Medya Ombudsmanı Bildirici: Kemal Öztürk düzeltme yapmak için üniversitenin Veysel Ulusoy'a soruşturma açmasını beklememeliydi

Abone ol

Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, ENAG kurucusu Prof. Dr. Veysel Ulusoy ile gazeteci Kemal Öztürk arasında yaşanan tartışmayı irdeledi. İki isimle de görüşen Bildirici, "Öztürk, 'ENAG merkezini' düzeltmek için soruşturmayı beklememeliydi" dedi.

Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, vatandaşın çarşı - pazarda hissettiğine en yakın verileri yayınlayarak Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 'belalısı' haline gelen Enflasyon Araştırma Grubu'nun (ENAG) kurucusu, ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy ile Habertürk yazarı Kemal Öztürk arasındaki tartışmayı inceledi.

Bildirici, kendi internet sitesinde kaleme aldığı değerlendirme yazısında ilk olarak iki ismin Twitter'daki tartışmasına yer verdi:

Kemal Öztürk: Başkanı ve enflasyonu hesaplayan daire başkanı değiştikten sonra TÜİK daha fazla güven kaybetti. Açıklanan enflasyona neden kimse inanmıyor kurum kendini sorgulamalı. ENAG enflasyon ölçümü de sorunlu. Kabul edilmemiş doktora tezi ülkedeki gerçek enflasyonu açıklayamaz.

Veysel Ulusoy: Siz de biliyorsunuz ENAG'ın doğru ölçtüğünü. Ama işte bir görev var yapılması gereken. Bir de ENAG merkezi hakkında yazdıklarınızı düzeltmediniz hala. Bekliyoruz Sayın Öztürk.

Kemal Öztürk: Çok ayıp yaptığınız. “Görev var” da ne demek? Ölçüm sisteminiz sağlıklı değil. Bunları tek tek yazdım. Siz de bunları dikkate alacağım dediniz ama sonra mesajınızı sildiniz. ENAG merkezi konusunda düzeltme istemenizin gerekçesini yazmamı istemiyorsunuz. Kabul ediyorsanız yazacağım.

Veysel Ulusoy: TÜİK haberi içine ENAG eleştirisi yerleştirmeniz bir iletişim aracı değil, konuyu saptırmadır. Düzeltmenizi istediğim bilgi yanlış verdiğiniz bilgidir. Onu düzeltin lütfen.

Bu tartışmanın nedeni, Öztürk'ün Ulusoy ve çalışma arkadaşlarıyla görüştükten sonra kaleme aldığı 'ENAG enflasyonu doğru ölçüyor mu?', 'ENAG enflasyon ölçümünde şeffaf mı?' başlıklı yazısında ENAG'ın merkezini Yeditepe Üniversitesi olarak göstermesiydi.

Üniversite, bu yanlışlık nedeniyle Ulusoy hakkında soruşturma açtı.

Bildirici, Öztürk'ün sosyal medyadaki tartışmaya rağmen soruşturma açılana kadar beklediğini belirterek şunları kaydetti:

"Öztürk, Ulusoy’un davranışlarını da çelişkili, 'aşırı politize' ve etik dışı olarak nitelendirerek, soruşturmayı engellemek için 'İmaj kaybı yaşarsınız' diye üniversiteyi 'üstü örtülü tehdit etmek' ile suçladı ve rektörlüğün soruşturma yazısının metnini de yayımladı. Rektörlüğün yazısında Öztürk’ün yazıları nedeniyle soruşturma açıldığı belirtiliyor; Ulusoy’a yöneltilen suçlamalar şöyle sıralanıyordu:

'Habertürk kanalında yayınlanan röportajınızın üniversite yönetiminin izni olmadan yapıldığı, demeçlerin üniversitenin bilgisi dahilindeymiş gibi gerçeğe aykırı algı oluşturduğunuz, kişisel oluşumunuz olan ENA Grubunun merkezini Yeditepe Üniversitesi olarak gösterdiğiniz ve ayrıca henüz yayınlanmamış ve tez izleme komitesi aşamasında olan doktora tezini referans göstermenizden hareketle yanlış ve yanıltıcı bilgi verdiğinizden hakkınızda soruşturma açılmasına karar verilmiştir.'

Öztürk, bu 'düzeltme' yazısını sosyal medyada 'Yeditepe Üniversitesi soruşturma başlattı. Fakat V. Ulusoy ve üniversitenin etik olmayan bir süreç izledikleri de ortaya çıktı' diye duyurunca Ulusoy yine tepki gösterdi:

Veysel Ulusoy: Yine dolanmış çalıyı Sayın Öztürk. Yalan, yanlış yazdığı köşesinde konuyu çarpıtarak düzeltmeye çalışıyor. Çarpıtarak, bilinçli. Görev gereği. Utanılacak bir yazı.

Kemal Öztürk: Yazdığım her cümlenin arkasındayım. Akademik tarafsızlığı ve insanların gerçekleri öğrenmek arzusunu kişisel hırslarınıza kurban ettiniz. Yeditepe Üniversitesi de soruşturma açmasın diye üstü örtülü korkuttunuz. Kesinlikle dürüst değilsiniz. Bağımsız bir soruşturmada her şey ortaya çıkar.

'DÜZELTME İÇİN BEKLEMEMELİYDİ'

Böylece Ulusoy ile Öztürk arasındaki tartışma, bir gazetecilik sorunu haline dönüştü. Ulusoy da incelememi isteyince iki tarafa sorular yönelttim ve yazılanları topladım. Merak edenler, Ulusoy ve Öztürk’ün yanıtlarının tam metnini yazının altında okuyabilir.

Ulusoy, söyleşi sırasında ENAG’ın çalışma yerini Öztürk’e nasıl aktardığı soruma 'Yaklaşık 1,5 saatlik kayıtlarda ENAG Merkezi neresidir sorusuna, 'ENAG şu anda bir Vakıf altında, Acıbadem adresinde çalışmalarına devam ediyor’ yanıtını verdim' diye yanıtladı. Öztürk ise aynı konudaki sorumu şöyle yanıtladı:

'Çalışma mekanı üniversitedeki ofisiydi. Bir vakıfla anlaştıklarını onların bünyesinde çalışmalarına devam edeceklerini söyledi. Fakat bir doktora tezinin üniversite mekanında devam etmesinin normal olduğunu düşündüğümden çalışma mekanı dikkatimi çekmedi.

Ancak kayıt dışı konuşmamızda vakıftan ziyade üniversitedeki odayı kullandıklarını söyledi bana. Mekan meselesi Ulusoy’un dediği gibi değildi. Üniversitedeki oda daha yoğun kullanılıyor ve vakfa çok nadir gidiliyordu. Gözlemim de mekanın aktif kullanıldığı yönündeydi.'

İki taraf söyleşi öncesinde 'kayıt altına alınarak yayın' konusunda anlaştıklarına göre kayıt dışı konuşmayı kullanmak doğru değil, zaten kanıtlanamaz da. Ulusoy’un söyleşinin kayıtlı bölümünde 'vakıfta çalışmalara devam edeceğini' söylediğini iki taraf da kabul ediyor.

Bu durumda Öztürk’ün, Ulusoy’un düzeltme isteğini ilk görüşmeden hemen sonra, üniversitenin soruşturma açmasını beklemeksizin yerine getirmesi gerekirdi. Çünkü Öztürk, bir yazar olarak elbette kişisel kanaat ve gözlemlerini aktarabilir ama öncelikle verileri eksiksiz sunmakla yükümlü. (...)"

Bildirici, yazısının ilerleyen bölümlerinde hem Ulusoy'a hem Öztürk'e yönelttiği soruları ve aldığı cevapları yayınladı:

Prof. Dr. Veysel Ulusoy’a yöneltilen sorular ve yanıtları:

1- Siz söyleşinin yöntemiyle ilgili nasıl anlaştınız? Örneğin sadece kayda aldığı sözleri mi yayınlayacaktı?

Ulusoy- Kendisi telefonum olmasına rağmen twitter’i kullanarak mesaj attı. Ben ise yanıt verdim. Kendisi tekrar yazdı. Tekrar yanıtımda ek olarak “Hatta CNNTürk’teki arkadaşlar da size katılabilir, bekliyoruz” diye tweet attım. Sayın Öztürk’te telefonum olmasına rağmen her zaman olduğu gibi gündem yaratıp, ENAG üzerindeki şüpheleri artırmak için Twitter’i kendi fikir dağarcığı ile kullandı.

Not: Kemal Bey tüm bunlardan önce ilk defa TÜİK’i ziyaret etmeden bana telefonla ulaşarak “TÜİK’e gideceğim, onlarla ayrıntılı görüşme yapacağım” diyerek yaklaşık 1 saat telefonda enflasyon, tanımı, ölçümü, ENAG yöntemi vb konusunda bilgi aldı. Ben de kendisine ziyaret tarihinde Ankarada’yım, isterseniz toplantıya katılırım dediğimde. “Yok hocam ben görüşeyim, sizinle de görüşürüm sonra” dedi. Kendi toplantısını köşesine taşıdıktan sonra yakın bir zaman içinde TÜİK Başkanı Sait Erdal Bey görevden alındı. Bizle görüşme isteği de bundan sonra başladı… Twitter’da...

2- Siz söyleşi sırasında çalışma yeri konusunda ne söylediniz?

Ulusoy- Yaklaşık 1,5 saatlik kayıtlarda ENAG Merkezi neresidir sorusuna, “ENAG şu anda bir Vakıf altında, Acıbadem adresinde çalışmalarına devam ediyor” yanıtını verdim.

3- Sonra nasıl bir düzeltme yapmasını istediniz? Kemal Öztürk'ün yazılarında gördüğünüz eksiklik/yanlışlık neydi?

Ulusoy- Ben kendisini telefonla arayarak “yazınızda ENAG merkezinin Yeditepe Üniversitesi olarak belirtmiştiniz. Tam da bundan kaynaklı üniversite bana karşı soruşturma açtı. Büyük olasılıkla da işimden olabilirim, dolaysıyla size belirttiğim gibi adresi doğru bir şekilde yapıp düzeltmenizi istiyorum” dedim. “Hocam şu an Malatya’dayım, ben kayıtları tekrar dinleyip, öyleyse düzeltmeyi yaparım” dedi.

4- Çalışma mekanı ile ilgili düzeltmeyi yapmayınca mı sosyal medyadan kendisine tepki gösterdiniz?

Ulusoy- Hem bu hem de ENAG’a karşı şüphe uyandırıcı yorumlarından dolayı. Kendisine kameraları getirin, diğer konuyu bilen arkadaşları da beraberinizde getirin dememize ve kendisine canlı olarak enflasyon verilerini nasıl alıp, hesabı hangi metodolojiyi kullanarak yaptığımızı göstermemize rağmen yaptığı, yazdığı yorumlarda bunda etkili olmuştur.

5- Tez çalışmasında edinilen bilgilerin tez bitmeden yayımlanması konusundaki suçlamaya cevap verdiniz mi?

Ulusoy- Buna yanıt vermedim çünkü ne Rektör Hanım ne de Kemal Bey tez yayınının ne demek olduğunu bile bilmiyor. Doktora tezi yayınlanmak zorunda değil, hatta uluslararası akademik yaklaşımlarda bazı disiplinler dışında, tez yayınlama kavramı yoktur. Esas olarak tez yayınlanmaz, tezden çıkan makaleler yayınlanır. Biz de ilk yayını metodoloji vb konularda tezin ilerleyen dönemlerinde yapmıştık.

Yayın: https://dergipark.org.tr/tr/pub/mfy/issue/60173/846065

Kemal Öztürk’e yöneltilen sorular ve yanıtları:

1- Söyleşinin yöntemiyle ilgili nasıl anlaştınız? Sadece kayda aldığınız sözleri yayınlayacaktı?

Öztürk- Söyleşi kayıt altına alınacak ve yayınlanacak şekilde anlaştık. İlk yazımda da kayıtlı bölümlerin haricindeki konuşmaları yayınlamadım.

2- Veysel Ulusoy’un söyleşi sırasında çalışma mekanı ile ilgili neler söyledi? Bu konudaki sözlerinin deşifresini gönderebilir misiniz?

Öztürk- Çalışma mekanı üniversitedeki ofisiydi. Ancak bir vakıfla anlaştıklarını onların bünyesinde çalışmalarına devam edeceklerini söyledi. Fakat Yeditepe Üniversitesi'nde bir doktora tezinin doğal olarak üniversite mekanında devam etmesinin normal olduğunu düşündüğümden çalışma mekanı konusu dikkatimi çekmedi. Geniş de yer vermedim. Ancak kayıt dışı konuşmamızda vakıftan daha ziyade Üniversitedeki odayı kullandıklarını söyledi bana. Deşifre için vakit bulduğumda gönderirim.

3- Yazınızda düzeltme ricasını nezaketen kabul ettiğinizi ama “soruşturma olmayacaksa çalışma adresini düzeltme kısmını yazmanın anlamsız olacağını söylediğinizi” belirtiyorsunuz. Bir yanlışlık ya da eksiklik varsa soruşturma konusu olmasa da düzeltilmesi gerekmez mi?

Öztürk- Ulusoy benden mekan konusunu düzeltmemi istedi. Yazıyı hazırladım. Ancak kendisi tekrar aradı ve üniversite yönetimiyle konuştuğunu, soruşturmanın kapatılabileceğini söyledi. Bu yüzden yazıyı yazmamamı istedi. Ancak mekan konusunu yine de yazabileceğimi ifade etti. Lakin mekan meselesi o kadar ciddi bir konu değildi ve kimsenin de dikkat ettiği bir mesele değildi bana göre. Hele soruşturma da olmayacaksa gerek yok diye düşündüm. Ayrıca mekan olarak o odanın kullanıldığını hem bana beyan etmiş hem de gözlemlerim orada çalışmanın olduğu yönündeydi.

Üniversite burada büyük çelişki yaşıyor aslında. Ulusoy birçok defa demeç verdi, çalışmaları üniversite bünyesinde sürdürdüğünü söyledi ama soruşturma açmadı üniversite. Benim yazımdan sonra açması bir çelişki.

Sayın Ulusoy mekan konusunda odaklanıyor ama daha önemlisi şu: Üniversite "yayınlanmamış ve izleme komitesi aşamasında olan bir doktora tezini referans göstererek yanlış ve yanıltıcı bilgi vermekten” soruşturma yürütüyor. Bu da 2547 sayılı YÖK Kanunun 53. maddesi uyarınca suç kabul ediliyor.

Yani tüm ülke aslında kabul edilmemiş, doğruluğu tez izleme komitesi tarafından onaylanmamış bir doktora tezinin, "yanlış ve yanıltıcı" enflasyon sonuçlarını tartışıyor. Bu büyük bir hatadır ve Ulusoy bu yanlışı bilerek yapıyor.

4- Veysel Ulusoy, sizin 3 Haziran’daki paylaşımınızı yanıtlarken “hala düzeltme yapmadığınızı” hatırlatıyor. O güne kadar konuştuğunuz düzeltmeyi yapmamışsınız. Ulusoy’un 11 Haziran’daki “ENAG’a saldırı” ile ilgili paylaşımı olmasaydı “ENAG’a soruşturma açıldı, etik sorunlar ortaya çıktı” başlıklı yazınızı yazmayacak mıydınız? Bu yazı bir düzeltme mi o paylaşıma yanıt mı?

Öztürk- Ulusoy 11 Haziran’da bana Whatsap’tan mesaj atarak “Kemal Bey hazırda tuttuğunuz yazıyı Enag merkezinin doğru yazılması vurgusuyla isterseniz yazabilirsiniz. Yoksa zaten ben haberleştireceğim” dedi. Yazıyı bunun üzerine yayınladım. Dediği düzeltmeyi yaptım ve gerekçesinin soruşturma olduğunu da ifade ettim. Ancak mekan meselesi Ulusoy’un dediği gibi değildi. Üniversitedeki oda daha yoğun olarak kullanılıyordu ve vakfa çok nadir gidiliyordu. Bunu sözlü olarak kayıt dışındayken ifade etti. Kaldı ki bir gazeteci olarak gözlemim de mekanın aktif kullanıldığı yönündeydi.

5- İlk yazınızda ENAG, yapısı, kuruluşu, destekleyen vakıf ve çalışma biçimiyle ilgili ayrıntılı bilgi vermeniz gerekmez miydi? Yazınızda bu unsurların eksikliğinden bahsedilebilir mi?

Öztürk- Enag’ı destekleyen vakıf konusu Ulusoy’un bir cümle ile geçiştirdiği bir konuydu. Bugüne kadar da hiç açıklamamıştı. Ben bu vakıf konusunu sorularımla açmaya çalıştım. Ancak kendisi üzerinde çok durmadı. Konuşma asıl enflasyon ölçümündeki hatalar ve eksiklere odaklanmıştı ve daha hararetli bir tartışma vardı aramızda. Dolayısı ile yazı dizisinde asıl bu bölümler yer aldı.

Mesele Veysel Ulusoy’un, üniversitenin soruşturma metnindeki deyimiyle "yanlış ve yanıltıcı” bilgiler vermesidir. Ama gördüğünüz gibi siz de mekan konusunda takılmış gözüküyorsunuz. Asıl, ülkede doğru bilgi peşinde olan milyonlarca insanın yanıltılmasıdır. Bu kısmı atlamanıza şaşırdım doğrusu.

6- “Etik sorun” olarak adlandırdığınız Veysel Ulusoy’un siyasi kimliği mi? Siyasi iktidara yaklaşımının akademik çalışmasını etkilediğine dair somut bir veri var mı?

Öztürk- Etik sorun Ulusoy'un siyasi kimliği değil. Ulusoy’un üniversiteyi üstü örtülü tehdit ederek soruşturmayı örtmeye çalışmasıdır. Bana telefonda şunları söyledi özetle: “Üniversiteye dedim ki, eğer soruşturma duyulursa bu kurumunuzun imajı ve algısı açısından için çok büyük zarar olur. Böyle deyince soruşturmayı kapatacakları kanaati oluştu bende. Bu yüzden siz yazıyı yazmayın lütfen.” bu sözler kurumu tehdit anlamına gelir ve etik değildir. Üniversite de bu soruşturmayı örtmeye niyetlendi. Ancak ben rektörlüğü arayıp, "Böyle bir soruşturma var mı? diye sorduktan sonra (cevap vermediler) soruşturma yeniden gündeme geldi. Üniversite de en az Ulusoy kadar etik dışı davrandı bana göre.

Sizi önemli bir meslektaşım olarak görürüm. Ancak meseleyi yanlış yerinden tuttuğunuzu belirtmem gerekir. TÜİK konusunda benzer eleştirilerim var. Onların rakamları da artık inandırıcı değil. Lakin bu ENAG’ın doğru yaptığını göstermez. Ulusoy insanların bilgiye ve gerçeğe olan susamışlığını sömürüyor. Çalışma denetime açılmamış, bilgiler eksik, sistem hatalı, tez henüz kabul edilmemiş.

Eğer röportaj kaydını dinleseniz aslında ne kadar büyük çelişkiler ve yanlışlar içinde olduğunu da görürdünüz."

FOX Haber'de üst düzey ayrılık Medya İETT'ye SocialBrands Veri Analitiği Ödülleri'nde Altın Ödül Medya Basın meslek örgütlerinden ertelenen sansür yasasına ilişkin açıklama Medya Hürriyet gazetesinden tv100’e üst düzey transfer Medya