Hassas ve Uysal Ülkem…

Parmak sallamalı, sert mizaçlı siyaset dünyamızdan, politikanın gri atmosferinden bir an uzaklaşıp gazetelere göz atıyorsunuz. Taciz, intihar, cinayet, iş kazaları vb haberlerinden geçilmiyor. Sonra yüksek tepelerden yorumlar akıyor; “Bir kere oldu bir şey olmaz, bir daha olmaz.” Bu yorum ve yaklaşım karşısında sizin diliniz tutuluyor, yetkili makamlardan ses yok…
Yıl 2018 ülkemizde okuma yazma bilmeyenlerin sayısı 2.5 milyon. Kadınlar çoğunlukta. İçinde “kadın” ve “eğitim” adı geçen bakanlıklardan ve yüksek tepelerden yorum yok…

Sadece İstanbul’da 500 bin ailenin doğalgazı kesilmiş. 500 bin aile su parasını ödeyememiş. Enerji bakanından ses yok…

70 bine yakın öğrencinin öğrenim gördüğü Ankara Üniversitesi, öğrencilerin kendilerini ifade etmek için kurdukları toplulukları kapatma kararı aldı. Örneğin tiyatro, bisiklet, ekonomi ve edebiyat topluluğu başvuruları reddedildi. Rektörden ve MEB’den çıt yok…

Samsun Ayvacık Anaokulu Müdürü öğretmen Nurten Akkuş, eğitimin Nobel’i olarak kabul edilen değerlendirmede ilk 10’a girmiş. İlgili bakanlıktan ses seda yok…

29 Ekim’e yetiştirilmesi için, sırf siyasi şov uğruna, “işten kovarız” tehditleriyle iş güvenliğinden yoksun olarak çalıştırılan ve iş kazalarıyla gündeme gelen yeni havalimanında ölen işçilerle ilgili yetkililerden tek bir açıklama yok…
Almanya ile pazarlık hukukunun ayyuka çıktığı bugünlerde, hukukun üstünlüğü sıralamasında 101. olduğumuz ülkemizde, bundan böyle Bangladeş, Pakistan, Etiyopya, Zimbabve ile boy ölçüşeceğimiz gerçeğine Adalet Bakanlığından ses ve yorum yok...

10 bin 197’si mühendis olmak üzere 2. 5 milyon kişi iş arıyor haberine Çalışma Bakanlığından yorum ve itiraz yok…
Avrupa’nın 50’ye yakın ülkesinin hiç birinde rastlanmayan bir biçimde yürütme, yasama, yargının tek elde toplanması gerçeği. Hem cumhurbaşkanı, hem devlet başkanı, hem iktidar partisi genel başkanı, hem başkomutan, hem devletin başı olan bir sorumluluk. Bir kişiye bu kadar yüklenilmemesi gerekirken, bu durum çok ilginç, çok düşündürücü, çok yıpratıcı iken yol ve dava arkadaşlarından ve iktidar partisinden ses yok!

Ünü ülke sınırlarını aşıp taşan eski başbakan neden olduğu sorunlar için hiçbir pişmanlık taşımadığını söylerken, yine cafcaflı çıkışlarla coşup taşmışken, şişine şişine; “bugün de olsa aynı derin stratejik yolu izlerdim” demişken, hani bırakın pişman olmayı, uykusuz kalmayı, vicdanen sorumluluk duymayı rahat rahat açıklıyor, açıklayabiliyorken, biraz ciddiyet diyen yok…
Örgütlü cehaletin ve onun sırtını sıvazlayanların şaha kalktığı bir dönemde, insanların birbirine düşman edildiği ülkemizde, okuyan- soran- sorgulayan bireylerin istenmediği günümüzde, soru soran robotun bile formatlanıp baştan düzenlendiği politik iklimimizde yönetim kademelerinden ses yok…
Şimdi müstafi başbakana ve yönetim erbabına konuyu değiştirerek küçük bir hatırlatmada bulunma zamanıdır! Bizi yönetenlerin bazen “dostum” bazen “Eyyy” diye seslendiği ülkelerle durumumuz ortada! Kısa başlıklarla ilerlersek;
Hollanda Ankara’daki büyükelçisini resmen geri çekti.
İsveç Dışişleri Bakanı Türkiye’ye yapacağı seyahati iptal etti.
Fransa ile tonu ve dozu her an artan sözel itiş kakış hat safhada…
İtalya basını CB’nın Papa ile görüşmesinden çok mutfağa sokulmayan “çeşnicibaşı” olayını yazdı.
Almanya ile ilişkiler malum.
İngiltere’nin ne yapmak istediği ortada!
ABD Dışişleri sözcüsü “Osmanlı tokadı” çıkışı için; “Komik yoruma cevap vermeyeceğim” dedi.
Türk vatandaşları için vizesiz Avrupa mı dediniz? Stratejik derinlik miydi bunun adı? Pardon…