Ah Selvi, vah Selvi…

Abdülkadir Selvi, "Kılıçdaroğlu FETÖ'yü aklıyor" diye AKP ve Saray adına verilen görevi yapmaya devam ediyor. Bu Saray kaynaklı ifadeye kargalar bile güler...

Abdülkadir Selvi, "Kılıçdaroğlu FETÖ'yü aklıyor" diye AKP ve Saray adına verilen görevi yapmaya devam ediyor. Bu Saray kaynaklı ifadeye kargalar bile güler ki, ciddiye alıp üzerinde fazla da konuşmaya ve yazmaya gerek yok.

12 Eylül darbesinde TRT dışında ne televizyon, ne cep telefonu vardı. Sabaha karşı evlerinden derdest edilen Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve Halil Şıvgın'ın evinde saklandıktan sonra teslim olan Alparslan Türkeş tanklara, silahlı askerlere nasıl karşı koyacaklardı?

Milleti direnişe nasıl çağıracaklardı.

O günün koşullarını yaşayanlar bilir. Ölen gençlerin acıları yaşayanların hala yüreklerindedir.

Millet darbe oldu diye sevinmişti!

Elbette keşke darbe olmadan seçim olsa, siyasi istikrar sağlansaydı…

Selvi dedi ki;

"Demokrasi tarihimiz aynı zamanda darbeler tarihi."

Kesinlikle katılmıyorum.

29 Ekim 1923'te Cumhuriyetin ilanı, 7 Ocak 1946'da Demokrat Partinin (DP) kurulması ve 1950 genel seçimlerini kazanması ile demokrasinin son adımı atıldı.

70 yıldır çok partili demokratik rejimde;

27 Mayıs darbesi 1960-1962'de,

12 Eylül darbesi ise 1980-1983'te tamamlandı.

Yani askerler ülkeyi 5 yıl siyasetçiler ise 65 yıl yönettiler.

15 Temmuz'a gelince Selvi dedi ki;

"Erdoğan, darbeye karşı direnen ilk cumhurbaşkanı oldu…"

Evet, ama yetmez…

O gecenin tanığı AKP eski milletvekili, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Selçuk Özdağ dedi ki;

"Erdoğan'dan önce, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP lideri Devlet Bahçeli'den, "Darbeye kesinlikle karşıyız. AKP iktidarının ve cumhurbaşkanının yanındayız… Demokrasimize sahip çıkacağız"

Cumhurbaşkanı gece yarısından sonra bu açıklamayı yapabildi.

Değerli okurlarım,

Selvi diyor ki;

"Kılıçdaroğlu, darbeyi önleyen Erdoğan'ı suçlarken FETÖ'yü aklıyor."

Çarpıtmanın, yalanın açık ve net ifadesidir.

Çünkü Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı;

- Darbeyi hazırlayan FETÖ'cüleri askeriyeden tasfiye etmeyip terfi ettirmekle,

- Yargı ve polisi FETÖ'cülere teslim etmekle,

- Adım adım gelen 15 Temmuz darbesini önleyememekle suçluyor…

Kılıçdaroğlu, vatana ihanet eden 251 şehidimizin katili Fethullah Gülen'i Amerika'dan alamadığı için Erdoğan'ı çok sert şekilde eleştiriyor.

Değerli okurlarım,

Tarihi gerçekler AKP'nin algı siyaseti, yandaş gazetecilerinin ve yazarlarının "sahibinin sesi" yalanları ile örtülemez.

Selvi diyor ki;

"Bizde arkasında ABD'nin parmağı olmayan darbe yok. 15 Temmuz'da ise sadece parmağı yok, kolunun tamamı var. Darbenin lideri ABD'deydi. Darbe ABD'den planlandı. Adil Öksüz son 48 saatte Pensilvanya'ya gidip, son talimatları alıp döndü. Bunlar biliniyor. Bir de bilinmeyenler var."

Diyor ama bu sözlerini şu sözleri ile tekzip ediyor:

"Darbecilerin o gece ısrarla ulaşmak istedikleri yerlerden biri de Pentagon oluyor.

Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar derdest edilip Akıncı üssüne nakledildikten sonra Genelkurmay Özel Kalem'den ABD Genelkurmay Başkanı Dunford'un makamı aranıyor.

Dunford'un ekibi telefonu açınca darbeciler "Rejime el koyuyoruz" mesajını veriyorlar.

Dunford o gece darbecilerin telefonuna çıkmıyor."

Ah Selvi vah Selvi;

Saray'a yaranmak uğruna bu durumlara düşecek gazeteci miydin?…

Değerli okurlarım,

Daha önce bir açıklamasını aynen yayınladığım konuda yeni bir "tekzip" daha geldi.

Bu konunun peşindeyim ama etik gazetecilik anlayışım nedeniyle imla hatalarını düzeltmeden aynen yayınlıyorum:

.....................

TEKZİP METNİDİR

Sayın Uğuroğlu

1-) 09.07.2020 tarihli "sıra kıyılarımızı yağmalamaya geldi" başlıklı yazınızın içeriğinde, yazınızın yayınlanmasının hemen akabinde hem MUÇEV hem de İMEAK DTO tarafından yalanlanan, 4-5 yıl önceki sadece düşünce aşamasında kalmış ancak uygulamaya geçmemiş bir uygulamanın haberini şu an gündemdeymiş gibi yazıp, başlığına da "Kıyılarımız yağmalanıyor" başlığını koyarak toplum hassasiyetini kullanarak yazınıza konu kişi ve kuruluşların itibarını zedeleyici bir yazı yazılmıştır.

2-) Şahsımın da "Önceki Dönem TOBB yönetim kurulu üyesi Halim Mete(AK parti il başkanı Kadem mete'nin amcası)" şeklinde gerçek olmayan bir akrabalık bağını yazarak olmayan bir konuda toplumumuzu gayrikanuni bir işlemde akrabalık bağına dayanan bir uzulsüzlük varmış algısı oluşturarak da kişilik haklarıma zarar vermiş durumdasınız.

Bahse konu yazınız hem içeriği itibariyle hem de şahsımla alakalı kısmı tümüyle gerçek dışı olup iş bu yazımızın tebliğinden itibaren 3 gün içerisinde aynı bölümde yayınlanmasını aksi durumda yasal yollara başvurmak zorunda kalacağımız hususunu tekziben bildiririm.

KADEM METE Vekili AV.BARIŞ EĞİLMEZ