“Ahdim olsun! Manifestosu!

Başlığımın Arapça başlayıp, Marks ve Engels’in dolaşıma soktuğu yabancı bir sözcükle bittiğini ve bunun dil kurallarına aykırı olduğunu biliyorum. Ama yüksek...

Başlığımın Arapça başlayıp, Marks ve Engels’in dolaşıma soktuğu yabancı bir sözcükle bittiğini ve bunun dil kurallarına aykırı olduğunu biliyorum. Ama yüksek tepeler kullanınca halk haydi haydi kullanır…
Şimdi başlığa çektiğim “Ahdim olsun manifestosunu” yeniden ve bir kez daha ama gözlerinizi kapayarak dinleyin veya üçüncü bir gözle bakmayı deneyin, olmadı kendinizi yabancı bir ülkenin gözlemcisi var sayarak değerlendirin. Tamam mı? Oldu mu? Önerilerimi dikkate aldınız mı? Şimdi sırayla gidelim;
CB’nın seçim vaatlerini duyan da onu ve ekibini muhalefet partisi sanmaz mı? 16 yıldan beri ülkeyi kimin yönettiğini sormaz mı? Bugüne kadar neredeydiniz “Ey Muhteremler!” demez mi? Aynı seçmen yetinmeyip yemin soslu manifesto için seçim şart mıydı diye aklından geçirmez mi?
Soruları uzatmak mümkün geçelim. Bugüne kadar gerçekleştiremedikleri, ancak seçilirlerse yapacaklarını vaat ettikleri neymiş kısaca göz atalım.
- Bireysel özgürlükler güvence altına alınacakmış! (16 yıldır özlemi duyulan ve yapılmayan)
-Kadınlara yönelik cahiliye dönemlerinin adetleri çiğnenecekmiş! (ne demekse?)
-Gençlere alan açılacakmış! (16 yıldır unutulan)
-Türkiye küresel güç olacakmış! (Asrın lideri sayesinde zaten küresel güç olunmamış mıydı? Biz öyle anlatıldıydı!)
-Faizler, enflasyon, cari açık düşecekmiş! (bunu hanlar, hamamlar, saraylar yapınca, uçak filolarını artırınca düşünseydik keşke)
-İstihdam artışı sağlanacak, yeni fabrikalar açılacak, dar geliri yurttaşların yaşam standardı artırılacak, vergi yükü adil hale getirilecekmiş! (bu vaatler fabrikalar satılınca düşünülseydi)
Şimdi seçmen haklı olarak sormaz mı? Ya da sorar mı?
Çok geniş anlamda imkânlarınız varken, sayısal ağırlık elinizdeyken (el kaldırıp indiren 350 vekilden söz ediyoruz), gece yarıları çıkarılan kanunlar, KHK’lar OHAL’ler elinizi güçlendirirken neden tüm bunlarla baş etmediniz?
Şimdi toplum kalkıp; 16 yıldan beri Meclis çoğunluğu sizde, tek adam- tek lider- tek söylem sizde, hep aynı lider, hep aynı ses, hep aynı söz sizde, daha önceleri neredeydiniz demez mi?
16 yıldır uzayan iş- aş kuyrukları, 1 milyonunun diplomalı olduğu 6.5 milyon işsiz, işsiz ordusu 87 ülke nüfusunu geçen Türkiye, ayda ortalama 30 kadının öldürüldüğü bir ülke görmezden gelinirken birden bire, 2018’den geçtim, 2023 değil, hatta 2053 bile değil, 2071’in hedef alındığı bir memleket için tarihin önünde, ecdadın huzurunda, şehitlerin şahitliğinde ant içenlere ve ülkeyi şaha kaldıracak olanlara aklı selim sormaz mı? Bu kolay unutulmayacak sayıları ve fotoğrafları görmek için aklınız yeni mi başınıza geldi diye…
Görünen o ki! Adalet ve kalkınmanın sergilediği adalet ve kalkınmadan(!) artık bıkan halk, yorulan insanlar, umutsuz milyonlar, yüzü gülmeyen gençler, mutfaktaki yangını söndürmeye çalışan kadınlar; yeni bir yüz, yeni bir söylem, yeni bir sayfa, yeni bir rüzgâr estirenden yana olacak. Bağırmayan, ötekileştirmeyen, barış diyen, kardeşlik diyen bilgisi- birikimi- analiz yeteneği olan, esprili rahatsız etmeyen bir üsluba sahip olan biri halkın umudu olacak.
Gidişat o yönde…