Kanye West ya ciddiyse?

Eğer yıl 2015 olsaydı, Kanye West ile Kim Kardashian’ı Beyaz Saray önünde halkı selamlarken görmek hepimize büyük bir sürpriz olurdu. Ancak zaten dünyanın en büyük ekonomisinin başında çılgın bir milyoner ve süper model olan eşini gördüğümüz için artık hangi aday bizi şaşırtabilir emin değilim.

Asıl soru şu ki; Kanye gerçekten seçime girebilir mi? Evet ise neden? Ne başarabileceğini umuyor? Hadi birlikte bakalım.

“Amerika’nın bize vadettiklerini anlamak için Tanrı’ya güvenmeli, vizyonumuzu birleştirmeli ve geleceğimizi inşa etmeliyiz. Birleşik Devletler başkanlığına adaylığımı koyuyorum #2020vizyonu” – Kanye West

GEÇ OLSA BİLE…

2020 seçimleri git gide yaklaşmaktayken, West’in bu çıkışı dürüst olmak gerekirse büyük şaşkınlığa sebep oldu diyebilirim. Neticede West, katılım şartlarının hiçbirini yerine getirmemişti. Şu ana kadar hala katılmak için yaptığı başvurulara dair bir delil yok.

Sorun şu ki, birçok eyalette başvurunun son günleri geçti. Ancak yasal olarak hala her eyalette değişen bir sayıda imza toplayarak oy pusulasında kendine yer edinebiliyor. Onun kadar zengin ve ünlü biri için imza toplamak büyük bir zorluk değil tabii ki, ancak hala altından kalkması gereken birçok iş var. Açıkçası kimse de West’in bununla uğraşacak kadar ciddi olduğuna inanmıyor. Peki ya ciddiyse?

PEKİ YA CİDDİYSE?

Kanye’nin bu hareketinin arkasında birkaç sebep olabilir. Öncelikle, gelecek albümü için reklam kampanyası olarak seçimi kullanıyor olma ihtimali yüksek. En azından birçok kişinin yorumu bu yönde. Eğer bu doğru ise, bir haftadır dolaşan haberler sayesinde kendi adına müthiş bir reklam yaptığını söyleyebilirim.

Kanye’nin maksadı bu seçimle reklamdan fazlası ise, oy pusulasındaki resminin zaten kırılgan olan dengeyi özellikle Trump’ın lehine alt üst etme potansiyeli olduğunu söyleyebiliriz.

Kanye’nin motivasyonunu anlayabilmek için Amerikan seçim sistemi ve siyasi durumuna iyice bir göz atmamız gerekir. Öncelikle bir şeyi açıklığa kavuşturalım; Amerika’da seçmenler bağımsız adaylara oy vermek istemezler, en azından büyük bir çoğunluğu. Çünkü iki partili sistem de atılan her oy kayıp oy olarak görülür. Bağımsız aday ne kadar iyi ve sevilen biri olursa olsun, vatandaşlar istemeseler bile Cumhuriyetçi ya da Demokrat Parti’ye oy vermek zorunda hissederler. Bu da ABD’nin yıllardır tartışılan bozuk siyasi dengelerinin örneklerinden biridir. ABD’de kimin başkan olmasını istediğinize göre değil kimin olmasını istemediğinize göre oy atarsınız. İstisnalar olsa bile durum genel olarak böyle denilebilir. Eğer iki partiden birinde siyaset yapmıyorsanız seçilemeyeceğiniz aşikardır.

Tabii ki Kanye West bunun farkında. Eğer yarışı kazanmayacaksa, adaylardan birinin onunla birlikte kaybetmesini istiyor, yani Joe Biden’ın.

KANYE’NİN ÖNEMLİ ARKADAŞLARI

Kanye siyaset dünyasına bugün katılan bir isim değil. 2018’de Beyaz Saray’da Trump’ı ziyaret etmesi ile gündeme gelmişti. Ziyaret sırasında Trump’ı desteklediğini açıklamış, hatta meşhur MAGA (Amerika’yı tekrar büyük yapacağız) şapkalarından takmıştı. Bir hafta önce adaylığını açıkladığında ünlü iş adamı Elon Musk onu desteklediğini söyledi. Musk’ın da Trump’a yakınlığı ve covid-19 karantinası sırasında Demokrat California valiliği ile sürtüşmesi olduğunu söylemeliyim.

West, birçok siyahi sanatçının aksine muhafazakar kimliği ile bilinen bir kişi. Kürtaja karşı ve aşının tehlikeli bir şey olduğunu düşünüyor. Bu tarz bir karakterin liberal solda olan Demokrat seçmenden oy çalması pek olası gözükmüyor değil mi? Tam değil.

WEST NASIL BIDEN’IN OYUNU ÇALABİLİR?

Muhafazakar fikirleri olan bir bağımsız adayın Cumhuriyetçi oyları çalmaya daha yatkın olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak bahsedilen aday siyahi olunca işler biraz değişiyor.

Öncelikle şunu belirteyim, Kanye West ve Kim Kardashian sadece dünyaca tanınan ünlüler değiller, aynı zamanda genç nüfusta da karşılıkları var. Apolitik büyümüş Z kuşağı yaşlı siyasetçilere oy vermektense hayatlarında tanıdıkları bildikleri ünlüleri tercih edebilirler.

Ancak West’e potansiyel ilgi sadece gençlerle sınırlı değil. Mevcut iki siyasi partinin adayları, kimlik siyasetine gelince sırtlarında büyük bir yük ile seçime giriyorlar. Joe Biden, 1977’de siyah ve beyaz öğrencilerin birlikte okuması için çıkarılan bir yasa ile ilgili çocuklarının “etnik bir cangılda” büyümelerini istemediğini belirtmişti. Donald Trump ise kimlik siyaseti konusunda bazen ırkçılığa varan yorumlar yapması ile bilinen bir siyasetçi. Yani ikisinin de siyahi seçmen gözünde çok popüler olmadıklarını söyleyebilirim. Eğer bunlara karşı özellikle kendilerinden görebilecekleri üçüncü bir alternatif doğarsa siyahi seçmenin bir kısmının buna yönelmesi içten bile değil.

Özetle, West’in adaylığını açıklamasının Trump’ı memnun edeceği ortada. Seçim sırasında Biden’dan bıçak sırtı eyaletlerde çalacağı az bir oy bile Trump’ın başkanlığını korumasının anahtarı olabilir. Seçilmesi imkansız da olsa, Kanye West ve Kim Kardashian’ı Beyaz Saray’da görmek çok da şaşırtıcı olmazdı. Özellikle 2016 Amerika’sından sonra! Haftaya Pazar başka bir yazıda görüşmek dileğiyle…