Kademeli normalleşmede kritik uyarı! 'Tsunamiler bile kaçınılmaz olacak'

Abone ol

Osman Müftüoğlu, kademeli normalleşme dönemi hakkında "Kısacası bu yeni uygulama, bu yeni strateji bu haliyle pek de inandırıcı görünmüyor, güven vermiyor. " ifadelerini kullandı.

Hürriyet gazetesi başyazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu bugünkü köşesinde, yeni normalleşme adımlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Müftüoğlu, ""Yeni strateji bu haliyle pek de inandırıcı görünmüyor, güven vermiyor" yorumunu yaptı.

Müftüoğlu'nun yazısının ilgili kısmı şöyle oldu:

Günlük vaka sayılarındaki artış pandemi matematiğine aşina herkes için korkutucu. Ve tam da günlük rakamların 10 binleri geçtiği farklı bir dönemde salgında neticeyi derinden etkileyecek önemli kararlar aldık ve “yerinde karar dönemi” diye tanımlanan farklı bir uygulamaya geçtik.

Uygulamanın esasında, “kademeli esnetme” yerine “renklendirilmiş normalleşme” diyebileceğimiz farklı bir uygulama var. Enfeksiyon hastalıkları veya halk sağlığı uzmanı olmasam da süreci başından beri dikkatle izleyen, her aşamasında ilgili hocalarla yoğun bilgi alışverişinde bulunan 40 yıllık bir “hekimlik tecrübesi”yle baktığımda bu yeni uygulamaya katıldığımı, yürekten bir “Evet, doğrusu yapıldı” diyebileceğimi söylemem çok güç. Üstelik itiraf edeyim, benim gibi düşünen uzmanların sayısı da oldukça fazla. Kısacası bu yeni uygulama, bu yeni strateji bu haliyle pek de inandırıcı görünmüyor, güven vermiyor. Nedenlerine gelince...

CEVAPLANMASI GEREKEN SORULAR

SON kararlar hakkında konuştuğum uzmanlardan aldığım değerlendirmelerin özetinde yanıt alması gereken 5 temel soru var:

SORU 1: İl bazında uygulamaya geçmek yanlış bir yaklaşım olmasa da açıklanan il bazlı veriler yeteri kadar tatmin etmiyor. “Mavi” ya da “kırmızı”ya boyanan yani “çok düşük” veya “çok yüksek” riskli bulunan illerimizde “1000 kişi başına günde kaç test yapılıyor?” ve “Testlerdeki pozitif oranları ne durumda?” gibi soruların yanıtları net ve açık değil. Prensip olarak kabul edilen değer, herhangi bir il, bölge ya da ülkede “100 testte 3’ten fazla pozitiflik” oranı varsa salgının kontrol altına alındığını söylemek zor. Türkiye’deki genel rakam ise son günlerde yüzde 9’ları zorluyor.

SORU 2: Şehirler arasında da muazzam rakamsal farklar var. Örneğin, Ordu’daki vaka sayısı Şırnak’tan “130 kat” daha fazla. Sağlık Bakanlığımız ve Bilim Kurulumuzun iller arasındaki bu kabul edilmesi güç rakamsal farklılıkların nedenlerini de bizimle paylaşması gerekiyor.

SORU 3: “Mavi”, “sarı”, “turuncu” ya da “kırmızı” illerde 1000 kişi başına günde kaç test yapıldığını da maalesef -açıklanmadığı için- bilmiyoruz. Mesela aynı örnekten gidersek “Şırnak’taki vaka sayısının azlığı” ya da “Ordu’daki vaka sayısının çokluğu” acaba uygulanan günlük test sayısıyla da ilgili olabilir mi? Bu soru önemli. Çünkü duyumlara göre, bazı illerde doğru dürüst test yapılmıyor, test sayıları düşük tutuluyor.

SORU 4: Son günlerdeki vaka sayısı artışının “mutasyon meselesi” ile ilişkisi hakkında da herhangi bir bilgiye sahip değiliz. “Hangi ilde ne oranda mutasyonlu vaka var?” veya “Vaka artışlarında mutasyonların rolü ne?” sorularının da yanıtları net ve açık değil.

Özet şudur:

RAKAMLAR KONUŞMALI

MEVCUT verilerle yeni bir döneme girdik. Sürecin bundan sonrası için alınacak her kararda temel dayanak noktamız “RAKAMLAR” olmalı ve bu rakamlar toplumla da net ve açık olarak paylaşılmalıdır. Aksi halde, üzülerek belirtelim, yeni dalgalar değil, tsunamiler bile kaçınılmaz olacaktır. Sağlık Bakanlığımız ve Bilim Kurulu’nun 81 il arasındaki vaka sayısındaki ciddi farklılıkların nedenlerini açıklamasında fayda var.

Son 10 yılda 250 bin çocuk istismara maruz bırakıldı Güncel Kapıyı açınca hayatının kabusunu yaşadı! Güncel Emin Çölaşan: Olayın bir parça derinine inildiğinde görüyoruz ki işin içinde başka birtakım işler var! Güncel Kapatılan İstanbul Şehir Üniversitesi ile ilgili yeni gelişme Güncel