Hayatın ne provası var, ne de plan yapmaya geliyor…

Taliban kadınları iş hayatından uzaklaştırmaya devam ediyor. Kabil Belediyesi çalışan kadınlara; “Artık işe gelmeyin!” talimatı verdi. Sadece binalarda kadın...

Taliban kadınları iş hayatından uzaklaştırmaya devam ediyor. Kabil Belediyesi çalışan kadınlara; “Artık işe gelmeyin!” talimatı verdi. Sadece binalarda kadın tuvaletlerini temizleyenlerin işe devam edebileceklerini söyledi. Şimdi bir an durup düşünelim ve Afgan hemcinslerimizin yerine kendimizi koyalım. Böyle bir muameleyi kim ister? Ya da hangi kadın hak eder?

Şimdi iç açan bir haber için Arnavutluk’tayız!

Arnavutluk’ta 17 kişilik yeni hükümette 12 bakanlığı kadınlar üstlendi. Böylece Arnavutluk Kabinesi yüzde 70 ile kadınların en yüksek oranda temsil edildiği kabine oldu. Bu oranı 8 erkek 14 kadın bakanla İspanya, 36 bakanlıktan 18’ini kadınların üstlendiği Kanada izliyor…

Arnavutluk’tan Afganistan’a uzanınca hayatın provası var mı? Ya da hayata dair planlar yapmak işe yarar mı? Bu sorular yanıta muhtaçtır.

Bu girişten sonra bazıları kalkıp insanlık hali tabii, bazen olur böyle şeyler dese de bazı ülkelerde fazla iyi niyet, fazla özveri asla cezasız kalmıyor. Afganistan örneğinde olduğu gibi…

Gelelim bu konuda özel eğitim aldıklarını düşündüğüm yaratıcılıkta sınır tanımayan AKP’li vekillerin ilginç buluşlarına! Çorum milletvekili ve Adalet Komisyonu Üyesi O. Kaya diyor ki; “Sn. Erdoğan 2023’te seçilmezse hep beraber yanıp biter, kül oluruz.” İyide sayın vekil! Belki kendi geleceğiniz ve makamınız adına bu ilginç yaklaşımınız geçerlidir de! Geriye kalanlar niye yanıp, bitip, kül oluyor onu anlamak zor…

Bitmedi! Biter mi? Yine birkaç yıl önce Esenyurt ilçesinde belediye başkanlığına adaylığını koyan M. Alataepe demişti ki; “Burayı kaybedersek, Kudüs’ü, kaybederiz! Esenyurt’u kaybedersek, Mekke’yi kaybederiz, İslam’ı kaybederiz!” Kudüs, Mekke, İslam, Esenyurt? Derken bu nasıl bir algı operasyonudur? Bu nasıl bir bakış açısıdır? Bu sorulara verilecek yanıt bulmak zor ki ne zor…

Şimdi soralım ve hatırlatalım! Eyyyy yaratıcı vekiller unutmayınız! Bu ülkede eskiden nasılsınız diye sorulduğunda insanlar; “İyiyim! Eh işte! Türkiye gibi! İdare ediyoruz! Buna da şükür! Sağlığımız şimdilik yerinde!” gibi cevaplar verirlerdi. Şimdi; “Vallahi açız!” diyorlar. Bu cevap sizin izin bir şey ifade ediyor mu?

Ya da kamuoyunun çok doğru, çok haklı, çok önemli uyarılarına rağmen gençlerine barınacak yer bulamayan, bunun için adam atmayan, yurt bulamadığı için parklarda sabahlayan gözbebeğimiz gençleri; “gözünüze, dizinize dursun!” diye azarlayanlar sayesinde ülkenin geldiği yerden memnun musunuz?

Kendi konforlu alanlarından asla ödün vermeyen, hırslı, hırçın politikalarını göze sokarak akılcı, gerçekçi, faydacı adımlar atmayan, anti demokratik atamalardan vaz geçmeyen, akademiyle hesaplaşan, günlük ortalama 5 tweetle pandemiyi yöneten, her attıkları adım için zafer çığlıkları atanların ülkeyi getirdiği için ne düşünüyorsunuz?

Bu sorular havada kalmaya mahkûmdur, muhtemelen bunu da yuttururuz diye düşünenlerden misiniz?

Yaptığınız ve yapacağınız açıklamalar bir tesadüf müdür? Hesaplı kitaplı adımlar mı?

Başlığa dönersek! Hayatın provası var mı? Bazıları için yıldızlar hep parlar mı? Nokta…