Toplumsal baskılar ve kalıp yargılar…

Kendisine verilen köşeyi bir siper gibi kazıp içine yerleşen tüm yazarlar gibi; Haftanın bu ilk yazısının girişinde yaşadığımız sürece ilişkin bazı satırbaşları bulacak, yazının ortalarına doğru açıklayıcı örneklerle karşılaşacak, sonunda da kişisel yargımın ne olduğunu öğreneceksiniz…

Kuşkusuz ki artık pehlivan tefrikasına dönen bu iç karartıcı gündemde ayrıntılara çok dalmamak gerek! O nedenle satır başları açarak konuları hatırlatma izni istiyor, tüm bu yaşananların, bu anormal durumun akla uygun, akla yatar bir izahı var mıdır? Varsa nedir? Ya da içinde bulunduğumuz yoğun karamsarlık ve güvensizlik ortamı neyin sonucudur diye bininci kez soruyorum…

Her şeyi bilen ve gören olağanüstü akıllı idarecilerimiz, en iyi bildikleri daha doğrusu tek bildikleri yolla gitmeyi oldum olası çok sevdiler bizim ülkemizde! Nasıl mı? Coşku vererek, milli hisleri okşayarak, krizi fırsata çevirerek duruma hâkim olma…

Örneğin ekranlardan inmeyen, mikrofonları çok seven, kayınpederini aratmayan MBDBB, (açılımı Maliye Bakanı Damat Berat Bey); “Aksiyon planımız var.” derken, kayınpederi; “B ve C planını uygularım” diye açıklama yaptı yaşanan “Kur Fırtınası” üzerine. AKP yöneticilerince yapılan açıklamalara göre; Son 16 yıldır iktidarda olmalarına rağmen yaşanan krizden kendileri dışında herkes sorumlu. Ne iyi değil mi?

Sen kalk İspanya’dan Fransa’ya, İtalya’dan ABD’ye, Britanya’dan Almanya’ya, Japonya’dan Güney Kore’ye, Avusturya’dan Belçika’ya yabancı bankalara borçlan. Sonra da “topyekûn istiklal ve istikbal savaşına hazırız” de öyle mi? Ne iyi!

Sen kalk Samsun’dan Ordu’ya, Trabzon’dan Rize’ye, Hopa’dan Sinop’a, Ereğli’den Yarımca’ya, İzmir’den Dikili’ye, Kuşadası’ndan Marmaris’e, Antalya’dan Alanya’ya, Mersin’den İskenderun’a ve Galata Limanına kadar tüm limanları haraç mezat sat! Sonra da “savaşa hazırız” de öyle mi? Ne iyi…
En ufak projelere, (projecik mi demeliydim?) en şaşaalı törenleri yap, bol katılımlı, çok pahalı temel atma törenleri düzenle, “itibardan tasarruf olmaz” de, düşmanları kıskandır. Yetinme, yüklenici firmaya dolar bazında borçlan ve halka fatura çıkart öyle mi? Ne iyi!

Gaza gelen halk; Dolar bozdurana bedava meyve, bedava çay, bedava oto yıkama, bedava sakal tıraşı promosyonlarında sınır tanımasın. İtirazın olmadığı, itaatin geçerli olduğu, “ben yaptım oldubitti mantığının artık kabak tadı verdiği ülkemizde bu durum doğal sayılsın ve hız kesmeden sürüp gitsin öyle mi? Ne iyi!
Ciddiye alınır fikirleri olmayan, bilimsel dayanakları hiç olmayan, en yakıcı soruları bile geçiştirenlerin itibar gördüğü ülkemizde önemli sorular ve sorunlar ortaya atılınca, önemli cevaplar önceden hazırlanmış olarak tedavüle sokulsun! Örneğin Dolar almış başını gidiyor mu? Hemen; “ekonomik kuşatma altındayız, bu dış mihrakların yeni bir oyunu, silahla yapamadıklarını dolarla yapıyorlar” de ve sıyrıl öyle mi? Ne iyi!

Tren kazası mı oldu, sel mi vurdu, evler mi yıkıldı? “Kadere inanmak lazım, orası kısmetten çıkmış, alınyazısı buraya kadarmış” de sustur öyle mi? Ne iyi!
İş kazaları, sel baskınları, gökyüzünü karartan kuleler, eciş bücüş kötü malzemeli, sıradan işçilikle yapılan beton yığınları ortalıkta satılmayı bekleyen on binlerce bina varken ve iş işten geçmişken! İlgili bakan; “Her önüne gelen müteahhit olamayacak” şeklinde şaka gibi bir açıklama yapsın öyle mi? Ne iyi!
Yazının sonunu AKP’nin 6. kongresine bağlayalım. Efendim! 2001 yılında AKP’nin ilk afişi; “Aydınlığa açık, karanlığa kapalı” şeklinde idi. Şimdi ise; “Birlik, beraberlik ve kenetlenme. Biz iddia değil ispat partisiyiz” sloganı devreye sokulmuş. Kongrede CB yaklaşan yerel seçimler için; “81 vilayetimizi istiyoruz ki bütün şehirlerimiz modern belediyecilik anlayışını görsün” demiş. Keşke birileri kalkıp Ankapark’ı hatırlatsa, çürüyen dinozorları ne yapacağız diye sorsa! Durumun vahameti daha iyi anlaşılır.
Kongreye katılanlar arasında bulunan ve ülkemizde eğitim gören 25 ülkeden 50 öğrenci adına Çadlı gencin; “Türk halkı böyle bir cumhurbaşkanınız olduğu için övünün, gurur duyun” sözleri tam teşekküllü, nurtopu gibi krizlerimiz arasında hem içimizi, hem gözümüzü açtı…
Tüm okurlarımın bayramını bayram tadında geçirmesi dileğiyle…