Gerçekleri kabul etsek iyi olur, yozlaşma/dejenerasyon

KAYDA GEÇSİN Dejenere yani yoz, zehirli, normal fiziki ve moral değerlerini yitirmiş tepetaklak bir gidişi önlemek için nasihat ordusu var ekranlarda ...

KAYDA GEÇSİN

Dejenere yani yoz, zehirli, normal fiziki ve moral değerlerini yitirmiş tepetaklak bir gidişi önlemek için nasihat ordusu var ekranlarda , hemde bu sonuçta payı olanlardan müteşekkil (oluşmuş) ayrıca eleştirdikleri ne varsa sanki kendileri yapmamış gibi bir yüzsüzükle , kahkahalı sohbetlerle utanmadan üstlerine alınmadan konuşabiliyorlar.

Eh çalçene sıkıntısıda yok , fakat bir tane var ki karşısındaki konuklarına sorduğu sorulara kendi cevap veriyor , şöhretleri tanıyarak hala şöhret olamayan bir ezik , ne işi var bunların ekranlarda .

Bu arada Covid 19 yayıldı mı yayılacak mı nedir bu düğünler tarzı tartışmalar maskesiz Bodrum sohbetlerinde yapılınca çok ‘kıymetli’ oluyor, Bodrum’da bir şey olmaz , plajlar, lokantalar filan tamam ama düğünler olacak iş değil gibisininden bir medya mantığı , yeni cinayet sebebi herhalde bu olacak dangalak yayıncılık ..

Siyasi , ticari numaraları , laf ebelikleri çok can sıkıcı ve kimseyi ikna edici değil .

İşin en can alıcı noktası da bu zaten . Etkisizler ben Allahtan diyorum .

Çürüme, çökme, ahlaksızlık , dağınıklık , hovardalık , ayıplanacak davranışlar , prensipsiz, amoral , onursuz , itibarsız hale gelmiş kurumlar , insanlar almış başını gidiyorlar .

Tenor ile basbariton farkını bilmeden kültür programı yaptırılana , nereyi yağlayacağını şaşkın çalçenelere terk edilmiş bir ekran trajedisinde kayboluyoruz.

Çürüyen dilimiz gibi damak tadımız bile kayıp , ‘Vakaaa’ diyen dilini eşek arısı sokmuşlar, ne bulurlarsa tıkınanlar , sabahtan akşama yemek tarif edenler, sevgilileriyle övünüp yanında seyis gibi güzel kadın gezdirmekle çapkın imajından medet umanlarla düşük kalibre sanat , önüne geleni sanatçı ilan edip heykelini dikme ile iyileşmez .

Bütün bunlar küçültücü, rezil,aşağılık bir dönemin yaygınlaşmasının ötesinde ya genetik bir sorun olursa , sanki mutasyon kapıda.

İyi kişiliğimizi , morallerimizi yitirdik, ahlaksız yaratıklar olduk .

Ya bizzat yer alarak ya susarak , istisnalar belkide çoğunluk ama donduk kaldık.

Yeni doğmuş çocuğa tek taş pırlanta takılan bir ülke olduk .

Dejenereasyon bir başına bir şey değil ; elbette insanların sorunlarına ilgisizliği de beraberinde getirdi, cinsel sapıklığı da, kadın dövmek , satmaktan çocuk istismarına her ahlaksızlık eşlik etti kaçınılmaz olarak bu yozluğa . Bu iş böyle ,tek başına gelmiyor .

Adaletsizliğin ise envai çeşidi var , yurt dışına gidip bunları inkar etmekle vatansever olunmuyor , tıpkı ülkesinin kuruluşunun temel prensiplerine ihanet etmekle çağdaş , demokrat olunmadığı gibi .

Ve elbette bilimi umursamazlık da bu yozlaşmaya dahil .

Siyaset bunları nasıl yok edecek , niyet var mı , niye kaç yıldır izliyorlar o zaman , ayrıca artık böyle bir gücü kaldı mı !

Tarih boyu içten yozlaşanlar dışarıdan gelen bir şeylerle şoka girip tekrar ayağa kalkmışlar . Allah emanet , Rabbim bizleri kanlı çözümlerden esirgesin ben siyasetten ziyade görünmeyen aklımıza güveniyorum nereden ve nasıl bilemeden .

Ama şu bir gerçek ki , çözüm ayrıntılarda kaybolan siyasette değil zihinlerimizi yeniden temizlemekte .

Unutmayalım bütün bu melanet bizden çıktı hem de eski ‘iyi insanlar’ olduğumuz zamanlardan başladı en masumumuz sustu , göz yumdu .

Şimdi nasıl oldu da kendimize bile yabancılaşabildik diye hayret

ediyoruz , kabahatli arıyoruz , emperyalizm mi yaptı , yoksa kendimiz ettik kendimiz mi bulduk . ABD’nin üzerine atmak ise kolay yolu , sevsinler .

Bizdik hep biz , başından beri bizdik neden .

Elbette durduk yerde olmadı , yüreklendirildik şeytani prensipleriyle var edilen bir medya tarafından en başta , ve siyasetin vaad , rüşvetleriyle suskun bir televizyon ahalisi oldu , en yeteneksizi bile servet sahibi olan hedonizm’ı çağdaşlıkla karıştıran , hoş herşeyi birbirine karıştıran arsız , ilkesiz bir sınıf hani bu kadarı olmaz dedirten cinsten ve haddini aşmasına izin verildi , yoksa ne güçleri olacak .

Bakmayın medyanın gaygurunun şimdilerde inkar edip popülaritenin halkın tercihi olduğunu söyleyip yediği bokları kendi üzerinden atmasına .

Gerçek şu ki ;

Dünyada da bir gazetenin , medyanın dejenerasyona öncülük kapasitesi küçümsenir gibi değildir , ‘okur arzusu’ bahanesiyle indikçe inebilir ,ve indirir .

Hata etti medya , ve ettirdi, dahası cahildi beteri cahilleştirdi, para uğruna hemde .

Ve insanlığın pis tortularını hiç bir hükümet, devletin kontrol edemiyeceği hale getirene kadar karıştırdı , olan budur , inkar

boşuna .

Bunu yapmak için kalibresi yüksek , ahlaklı olmak gerekmiyor zaten tam aksi ancak görgüsüz, yalancı paçozlar yapabilirdi nitekim öyle oldu .

Bu saptamayı bizden bir Kierkegaard çıkamadı ki o yıllarda işin başlangıcında yapsın , onlar 1800’lerde yapabildikleri için bize 2yy fark attılar,

2.yy projesinden ilk ben bahsettim diyen Karayalçın arayı kapatacakmış , iddialı bayağı, hadi bakalım kolay gelsin .

Şimdi özgürlüklerden yana olduklarını söyleyenler , şu veya bu parti fark etmiyor , bu güne kadar bu planı destekleyenlerin maalesef bu moral çöküşte ve kaçınılmaz imha planında payları , rolleri var .

Şimdilerde nasıl kıvırırız derdindeler , üzüldüler herhalde .

12 Eylülde yazdım hem de ‘Herşeye Karşıyız ‘ diye , Ortadoğuda siyasi mizah yapan tek kadınım , Eşimle Karşı Tiyatroyu kurduk sonra televizyonda karşı olmaya devam ettik .

Turgay Noyan besteledi şarkımızın sözlerini bir nesil bizimle büyüdü , yalılarımız , satmakla bitmeyen köşklerimiz yok ayakta durmaya çalışıyoruz , cesaret ve baş kaldırının getirisi para değildir , şimdi sanki bütün bunları bile biz yapmamışız gibi çıkmış her devrin biti sanki ömründe bir şeylere karşı gelmiş gibi taklidini yapmış , bizleri sevenler, unutmayan değerli insanlar uyarıp duruyorlar , Bu ülkede beğendiği şeyi kendi malıymış gibi almaya alışıktırlar , bunlar ne istedi de almadılar sözü doğrudur , ama anlaşılan tek olamayacağı şeyi , ben olmayı istiyorsa ancak acırım bu kardeşime , boş verin cücelerle uğraşmadım hiç bundan sonra da uğraşmam .

Yanlız da değil üstelik , ‘Çete ‘ bunlar lakin çeteleşme insanlığın çok ayıp bir yozlaşmış formudur, insanlık değildir artık insanlıktan çıkmış dejenere olmuş, bir zamanların geçmiş insanlarıdır çeteler.

Şimdi bizlere kalan yalanların içinde boğula boğula yaşamaya ve yaşatmaya çalışmak zamanı .

İlla yanyana getirilecek , bir başı örtülü bir örtüsüz kadınlar cumhuriyetin 2.yüzyılının, her iki tarz da dayak yerken büyük başarısı .

Anlayın be kardeşler artık anlayın .

Ve kadınlar Kabataş ve benzeri bitmeyen yalan dolanla birbirlerine kabahat bulurken ve aynı zamanda herkesin kafasına göre takıldığı iftira düzeni bir sistemi demokrasi zannıyla kucaklarken sizce hangi global bir plana sanki karşı geliyorlarmış gibi oluyorlar , gidin Allah Aşkına , Kraliçeyi anneannesi gibi göre first lady gördük , ilginç bir Cumhuriyet hassasiyeti.

Bu olup biten bir kişinin suçu öyle mi , yapmayın , çok memnundu herkesler, bankalar komedyenlere komik reklamlar yaptırma yarışındayken , Seda Sayan ‘Güvenilirlik’ te orduyu geçmişken, 2 eşlileri konuk ederken , ve öğleden sonra programlarına tek gelip çift giderken kafasına ayakkabı boyası sürmüş emekli maaşı olan heriflere ekranlardan karı pardon ‘eş’ bulurken , oynama şıkıdım şıkıdım yapıyordu medya ve izleyicileri .

Kendi öykülerimiz mi yazacağız ?

İşte bizim öykülerimiz bunlar , bence yazmayalım unutalım gitsin daha iyi.

Ya da önce Kore yazsın , onu sonra adapte edersiniz dünya çapında olursunuz !

Ne tuttu ilkesizlik , kendi olamama , olduğundan farklı olma hastalığı , banka bile uydu yahu .

Banka demişken , Pırtcı Tombiş’ den vaz geçti , ya da , o da ulufe sırasını savdı , şimdi gözümüzün bebeği Halk Bankası ne diyor reklamında, ‘Önce Halkız sonra Banka ‘ ,

Acaba diyorum sadece iyi bir banka olsanız halk olmayı bize bıraksanız daha iyi olmaz mıydı ?

Başınıza bir şey gelecek diye yüreğimiz ağzımızda zaten, kulağa hoş geldi diye bu slogan seçilir mi

Biz halk olarak ‘ Bizde önce bankayız sonra halk’ ız gibi bir saçmalık diyor muyuz , başımıza bunca gelenden sonra hala aklımız başımızda .

Nedir bu olduğundan farklı olma arzusu , iyi bir banka olmak yetmiyor mu , ayrıca ne demek önce ‘ halk sonra banka ‘ olmak , alakaya çay demle , bahçelerde kereviz bu ne biçim lacivert.

Bu saçma , iddialı sloganlardan ders almıyor siyaset ‘Herşey Güzel Olacak’ dedi sonra adamın, halkın pandemi dahil başına gelmeyen

kalmadı . Büyük söyleme sanatı değil sloganlar.

Büyük konuşmayın lütfen artık .

Peki ne yapacağız ?

Şimdi sora sora Bağdat’a mı gideceğiz, hayır sormakla bu işin içinden çıkılmaz, bilen doğru olanı yapacak .

Bilhassa bu hale getirenler, izleyenlerden uzak durarak.

Sabırla ,Sevgiyle herşeyi kayda Geçirelim, sözümüzü sakınmadan haddimizi aşmadan .

Ama Saygıyla Değil, bu ülkeyi nefretin hikayesi haline getirenlerle işimiz uzun ne sevilmeyi ne saygı duyulmayı hak etmiyorlar , artık bu gerçeği kabul etsek iyi olur.