Efsunlandık, bize büyü yapıldı! Büyüyü kim bozacak?

KAYDA GEÇSİN Siyaset, medya, din , üstünden ekranlardan yapılan atışların hedefi biz yurttaşlardık , hepimiz , hatta bu atışları yapmaları için...

KAYDA GEÇSİN

Siyaset, medya, din , üstünden ekranlardan yapılan atışların hedefi biz yurttaşlardık , hepimiz , hatta bu atışları yapmaları için görevlendirilenler bile kendi kendilerini vurduklarını acaba şimdi işsiz kaldıktan yani işe yaramaz olduktan sonra anladılar mı acaba .

‘Bize bir şey olmaz ‘ zannettik ama son 15, 20 yılda resmen efsunlandık , bilinç altı üstü , algı yönetimi diye konuşanlar hala anlata dursunlar ben kestirmeden halk diliyle ifade edeyim . EFSUNLANDIK .

Şimdi bu büyüyü bozacak insanlar lazım , şapşallarla olmaz bunuda açıkça ifade edeyim , ukalalık sadece durum tespiti yapıyor o kadar , büyü bozma kabiliyeti başka bir şey elbette burada büyü bozmayı metaforik kullanıyorum , yoksa üfleyince ya da muska ile geçmez .

Kendilerini büyük iletişimci , reklam kuramcısı , yakın tarih , askerlik , allamesi , dünya örgütlerinin gizli işaretler uzmanı ve bilumum paket üstüne resmedilecek kadar aleniyet kazanmış sır uzmanlarını ilan edenleri geçiniz bu ayrı bir iştir.

İlüzyon bozmak sonra doğru olanı yaratmak özel yetenekte insanlar ister.

Medyanın tam bir ortam çocuğu olduk , hepimizi hedef alan bizi yeniden formatlama modeli sonucu manzara nedir kısaca göz atalım ;

BAŞKALARI YAPAR BİZ KONUŞURUZ

Ekranlarda başkaları yapıyor , başkalarının yaptıkları hakkında bizimkiler konuşuyor bu ortam bizleri sanki yapan bizimkiler gibi bir yanılsamaya sürükledi , halbuki akıllının bilimi akılsızın çenesini yorar olduk !

Susturamıyoruz bu pırtı çeneleri .

Mesela yapay zeka hakkında , yapanlar vallahi bizimkiler kadar konuşmuyor.

Başkalarının yaptıklarını anlatmak maalesef entelektüel sınırımız .

Bu berbat durumu aşan ‘ Bunu ben yaptım, yazdım , icat ettim ‘ diyen yalancılar yok değil tabii de, daha kötü bir durum çünkü onlara da ‘Hırsız’ diyemiyoruz , ortam bu .

HER HALTTAN ÇIKANLAR

Her boktan çıkanlar ayrı problem !

Mesela Gramsci’den giriliyor dalıyorlar ama çıkamıyorlar …izleyici kendi durumuyla Gramsci arasındaki alakayı bekliyor yoksa ne umuru , ama bilse ki Gramsci futbol icin 'açık havada oynanan insan sadakatinin krallığıdır' sözlerini söyleyen adam , baş tacı eder.

Hani şu sözleri Fenerbahçe , Fenerbahçe’nin yeni kralı Ali Koç, son yenen goller bağlamında bitiştirseler Gramsci ile vallahi bir şey demem , sabaha kadar uyumam hatta sevinçten bizimkilerin zihni açıldı diye , İbni Haldun’un Asabiyyeti ile bitiştirdikleri zaman , ona da peki diyeceğim ama bitişmiyor karşılık tutumuyor , yakayı kola dikmiş gibi sallanıyor ve Gramsci ve İbni Haldun went on a picnic oluyor , bu devlette ne bahtsız yahu cahille mi uğraşsın entelektüelle mi bilmiyorum . Ama bunlara rağmen ayakta ve gençlerin tabiriyle ‘cool’ temizliyorda temizliyor .

SAĞLAM SORU SORAN KENDİNİ AŞMIŞ SUNUCU ARANIYOR

Soru soran yok denecek kadar az ….konuklarla entelektüel sidik yarışında , mütevazi pozlarda fakat yüz ifade ve davranışları ve çenesi ‘ sizi çağırdık ama ben zaten biliyorum ‘ tarzı konuğa laf bırakmayan sunucular var … ama soru yok !

Derseniz ki hayati tehlikesi var soru sormanın vaz geçtim genç insanlar program sunucuları öyle devam etsinler canlarından iyi mi ama bari yaşını başını almışlar sorsun nasılsa ölecekler ….entelektüel ortam bu …

SADECE BİR CESURA DENK GELDİM

Ekranların kadrolu devamlı konukları da tırs pırs .

Benim denk geldiğim en cesur devamlı konuk güvenlik uzmanı Mete Yarar .

Antartikadan , Yiyeceğe , dış politika, ekonomi , siyaset velhasıl asıl konusu dışında her konuda konuşabilme yeteneği var , hesap soruyor , posta koyuyor .

Nerede ise ‘ inin aşağı Turgay’cığım , Kenan’cığım bana cevap verin ‘ diyecek gibi duruyor , …. helal olsun adama , Turgay dediğim Güler değil Patron olan Turgay’ımız, Kenan da onun patronuydu galiba ya da tam tersi ama Veyis hepsinin patronu sanki yoksa niye program yapsın ki ?

ÇOK SIK KILIK DEĞİŞTİRİYORLAR

Gittikleri kanallara göre saç , sakal modelleri ayarlayanlar var .

Tvnet’de 1 yıl önce sakallı , kanal değişince şekilde değişmiş , şimdilerde at kuyruklu, traş cillop , yahu bu adamlar çocuk değil ki büyüdü sakalları kesti diyelim bir yıl arayla oyuncular bile rol icabı bu kadar sık kılık şekil değiştirmiyor hele akademisyen bu kadar şekil değiştirir mi bukalemun değilse tabii …. üstüne atladığı her fikre uygun saç sakal traşı şekli almıyorsa .

TAKTILAR MI TAKIYORLAR

Birine taktılar mı aynı hafta birer gün arayla değişik kanallarda aynı şeyler kişiler konuşuluyor son haftalarda İbni Haldun’u yattığı yerde muazzep etmekle meşguller , adamda Asabiyet bırakmadılar , rahmetliyi devlet yıkmanın akıl hocası yaptılar , bir devlet nasıl çöker , nasıl çökertilir , sanki adam yüzyıllar sonra istihbarat örgütlerine akıl vermek için yazmış , hadi diyelim öyle , peki siz niye kime akıl veriyorsunuz ayrıca o yazdıkları Arap kabileleri için , manyak bunlar be .

BİZİMKİLER SEVDİLER Mİ FENA SEVİYORLAR

Sevdikleri karşısında kendilerini kaybedercesine tutkulu olan bir gurup insanımız var , dindar , laik , Yeniköy’de yalıda oturanı , Karagümrükte , Fatih’te veya Çorum, Tokat, Bayburt fark etmiyor sevgiden ağızlarından çıkanı duymaz hale geliyorlar o derece bir tutku , bu kadar derin bağlılıkla aşkla bizi yani kendilerini sevseler yırtarız vallahi .

Mesela ; Birleşik Krallık sevdalısı meraklımız çok , öyleki Winsdor, Tudor, Stuart hatta Platagenet’ lere dayanan sevgileri insana , ‘ Bunlar aslen Galler, İskoçya, İrlanda, İngiltereden miydiler de esir olarak buraya satıldılar ,

Ve Türkçe ‘ yi zorla dövüldükleri için mi konuşmaya başladılar acaba dedirten insanlarımız var .

Ve bu sevgi , bağlılık din iman dinlemiyor mesela laik yaşam tarzını benimsemiş emekli bir sefire (kendi çalışmış gibi emeklisi nasıl oluyorsa ) hatıralarında övüne övüne Kraliçe önünde nasıl revrans yaptığını anlatabiliyor , kimse de ‘ Hanım sen , eşinin gölgesinde olsa da cumhuriyeti temsil ediyordun kimin önünde eğildin hangi sıfatla ‘ demiyor , dahası sırada sürüde bir ailenin kızlarını kraliçenin huzurunda reverans yapabilmeleri için nasıl davet ettirdiklerini , reverans dersi aldıklarını yazıyor açık açık ki Birleşik Krallık protokolünde Kraliçe önünde reverans zorunlu değil , bunlar gönüllü …

Ve Kraliçe karışısıda başka türlü reverans Başbakan, Cumhurbaşkanı Dışişleri bakanlığı yapmış bir devlet adamının eşinden ‘ Kraliçe aile büyüğümüz gibi ‘ benzetmesiyle geliyor ! Bayramda elini öp bayram paranı al bari dersek olmaz, devlet büyüğü eşi üzülür bu sefer !

İyi bir Cumhuriyetçi Kraliçeye saygısızlık eder demiyoruz, ama bu nedir yahu bu nasıl bir hanedan aşkıdır .

Her yıl geleneksel olarak çıkan ‘ Kraliçe Peygamber Soyundan mı ‘ ,

‘ Prens Charles Müslüman mı oldu ‘ haberlerinden ise gına geldi ,

Elizabeth mevluttaydı, Prens Philip Sordum Sarı Çiğdeme söyledi ,

William cumadan çıktı filan deyin bari değişiklik olsun .

Bu ne sevgidir, bu ne hayranlıktır ki, Windsor’ları ikide bir Müslüman yapar !

Bu nasıl bir tutkudur ki, biri önünde eğilir , öbürü onların farklı bir inancı olduğunu kabul etmeyip kendi inancından diye hayal eder, bu ne hastalıklı bir durumdur .

Bunlar ne içiyorlar , ne yiyorlar da böyle oldular yahu .

AKIM DERKEN

Şimdi şimdi pek çok alanda ‘sınırların dışına çıkamadık’ diye eleştirenler çıkmaya başladı peki kimler bu muhteremler ?

Medyada sittim sene sınırları aşan , dışarı çıkanı perişan eden , yok sayan , adeta cezalandıran , yerine çıkamayanı çıkmış gibi yapanlar !

Bütün bu olanlar herkesi hedef aldı , oysa dünyada hiç bir şey herkes için değildir ve medya herkes için dizayn edilmez.

Büyükler için olan , küçükler için olan , cahil, okumuş dahası çeşitlilik vardır burada hepsini karıştırdılar çeşitlilikten de (Diversity ) anladıkları açık büfede ne buldularsa aynı tabakta birbirinin üstüne konulan yiyecekler gibi mide bulandırıcı bir karışım , işte böyle ortaya karışık bir ortamın hedefi olduk ve tabakta tek olmayan kamu yayıncılığı bilinciydi .

ABD HAYRANLARI ABD’ye POSTA KOYUYOR VAY ,VAY,VAY

ABD’de bulunmuşlukları , okumuşluklarını iftihar vesile yapanlar sanki ABD onlara kefil pozlarında neler yazıyorlar imalı imalı .

Sonra ABD’ye kafa tutar gibi yapmalar ayar vermeler yapınca hakikaten komik oluyorlar , ABD’nin eleştirilecek elbette çok yönü var ama bunlar kendilerini ABD’nin bir parçası sandıkları için ya da resmen ABD vatadaşı oldukları için meşhur ‘eleştiri’ haklarını kullanıyorlar sanki ….ve ABD’yi sevimsiz hale getirmek için yarıştalar ve bayağı başarılı oldular .

Bazıları malum önce burada eğitim gördüler , peki kardeşim sizler bina mı okudunuz o güzelim okullarda ?

Okulları güzel manzaralı yerlere yapmamak lazım , çocukların dikkatleri dağılıyor anlaşılan .

Manzara güzeldi ona mı daldınız , geçen gemileri mi saydınız ders çalışmak yerine de bu kadar saçmalıyorsunuz , hadi bizim müfredat kusurlu siz Amerikan sisteminide patlattınız yahu bu bakımdan,bilmem farkında mısınız yalaka olayım derken iyi kazık oldunuz ABD’ye , oh olsun diyesim geliyor.

BEN YAZDIM , BEN SÖYLEDİM, BEN BEN BENCİLER

Marifet unutulmaması gerekenleri yazmaktır .

İkide bir ‘ ben yazmıştım ‘ diye hatırlatmak değil.

Medyada girip çıkıp kovulmadık yer bırakmayanların kendilerini bu yüzden medya deneyimlisi üstad olarak yorumlamaları ve bu palavraları televizyonlar aracılığıyla söylemelerine izin veren televizyon yönetimleri yazıklar olsun sizlere

Her yerden kovulmuş olmalarını deneyim olarak gören adamları marifet sahibi diye kakalamanın ne alemi var ?

Birde yeni bir moda var , bir yerden kovulunca illa o kişi mağdurdur , asla hak etmiyordur diye bir şey yok , 30 , 40 yıl gecikmeli kovulmuşlar var !

Tazminatlarını alıp Miami’deki evlerine gidiyorlar bazıları ne mağduru …

Haksız yere kovulanları tenzih ederim , ve çok daha önemlisi işsiz bırakılan A takımı insanlarımızın kayıpları ise beraberinde bireysel trajedileri getirirken bu değerlerin kaybedilmesinin bedelini elbette toplum ödüyor.

Onlar kovulmadan işsizlikle yok edildiler .

YAYINEVLERİ BİR BİR İFLAS ETTİK DERKEN

Şimdi her yerde ‘ Oku ‘ diyorlar, elbette okuyun ama kimsenin okumadıklarını , okumaya cesaret edemediklerini okuyun , üfürük kitapları değil ki düşünün , kimsenin düşünmediği , düşünmeye cesaret edemediği ne varsa düşünün kardeşlerim ülkemizin iyiliği için .

Ve sakın unutmayalım iktidar ve ‘yapıcı muhalefet’in oybirliği ile alınan kararlar her zaman birlik beraberlik demek değildir , her pay kavgasının sonunda sıkılan ellerin barış olamayacağı gibi .

Halkın farklı düşünebilmeyi öğrenmesi ve asıl oybirliğinden sıyrılması bizi zenginleştirecek ve hedef olmaktan kurtaracak belkide …. Bu büyüyü hepimiz bozacağız İnşaallah. Saygıyla Kayda Geçsin Elimizden Gelen Budur . necefugurlu@gmail.com