Mazhar Alanson, Enver Aysever, Kadir Mısırlıoğlu ve Aydınların Katliamı

KAYDA GEÇSİN Halk TV’de Enver Aysever Soruyor, Prof. Özkan Pektaş yanıtlıyor . Prof. Pektaş hemen lafa aydın örneği olarak Enver’in 20 kitap yazmış olmasını...

KAYDA GEÇSİN

Halk TV’de Enver Aysever Soruyor, Prof. Özkan Pektaş yanıtlıyor .

Prof. Pektaş hemen lafa aydın örneği olarak Enver’in 20 kitap yazmış olmasını göstererek dalıyor , anlıyoruz ki 20 kitap yazınca sağlam aydın oluyorsun

40 tane daha yazarsa daha da iyi herhalde , o da olur İnşaallah .

Kitapsız aydın olunmuyor gibi sanki .

Sakallı Celal mesela ‘aydın’ olmuyor bu durumda çünkü kitabı yok . ama hayatını Karaveli yazmıştı o aydın oluyor , hakkında yazdığı Sakallı Celal olmuyor ne yaptın Profum yahu !

O da ne bahtsızdır , lokanta işletmecisi Mısırlıoğlu’nun pulu basılmış Sakallı Celal’in yok ! Mısırlıoğlunun parası da var puluda oldu Maaşallah !

Kitaplara dönecek olursak,

Dindarlar tepeleri attıklarında ‘Allahsız Kitapsız’ diye bağırırlar ya,

Aynı o hesap , demek sekülerle dindarların 2. Birleşme Buluşma noktaları bu ‘kitapsızlık ‘ düşmanlığı hali !

Dindar da sekülerde kitapsız sevmiyor . İlla kitap olacak ama iki tarafta okumuyor yazıyor , binlerce kitap nerden çıkıyor zannediyorsunuz bir felsefesi var işin !

Seküler ve dindar kesimin birinci buluşmaları nedir diye soracak olursanız , zamparalıkları !

Çok eşlilikleri !

Nasıl bir dayanışmadır ki metresler lehine yasa çıktı , hani neredeyse resmi eş ayartandan özür dileyecek , kumasına çeyiz yapacak , Kadınlar , bakanlar sus dersi görmüşler herhalde susuyorlar.

Yanlız ;

Kitap bastırmanın ne halde , hangi şartlarda ve nelere bağlı olduğu ayyuka çıkmış, belediyelerin okuyucu olduğu bir ülkede ‘Aydın ‘ ı hiç sorgulama ama sonra ‘ aydın düşmanını ‘ sorgula tuhaf oldu gibi gelsede ‘Aydın Düşmanı’ nın bu kafayla bizzat kendini aydın zannedeler olduğunu şahane şekilde anlatmış oldular ! Teşekkürler Aysever ve Prof. Pektaş .

Birde tabii Enver 20 kitabıyla aydın olunca bu yüzden düşmanı var gibi anlaşıldı , ne gerek var olmayan düşman yaratmaya!

Kitapları okuyunca mı ‘ bu ne ulan ‘ diye düşman olmuşlar yoksa kitapları basılmayanlar mı haksızlığa uğradıklarını düşünüyorlar, neticede Enver her zaman mainstream medyanın adamıydı !

Kitapları basılmayan, yakılan bir aydın değil yani , başına bunlar gelenlere ayıp olmasın .

Neyse esas konuya gelelim :

Aydın , entelektüel bilge adama denir derler, ben çok bulaşmam hepsinden korkarım , kafa karıştırırlar !

Mesela tipik bir AKP aydınına dönüşen Mazhar Alanson’umuz geçen hafta neler dedi :
‘Seçimlerden sonra da, bu yeni dönemde de artık iyice ortaya çıktı ki, bu ülkenin çoğunluğu Müslüman ve Müslüman hayatı yaşıyor. Olayımız bu. Karşı tarafın kızmasının, dövünmenin alemi yok. Bu topraklarda o söyledikleri gibi 'laiklik de elden gitmez', gitmedi de. Kimse korkmasın. Ülkemizin gerçeklerini kabul edersek hepimiz daha mutlu olacacağız. Ben mesela, okullarda Atatürk sevgisini otomatikman pek çok çocuk gibi aldım bünyeye. Ama Peygamberime de aşığım, ne var bunda!"

Çok cins bir aydın Alanson , dönüşüm Kafka’ya perende attırır , kendi gerçeğini ülke gerçeği gibi görmek, itaat , kabulleniş istemek , çok ‘vak the rock’ aydınlanması olmuş !
Hiç kızmaya hele düşman olmaya filan deymez çok şeker yahu .

Aynı Özkök gibi olmuş , o da aynı şeyleri istiyor , Maça kızında bikinili haşemalı elele birlikte denize girmek gibi ! Bu yüzyılda isteye isteye istediklerine bak .

Bu gibi düşünen adamların teori ve pratiğinin arası açılınca konuşmamaları daha iyi ama o da olmuyor herhalde , nasılsa arkamız sağlam diye ağızdan çıkıyor.
‘Kimse korkmasın’ diyor birde Alanson , demek bir korku hissediyor çevresinde , ee böyle konuşursa insan korkar tabii. Alanson ve Biricik görünce çoook Korkirem…..


Anlaşılan %99 Müslümanız lafını da hiç duymamış Alanson halbuki bu da ‘otomatik’ öğretilirdi , tırnak muayenesi ve Amerikan Süt Tozu içirildikten sonra !
Zaten %99 Müslüman olunca karşı taraf olmuyor , ne ki yüzde 1 onlar mı dövünüyor ?
Kime karşı dövünüyor % 1 ?
Peki %99 utanmıyor mu %1’in dövünür halinde karşısına geçip boşuna dövünme demekten , Mazhar’ımıza yakışmıyor bu sözler .
Hele bir Müslüman’a asla, asla, asla bin defa tövbe.

İman insanların gerçeği , kimse kimse adına iman kabul edemez değiştiremez karışamaz ama ülke , yurttaşlık gerçeği farklı , ortak gerçeğimiz.
Demek ortak kabulde sorun imanda değil .
Yurttaşlık gerçeğini kabul ederken neyi edeceğiz neyi etmeyeceğiz , çocuklara tecavüzü kabul mü edeceğiz yani memleket gerçeği diye , saçmalama din kardeşimsin yapma bu kadar …

Peygamber’i takip edersin , inanırsın ama aşık olup tapınmak ?
Sen bilirsin üstüne gelmiyeyim , nasıl istersen ben buna da saygı duyarım peygamberlerine diz çöküp haç da çıkaran çok iyi insan tanıdım nasıl istersen ….
Derken seçimlerden sonra İslamiyeti kabul etmişiz gibi bir zamanlama icadı aşırı olmamış mı Alanson ?
Bir savaşta Türklerin Müslümanların yanında yer almasına kadar eskilere dayanır , yani 15 sene önce sandıktan çıkmadı Müslümanlık !
Kurtuluş savaşı gerçekleştirmiş bir devrimcinin devrimlerini , sevgisini otomatiğe bağlama , o nasıl şey belli sende kısa devre yapmış otomatik bağlantı , kablolara bir baktırmak lazım.
Alanson coşmuş !
Hem dizi, hem üstüste ayda 10 konserler serisi , dergah ilişkileri , reklam, filimler , ‘Tepki çeken dönemde Umre’ ki bunu da ilk kendisinden duydum bu ülkede Umre yaptı diye kim kime tepki göstermiş, oruç tutmadı sort giydi diye dayak yiyen çok duyduk ama , yapma kardeşim seni duyanda Mazhar Umre yaptı diye işinden oldu zanneder , tam aksi işe yetişemez haldeler , hepsi birden bu yükler ağır geldi herhalde Mazhar ‘Aydın’ Alanson’a !
Eşinin faaliyetleri ayrı , meydan onların hala nedir dertleri %1 ile !

Neyse bırakalım Alanson alıp , vermeye devam etsin, biz konuyu değişip entelektüel çürümenin aydınlanma üzerine etkisine geçelim .

Bence objektif bir rasyonelite insan aklını aydınlatmaya yeter , abartılan ve işe yaramayan kitaplar dolusu entelektüelizmden kime ne zaten .

Entelektüeller banal , fitne çıkarıcı , iftiracı olmadıkça fikirlerinin ahlakı , gerçek olup olmadıkları da önemli değildir hele sanatkar iseler !

Saplantıları olan entelektüel moronlar ise ayrı fasıl , belli bir iş grubu da istemezler her şey olabilirler sonra kasap , manav beğenmiyorlar !

Kasapta , manavda entelektüel olur bakmayın Bingöl’e zaten öylesine ağzından kaçmış.

Sonrayı ve kendisinden başkalarını düşünen insanlar geleceği düşünürler. Kolay iş değildir yahu .

Eyyamcılar ise kendi anlarını şekillendirirken dilendikleri güçlerden karşıtı var saydıklarına lanet, nefret söylemi üretiyorlar hani vurgu kuvvetli olsun diye ve yaranmak için Atatürk’e sövüp saymaların çoğu bundan , Atatürke söversem patronun hoşuna gider hesabı , bu oyunu bozacak olan patron hemde ibreti alem için .

Gelelim AKP liberallerinin ekranlardaki opportunist formlarına . Aydınlanmadan uzak ,ve tahammülü fersa bir haldeler , dans edip , şarkı söyleyenleri en zararsızları ama ekran saksağanları feci !

Yalancı , ezber geçen bir bilgisizlikten mezunen bulunuyorlar . Devamlı suçlayıcılar , kıçları sıkışınca o sırada doğmamış olanları bile Menderes’i asmakla suçlayabiliyorlar ve Deniz Gezmiş saldırıları inanılmaz çiğlikte ve bu hallerinden memnunlar ve gurur duyuyorlar iyi mi ?

Aydın, entelektüel olanlarla daima her yerde didişilir ve hep hainlik birlik ve beraberliği bozucu olmakla suçlanırlar Aydınlar .

Burada dikkatli olalım , aydınlar , entelektüeller öyle çamaşır yumuşatıcısı yumoş değildirler tam aksi yumuşatmayan yıkıcı bir güçtür entelektüelizm , aydınlatmak ,

amma değişimde samimi isek , değişim öncesi şarttırlar onlarsız değişim olmaz , niye kabız olduk değişemiyoruz bilmem anlatabildim mi !

Öyle sabah akşam uzlaşma ,hadi gerçek bu korkmayın , öpüşün demekle olmuyor , aydınları entelektüelleri yok edip yerlerine iltifata Mazhar olmuşları koyarsan değişimi tetiklemek imkansızlaşmaz mı ?

AKP içine yuvalanmış sözde liberal aydınlara gelince hakikaten çekilmez haldeler iktidarın verdiği güçle öfke, sağa sola salmalar, luzumsuz itirazlar …. Bitmedi saçma sapan istekleri ve şimdi AKP ile tam tersi düştüler !

Devletçiliğe karşılar , sınır istemiyorlar , Atatürk düşmanları , halkı sevme ayağına halk dalkavukluğu bunlarda ,

Mozart dinlemekten yorulmuş halk filan gibi büyük zeka gösterisi saptamalar, mandolin düşmanı milli eğitim şimdi bunlara uyup bağlama dostu oldu iyi mi ?

Yanına bir de piyano koymuşlar , bunlarda memnun .

Bu ortamda halk pasif politika yapıyor , seçimden seçime oy veriyor bunlarla mı uğraşacak yahu !

Elit kıroluğunu entelektüelizm diye paketleyip pazarlamak ise eski hızını kaybetti, müşterisi yok , serbest piyasa ekonomisinin erdeminin mucizesi olmalı ama CHP’ye birinin durumu haber vermesi lazım .

Aydın düşmanlığı gibi bir sorun bence yok , dolayısıyla endişeye de gerek yok , bu korkunun olabilmesi için önce cesur aydın olması lazım . Olanlarda içeride zaten , ya da suskun .

Mazhar Alanson’umuzun ise durumu ortada , ‘Leyla’dan Geçme Faslındayım , Mevlayı bulma yollarında ‘ derken majörler tükenmiş minörlere yolculuk da !

Ne yapalım biz onsuz da devam ederiz yolculuğa

Şarkıları yüreğimizde bir ağır emanet

Atsan atamazsın , satsan satamazsın sarmışın yüreğine bir kere

Anımsadıkça ağlamak içindir artık Mazhar , yaşarken hemide …

Geride hiç bir notasını bırakmadan ayaklarımız kan ter

Atatürk devrimlerin ortasından yürürüz bir deniz çıkar karşımıza

Bize açılmaz ama üstünden yürüyüp devam ederiz .

İçimizde kendi kendini tutuşturmuş , kül olmuş 3 delikanlı hayaletiyle.

Sevgiyle Kayda Geçsin Elimizden Gelen Budur.

necefugurlu@gmail.com

Etiketler
Mısır Aydın