Ekonomi ve seçmen tercihlerinin değişim hızı

Yeni çalışmamızda henüz 15 gün önceki araştırmamıza göre ekonomik iyimserliğin ortalama 3 puan gerilediğini görmekteyiz.

Bunun sebebi hiç kuşkusuz 30-40 gün içinde doların yüzde 40 kadar değer kazanması ve buna bağlı ortaya çıkan zamlar.

Her seçmen aynı zamanda bir tüketici. Tüketicinin yarına olan güveni düştükçe iktidara ve cumhurbaşkanına güveni de aynı şekilde düşüyor.

Seçmen "ekonomi kötü" dediği zaman değil, "ekonomi düzelmez" dediği zaman tercihlerini değiştiriyor.

Bu sebeple olsa gerek güven endeksi ile iktidar oyları hep aynı paralelde ilerliyor ve şu anda güven endeksi de tarihin en dip döneminde.

Ekonominin seçmenin ana gündem maddesi olduğunu Deva Partisi’nin oy oranlarından ve Ali Babacan'ın yükselişinden de ölçebiliyoruz.

İktidar bundan önce hızla güven kaybetti artık hızla oy kaybetme evresine girdi.

İktidardan kaçan oylar daha çok merkez partilerde toplanıyor. Bu sebeple Memleket Partisi, Yeniden Refah ya da Zafer partilerine anketlerde pek rastlamıyoruz.

Bir kısım iktidar seçmeni ise kararsız kalmakta. Bu seçmen ekonomiyi izliyor, bu konuda kim daha ikna edici olursa oraya oy verecek.

Bundan kararsızlar artıyor gibi bir sonuç çıkmamalı çünkü kararsızlar artmıyor. Seçmenin bir kısmı kararsızlara geçiş yaparken epeydir kararsız olanlar ise hızla muhalefete geçiyor. Geçtiğimiz ay kararsızlar 15 seviyesindeyken şimdi 12 seviyesinde.

Ancak bunların çoğunluğu yeni kararsızlar ve AKP ile MHP'den gelen seçmenler.

Biz bu kararsızları orantısal dağıttığımızda CHP ve AKP aslan payını alıyor.

Ancak seçimde bu böyle olmayabilir çünkü bu kararsızlar çoğunlukla sağcı.

Seçimde kararsızların dağılımı bizi şaşırtabilir. Bu durumda İyi parti, Deva, Saadet ve Gelecek Partisi anketlerimize çıkan oranların üstünde CHP ise bir miktar altında kalabilir.

Bu durum Meclis aritmetiğinde ciddi bir değişikliğe sebep olmasa da biz bu konudaki çekincemizi bildiriyoruz.

Meclis aritmetiği için önemli olan ittifakların ve ittifak dışı partilerin alacağı oylar.

Bu noktada Cumhur İttifakı’nın -hata payı da gözetilirse- maksimum 38-39 oranlarının da kalacağını, Millet İttifakı’nın -Deva ve Gelecek partileri de katılırsa- yüzde 55 civarı oy alabileceğini görüyoruz.

HDP anketlerde hep olduğundan düşük çıkıyor bu sebeple HDP yüzde 13-15 aralığında bir oy alabilir.

Böylece Meclis’te Millet İttifak’ı 300 milletvekilini rahatça yakalayacaktır.

Anketimiz hem asgari ücret, hem MB faiz indirimi kararından 1 gün önce bitti.

Yani ankette ne doların 17 liraya tırmanmış olmasının hükümet için negatif yansıması ne de asgari ücretin olası pozitif yansıması ölçülemedi.

Ancak geçmişten gelen bazı tecrübelerimiz var.

Asgari ücretin beklenenden fazla olması toplumun bir kesimini mutlu etse de parti tercihlerini bir anda değiştirmeyecek. Önemli olan seçim günü o ücretin alım gücü ve daha önce de söylediğim gibi seçimden sonra ekonomiye güvenme seviyesi olacak.

Ayrıca asgari ücreti neredeyse orta sınıf gelirine getirmek, orta sınıfın da beklentisini artıracak ve bu beklenti karşılanmaz ise oradan daha büyük bir kopuş olabilecektir.

Orta ve uzun vade de ise doların negatif etkisi daha fazla olabilir zira enflasyon hem tüketiciyi hem de maliyeti artırması sebebiyle üreticiyi zora sokar.

Tüketici kısmını zaten anlattım, üreticiye etkisi ise işsizlik olarak dönebilir ki buna artan işçilik ücretlerini de dahil ettiğinizde işsizliğin önemli seviyede artması sürpriz olmaz.

Tüm bunlardan dolayı bugünün değil Şubat, Mart anketlerinin çok daha önemli olduğunu düşünüyorum.

Enflasyon ve işsizlik patlarsa AKP ve MHP bu oranları mumla arar.

MHP demişken, MHP'nin AKP'den daha hızlı gerilemesinde, ekonomik krize karşı, AKP ve Erdoğan'ın da ötesine geçip, inkarcı bir dil belirlenmesinin etkili olduğunu düşünüyorum.

Etiketler
Kemal Özkiraz