Ezikler, dar çevre Özlen Zengin ve Duygu Asena

Önce hakkını verelim : Hatırlayabildiğim kadarıyla ilk defa ‘Kadının Adı Yok’ diyen Özlem Zengin değil rahmetli Duygu Asena’ydı , baş tacı edildi ...

Önce hakkını verelim :

Hatırlayabildiğim kadarıyla ilk defa ‘Kadının Adı Yok’ diyen Özlem Zengin değil rahmetli Duygu Asena’ydı , baş tacı edildi , belki kendi bile bu kadar teveccüh karşısında şaşırdı , sanki feminist bir hareketin lideri filan olarak görüldü . Şimdi hatırlayan yok .

Özlem Zengin aynı cümlenin çok sonrası ucuna takılan , bak sen şu işe !

Özdil bu günkü yazısında kadınları yazmış , çoğunlukla da ilkleri yazmış , zaten sorun burada , ilklerde takıldık sonrası gelmiyor …sadece aynı cümlelerde devamlılık var ,

Mithat Melen’ın yazılarında ve TV konuşmalarında dile getirdiği OECD raporlarına Türkiye’yi geri bırakan ‘Dar Çevre’ olarak geçen çevre sanki aynı kabusların devamı ama o parti ama bu parti , başı örtülü açık fark etmiyor.

Derken sabah oldu erken , birden ortaya ‘Beyaz Türk’ kavramı çıktı , sanki renk farklılığı sorun imiş , dar çevre dışındakiler zenci imiş gibi , elbette bu bir öykünme ,

Entelektüelizm böylesi sefil halde , metaforsuzluk , teşbihde hata olmaz deyip sallıyorlar. Sonrası Dönmeler, Efendiler ki bunlar saptamalara katılın katılmayın ciddi sosyolojik tespitleri olan çalışmalardı ve sonra Beyaz Türkler ise sadece laf.

Ve fakat Beyaz Türk lafı bir sevil , bir yayıl , demiyen, yazmayan kalmasın mı !

Derken farklılıklar diye bir başka gaza getirmeler, Ahanda ‘Diversity ‘ , bizde de var .

Yıllar önce şehirde büyümüş boynunda puşusu gezen bir genç şair tanıdım, Rahmetli İsmet Ay tanıştırdı , cennet mekan olsun İsmet mükrim ve nazik bir insandı parasız bir şaire jest yapmak istedi lüks bir otelde akşam yemeğine davet etti ,illa sende bulun ısrarına dayanamadım , genç şair boynunda puşusu ile geldiğinde kendisini Kürt Prensi olarak tanıttı !

Gülelim mi ağlayalım mı şaşırdık , İsmet’in ‘Aa öyle mi ‘ ‘Bende İngiltere Kraliçesiyim ‘ deyişini unutamam. Son kısım attım herkes ölenlerin ağzından atıyor ya bende heves ettim , tabiki demedi , kırmadık çocuğu kabullendik durumu , susunca kız kardeşini anlattı o da ‘prenses’ imiş . Onu da kabullendik .

Genç adam zeki bir muzurdu , kolay tutundu , yıllar sonra sinir olduğu bir eleştirmenin komşusunun telefonunu nasılsa ele geçirmiş ikide bir kadını oradan arayıp komşuya telefona çağırttırıyordu !

Şimdi Dar Çevre’nin bilge bir adamı oldu , boynunda puşu yok , prenslikten de vaz geçti gibi , umarım telefon işletmelerine de ara vermiştir eleştirmen epey yaşlandı , komşu sağ kaldı mı bilmiyorum. Dar Çevre sevdi çok, ‘Yürü Prens’ dedi.

Dar çevrenin bir güzelliği takılı kaldığı bir siyasi görüşü olmaması , olsa solun ‘abisi’ milyarderin eşi yeni tanıştıklarına ‘siz kimlerdensiniz’ diye sormazdı herhalde. Kitapta okudum , hangisi söylemem meraklısı bulur .

Sanat müthiş ilgi alanları , ama Dar Çevrenin ne icraa kabiliyetleri ne de sanat normlarından haberleri olmaması büyük talihsizlikleri , en zayıf oldukları konudur bakmayın başka ülkelerden o kültürlere hizmetleri karşılığı ünvan aldıklarına .

Dar çevre paradan daha çok gücü sever, bir de derin devlet zannedilmek çok hoşlarına gider .

Türk dar çevresi ezilmişleri pek umursamaz görünür ama ‘Ezikleri ‘ çok sever , hem de çok , ve adamlarını bu eziklerden seçip kutsar .

Görünen o ki , bunu kademeli yapıyor , hepsine de kendini zamanla ‘Beyaz Türk’ zannettirir aralarında zamanla coşup sanki Beyaz Türk diye bir şey varmışcasına patronuna ‘Beyaz Türk ‘ olmayı bile öğretenler bile var , beyefendi ben size hangi içki, hangi çatal göstereyim şeklinde !

Esas Dar çevre aristokrasisi kimi zamanda diğerlerini ispiyonlaması için kendi adına adamı ‘denetçi’ de yapar , bu görevi alan pek memnun olur iyice beyazlaştığını zanneder halbuki hırsı yüzünden muhbir olmuştur ola ola ve gittikçe kararır zencileşir ve kıçına tekmeyi yediğinde aynaya bakıp ‘zencileştiğini ’ anlar , ama kabul edemez ve ‘Bir Beyaz Türk’ olarak diye kendini ilan eder , rengini saklamaya çalışır.

Bu dar çevreye WASP’a nazire LAST (Laik Sünni Türk ) diye ad takanlar da oldu ama tutmadı , zırva her zaman müşteri bulmuyor .

Dar çevre kendi muhalifini yaratmak istedi , naçizane fikrim hepsi bu dahiyane fikrin eseri .

Bir iki yeni meşhur ve zengin olmak isteyen dışında her zaman kullandıklarıyla, yıllarca aynı kadro devam etti , kimseyi işinden etmek istemeyen iyi insanlardı aslında eh eldeki kadrolar ne istenirse yapıyordu , yenileri bunlara eklemlediler .

Hani televizyonlarda olmadıkların bir araya getirildiği ve demokratlaşma ve karşı fikirler diye kakaklanan programlar vardı ya , hep bu fikrin eseri.

Ama yenisi ,eskisi bu ‘Dar Çevre’ ekiplerinin , bırakın ‘demokrasi’ yi ‘Counterculture ‘ yani karşı kültür yaratmayı , gibi yapıp etkileyecek mecalleri bile yoktu , bu işler dolmaca akıl biz takdir ettik oldu ile olacak işler değil.

Detone şarkılar, devamlı para konuşan ‘sanatkar’ sınıfı , Kore dizilerinden apartmalar, özgünü daha beteri tarihle didişen ya da mafia yalakası hukuka tövbe etmiş işlerle doldu ekranlara , her telden çalan TV düşünürleri ;

Covid, Hukuk, , dış siyaset , fizik , kimya , sinema ama ne bulurlarsa konuşanlarla saçma işler tiryakis , bir nevi ‘melting pot ‘ yarattı , yandık , eridik ve bölünmez bir bütün olduk , alın şimdi elementlere ayrılamayan bir garip maden gibiyiz .

Ama hesaplanan bu değildi , aslında iyi oldu , şimdi ne yapacaklar bilemem ülkesini yurt dışına şikayete edenlerden demokrasi ayarı bekliyorlar ,hayırlısı .

Değişim kapıda, medyada tensikatlar yeni bir dönem için elzem, ne var ki ‘Gelen Gideni Aratır’ bu topraklardan çıkma bir Atasözü , ama beni korkutmuyor , çünkü devlet geleneğinin hala dar çevrenin üstü olduğunu düşünüyor ve güveniyorum .

İnşaallah bir aksilik çıkmaz bunu da atlatır hayırlısıyla Dar Çevre’yi emekli ederler. Saygıyla Kayda Geçsin Efendim