Erdoğan konuşuyor dolar yükseliyor!

AKP 3 Kasım 2002 tarihinde iktidara geldi. Dolar Aralık 2002 sonu itibariyle 1,4381 TL’ydi. Yani 1,5 liradan daha düşüktü. Peki bugün ne kadar. Bu yazıyı yazdığımda 5 liraya geçti. Seçimlerden önce de 5 bin TL’yi geçmişti.

Seçim için müdahale edilerek 4,5 dolayına indirilmişti. Yeniden tırmanışa geçti. Nerede duracağı ise belli değil.

Yani dolar bu süre zarfında 3,5 kattan fazla artmış oluyor. AKP seçimi kazansın diye TC Merkez Bankası ve Hazinemiz zarar görmüş ne fark eder. AKP Genel Başkanı Başkan oldu mu, AKP seçim kazandı mı? Önemli olan bu.

Şimdi ulusal paramızın neden bu kadar değer kaybettiğine bakalım.

Nedeni belli. Cumhurbaşkanı yasalara göre bağımsız olması gereken TC Merkez Bankası Başkanını Sarayı’na çağırıp; azarlarsa, her gün medya önünde TC Merkez Bankasını itibarsızlaştırırsa, Sarayı’na topladığı muhtarlar önünde aşağılarsa, O Ülke Merkez Bankası’nın kararlarına iç ve dış piyasaların itimadı kalır mi? Tabi ki kalmaz.

Cumhurbaşkanı her gün ekonominin kendi kanun ve dinamiklerini göz ardı ederek ‘’indir faizi, indir dövizi.’’ ‘’Dış güçler ekonomimizi bozuyor’’ deyip ekonomiyi günlük ucuz politik polemiklere boğarsa, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarını muhtarlara şikâyet ederse, kim parasını borsanızdaki menkul kıymetlerinize yatırır. Tahvil, hisse senedi ve benzeri kıymetlerinizi uluslar arsı borsalarda kim alır?. Yatırım yapmak için Ülkenize kim gelir.

İster yerli, isterse yabancı olsun yatırımcı güven ister. İstikrar ister. Ekonomi Bakanı’nız; ‘ dövizin yükselmesi Ülkemizin yararınadır’’ zırvasını ederse sizi ciddiye alır?.

Sabahtan akşama kişilerin parasına, malına, varlıklarına ve işletmelerine el koyup yüksek ücretlerle kayyum atar işletmelerin içini boşaltırsanız size kim inanır?

Yatırımcı güven ister. Güven duyması için hukuk ister. Demokrasi ister. Olağanüstü hal uygulaması ve onun devamı kanuni düzenleme ile yatırımcı hangi adalete, hukuka güvenerek Ülkede yatırım yapacak?

Kriz anlarında; döviz, borsa, faiz üçgenine sıkışan piyasada spekülatörler ve iş birlikçileri vurgunu vururlar. Kazanan spekülatörler, kaybeden ise halk olur.

Anlatılan nedenlerle Ülkeye yatırım için para girmediği için de; iç piyasada döviz kıymetlenir. Kıt bulunur. Bu nedenle de fiyatı yükselir. Dövizin yükselmesinin sebeplerinden bir budur.

Diğer bir neden ise Türkiye’nin borç sarmalıdır. Türkiye’nin 31.12.2017 tarihi itibariyle borcu kamu + özel sektör borç stoku 453.3 milyar dolar yani TL karşılığı yaklaşık olarak 2.2 trilyon etmekte olup, milli gelire oranı %53.3 etmektedir. Daha çok rakam var ama konuyu rakamlara boğmayayım.

Yani; dövizin en büyük müşterisi Devlet ile ithalatçıdır. Devlet ve özel sektör borcunu döviz olarak ödediği için piyasada dövize ihtiyac oluyor.

Ama piyasaya arz edilen döviz, talep edilen dövizden daha az olduğu için yabancının dövizine ihtiyacınız var demektir. Yani Hazine’nizin ve Bankalarınızın borç almaya ihtiyacı var demektir.

POLİTİK ÇIKIŞLAR ‘’VER PAPAZI AL PAPAZI’’ VE DÖVİZ

Türkiye Ekonomisinin en önemli sıkıntısı Sayın Erdoğan’ın ekonomi gibi kırılgan bir sorunu iç politika malzemesi yapmasıdır. Özellikle son 5 yıldır kavga edilmeyen, ekranlarda ‘’ey…’’ ünlemi ile hakaret edilmeyen lider ya da ülke kalmadı.

Politik yargı kararları ile Ülke’nin itibarı zedelenmekte, talimatla tutuklama ve salıverilme yapıldığı yargısı giderek yaygın hale gelmektedir. Ülke ‘’ver papazı al papazı’’ restleşmesine kilitlenmiştir.

Sonuç bu yazıyı yazdığım dakikada 1 Dolar 5.1 TL, 1 Euro ise 6 TL. Allah beterinden saklasın.