İstanbul Barosu'ndan ihmal nedeniyle öldüğü iddia edilen Dilvin Ak'ın ailesine destek

Abone ol

İstanbul Barosu'na kayıtlı avukatlar, Aydın'ın Nazilli ilçesinde, karın ağrısı ve yüksek ateş şikayeti ile gittiği hastanede hayatını kaybeden Dilvin Ak'ın ölümünde dosyanın kapatılmaması için gerekli çalışmaları yapacaklarını belirttiler.

Aydın'ın Nazilli ilçesinde, karın ağrısı ve yüksek ateş şikayeti ile gittiği hastanede hayatını kaybeden Dilvin Ak'ın (13) ölümünün ardından, İstanbul Barosu'na kayıtlı avukatlar, özel hastanenin yaptığı basın açıklamasının tatmin edici olmadığını belirterek, konunun üzerine gideceklerini ve bu dosyanın kapatılmaması için gerekli çalışmaları yapacaklarını ifade etti.

Nazilli Beşeylül Ortaokulu 8'inci sınıf öğrencisi Dilvin Ak, geçen 31 Aralık Salı gecesi karın ağrısı ve yüksek ateş şikayetiyle, yakınları tarafından ilçedeki özel bir hastaneye götürüldü. Gecenin ilerleyen saatlerinde fenalaşan Ak, yoğun bakıma alındı.

Ancak Ak, burada doktorların müdahalelerine rağmen yaşamını yitirdi. Ak'ın ölümü şüpheli bulunup, savcının talimatıyla cesedi, otopsi için Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Adli Tıp Kurumu morguna gönderildi. Dilvin'in cenazesi, yapılan otopsinin ardından yakınları tarafından geçen perşembe günü, Nazilli'nin kırsal Durasıllı Mahallesi Camii'nde öğlen kılınan namazın ardından mahalle mezarlığında toprağa verildi.

Olayın ardından ailesi kızlarının ölümünde doktor ihmali olduğunu ileri sürüp şikayetçi olurken, Aydın İl Sağlık Müdürlüğü idari soruşturma başlattı. Özel hastane yönetimi Dilvin Ak'ın ölümüne ilişkin yaptıkları basın açıklaması, İstanbul Barosu'na kayıtlı avukatlar tarafından tepki gördü. Bugün Nazilli ilçesine gelen avukat grubu, Nazilli Cumhuriyet Başsavcısına ziyarette bulundu.

Ziyaretin ardından Nazilli Adliyesi önünde basın açıklaması yapan avukatlardan Sefa Bağış, özel Hastanenin yaptığı basın açıklamasından tatmin olmadıklarını, dosyanın kapanmayacağını, Türk adaletine güvendiklerini ve bunun da sonuna kadar takipçisi olacaklarını belirterek, şu açıklamayı yaptı:

"Buraya geliş amacımızı biliyorsunuz. 13 yaşındaki bir kız çocuğumuzu kaybetmiş bulunmaktayız. Bir iki gün önce ilgili Hastanenin bir Basın açıklaması da tarafımızca okundu. Burada gerekli özenin gösterildiğine dair bir beyan da bulunmuşlar. Şimdi burada gerçek bir olay var. Evet soruşturmanın gizliliği esastır ama, genel olarak bahsetmekten de bir fehis (sakınca) görmüyorum. 31Aralık 2019’da saat 19.30’da hastaneye bir giriş söz konusu 13 yaşındaki bir kız çocuğunun. Sabah saatlerinde de bu kız çocuğu hayatını kaybediyor.

Bu süreçte bir çok tahlil yapılıyor. Ve tahlillerin hepsi temiz. Şimdi burada önemli ve acı bir soru var. Hem cerrahın, hem çocuk doktorunun hem de acil doktorunun olduğu bir yerde, bu kadar tahlillerin yapıldığı bir yerde bir teşhis konulamadan nasıl müdahale ediyoruz. Defalarca kız çocuğuna serumlar verildiği açık. Ailede zaten bu hususta tanıklık ediyor. En son 18 yaşından küçüklere uygun olmayan bir iğne yapıldığı otopsi raporundan sonra da ortaya çıkacak. Bu iğnenin yapılması ile birlikte kızımız hayatını kaybediyor. Burada önemli olan soru Hastanenin basın açıklamasını da okuduğunuz zaman, teşhis ile ilgili önemli bir açıklaması yok. Şimdi teşhis yok, tanı yok.

Ve siz müdahale ediyorsunuz bunun sonucunda da 13 yaşındaki bir kız çocuğunun hayatı son buluyor. Bir başka önemli hususta, bunun da takipçisi olacağız. Aileye taziyeye gelenlerden bazılarının bu dosyanın kapanabileceğini, bu dosyanın üzerine gitmemeleri hakkında beyanları var. Bu kişiler hakkında da gerekli araştırmalarımızı yapıyoruz. Bunlarla ilgilide suç duyurusunda bulunacağız. Ve bu dosyada kapanmayacak."

Avukat Sefa Bağış, Aydın milletvekillerine çağrı yaparak, "Son olarak da Aydın’ın değerli milletvekillerine söylemek istediğim, kurumsallaşmasını tamamlamamış küçük ve orta ölçekli özel hastanelerin ülkemizde bir problem. Bunların denetlerinin en iyi şekilde yapılması gerekir. Bu husus da da Aydın’ın Nazilli İlçesindeyiz. Buranın değerli milletvekilleri ve bekli öncü olmak isterler.

Bu konuya eğilirlerse seviniriz. Bu aşamada söylemek istediklerimiz bunlar. Bu işin de takipçisiyiz. Gittiği yere kadar gideceğiz. Gidemediğimiz yerlere de ulaşmaya çalışacağız. Ailemizin bir nebze de olsun rahatladığını düşünüyorum. Adalete olan ve devletimizin kurumlarına olan güvencemiz tam. Bu yolda da çalışmalarımıza devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. (DHA)

Sosyal medyanın konuştuğu Hasan ile ilgili Valilik harekete geçti Güncel 'FETÖ'den gözaltına alınan Ali Tezel: 'Yazılarını talimatla mı yazdın?' diye sordular Güncel Fiber teknede 10 kaçak göçmen yakalandı Güncel Yandaşların karalama kampanyası bir günde çöktü! Selahattin Demirtaş kitaplarına PTT güvencesi Güncel