Anayasa Mahkemesi'nden Şaban Sevinç kararı
Anayasa Mahkemesi (AYM), Halk TV eski Genel Yayın Yönetmeni Şaban Sevinç'in, eski Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'a 'saray soytarısı' dediği için aldığı cezayı iptal etti. AYM, söz konusu cezanın ifade özgürlüğünün ihlali olduğuna hükmetti.
Anayasa Mahkemesi, Halk TV eski Genel Yayın Yönetmeni Şaban Sevinç'in eski AKP Samsun Milletvekili ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'a "saray soytarısı" dediği için aldığı cezayı iptal etti.
Şaban Sevinç ve Akif Çağatay Kılıç arasında devam eden davada karar çıktı. Bugün Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına göre, Sevinç'in, Kılıç'a yönelik kullandığı 'saray soytarısı' cümlesi nedeniyle cezalandırılması ifade özgürlüğünün ihlal edilmesi kapsamında görüldü.
Şaban Sevinç, Samsun'da katıldığı bir organizasyonda Akif Çağatay Kılıç'a yönelik olarak sarfettiği 'saray soytarısı' ifadesi nedeniye "kamu görevlisine alenen hakaret suçunu işlediği" gerekçesiyle cezalandırılmıştı.
Verilen cezanın ifade özgürlüğünün ihlal edilmesi olduğunu savunan Sevinç, Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştu. AYM'nin oy çokluğu ile aldığı kararda, Sevinç'in ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasının 'kabul edilebilir' olduğuna karar verildi.
BirGün'de yer alan habere göre, Kararda şu ifadelere yer verildi:
"Başvurucu tarafından kullanılan 'saray soytarısı' kelimesinin saldırgan ve rahatsız edici nitelikte bulunmadığı söylenemese de ifadenin müştekinin ifadeleri ile katkı sağladığı politik bir tartışmada kullanıldığı dikkate alınmalıdır. Nitekim ilk derece mahkemesi, müştekinin ifadelerini haksız tahrik nedeni olarak kabul ederek başvurucunun cezasında belirli oranda indirime gitmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle başvuru konusu ifadenin kabul edilebilir eleştiri sınırları içinde kaldığı değerlendirilmiştir.
Anayasa Mahkemesi'nin kanaatine göre mevcut olayda başvurucunun ifade özgürlüğü ile müştekinin itibarını koruma hak ve menfaati arasında derece mahkemesi tarafından adil bir dengenin kurulmasına çalışılmamış başvurucunun adli bir ceza ile cezalandırılmasının demokratik bir toplumda zorlayıcı toplumsal ihtiyaca karşılık geldiği ilgili vyeterli bir gerekçe ile ortaya konulmamıştır.
Bu nedenle başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahelenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır."