Uğur Dündar ve Müjdat Gezen 'bir süre' ortadan kayboldu: 'Kaçakçılar peşimizde...'
Sözcü gazetesi yazarı duayen gazeteci Uğur Dündar, bugün kaleme aldığı yazısında Müjdat Gezen ile yaşadığı bir anıyı anlatarak "kayıp silahlar" iddiasının aydınlatılması gerektiğini ifade etti.
Sözcü gazetesi yazarı duayen gazeteci Uğur Dündar, bugün kaleme aldığı yazısında Müjdat Gezen ile yaşadığı bir anıyı anlatarak "kayıp silahlar" iddiasının aydınlatılması gerektiğini ifade etti.
Dündar'ın bugün kaleme aldığı "Kardeş Kanı" başlıklı yazısı şöyle:
TRT'nin tek kanaldan siyah beyaz televizyon yayını yaptığı 70'li yıllar…
Bir seçim gecesi, haber merkezindeki arkadaşlar sonuçları veriyor, aralarda da kadim dostum, büyük mizah ustası Müjdat Gezen'le hazırladığımız parodileri ekrana getiriyoruz.
O yıllarda ülkede korkunç sağ-sol çatışması yaşanıyor.
Kardeşin kardeşi vurduğu silahlar, Todor Jivkov yönetimindeki Varşova Paktı ülkesi Bulgaristan üzerinden geliyor.
★★★
Sokakların adeta kan gölüne döndüğü böylesine ürkütücü bir atmosferde, günlerce uğraşıp, eski silah-sigara kaçakçılarıyla röportajlar yaptım. Onlara, kurdukları rüşvet ilişkileri sayesinde sigara ve silahları ülkemize nerelerden soktuklarını anlattırdım.
Böylece sıra, Müjdat'ın kaçakçıların en ünlüsünü oynamasına geldi.
Dev bir haritanın önüne geçerek, elindeki işaret çubuğuyla Karadeniz kıyısındaki bazı bölgelerimizi göstermeye başladı.
İstanbul'un batısındaki bir yere gelince durup, “Gemilerimiz buraya ulaştığında açıkta demirler. Adamlarımız da botlarla silah ve sigara yüklerini kıyıya boşaltır. En çok burayı kullanırız” dedi.
★★★
Program öylesine büyük beğeni aldı ki, TRT santralı tebrik telefonlarından adeta kilitlendi.
Ertesi gün sabahın köründe telefonum acı acı çalmaya başladı.
Bir türlü susmayınca mecburen kalkıp açtım.
-Alo, kimsiniz?..
“Uğur ben Müjdat!..”
-Hayrola Müjdat, bu saatte aradığına göre bir aksilik mi var?
“Sorma Uğur, kaçakçılar peşimizde!..”
– Neden?
“Benim dün geceki yayın sırasında haritada gösterdiğim yer var ya!”
– Evet!
“Meğer orası gerçekten de kaçakçıların sigara ve silah indirdikleri bölgeymiş!..”
– Olsun, ne yapalım?
“Ne yapalımı var mı? Durum çok ciddi! Bizi vurmaya karar vermişler. Hemen ortalıktan kaybolmamız gerekiyor!..”
Öyle de yaptık, bir süreliğine izimizi kaybettirdik.
★★★
Yıl 2017…
Eski istihbaratçı bir dostumla sohbet ederken, bir daha asla yaşanmamasını dilediğimiz o yılları hatırlatan bilgiler veriyor.
“Biliyor musun” diyor. “Ege'de sıkı önlemler alınınca kaçakçılar rotayı yine batı Karadeniz'e çevirdiler!..”
Devam ediyor:
“İnsan götürüyor, her türlü kaçak silah ve uyuşturucuyu getiriyorlar. Bunlar arasında ağır silahlar bile var. Ülkemiz maalesef hem silah, hem de uyuşturucu kaçakçıları için açık bir pazar haline gelmiş durumda!..”
★★★
Hatırlayacaksınız, kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, 2 bin civarında selefi yapılanma bulunduğunu, bunların bir bölümünün ayaklanma amacıyla silahlandığını iddia etmiş, ifade için savcılığa çağrılınca da, 150 selefi derneğin adını vermişti.
★★★
Halkın silahlanması konusunda son ve en vahim suçlama ise suç örgütü lideri olduğu iddiası ile aranan Sedat Peker'den geldi.
Peker, 15 Temmuz'daki FETÖ hain kalkışmasından sonra, halka silah dağıtıldığını, kanıt ve tanıklar belirterek öne sürdü. Bunun sorumlusu olarak, o tarihte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olan Süleyman Soylu'yu işaret eden Peker, “İnsanların milli ve dini duygularını tahrik edip iç savaş çıkarma amacının en büyük parçası, 15 Temmuz sonrasında da el altından birçok yapıya dağıttırdığın bu silahlardır” dedi.
★★★
İktidar “Kayıp silahlar kimlere, ne amaçla verildi? Geri alınacaksa ne zaman ve nasıl?..” sorularını cevaplamak zorundadır!
Çünkü konu, 1 numaralı milli güvenlik sorunudur!..