501 avukattan ortak Boğaziçi bildirisi

Melih Bulu'nun AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Boğaziçi'ne atanmasıyla başlayan süreçte yaşanan hukuksuzluklara karşı mücadele edeceklerini söyleyen 501 avukat, ortak bir bildiri yayımladı.

501 avukattan ortak Boğaziçi bildirisi

Melih Bulu'nun AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Boğaziçi'ne atanmasıyla başlayan süreçte yaşanan hukuksuzluklara karşı mücadele edeceklerini söyleyen 501 avukat, toplumsal muhalefetin tüm unsurlarının yalnız bırakılmaması için mücadele edeceklerini vurguladı.

Avukatların yayınladığı ortak bildiride, "Hemen her gün onlarca öğrenci gözaltına alınmaktadır. Yargı mekanizması da ne yazık ki, öğrencilerin düşünce ve ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri özgürlüğünü koruma görevini üstlenmek yerine, doğrudan ev hapsi ve tutuklamalarla siyasal iktidarın yanında konumlanmaktadır" denildi.

Boğaziçi Üniversitesi'ne 'üniversite bileşeni olmayan' bir kişinin rektör olarak atanmasının haklı olarak tepkiyle karşılandığının belirtildiği açıklamada, "Kayyım rektör uygulaması olarak adlandırılan bu uygulamanın gerek Boğaziçi Üniversitesi teamülleri ile uyumsuz olması, gerekse üniversitelerin özerk ve demokratik yapısına yönelik bir müdahale olması tepkilerin kolektif meşruluk zeminine işaret etmektedir" ifadelerine yer verildi.

501 avukatın yayınladığı ortak bildirinin tamamı ise şu şekilde:

Ocak ayında Boğaziçi Üniversitesi’ne üniversite bileşeni olmayan bir kişinin rektör olarak atanması üniversite bileşenleri tarafından haklı olarak tepki ile karşılanmıştır. Kayyım rektör uygulaması olarak adlandırılan bu uygulamanın gerek Boğaziçi Üniversitesi teamülleri ile uyumsuz olması, gerekse üniversitelerin özerk ve demokratik yapısına yönelik bir müdahale olması tepkilerin kolektif meşruluk zeminine işaret etmektedir.

Öğrencilerin başlatmış olduğu eylemler karşısında, gerek LGBTI+’ların özel olarak hedef gösterilip adeta toplumsal bir linç ile karşı karşıya bırakılması, gerekse öğrencileri ve öğrencilere destek veren diğer protestocuları hedef alan ve işkenceyi de içeren polis şiddeti, protesto ve tepkilerin artmasının temel nedenidir.

Siyasal iktidar bir kez daha meşru ve haklı talepleri dinlemek yerine protestoları şiddetle bastırma yolunu seçmiştir.

Hemen her gün onlarca öğrenci gözaltına alınmaktadır. Yargı mekanizması da ne yazık ki, öğrencilerin düşünce ve ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri özgürlüğünü koruma görevini üstlenmek yerine, doğrudan ev hapsi ve tutuklamalarla siyasal iktidarın yanında konumlanmaktadır.

Bizler, protesto hakkı da dahil olmak üzere, düşünce ve ifade özgürlüğünün, toplantı ve gösteri özgürlüğünün Anayasal birer hak olduğunun bilincinde olan avukatlar olarak, bu süreçte öğrencilerin ve onlarla dayanışan eylemcilerin ve elbette toplumsal muhalefetin tüm unsurlarının yalnız bırakılmaması için mücadele edeceğimizi ve tamamının savunmanlığını üstlendiğimizi bir kez daha vurgulayarak taleplerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz:

• LGBTI+`ları hedef alan nefret söylemi derhal son bulmalıdır.

• Rektörler tüm üniversitelerde demokratik yöntemlerle ve

üniversite bileşenlerince belirlenmelidir.

• Düşünce ve ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin önüne engel olan tüm uygulamalara bir an önce son verilmelidir.

• Kampüslere yayılan ve tüm demokratik protestoları hedef alan polis ablukası ve şiddetine derhal son verilmelidir.

• Ev hapsi uygulamasından geri dönülmeli ve tutuklu tüm öğrenci ve protestocular serbest bırakılmalıdır.

Etiketler
Boğaziçi Üniversitesi protestoları