradan çıkardığın kömürü senden satın alacağım' deniyor.”

“Buradan çıkarılan kömür, kaliteli kömür değil, çoğunlukla termik santralde kullanılıyor. Buradan yılda 10 milyon ton kömür üretiliyor, 7.5 milyon tonunu devlet satın alıyor, termik santralde kullanılıyor, geriye kalan 2.5 milyon tonu, himmet projesi çerçevesinde ücretsiz dağıtılan kömür, yine devlet satın alıyor, ücretsiz dağıtıyor.”

“Rödovansın esas problemi şu… Ne kadar çok kömür çıkarırsan, o kadar çok para kazanıyorsun. Arz talep dengesi yok. Kapitalist bir yöntem değil, neoliberal bir yöntem… Kapitalist yöntemde kömürü arz et, talep yoksa satamazsın, para kazanamazsın, boşa çıkarmış olursun. Ama burada hazır müşterin devlet olduğu için, sen ne kadar çok çıkarırsan o kadar çok para alıyorsun.”


“Üç vardiya çalışıyorlar, bir vardiya üç bin 100 ton kömür çıkarıyor! 450 kişi, sekiz saatte üç bin 100 ton kömür… Bir büyük kamyonun 15 ton taşıdığını düşünürseniz, bir vardiyada çıkarılan kömürü gözünüzde canlandırabilirsiniz. Ve bunu hızla arttırıyorlar, yarış halindeler, her vardiyaya başka taşeron giriyor, taşeronlar vardiyalar birbiriyle yarışıyor, dehşet bir yarış oluyor.”

“Bu maden ocağının bir özelliği daha var. Bazı kömür madenlerinde metan sorunu olur, metan gazı birikir, grizu patlayan madenler böyledir, sürpriz değildir, neticede kömür madeni, metan birikir. Ne yaparsın? Düzgün biçimde metan gazını tahliye edersin, havalandırma bacalarını açarsın, metan ölçümü yaparsın, yüksek olduğu dönemlerde korunaklı çalışırsın, grizu patlamaz. Burası ise… Yanma özelliği olan bir maden, başından beri bu özelliği var. Galeriyi açıyorsunuz, kömür damarı havayla temas ediyor, galeriye oksijen giriyor, alevsiz bir yanma başlıyor, için için yanıyor, gözünüzle görebiliyorsunuz, alevsiz bir yanma oluyor. Ne yapacaksın? Belli yöntemleri var, soğutma yöntemleri, tahkimat denilen yöntemler var, oksijeni kesiyorsun. Açtın galeriyi, yanma başladı, galeriyi kapatacaksın, o gün çalışmayacaksın, kömür çıkarmayacaksın, sönecek. Mesela su tutamazsın, suyla sönen bir yangın değil bu, oksijeni kesmekten başka çare yok.”

“Bu adam burada öyle bir rekolteye vurmuş durumda ki, Türkiye Kömür İşletmeleri'nin 140 dolar maliyetle çıkardığı kömürü, 23.5 dolara çıkarıyor, beşte birine çıkarıyor. Ne kadar çok çıkartırsa, o kadar fazla kazanıyor. Dolayısıyla, kömürün soğutulması ve söndürülmesi işini hafife alıyor, daha çok üretime zorluyor, daha çok üretime zorluyor. Zorladıkça, daha çok galeri havayla temas ediyor, en sonunda kaçınılmaz olarak alevli yangına dönüşüyor.”

“Kapalı mekanda yangın ne demek arkadaşlar… Duman ve karbonmonoksit… Saf karbonmonoksit öyle bir şey ki, sadece bir kere koklayabilirsiniz, felç eder, ikinci nefeste beyin ölür zaten… Bu galerilere karbonmonoksit doldu. İlk gece, buradaki herkes öldü.”

“Yaralı çıkardık falan dedikleri, aslında yardım için girmiş ekiplerdi. Yardıma giriyorlar, olmuyor, yardıma girenler de yangından gazdan etkilenip kaçıyorlar, kapıda onları gösterip ‘kurtardık' diyorlar.”

“Burada suçlu aranıyorsa eğer… Elbette hukuki suçlular var, nedir onlar, denetimciler, vardiya amirleri, mühendisler, müfettişler, Türkiye Kömür İşletmeleri, mülki idare, enerji bakanlığı, hükümet… Ama gerçek sorumlu, işçi yaşamına hiç değer vermeyen, işçinin hiçbir hakkı olmadığına inanan, işçiyi insan yerine koymayan düzen!”

“İşçi ölümünü kömür maliyetiyle karşılayabileceğini düşünen, işçiyi maden maliyetine sayabilecek olan, ahlaksızca düzenin kar hırsı, daha fazla kömür çıkarma isteği… Burada bir kaza yok, gayet planlı, hesaplı, göze alınmış bir cinayet var.”

“Katliama dönüşmüş olmasının sebebinde, ihmaller var, iki vardiyanın üst üste binmiş olması var, bir vardiya çıkmadan öbür vardiyanın girmiş olması var. Ama bunların özünde bir kıymeti yok, çünkü, Türkiye'de bütün madenler böyle… İçerde 30 kişi olsaydı 30 kişi ölmüş olacaktı, burada bu kadar kişi vardı, bu kadar kişi öldü.”

“Burası yanan bir maden, biliniyor, daha önce de yanmış, Park Maden, Ciner burayı almış, bakmış ki çok yangınlı bir maden, tutmuş elinde, yıllarca kapalı tutmuş, sonra isteyene vermiş, devretmiş… Bunlar ‘yahu sen bu madeni niye kapattın' diye sormamışlar, girmişler madene, hızla üretimi arttırmışlar, çok büyük paralar kazanmışlar, en yüksek seviyeye geldiğinde de bu oldu.”

“Yarın savcılığa başvuruyoruz.”

“Bize göre bu, soykırım suçudur.”

“Soykırım suçunun tarifi çok açık, bir insan grubunu siyasal nedenlerle sistematik olarak katlediyorsan, buna soykırım denir.”

“Biz burada ölen insanları savunacağız.”

“Hükümetin ve sermayenin elinde inanılmaz yöntemler var, tazminat dağıtacaklar, ailenin geride kalan fertlerine iş verecekler, askerlikten muaf tutacaklar, vergiyi sigortayı erteleme, maaş bağlama filan, her türlü yöntemi kullanarak, hükümete yönelmiş, devlete yönelmiş, sermayeye yönelmiş suçlamayı, davaları düşürmeye çalışacaklar. Elimizdeki tarihsel örnekler gösteriyor ki, başarılı olurlar. Halk bir süre sonra ölümü kader kabul ediyor, kendisine öyle öğretilmiş.”

“Bu acı paylaşılacak.
Bu yaralar sarılacak.
Ama bu kırığın yapışmasına izin vermemek gerekiyor…
Ki, bu hesap sorulsun.”

Kime ait bu sözler?

Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı, avukat Selçuk Kozağaçlı'ya ait.

2014 yılında, 301 madencimizin katledildiği Soma'ya gitti.
Hayatını kaybeden madencilerimizin gönüllü avukatlığını üstlendi.
Okuduğunuz konuşmayı yaptı.
Tane tane anlattı.
Çağdaş Hukukçular Derneği'ndeki avukat arkadaşlarıyla birlikte beş yıldır mücadele ediyor.
Facia yaşandığında Soma'ya üşüşüp, medyaya şov yapan muhalefet partileri çoktan ortadan kayboldu, Selçuk Kozağaçlı ve arkadaşları madenci ailelerinin hakkını savunmayı sürdürüyor.

Ve dün…
Madeni böyle vahşi şekilde işleten, gözünü para hırsı bürümüş şirketin yönetim kurulu başkanı Can Gürkan tahliye edildi.

İşçi başına sadece altı gün yattı.

301 defa 25 yıl hapsi istendi.
301 defa altı günle çıktı.

Peki, avukat Selçuk Kozağaçlı nerede biliyor musunuz?
Hapiste!

Terörist dediler.
Geçen yıl tutukladılar.
11 yıl hapis yapıştırdılar.
Yatıyor.

Ahlaksızca düzenin, planlı, hesaplı soykırımı devam ediyor.

Ekrem İmamoğlu'ndan Hakkari şehitleri mesajı Güncel İstanbul'da yağmur ve dolu etkili oluyor Güncel 11 ilde kaçakçılık operasyonu: 56 gözaltı Güncel 600 polisle uyuşturucu operasyonu! Güncel