Nagehan Alçı: Bu işin peşini bırakmayalım!

Abone ol

Habertürk yazarı Nagehan Alçı, Şule Çet cinayetini yazdı ve herkesi davanın takipçisi olmaya çağırdı.

Nagehan Alçı'nın bugünkü yazısından o bölüm şöyle:

Şule Çet’in bir kez daha ölmesine izin vermeyelim!

29 Mayıs’ta, bugünden yaklaşık 9 ay önce, bir sabaha karşı öldürüldü Şule Çet. 23 yaşındaydı. Moda tasarımı okumak için Ankara’ya gitmiş, hayat dolu, çok güzel bir gençti. Annesini 13 yaşında kanserden kaybetmiş, emekli bir babanın bir tanecik kızı. Babası ve abisi ile İstanbul’da yaşayan, Giresunlu bir ailenin evladı.

Şule’nin başına gelenleri basından takip etmişsinizdir. 8 ay boyunca dava açılamadı bir türlü. Nihayet geçen hafta ilk duruşma görüldüğünde ise mide bulandırıcı gelişmeler yaşandı.

Bu süreci dikkatle izleyen ve hem Şule’nin avukatı hem de babası ile konuşan Ayşe Arman’ın röportajlarını okumanızı tavsiye ederim. Evladını kaybeden bir babanın yürek burkan çığlığını ve karşı tarafın zalimlik ve pervasızlıkta nasıl sınır tanımadığını görüyorsunuz.

Dava dosyasına giren hem Şule’nin ev arkadaşına attığı mesajlara hem de sanıkların 3. şahıslara gönderdiği yazışmalara ve o gece binanın güvenliğinden sorumlu olan görevlilerin beyanlarına da bakın.

GERÇEK BALÇIKLA SIVANMAZ

Bu davada her şey son derece net bir şekilde ortada. Size bugün, yaşananları somut beyanlar ve tanıkların ağzından kısaca özetleyeceğim. Bu dava hepimizin sınavı. Gencecik bir kadın bir binanın 20. katından atıldı. Sonuna kadar takipçisi olmalıyız. Şule geri gelmeyecek ama bu vahşetin bedelini suçlulara en ağır şekilde adaletin önünde sordurmalıyız. Sanıkların mahkemeye sunduğu utanç verici raporların bir daha mahkemelere sunulamadığı, kadınların “bekaret”inin tartışma konusu ve hatta hafifletici unsur olarak sunulamadığı bir Türkiye’ye kavuşana kadar mücadeleye devam etmeliyiz…

Şule Çet nasıl öldü?

Gazi Üniversitesi Tekstil Tasarımı öğrencisi 23 yaşındaki Şule Çet 29 Mayıs’ta Çağatay Akşu ve Berk Akand ile buluştu. Çağatay Aksu, Şule’nin yarı zamanlı çalıştığı işyerinin ortağıydı. Bir süre önce Şule’yi işten çıkarmıştı. Üstelik maaşını ödememişti. O akşam da “Yeni ortağımızla konuşuruz, yeniden işe dönersin, ofiste buluşup konuşuruz” diyerek genç kadını yemeğe çağırdı.

Yemeğin ardından bir binanın 20. katında bulunan ofise gittiler. Oradan Şule’nin ev arkadaşına attığı mesajlar var. O mesajlarda “Allah’ım salmıyor”, “Bırakmıyor” deyip geldiğine pişman olduğunu ifade ediyor.

Kayıtlar 1.48 ile 2.16 arasında 3 kişinin de telefon kullanmadığını gösteriyor. Kanıtlar ve hikayenin bütünü o sırada Şule’nin önce tecavüze sonra da şiddete uğradığını gösteriyor.

TELEFON MESAJLARI HER ŞEYİ ANLATIYOR

Berk Akand 02.16’da kız arkadaşını aramış. 20 dakika konuşmuşlar. HTS kayıtları var. Akand daha sonra aynı kişiye “Çok kötü şeyler oldu. Telefonu aç, bana geri dön” mesajı yollamış. Ancak bu şahıs mahkemede açıkça yalan beyanda bulundu. Kayıtlarda konuşmalar net bir şekilde göründüğü halde “Hiç konuşmadık ertesi sabah mesajları gördüm” dedi. Şule Çet ise 02.45’te ev arkadaşına “Of analog”, “… keşke gelmeseydim…” yazmış.

Çet’in avukatı bu mesajdan önce yani 01.48 ile 02.16 arasında genç kadının tecavüze uğradığını iddia ediyor. İlginç bir detay daha var. Şule’nin avukatı Umut Yıldırım Mersin Tıp Fakültesi Adli Tıp’tan bir rapor almış. O raporda Şule’nin dilin tutunduğu kemik olan Hyoid kemiğinin kırık olduğu ve bu kemiğin boğulma durumlarında kırılma olasılığının yüzde 80’in üzerinde, düşmede ise yüzde 5 dolayında olduğu söyleniyor.

BU REZİL RAPORU HAZIRLAYANLAR BEDEL ÖDEMEYECEK Mİ?

Bu arada iki sanık Çağatay Aksu ve Berk Akand Şule 20. kattan düştükten sonra 18 dakika bekliyor, aşağıya daha sonra iniyorlar. Bu arada yukarıda temizlik yapıldığı Akand’ın kendi beyanı. Aksu’nun bardakları ve etrafı temizlediğini söyledi mahkemede. Yani Berk Akand “Ben suçsuzum, Çağatay tecavüz etti ve öldürdü” demeye getirdi.

Düşünün bu korkunç beyanları Şule’nin babası ve abisi dinliyor. Üstelik bu insan demeye dilimin varmadığı yaratıklar öncesinde de mahkemeye utanç verici bir rapor sunmuşlar. Akılları sıra aldıkları bir şaibeli tutanak ile Şule’nin “bakire olmadığını” kanıtlayacaklar ve buradan “hafifmeşrepti”ye getirip, tecavüze uğrayıp öldürülen bir kadını suçlu ilan etmeye kalkacaklar!

Böyle bir çaba bile tek başına bir suç olmalı! Üstelik adli tıp raporu Şule Çet’in anal bölgesinde yırtık olduğunu gösteriyor. Avukat Umut Yıldırım’a göre bu tecavüzün ve cinsel saldırının en büyük kanıtı.

PENCEREDE PARMAK İZİ BİLE YOK

Sanıkları çürüten diğer önemli bir ayrıntı da Şule’nin intihar ettiği söylenen pencerede hiçbir parmak izine rastlanmamış olması. Şule 20 kat aşağıda binanın 4-5 metre ötesinde bulundu. Halbuki istatistikler serbest düşmede bedenin yalnızca 1-2 metre ileriye düşeceğini gösteriyor. Bu da atılmış olduğunu kanıtlıyor.

Kısacası onlarca kanıt, sayısız mesaj ve birçok tanık aynı şeye işaret ediyor: Şule Çet tecavüze uğradı ve öldürüldü. İkinci duruşma Mayıs'ta. Bu işin peşini bırakmayalım.

Başbuğ, neden hedef olduğunu açıkladı! Güncel MEB'in dini vakıf ve derneklerle işbirliği genişliyor Güncel Anadolu ve imam hatip için yönetmelik değişti Güncel Temiz nefes umudu: Düzenleme geri çekildi Güncel