MEB Teftiş Kurulu Başkanı’na kimler ‘ince ayar’ çekti?

Şaşırmayın! Geçtiğimiz yılın son günlerinde Atıf Ala’ya, daha doğrusu onun “bakan adına” imzaladığı meşhur kararlarından birine, ‘ince ayar’ çekildi. ‘İnce ayar’ dediğime bakmayın, aslında gecikmeli de olsa çöp sepetine atıldı.

Bu ‘ince ayar’ algılanmadığı için de yapılan iş birçok mecrada sıradan bir haber olarak yer aldı. Örneğin; MEB merkez teşkilatındaki rant ve koltuk çeteleri ve kontrollerinde olduğu iddia edilen malum internet siteleri bile bunu, algıda seçiciliklerinin gereği, kendilerine dokunduğu ölçüde yalnızca bir “revizyon” olarak gördüler.

Ancak ne bu “revizyon”a ne de bunu yapanlara karşı cepheden bir tutum sergileyebildiler. Yalnızca sözüm ona “Özel Haber” ibaresiyle kendilerine “züğürt tesellisi” babından paye çıkarmakla yetindiler. Oysa bu olay 16 Aralık’ta haberleştirilmişti1 ve “Özel Haber” sözü de fasaryadan ibaretti.

Keza bu işin Atıf Ala boyutunu da ya algılayamadılar ya da algıladılarsa bile ne diyeceklerine bir türlü karar veremediler. Bundan dolayı olsa gerek ki yaptıkları sözüm ona “Özel Haber”lerde olup bitenlerin bu kısmına ilişkin zerre bir imada bile bulun(a)madılar.

Peki; bu karar neydi? Bu ‘ince ayar’ı kimler çekmişti?

Bir Vali ile Bir MEM Müdürü

MEB deyince akla, onun görünen yüzü olarak, Ziya Selçuk geliyor olsa da o kimseye, hele hele Atıf Ala’ya, “bakan adına”, yani kendisi adına altına imza attığı kararlardan dolayı bile ‘ince ayar’ çekebilecek halde değildi. Bu durum ne Atıf Ala’nın ve onun başında bulunduğu Teftiş Kurulu’nun üstün başarılarından kaynaklanıyordu ne de Ziya Selçuk’un söz konusu başarılar karşısında gün geçtikçe artan hayranlığından! Nedeni elbette malumdu! Elbette anladınız “malum” olanı!

Ancak Ziya Selçuk’un yapamadığını, ne hikmetse, bir ilin, yani Diyarbakır’ın kafa kafaya veren valisi ve il milli eğitim müdürü yaptı. Atıf Ala’nın yaklaşık beş buçuk ay önce, yani Temmuz başlarında “bakan adına” imzaladığı bir karar ya da bir rapor vardı.

Atıf Ala, bir yolsuzluk soruşturması kapsamında ve “ihaleye fesat karıştırma” iddiasıyla açığa alınmış olanlar arasından birini, diğerlerinden ayırıp göreve başlatılmasının yolunu açan, “çok özel” bir rapora/karara imza atmıştı. MEB Teftiş Kurulu Başkanı’nın bu imzayı hangi güçlü motivasyona dayanarak attığını, şimdilik, bilme ve söyleme olanağımız yok elbette!

Ancak bakanlık çevrelerinden edindiğimiz bilgilere göre Atıf Ala bu imzayla, tabiri caizse şöyle demişti: Bikerecik yapılmıştır! Bir kereden bir şey olmaz!

Atıf Ala’nın Hükümsüz Kararı

Ne var ki bu karar hem MEB ve Teftiş Kurulu çevrelerinden bazı kişilerce hem de Diyarbakır Valiliği ve İl Milli Eğitim Müdürlüğünce aynı değeri taşımıyordu. Atıf Ala’nın “bakan adına” imzaladığı, anayasanın ve mevzuatın uygun görülen maddelerini takla attıran bu rapor/karar, iddialara göre özellikle hukukçu kimliğine de sahip Vali Karaloğlu için oldukça problemliydi. Ancak ne hükümsüz sayabiliyordu ne de açıkça itiraz edebiliyordu.

Bir bakanlık müfettişi bu durumu şöyle ifade ediyordu: Atıf Ala’nın altına imza koyduğu bir karara itiraz edebilecek, onu uygulamayacak bir vali, hele hele bir il milli eğitim müdürü hiç tanımıyorum.

Bundan dolayı da ilk iki ayı Feysel Taşçıer döneminde olmak üzere, yaklaşık üç buçuk ay boyunca Atıf Ala’nın imzaladığı raporun gereği yapılmadan sürüncemede bırakılmıştı. Tabiri caizse bir biçimde savsaklanmıştı.

Ancak iddialara göre Ankara’dan birilerinin yeniden devreye girmesi, hatta danışmanlar içinden bir başdanışmanın Diyarbakır’a kadar gelip görüşmeler yapmasının da etkisiyle, Ekim ayının son günlerinde, rapor doğrultusunda gerekli “olur” verilmiş ve ilgili kişi, eski görevine başlatılabilmişti. Yani yaklaşık üç buçuk aylık gecikmenin ardından Atıf Ala’nın hükmü meri kılınmış ve bir biçimde onun da iradesi yerini bulmuş, sözü ve imzası boşlukta bırakılmamış, tabiri caizse gönlü hoş tutulmuştu.

İki Ay Sonra

Bunun hükmü hepi topu iki ay sürmüştü. Çünkü iddialara göre, Vali Münir Karaloğlu ve İl Milli Eğitim Müdürü Yüksel Arslan, bir yandan buna “olur” verirken, diğer yandan da İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde değişim hazırlıkları yapıyorlardı. Ve Atıf Ala’nın “Bir kereden bir şey olmaz” mealindeki kararını kısa süre sonra hükümsüz kılacaklarını hesaplıyorlardı.

Nitekim hesapladıkları gibi de oldu. Fincancı katırlarını ürkütmeksizin yaptıkları gerekli hazırlıkların ardından, Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürü Yüksel Arslan, Aralık ayının ilk günlerinde Bakanlığı ziyaret etti. İddialara göre, yapmayı düşündükleri değişikliklere ilişkin, MEB bürokrasisi nezdinde nabız yokladı. Dönüşte de Bakanlıktan edindiği izlenimler doğrultusunda listeye son hali verildi.
Aralık ortalarına doğru hazırlanan ve ayın 16’sında da basına sızan/sızdırılan listeyle Atıf Ala’nın “Bir kereden bir şey olmaz” diyen ünlü kararının hükümsüz kılındığı duyurulmuştu. Çünkü o karar doğrultusunda görevine iade edilen İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Serkan Batur’un, bu iade kararından yaklaşık 50 gün sonra, görev değişikliği gerekçesiyle “Araştırmacı” kadrosuna alınması teklif edilmişti. İddialara göre, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılığından alınmasının gerekçesi olarak da medyada çıkan haberler gösterilmişti. Peki; sizler buna inandınız mı?

Ancak burada da hassas bir denge gözetilmiş, bir ‘ince ayar’ çekilmişti. Görevden alınması teklif edilen diğer il milli eğitim müdür yardımcılarından bazılarının öğretmen olarak görevlendirilmesi önerilirken, Serkan Batur’un “Araştırmacı” sıfatıyla İl MEM’de kalması tercih edilmişti.

Yukarıda sözü edilen Bakanlık müfettişine göre bunun anlamı, Atıf Ala’ya “Sayın Başkan sizi görmezlikten gelmiyoruz. Bizi anlayın! Bakın sizin hassasiyetinizi de gözetiyoruz” mesajıydı. Ve müfettiş ardı sıra şöyle diyordu: Hocam, bu ince mince değil, kalın mı kalın bir ayar! Burada mesele Atıf Ala’nın bunu ne kadar sürede idrak edeceği… Sonra da ne yapıp yapamayacağıdır. Bekleyip göreceğiz! Bakalım Vali ve İl Milli Eğitim Müdürü bu yaptıklarının ardında ne zamana kadar durabilecekler? Ya da durabilecekler mi?

Bir başka Bakanlık bürokratı içinse bu gelişmelerin anlamı şuydu: Atıf Ala’nın kararını “Aklama”. Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu ve İl Milli Eğitim Müdürü Yüksel Araslan’ın, Atıf Ala’nın imzasına dayalı kararın yükünü omuzlarında taşımak istememesi. İl Milli Eğitim Müdürlüğü kadrolarında değişim gerekçesine sığınarak bu yükü sırtlarından attılar.

Velhasıl, Atıf Ala için yıl kimilerine göre ‘ince’, kimilerine göre ‘kalın mı kalın bir ayar’la sonuçlandı. Kimilerine göreyse meşhur kararının ‘aklanma’sıyla… Peki; sizce?

****

Yeri gelmişken soralım: İstanbul BİLSEM için, Atıf Ala’nın MEB Teftiş Kurulu müfettişlerinin verdiği karara kimler ‘ince ayar’ çekebilecek? Bakalım! İstanbul Valisi ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı, Bakanlık Müfettişlerince hazırlanan, öğretmenlerin şikâyet ve taleplerini görmezlikten gelen ve İstanbul İl Maarif müfettişlerinin de cezalandırılmasını isteyen karara ilişkin herhangi bir şey yapacaklar mı? Örneğin; “Maarif Müfettişlerinin ceza almasına engel olduk. Onları kurtardık. Bu bize yeter! Gerisi önemli değil” mi diyecekler? Yoksa BİLSEM öğretmenlerinin “mobbing” şikâyetlerini de dikkate alan bir çözüm mü bulacaklar? Şimdilik, bekleyip göreceğiz!

Etiketler
MEB