Patron değişir, Huy değişmezmiş. Ve ‘Kir Teorisi ‘

KAYDA GEÇSİN Doğan Medya grubu el değiştirdi ama huyu değişmedi , bazileri buna basın özgürlüğü diyor ; Ahmet Hakan’ın Muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun...

KAYDA GEÇSİN

Doğan Medya grubu el değiştirdi ama huyu değişmedi , bazileri buna basın özgürlüğü diyor ;

Ahmet Hakan’ın Muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Seda Sayan’ın "O bizi tanımıyorsa, biz onu hiç tanımıyoruz. Kılıçdaroğlu'nu affetmeyeceğim" sözlerine laf yetiştiremiyeceği düşüncesiyle kaleme aldığı bilgece önermeler arz eden yazısı ‘Can çıkar Huy çıkmaz ‘ misali uzun zamandır yerleştirilmiş bir medya zihniyetinin satın alan yeni patronlarıyla dahi kolay kolay değişmeyeceğini gösteriyor .

Olay şöyle gelişiyor :

"Seda Sayan’ın “Lerzan Mutlu’yu affettim, Kemal Kılıçdaroğlu’nu affetmeyeceğim”açıklaması karşısında... Bütün CHP’liler ölü taklidi yapsa iyi olur." tavsiyesinde bulunuyor Ahmet Hakan .

Seda , yetmemiş Lerzan’da araya sıkışmış bir Kılıçdaroğlu hayal etmişler,

Seda affetmesin çünkü muhalefet o zaman cidden yara alır !

Ahmet Hakan yazısında "CHP, Seda Sayan'la laf yarıştırabilir mi?" sorusunun cevabını arıyor ve devamında bunun Seda’nın üslubu açısından imkansızlığını şöyle ifade ediyor :
‘ O Seda Sayan ki...
- İcabında canlı yayında “lan” der.
- “Açtırmasınlar benim ağzımı” diye söze başlar.
- Makineli tüfek gibi saydırır aklına hayaline gelmeyecek lafları.
- Kendisini överken hiçbir ölçü tanımaz.
- Karşısındakini kötülerken de hiçbir ölçü tanımaz.
Böyle bir Seda Sayan portresi karşısında...
Hiçbir CHP’linin laf yarışında başarılı olma ihtimali yoktur.’ diye bitiriyor yazıyı .

Seda’nın promosyonunu eksiksiz yaparken CHP’ yi de uyarıyor , cevap verir muhatap alırlar kuşağa basarlarsa diye , hem teklere hem çiftlere yerleştiriyor , rulet çevrilince nereye gelse olur.

Yahu Muhalefet liderinin işi yok da Seda Sayan’a laf mı yetiştirecek , geçti o günler . Durum iktidar ve medyanın asıl Kemal Bey’e laf yetiştiremediğini gösterirken , hem de ‘Ulansız’ filan bitiriyor işi Kılıçdaroğlu , tek başına ne Seda’sı

Yoksa sizlerin mi Kemal Kılıçdaroğlu’na laf yetiştirmek için Seda’ya ihtiyacı var , iyi de eskisi gibi etkili değil ne Seda ne sizin diğer medya cemaatiniz !

Hala Özkök dizaynı ‘bitiştirme’ lerden vaz geçmediğinize göre Kılıçdaroğlu ise asla laf yetiştirmeyip kestirip attığından , ve ‘yok sayma’ ‘yer vermeme’ eşiğinizi çoktan aştığından zor durumda olan herhalde sizlersiniz , ve alışık olmadığınız bu üslup .

Öyle Seda’nın ‘Lan’ ından , ‘Açtirmasınlar Ağzımı’ sözlerinden korkacak göz yok ne Kılıçdaroğlu ne Akşener’de.

Halkın diline ise hiç yabancı değiller .

Sorun zaten sizin medya cemaatinin nereye , neden gittiği filan da değil bunlar biliniyor , TSK nezdinde neden itibar gördükleri.

Alev Gürsoy Cimin’in belge bırakan , kitap olmasını heyecanla beklediğim röportajlarından birinde Ferdi Tayfur ‘Sanatçı’ arkadaşlarını koruyayım derken , Afrin daha doğrusu Hatay ziyareti için öyle ‘laf yetiştirmiş ‘ ki kimseye laf bırakmamış .

Önce Hatay ziyaretini Mehmetçik açısından ‘ Normalde bir kez görmedikleri, belki bir kez olsun konserlerine bile gidemedikleri o sanatçıları orada yanlarında görmek onlarla iç içe şarkı türkü söylemek ne kadar iyi gelmiştir onlara düşünebiliyor musunuz? ‘ şeklinde değerlendirmiş Yani halkın ta kendisi olan Mehmetçik bunların ne konserine gidiyor ne görüyor , ulaşılmazlar ! Ama sonra Cimin’in “Oraya PR için, reklam için gitmiş bu sanatçılar” diyen de oldu... sözleri üzerine :
‘ Onların reklama, yalakalığa ihtiyacı yok ki. Bu zaten çok korkunç ve çirkin bir söylem. Cumhurbaşkanı’nın torpiline, lütfuna ihtiyacı olmayan sanatçılar bunlar. Bunlar çuvalla para kazanmış sanatçılar! Ajda Pekkan olsun, Muazzez Ersoy olsun, İbrahim Tatlıses olsun, klarnetçisine varıncaya kadar çok iyi para kazanan insanlar bunlar.’ sözleriyle hakikaten söylenecek laf bırakmamış , bizde bu ‘sanatçı’ ların klarnetçisine kadar ‘çuvalla para’yı halksız kazandıklarını öğrenmiş oluyoruz Ferdi Tayfur sayesinde !

Halk yok , bilet alan veren yok kim nasıl kazandırmış nereden bu paralar öğrenmek için dedektif tutmak lazım herhalde !

Ve elbette çene yarıştırmada son noktayı en delikanlı şekliyle Alişan koyuyor

Akşener’e karşı :

‘“Bence selam falan vermeyi bırakın. İktidara gelirseniz bizi Türk vatandaşlığından çıkarın. Suçumuz Türk askerini ziyaret etmek. Bizi Süleyman Demirel çağırdığında da gidiyorduk. Mesut Yılmaz başbakandı. O çağırdığında da gidiyorduk. Ben kaç kere DSP kongresinde konser verdim. Hatta Bülent Ecevit’in aday olduğu ve seçildiği kongrede konser verdim. Böyle bir şey olmadı. Şu anda bir partinin kongresinde konser ver, bittin yani ‘ diyerek ..

Alişan nerede ise her çağırana gittiğini söylüyor , seçici olmayan bir ‘sanatçı ‘ , hem de ‘suçumuz sevmek ‘ diyor , bir sonraki adım ‘çuvalla para mağduruyuz ‘ herhalde.

İktidar , muhalefet partileri artık bu ilişkilere bir mesafe koymak zorunda, medya koyamıyor .

Elbette siyasi duruşlarını açıklamak hakları hatta destek verdikleri siyasi görüş için bedava konserde verirler ama burada durum öyle değil. Durum bunları halk seviyor ama gitmiyor , verin dizi, program reklam, konser vb ‘ sev beni geleyim sana , duruşumuzda yoktur, müşteri daima haklıdır ’ mealinde …

Ahmet Hakan işte bu kendi medya laboratuvarlarında yarattıkları ve vaz geçemedikleri bir zamanlar ürkütücü , dikkat çekici ama şimdilerde etkisiz ve can sıkıcı magazine bağlarından kopamıyor bir türlü .

‘Sigara kağıdına bile yazsa yine de yazardır’ diye Atılgan Bayar tarafından övülen Ahmet Hakan’ımızın bu övgü hakkıdır , böyle değerli bir kalemdir.

Ama her yazar gazeteci olamıyor !

İmge yayınlarından çıkan kopyaları tükenmiş ve bir türlü tekrar basıma geçmeyen ‘Satılmış Gazeteciler’ kitabının yazarı , savaş bölgesinde yediği gaz bombalarının etkisiyle yaşamını yitiren araştırmacı gazeteci Udo Ulfkotte iflas eden bu medya modelinin nereden nasıl kaynaklandığını arkasındaki siyasi organizasyonu içlerinden biri olarak gayet güzel anlatıyor kitabında , Kai Diekman , Atlantik-Brücke durumları , derin hikaye ama bunların etkisini yitirmişlerden de hoşlanmadıkları da malum.

Yeni medya patronları Meltem Demirören ‘Bu kadın başka kadınlara benzemez, bu kadın başka bir kadın’ dedirtebilecek mi , göreceğiz .

Kılıçdaroğlu Seda Sayan’a laf yetiştirebilir mi , Alişan Akşener’in ağzının payını mı verdi boş verin artık, yemezler !

Laf yetiştirmeye gelince , biraz yükseltin seviyenizi .

Doğu Kitabevi’nden çıkan ‘Kir Teorisi’ kitabına siz laf yetiştirebiliyor musunuz ona bakalım .

Gazi Prof. Yalçın Küçük, B.Sadık Albayrak, Taylan Kara çok ciddi cesur bir çalışma yapmışlar , İbrahim Horuz da aşkolsun cesur bir yayıncı ki bu kitabı basmış , kimsenin kimseye cesaret madalyasını vermesini beklemiyoruz , ama bu kitap okunmalı çok esaslı bir ‘ ortak deneme ‘.

Teşhis koyamadığımız ‘Acımasız bir kendi kendini kirletme fabrikası’ na dönen ‘ceset halimizin ‘ otopsisini yapmışLAR , ölüm nedenini gelecek nesillerin ölmemesi için açıklıyorlar . Son yıllarda okuduğum en insan merkezli , insancıl eser.

Gramsci’nin ‘İnsanı kafasından yakaladınız mı , kol ve bacak kolay gelir ‘ sözlerine ithafen ‘ kafaların kurtulmasına ‘ adanmış bir kitap Albayrak’ın sözleriyle .

Kitapta da yer alan Holywood Soruşturmalarında yer alan ‘John Howard Lawson’un unutulmaz sözleriyle ve kitabın acilen alınıp okunması dileğiyle bitireyim yoksa bu yazıda laf bitmez.

‘Hayır, çirkefle tartışılmaz. O çirkefin nereden geldiğini bulmamız, o çirkefte başkalarıyla birlikte boğulmadan buna bir son vermemiz gerekiyor .

Kaynak apaçık ortada. ‘Kanıt’ dedikleri şeyleri satılmışlardan , akıl hastalarından , reklam peşindeki soytarılardan , Gestapo ajanlarından , muhbirlerden , karacahil ve korkak bir kaç Holywwod sanatçısından elde etmişler. Ülkelerinin en kutsal ilkelerini zedeleyen o insanları kendi vicdanlarıyla başbaşa bırakıyorum . O insanlar birey olarak önemli değildirler, birey olarak ben de önemli değilim ….’

‘…..söz özgürlüğüm satılık değildir ; sizin vereceğiniz tavsiye kartlarıyla iş bulacak kadar alçalmadım .’

Saygıyla Kayda Geçsin Efendim necefugurlu@gmail.com