AKP ve FETÖ yargısının ‘gizli tanık’ oyunu: 16 gazeteciyi tutuklayanlar TRT ve AA’ya da soruşturma açabilir miydi?

Abone ol

16 gazetecinin tutuklanma gerekçelerinde, farklı dosyalardaki gizli tanık beyanları beyanları yer aldı. Ayrıca, hakimlik tutuklama gerekçesinde Öcalan ile ilgili yayınlar yapılmasına dikkat çekti. Akıllara, AA ve TRT'deki 'Öcalan ve PKK' geldi.

GERÇEK GÜNDEM - FURKAN KARABAY

Türkiye, geçen iki haftalık süreçte gazetecilere yönelik operasyonları konuştu. Son olarak, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, 8 Haziran'da gözaltına alınan 22 gazeteciden 16'sı tutuklandı.

Diyarbakır Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği, 15 Haziran’da, Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Nilgün Kürkaya’nın yıllar önceki beyanlara ve gizli tanık ifadelerine dayanarak tutuklama talebi üzerine, gazeteciler Mazlum Doğan Güler, Ramazan Geciken, Abdurrahman Öncü, İbrahim Koyuncu, Lezgin Akdeniz, Suat Doğuhan, Remziye Temel, Zeynel Abidin Bulut, Serdar Altan, Ömer Çelik, Neşe Toprak, Mehmet Ali Ertaş, Mehmet Şahin, Elif Üngür, Aziz Oruç ve Safiye Alagaş’ı hapsetti.

GİZLİ TANIKLAR VE FARKLI DOSYALARDAN ALINAN BEYANLAR GEREKÇE GÖSTERİLDİ

Savcılığın, gazeteciler hakkındaki “Silahlı terör örgütüne üye olma” suçlamasıyla tutukluluğa sevk yazısında, 2013, 2018, 2019 yıllarında alınan beyanlar gerekçe gösterildi. Nitekim hakimlik de gizli tanık beyanları ve KCK davasında verilen ifadeleri gerekçe göstererek tutuklama kararı verdi.

Gazetecilerin, uzun süre gözaltında tutulmasının ardından yıllar önceki beyanlar ve gizli tanık ifadeleri üzerine tutuklanması, “savcılığın tutuklama için delil bulamadığı bu sebeple farklı dava dosyalarda yer alanlara yöneldiği” şüphesini akıllara getirdi.

GİZLİ TANIKLIK NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Öte yandan savcılığın, gazetecilerin tutuklanmasına gerekçe olarak yıllar önceki gizli tanık beyanlarına yönelmesi ise Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük hukuk katliamlarını akıllara getirdi. Nitekim bir dönemin gözde şimdilerin firari ve hapisteki yargı mensupları, sahte dijital dokumanların yanısıra yalancı gizli tanık beyanlarıyla kumpas davalara imza atmışlardı.

Bununla birlikte, dünyanın ilk gizli tanığı ise New York’taki İtalyan asıllı Vito Genovese ailesinin 30 yıllık üyesi Joe Valachi idi. ABD, mafya içerisindeki “Omerta” yani “suskunluk yasasını” delmek için içeriden bilgi sağlayanları koruma altına almıştı. Böylece Valachi de yüzlerce mafya üyesini ihbar etmişti. Dünyanın ilk gizli tanığı mafya düzenini yıkmak için kullanılmıştı.

Ancak on yıllar sonra, devleti, toplumu, düzeni cebren değiştirmenin yolunu hukukun arka kapılarından dolanarak yapmayı öğrenen Fethullahçı yapılanma, gizli tanıklığı da kumpasları örmek için kullanmıştı.

KUMPAS KURMANIN BİR BAŞKA YOLU: ZEKERİYA ÖZ’ÜN GİZLİ TANIĞI KİMDİ?

Gizli tanıkları Türkiye tarihine sokan ise Fethullahçıların kumpas davalarıydı. 18 Nisan 2007 tarihinde, 5 kişi, Zirve Yayınevi'ni basmış, misyonerlikle suçladıkları Alman uyruklu Tilman Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel'i boğazlarını keserek katletmişti.

Dava daha sonra Ergenekon ile birleştirilmişti, daha sonra Fethullahçıların kumpaslarıyla yüzlerce kişi yargılanmıştı. Yıllar sonra kumpas iddianamesinde, FETÖ’nün davadaki gizli tanığı İlker Çınar’ın FETÖ’cü savcı Zekeriya Öz’ün talimatıyla kumpas kurduğunu dair ifadeleri yer almıştı.

ÇHD, GRUP YORUM, KESK DAVALARININ TERÖRDEN TUTUKLANAN GİZLİ TANIĞI

Öte yandan; Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Grup Yorum, Yürüyüş Dergisi, KESK davalarında verdiği ifadelerle onlarca kişinin tutuklanmasına yol açan kod adı “Ateş” olan bir gizli tanık daha vardı. Gökçer Tahincioğlu 2015 yılında Milliyet gazetesindeki haberinde, o gizli tanığın YPG ile irtibatlandırıldığı, Suriye’ye geçerek burada örgüt adına faaliyet yürüttüğü, Suriye dönüşünde ise PKK/KCK üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandığını yazmıştı. “Ateş” hem “terör” suçlamasıyla tutuklanan isimler hakkında gizli tanıklık yapmış hem de “terör” iddiasıyla tutuklanmıştı.

FETÖ’nün başlattığı, AKP yargısının da devam ettirdiği, ÇHD davasında, avukat Selçuk Kozağaçlı gizli tanıklara dikkat çekmişti. FETÖ üyesi polis memurlarının ürettiği sahte belgelerin olduğu davada, gizli tanık beyanları üzerine tutuklamaya devam kararları verilmişti.

GAZETECİLERİ TUTUKLAMAK İÇİN ORTAYA ÇIKARILAN YILLAR ÖNCEKİ GİZLİ TANIK BEYANLARI

Türk hukuk tarihinde, gizli tanıklarla örülen ve belgelerin olmadığı birçok kumpas dava vardı. Son olarak, Diyarbakır Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nce 16’sı tutuklanan gazeteciler hakkındaki gizli tanık beyanları da dikkat çekiciydi.

Savcılığın tutuklamaya sevk yazısında, PKK ile irtibatı olduğu iddia edilen kişilerin 2018 ve 2019 yılında verdikleri beyanlara dayanarak, Mezopotamya, Sterk TV, Medya Haber, Ronahi, Nevroz TV, Özgür Politika, Çıra TV’nin örgüte yakın olduğunu ifade etti.

Savcılık, “Ezel” adlı bir gizli tanığın 1 Ekim 2019’da verdiği “Basın yayın alanı KCK Kurumlar Koordinasyonuna bağlı olarak faaliyet yürütmektedir. Özgür Gündem, Gündem gibi örgütsel içerikli gazeteler ve çeşitli dergiler dağıtılarak PKK propagandası yapılmakta ve örgüte yeni mensupların katılması sağlanmaktadır” ifadelerini gerekçe göstererek tutuklama talep etti.

Ayrıca, “Firar” adlı bir gizli tanığın da “Söz konusu yayın organları halkı, devlete karşı, kin ve nefrete yönlendirmekte” dediği, “Kadife” adlı gizli tanığın da 2013 yılında verdiği “Basın Komitesi içerisinde bulunan medya organlarına örnek olarak DİHA, Sterk TV, Rojaciwan, ANF, Besta Nuçe'yi gösterebiliriz” ifade gerekçe gösterildi.

Nitekim hakimlik de söz konusu beyanlar ve gerekçeler üzerine tutuklama kararı verdi. Tüm bunlarla birlikte, söz konusu tanıklıklar gazetecilerin tutuklandığı dosya kapsamında olmadığı gibi dosyadakiler ilişkin bir beyan değildi.

GEREKÇELERDEN BİRİ DE “ÖRGÜT BU YAYINLARI İZLİYOR VE OKUYOR”

Gazetecilerin, “silahlı terör örgütüne üye olma” suçlamasıyla tutuklanmalarına gösterilen gerekçelerde ise dikkat çeken ayrıntılar daha vardı.

Hakimliğin tutuklama gerekçelerinde, 2018 yılında Abdullah Bedir isimli şahsın, “Kırsal alanda Sterk TV, Med Müzik, Jin TV, Ronahi TV yayınları” izlenir ifadelerine yer verildi. Yani örgüt mensuplarının bu kanalları izlemesi gazetecilerin tutuklanmasına gerekçe gösterildi.

Öte yandan, tutuklanan gazetecilerden Mezopotomya Ajansı çalışanı Ömer Çelik’in hakimlik sorgusunda, yaptığı bir programda terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesi ele alındı. Ve Çelik’in yaptığı yayınlar ve tanık beyanları gerekçe gösterilerek tutuklama kararı verildi.

GAZETECİLERİ HAPSE YOLLAYAN HAKİMLİK, AA VE TRT’YE DE OPERASYON YAPABİLİR MİYDİ?

Hakimliğin, Öcalan'ın avukatlarıyla yapılan yayına atıf yaparak tutuklama kararı vermesi, akıllara 2019 yılında Öcalan'ın 23 Haziran'a ilişkin çağrıda bulunmasının Anadolu Ajansı tarafından servis edilmesi getirdi.

Yine hakimliğin kararı ayrıca, Öcalan’ın kırmızı bültenle aranan kardeşi Osman Öcalan’ın, 2019 yılında seçim öncesinde devletin kanalı TRT’ye çıkarılmasını akıllara getirdi.

Tüm bunlarla birlikte, akıllara “söz konusu hakimlik, TRT ve Anadolu Ajansı yetkilileri için de tutuklama kararı verebilir miydi” sorusunu getirdi.

Anlaşılacağı üzere, 16 gazetecinin tutuklandığı soruşturma, gizli tanıklar ve farklı dosyalardan alınan beyanlarla örülmüştü. Geçmişte Fethullahçıların kullandığı yöntemler ise “Silahlı terör örgütüne üye olma” suçlaması yapılan kişiler üzerine kullanılıyordu.

MHP'li başkandan AKP'li belediyeye tepki: 'Poz vermeyi bırakın, icraat yapın' Siyaset Mahkum çocuklarıyla bir araya gelen Sarıgül'den 'genel af' çağrısı Siyaset Karamollaoğlu: Merkez Bankası'nın kasası delindi; açığı kapatamıyorlar Siyaset AKP'li belediye diğer AKP'li belediyenin otobüsünü beğenmedi: 'Ancak Afrika’da çalışır' diyerek iade ettiler Siyaset