CHP'li Oğuz Kaan Salıcı: CHP Kurultayı iktidar kurultayı olacak

Abone ol

CHP’nin 37’nci Olağan Kurultay takvimi belirlendi. 8 Kasım-1 Aralık 2019 arasında mahalle delegeleri seçimi, 14 Aralık 2019-27 Ocak 2020 arasında ilçe kongreleri, 3 Şubat-2 Mart 2020 arasında da il kongreleri gerçekleştirilecek.

Genel Başkanlık seçiminin yapılacağı büyük kurultayın da 2020 yılının nisan ayında yapılması planlanıyor.

Kurultay sürecini yürüten CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, ilçe ve il kongrelerinde üzerinde mutabakat sağlanmış adaylarla seçim yapılmasını hedeflediklerini belirterek, “Kurultayımızı CHP’nin iktidar kurultayına dönüştürme niyetindeyiz” dedi.

CHP’nin Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Salıcı’nın sistem tartışmaları, İYİ Parti ittifakı, yeni parti girişimleri ve kurultay sürecine dair Gazete DuvaR’dan Nergis Demirkaya'nın sorularına yanıtları şöyle oldu:

‘SORUN BAŞKANLIK BARAJI DEĞİL SİSTEMİN KENDİSİ’

Cumhurbaşkanlığı seçiminde 50+1 barajının aşağı çekilmesi önerisi gündeme geldi. Bu tartışma sizce neden başladı?

Bu sistemi Adalet ve Kalkınma Partisi getirdi. Bizim rejim değişikliği dediğimiz sistem değişikliğinin olması durumunda Türkiye’nin uçacağı, bürokrasinin hızlanacağı, vesayetin biteceği, sıkıntıların son bulacağı söylendi. Öyle şeyler anlattı ki toplumun bir kesimi üzerinde etkili oldu, yüzde 52 ile rejim değişikliği yapıldı. Peki sonra iyiye doğru ne değişti? Dış politikada daha iyi bir noktada mıyız? Suriyeli mültecilerin sayısı mı azaldı? PİSA sınavlarında çocuklarımız daha yüksek sonuçlar mı alıyor. Ekonomi daha iyi mi oldu? Sorun Başkanın yüzde kaçla seçilmesi değil, sorun sistemin bizzat kendisi. Yüzde 50 ile aldın ne oldu da 40 ile aldığında daha iyi bir şey olacağını düşünüyorsun! “Ben 50’yi bulamıyorum 40’a razıyım mı” demek istiyorsunuz.

Siz güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş istiyorsunuz. Bu tartışma açılmışken bir değişiklik teklifi sunmayı düşünür müsünüz?

Türkiye’de Cumhurbaşkanı, aynı zamanda bir siyasi partinin genel başkanı olacak, yargıya hâkim atayacak ve biz de bu kişinin yüzde kaç ile geleceğini tartışacağız! Anlamlı bir tartışma değil.

‘NEDEN PARTİLİ CUMHURBAŞKANINI TARTIŞMIYORUZ!’

Sistem değişikliği tartışması açısından bu bir başlangıç olmaz mı?

Başlangıç tartışmasını neden partili olmayan bir cumhurbaşkanı ya da denge denetleme mekanizmalarının oluşturulması üzerinden götürmüyoruz da seçilme yüzdesi üzerinden götürüyoruz. Belediye başkanlarını da mı yüzde 40 ile seçeceğiz. Siz yüzde 50-60-70 ile seçilmiş belediye başkanlarına tahammül edemediniz, kayyım atadınız. Birinciye değil ikinciye mazbata verdiniz. Mesele skor meselesi mi? Mesele vatandaşın iradesinin siyasete parlamentoya yerel yönetimlere yansıması meselesi mi?

Sistem tartışması beraberinde erken seçim tartışmasını da getiriyor. Var mı böyle bir beklentiniz?

Bu soru çok soruluyor ama biz bir erken seçim tartışması içinde değiliz. Ülkenin ağır problemleri var. Elektriğe daha yeni yüzde 14.90 zam geldi. Bu zamlar neden engellenemiyor, vatandaşın beli bükülüyor, dar gelirli işsiz kalıyor, gelirini arttıramıyor. Asıl bunlarla meşgul olsunlar. Şu anda Türkiye’nin gündemini suni gündem maddeleriyle değiştirmeye çalışıyorlar. Türkiye’de esas gündemi açlık, yoksulluk, işsizlik, mutfaktaki yangın.

‘MİLLET İTTİFAKI PROTOKOLÜNE SAHİP ÇIKIYORUZ’

Son günlerde ittifakların geleceği tartışılıyor. İYİ Parti’den “Millet İttifakı’na Katolik nikahı ile bağlı değiliz” açıklaması geldi. Biz de “boşanıyor musunuz” diye soralım.

Öyle bir durum yok. İYİ Parti ile CHP, Millet İttifakı’nda neden bir araya geldiyse, yerel seçim sürecinde neden bir araya geldiyse o koşullar devam ediyor.

İYİ Parti, CHP’yi HDP ile yakınlaşmakla suçluyor.

Biz başka bir siyasi partiyiz. İYİ Parti başka bir siyasi parti. Bunu İYİ Parti Sözcüsü de ifade ediyor. Dolayısıyla CHP ile İYİ Parti’nin parlamentodaki mücadelesi ve genel merkez siyaseti bazen farklılıklar gösterebilir. Biz birbirimizi politikalarımız anlamında bağlıyor değiliz. Ama İYİ Parti ile yapmış olduğumuz Millet İttifakı protokolüne, yerel seçimlerdeki iş birliği anlayışına biz sahip çıkıyoruz. Bununla ilgili tereddütümüz yok.

Bu arada yeni partiler kuruluyor. Bu partiler siyaseti, ittifakları nasıl etkiler? Bir temasınız var mı?

Bir temasımız yok, biz de onları sizler gibi izliyoruz. Ama siyaseti daha demokratik hale getireceği kesin.

‘KURULTAYI CHP’NİN İKTİDAR KURULTAYINA DÖNÜŞTÜRECEĞİZ’

37. Kurultay takvimini açıkladınız. Nasıl bir hedefle yola çıkıyorsunuz? Kongre sonunda nasıl bir CHP hedefliyorsunuz?

CHP’nin bundan sonra yürüyeceği yola, uygulayacağı siyasete katkısı olacak, enerji sunacak tüm arkadaşları kucaklayacak bir kongre süreci olacak. Mevcut il-ilçe başkanlarımız iki, hatta bir Türkiye seçimine dönüşen İstanbul seçimi de eklenince 3 önemli seçim geçirdiler. Cumhuriyet tarihinde yapılmamış en büyük seçim işbirliği olan İYİ Parti ile yapılan işbirliğine aynen riayet ettiler, sözü sahiplendiler, başarıya götürdüler. Yeni kazandığımız birçok yerde, yüksek oy oranlarına ulaşılmasında CHP kadrolarının katkısı büyüktür. Örgüt 2 yılda bir seçim yapar, yenilenir. Bu yenilenme süreci tekrar oluşacak. Tüzüğümüzün ortaya koyduğu çerçeve aynen devam edecek. Ama biz il-ilçe başkanlığı seçimlerini mümkün olduğunca, önümüzdeki süreci yürütecek arkadaşlar üzerinde geniş mutabakatın sağlandığı bir alana dönüştürme niyetindeyiz. Kurultayımızı da CHP’nin iktidar kurultayına dönüştürme niyetindeyiz.

‘İKTİDARA YÜRÜRKEN MAKSİMUM MUTABAKAT ARIYORUZ’

Tek aday vurgusuna parti içinden bunun demokratik olmayacağı eleştirileri geldi. Bu tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kendi partisinin içinde seçim yapan kaç parti biliyorsunuz. Ben bir tane biliyorum. Türkiye siyaseti diğer siyasi partilerin seçim yapamıyor olması, hatta birilerinin kongreye giremiyor olması, kongre yapamadığı için partilerin bölünüyor olması gibi gerçekleri yaşadı. CHP’de böyle bir problem yok. CHP adaylarında, iktidara yürürken maksimum mutabakat arıyor. Yani delegelerin yarısının onay verdiği değil delegenin yüzde 80’inin onay verdiği il başkanı aranıyor dediğimizde neden demokrasi zedelensin. Tüzüğümüz açık, kapsayıcı ve kucaklayıcı bir tüzük. Ama işin bir de siyasi tarafı var. Biz “mümkün mertebe mutabakatı teşvik edelim” diyoruz. Mutabakattan kasıt da il-ilçede görev yapan şu anki, önceki yöneticilerimizin mümkün olduğunca “evet bu arkadaşımız kucaklar, şu arkadaşlarımızın da potansiyeli var onlar da buna destek olacak makamlarda bulunsunlar” yaklaşımı. CHP iktidarından daha kıymetli değil sonuçta bizim içimizdeki görev dağılımı. Bu aynı zamanda parti içinde kucaklaşma yaratan bir yaklaşım olur. Biz Millet İttifakı’nda başka siyasi partilerle bir araya gelebiliyoruz, geldik. Uyumlu bir çalışma yürüttük ve sonuç aldık. Peki CHP’lilerin bir araya gelemeyeceğini mi söylüyor bunu eleştiren arkadaşlar. CHP’liler aynı siyasi partide ve tabii ki bir araya gelecekler.

‘YARIŞ OLSUN, AMA HİZMET YARIŞI OLSUN’

Ama bu mutabakat arayışı yarış olmayacak anlamına gelmiyor, o zaman?

Tabii ki gelmiyor. Partinin tüzüğü ortada. Ama biz siyaseten yarışı değil bir araya gelmeyi ön plana çıkaran bir siyaset izliyoruz. Sonuçta yarış olacaksa olacak ama o yarış hizmet yarışı olmalı. Birilerinin kazandığı birilerinin kaybettiği bir yarışa dönüşmemeli.

Büyük kurultaya tek genel başkan adayı ile mi gidilir?

Onu bilme şansım yok. Biz genel başkanımızın önemli bir liderlik yaptığını görüyoruz. Bunu toplum da görüyor. Sadece CHP’nin başarısı üzerinden giden bir süreç de yürütmüyoruz. Demokrasi talep eden hereksin talebine sahip çıkan bir süreç yürütüyoruz. Sayın genel başkanımız da bunun öncülüğünü yapıyor. Dolayısıyla başarılı olmuş bir sürecin sonunda kurultayda nasıl bir durum ortaya çıkar bilmiyoruz ama biz sayın genel başkanımızın yürüttüğü bu sürecin devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz.

‘PROGRAM YENİLENİYOR: İKTİDAR YAPMIYOR AMA CHP İKTİDARINDA YAPILACAK’

Bu arada bir de CHP programının yenilenmesi tartışılıyor. Böyle bir ihtiyaç nereden doğdu? Nasıl bir çalışma yapılacak?

CHP Suriye Konferansı yaptı. Neden yaptı çünkü Türkiye’nin dış politikasını, içeride sosyolojisini, güvenliğini, ekonomisini etkileyen bir sorun. İktidarın tüm politikaları çöktü. Kamuoyunda da bu noktada geniş bir kabul var. CHP de bu konferansla birçok kesimi dinleyip kendi siyasetini de onunla beraber toplumun önüne koyma çabası içine girdi. Çünkü iktidara geldiğinizde çözmeniz gereken bir sorun bu. Kürt sorunu ile ilgili de CHP çalışıyor. Bunlar bugün başlamadı, ama Türkiye’nin önünde, toplumsal barış, demokrasi açısından mutlaka çözülmesi gereken, aşılması gereken sorunlar. Türkiye’de ağır bir ekonomik kriz var. Bu krizle ilgili de çözüm önerilerini 13 madde olarak sunduk. İktidar yapmıyor ama CHP iktidarında yapılacak. Biz topluma dönüp, “evet biz bir yerel seçim başarısı kazandık ama bu bizim için bir başlangıç. Bu başlangıç genel iktidarla sonuçlanacak ve biz Türkiye’nin temel meselelerini nasıl çözeceğimizi tartışıyoruz, kamuoyu ile de paylaşıyoruz” diyoruz. Program tartışması da bunun bir parçası. Masa başında çalışılıp tartışılan bir program olmayacak. CHP örgütleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla tartışılarak, daha geniş kesimlerin görüşleri alınarak işleyen bir süreç olacak.

Dilipak, 'kul hakkının en fazla istismar edildiği yeri' açıkladı Siyaset Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'ın 50+1 açıklamasına tek cümlelik yanıt! Siyaset AKP'li Çelik ile emekli amiral Kıyat arasında sert kavga: Nazi, siyasi cellat, ahlaksız Siyaset AKP'de '50 + 1' tartışması Siyaset