Mesele önemli, konu zor, sorun kapsamlı, gündem tartışmalı olunca! Önce özetler…

Başlığa sıkıştırdıklarım yazılanların ilk örneği değil, son örneği de olmayacak. Yazılanlar okurlarca bazen olgun ve medeni yorumlanacak, bazen övgü dolu muhteşem dönüşler olacak, bazen tepki ve paniğe yol açacak, bazen de herkes kendi türküsünü tutturup yoluna devam edecek. Çünkü doğru yerden sorulan soruların yanıtını yanlış kişiler verdiği için, daha doğrusu “yanlış yerden soruyorsunuz” denilip yanıt alınamadığı için, ülkemizde uzun süredir “yanlışlıklar komedyası” kapalı gişe oynuyor! Sırtı durmadan sıvazlananlar, yanlışların yol açtığı bu trajediyi (komedi değil) kavrayabilir mi? Sanmıyorum…

Korkmalar, korkutmalar, gözdağı, vermeler, arka çıkmalar, köşe ve ekran açtırmalar, eğilmeler, bükülmeler, durum idare etmeler, uçağa bindirmeler var oldukça bu yanlışlar son bulur mu? Sanmıyorum. Nefret üstüne nefret eklemeyi hüner bilenler buna son verirler mi? Yine sanmıyorum…

Elbirliği ve güç birliğiyle baharı da, bayramları da, gökyüzünü de insanına zehir edenler pişmanlık duyar mı? Bu kez hiç sanmıyorum. Doğanın doğrularını unutarak, kendi yanlışlarına inanan ve inandıranlar bundan vazgeçer mi? Son kez sanmıyorum…

Şimdi sanmaktan vazgeçerek gerçeklerle yüzleşelim! Bir zamanlar ülkemizde trafik terörü can ve mal alırdı. Şimdi hafriyat terörü çıktı. Sadece İstanbul’da son üç yılda hafriyat kamyonu ve beton mikserleri 50 can almış. Bundan sonraki kuşaklar bu işe ne der bilemeyiz ama! Onlara kötü örnek olduğumuz, onların sırtına ağır bir miras bıraktığımız ortada…

Ekonomi alarm veriyor, iş dünyası “ağır borç yükü altındayız” diye isyan ediyor, dolar rekora koşuyor, benzin şimdilik 6 TL’yi geçti, enflasyon, işsizlik ve cari açık artıyor. İşsiz gençler 3.5 milyonu buldu. Üniversite mezunları boş geziyor, beyin göçü hız kesmiyor, hayvancılık ve tarım batıyor, ağzımızın tadı olan şekerin ateşi hiç düşmüyor. Yönetim; “Türkiye üzerinde oyun oynanıyor, bizim için yok hükmündedir, dolar bu iner de çıkar da, batı bizi zaten kıskanıyor” şeklinde ifadelerle krizi görmezden geliyor, günü kurtarıyor!

Ekonomide durum böyle iken eğitimde nasıl? Bakalım mı? Bazı okullarda okulun bir bölümü kız, bir bölümü erkek öğrencilere tahsis ediliyor. Bazı okullarda öğrenciler sınıf girişinde ayakkabılarını çıkararak derslerde çorapla oturuyor. Bazı okullar Cuma günleri eğitime ara verme hazırlığı yapıyor!
Tam da burada duruyor, yazıya başlarken zihnimdeki asıl konuya dönüyor, MEB’in; “Nitelikli okullar -niteliksiz okullar” açıklamasına takılıyorum. İster istemez köyde, kırda, bayırda, çayırda geçmişimizde yapılan eğitim seferberliğini, anı belleğimizin derinliklerinden çıka gelen, düşünce bankamızdan ortaya fırlayan eğitim geçmişimizi hatırlıyorum.

Demem o ki; liste uzun, yer ve tahammüller dar olduğundan kısa kesiyor, dünyanın ve ülkenin gerçekleri karşısında yapanlar utanmadığı için utanıyor, devamını gelecek yazıya bırakıyorum.

NOT: 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı, küçüklerin büyük bayramını çocukluğumun coşkusuyla kutluyorum…