Round 2: Kazanan Trump

ABD’de “bin yılın kavgası” olarak nitelendirilen seçimlere iki hafta kala adaylar son münazaralarını gerçekleştirdiler. Belki ABD genelinde çok fazla insanın düşüncesini değiştirmeyecek ama “savaş alanı eyaletlerde” genel kaderi değiştirebilecek bir münazara idi. Bizi ilgilendiren dış politikadan önce gecenin önemli çıkışları hakkında biraz konuşalım istiyorum.

Round 2: Kazanan Trump - Resim : 1

Herkesi memnun etmeye çalışan Biden

Biden kampanyasında aklımda kalan en büyük algı, Biden’ın birbiri ile çelişse bile herkese istediğini vaat ediyor oluşuydu. Partisinin sola yakın isimlerine ırkçılığa karşı mesajlar veriyor, çevreci atılımlar yapacağını söylüyor, sermaye gruplarına gittiğinde ise bunların tam tersi vaatlerde bulunuyordu. Demokrat Partinin sol kanadındaki Sanders ekibine “ bana oy verin sizin politikalarınızı da temsil edeyim” derken ilk münazarada Trump’a “ ben sosyalisti yendim tabii ki de herkese bedava sağlık sistemi getirmeyeceğim” diye çıkışmıştı.

Biden’ın münazara boyu yediği belki de en büyük gol “fracking” meselesinden geldi . Fracking (hidrolik parçalama) doğal kaynaklar çıkarmada kullanılan bir yöntem ancak doğaya zararlı olması ile biliniyor. Asıl önemi ise bu yöntemin en çok kullanıldığı eyaletlerden birinin seçimin kaderini belirleyecek olan Pennsylvania olması. Trump bu eyaletteki istihdama katkısını bildiği için Biden’ı bunun üzerinden çokça yıprattı. Çünkü Trump yönetimi çok daha özel bir seçmen kitlesine hitap ediyordu. Farklı ideolojik grupları ikna etme paniği yoktu. Biden ise hem partisinin çevrecilerini ikna edecek, hem sermaye gruplarını kızdırmayacak hem de Pennsylvania halkını sandığa çekmek zorunda kalacaktı.

Trump “Fracking’e karşısın” dediğinde Biden hayır değilim demek zorunda kaldı. Trump ithamını tekrarladığında Demokrat aday epey öfkeli çıkıştı; “ varsa elinde kanıt internete koyarsın!”. Yaklaşık 5-10 dakika sonra Trump Twitter hesabında Biden’ın defalarca “frackingi bitireceğiz” dediği görüntüleri paylaştı. Sonrasında ise “ Ohio, Pennsylvania duyuyor musunuz? İşinizi elinizden alacak, ona göre oy verin!” diyerek konuyu kapattı. Münazara sonrası yapılan ankete göre fracking yasağına destek demokratlar arasında %65’ten %49’a inmiş. Açıkçası Biden’ın frackingi gerçekten bitireceği yok ama yine de konu hakkında iyi performans veremediğini gösteriyor.

Bu münazarada ilkinin tersinde daha sakin ve kibar bir Trump vardı. Benim de katıldığım eleştiriler yığınını dikkate almış olacak ki seçmen tarafından antipatik karşılanan agresif tavırlarından uzaktaydı.

Covid-19 politikalarında dengeler değişiyor

Belki de en önemli değişim seçmenin Trump’ın covid-19 politikaları ile ilgili düşünceleri oldu. Trump’ın salgını iyi yönetemediği herkesçe biliniyor. Ancak insanlar şu ana kadar olanlardan çok ileride neler olacağına odaklanmış haldeler. Biden karantinaların tekrar başlaması gerektiğini söyledi ve bunun halkta hiç iyi karşılık gördüğünü düşünmüyorum.

ABD diğer batı ülkeleri gibi sosyal devlet anlayışına sahip değil. Bu nedenle de yine bir karantina durumunda bütün vatandaşlarına bakacak gücü yok (ya da parasını harcayacağı başka alanlar var). Bir karantina dönemi daha demek işsiz kalacak, evinden atılacak ve aç kalacak milyonlar demek. Trump ise okullar dahil her yeri açma yanlısı ve şu ana kadar salgını kötü yönetmiş bile olsa insanlar sadece bunun için onu tercih edebilirler. Biden kampanyası daha gerçekçi bir yol izlese bile ABD halkı şu an bu gerçeklikle yüzleşmek istemiyor gibi gözüküyor.

Gecenin ilgi görmemiş bombası ise Trump’tan geldi; “ Ben geldiğimden beri enerji için başka ülkeleri işgal etmemize gerek kalmadı!”

Evet bu cümleyi hali hazırda görevde bir ABD başkanı kullandı. Daha korkuncu ise Trump’a vurmak için hazırda bekleyen medya bunu haberlerin başlığına taşımayı bırakın, tek cümle ile bile gündeme getirmedi. Bir ABD başkanı açıkça ülkesinin enerji için dünya çapında savaşlar çıkardığını itiraf etmişti. Hazır konusu gelmişken bizi de ilgilendiren dış politika tartışmalarına bir bakalım.

Şahin Demokratlar barışçı Trump’a karşı

Açıkçası bu cümleyi genelde tersinden kurmaya daha alışkınız. Ülkenin saldırgan dış politikalarını bugüne kadar Cumhuriyetçilerden izledik. Reaganlardan iki nesil Bushlara ABD dış politikası en kanlı dönemlerini muhafazakarlar yönetimler altında yaşamıştı. Ancak Obama ve Trump dönemleri bunun tam tersi niteliğinde oldu. Trump bir çok meselede başka ülkelerin iç siyasetine karışmış olsa da, kendi danışmanlarına bile karşı çıkarak işlerin savaş boyutuna gelmesinden kaçındı. Bu münazarada da dış politika aynı beklenen tonda geçti.

Biden “benim yönetimim altında haydut devletler haddini bilecek!” gibi sert cümleler kullandı. Trump’ın Kuzey Kore ile ilişkileri stabil hale getirmesinden şikayet etti. Rusya, Kuzey Kore gibi ülkelerle kora kor mücadele vereceğini gösterdi. Zaten kendisinin ülkemiz ve hükümet hakkında tutumlarını biliyorsunuz.

Eğer Biden Ortadoğu politikalarında Clinton ve Obama gibi şahin olmayı planlıyorsa ki öyle gözüküyor NATO ile gerilimleri hat safhaya gelmiş Türkiye ile iyi ilişkiler götüreceklerini düşünmek saflık olur. Türkiye, Rusya ile diplomatik açıdan Obama dönemine nazaran çok daha yakın. Bu da Biden yönetiminin en azından ekonomik anlamda Türkiye’ye karşı saldırgan davranışlar göstermeye itebilir.

Televizyonlarda “bizim için hangisi iyi?” tartışmalarında hep Trump’ın rahip Brunson zamanı yolladığı mektup konuşuluyor. Ben onlarla aynı kanaatte değilim. Trump’ın fevri tavırları ve kabalıklarının Demokratlar elinde Türkiye’yi düşmanlaştırma üzerine kurulmuş sürekli bir dış politika yaklaşımından daha hoş görülebilir olduğu aşikardır.

Ülkemizde de dahil olmak üzere medyanın bütünü Trump’ın bir daha seçilmesinin dünya için facia olacağını söylüyor. Ancak benim anlamadığım şu, iki aday da ırkçı düşüncelere sahip ise iki aday da kendilerine yakın sermayenin çıkarlarını halkın önünde tutuyorsa iki aday da polis reformu istemiyor, çevreci yasalara onay vermiyor, gerçekten çalışan bir sağlık sistemi düşünmüyorsa neden savaş yanlısı olanını tercih edeyim? Sizi bilmem, ben Biden’ın kötünün iyisi olduğuna bir türlü ikna olamıyorum. Önümüzdeki Pazar seçimden önceki son yazım. Seçim süresince muhtemel gelişmeleri anlatacağım, beklerim. İyi hafta sonları efendim.