Avrupa kıskanıyor ve Erdoğan'ın tuzağı…

Gençliğimde sinemalarda iki film birden diye afişler vardı. Tek bir bilete iki film seyrederdiniz. Bugün dedim ki iki ayrı konuyu gündeme taşıyayım. AKP'li...

Gençliğimde sinemalarda iki film birden diye afişler vardı. Tek bir bilete iki film seyrederdiniz. Bugün dedim ki iki ayrı konuyu gündeme taşıyayım.

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sık sık, "Avrupalı bizi kıskanıyor" diyor ya, yüzde 21 büyüdük ya, o halde neden kıskandığına bir örnekle bakalım.

Dünyanın en önemli markalarından Almanya'nın Mercedes'ini, BMW'sini, Opel'ini, Audi'sini örnek alalım.

Almanya'da otomobillere %19 KDV uygulanıyor.

50 bin Euro değerinde Alman malı bir otomobil alırsa Alman vatandaşı Alman maliyesine yüzde 19 KDV olarak;

- 9 bin 500 Euro ödüyor…

50 bin Euro değerinde bir araç Türkiye'ye ithal edilince;

ÖTV+KDV= 51 bin Euro

Mercedes fabrikası ürettiği araç için ne kadar kÂr ediyor bilmiyorum ama diyelim ki yüzde 10 kazanıyor:

Mercedes'in kazancı: 5.000 Euro

Alman Maliye Bakanlığının kazancı: 9 bin 500 Euro

Hazine ve Maliye Bakanlığının kazancı: 51 bin Euro

Eee… Avrupa Türkiye'yi kıskanmasın da kim kıskansın ki?

SİYASET-DİYANET

AKP'de İslami kesimle siyaset ise ağırlık olarak cemaat ve tarikatlarla, şeyhler ve Şıhlarla yürütülür.

Son günlerde bir de Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ön plana çıkartıldı.

Devlet protokolünde 40 basamak yükselmeleri, askerî okulların ve Adli Yıl açılışlarında Arapça ve Türkçe okumalar yapması bilinçli yapılıyor.

AKP ve MHP oylarının hızla erimeye devam etmesi ve üstüne üstlük Erdoğan'ın da şahsi oy kabına uğraması anlaşılan o ki panik yarattı.

Yeni siyasi kavram arayışı içinde yine, yeniden İslami adımlar atmaya başladılar. Çünkü artık türban siyaseti de cami siyaseti de oy kaybını önlemiyor.

Yeni siyasi adım olarak da Diyanet'i seçtiler.

Amaçları Diyanet Başkanı ile muhalefeti avlamak.

İslami kesimi konsolide etmek için muhalefet partilerini tuzağa düşürmek.

Bekliyorlar ki Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener, Diyanet'in devlet protokolünde 40 basamak yükselmesine ve resmî törenlerde dua okumasına karşı çıksın ve tepki göstersinler.

Onlar da seçmenlerine, "Gördünüz mü duaya bile tahammülleri yok" desinler.

Gördüm ki Kılıçdaroğlu da, Akşener de bu tuzağa düşmediler.

ERBAŞ

Diyanet'in Başkanı Ali Erbaş, "İnanç insan ile Allah arasında olsun diye ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Bu durum hayatın içinden konularda, inancın ikinci planda kalmasına yahut inancın hayatın dışına itilmesine sebep olmaktadır" dedi.

Elbette inancım Allah'ım ile benim aramda sen kimsin ki?

İnançlarımızın hayatımızın dışına itildiğini nereden biliyorsun ki bu iftirayı atıyorsun?

Allah ile kul arasına girmeye ne hakkın ne de haddin var Ali Erbaş…

CHP

Doğru Yol Partisi'nde de siyaset yapmış olan CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu'na AKP'nin bu kurnaz siyasetini sordum. Kuşoğlu dedi ki;

- "Siyaset Müslümanlığı yapıyorlar. Diyanet İşleri Başkanı'nı da İslamiyet'e ve siyasete alet ediyorlar.

Siyasette ve ticarette İslamiyet olması doğaldır ama devletin dini olmaz, devlet dini siyasete alet edemez.

Hazreti Peygamberimiz döneminden bu yana dindeki tüm bölünmelerin nedeni İslamiyet'e siyaset karışması sonucu ortaya çıkmıştır.

Biz insanlarımızın dini ile devletin din anlayışını ayırıyoruz. Kimse toplumu din anlayışı ile dizayn edemez.

İşte Taliban'ın işte IŞİD'in İslamiyet anlayışı ortada.

Onlar Müslüman ise biz değiliz, biz Müslümansak onlar kesinlikle Müslüman değil.

Devlet hayatında devleti yönetenler topluma kendi dini anlayışlarını empoze etmeye kalkışırlarsa ve din üzerinden siyasi düzen sağlarsa bu toplumsal yaşamımızda büyük sorun yaratır.

Devlet insanların dinine ve inancına karışmaz ama özgürce yaşamaları için gerekli ortamı da hazırlar."