Hazcılar (SP) Medyası ve Kemal Kılıçdaroğlu

KAYDA GEÇSİN

Haz bireysel olarak ortaya çıkan bir hoşlanma duygusudur.

Herkesin haz alacağı şeyler farklıdır, yani kişiden kişiye farklılık gösterir.

Bireyin haz duygusu sadece o kişinin eylemleri için geçerlidir ve evrensel bir özellik taşımaz ise de artık çağın iletişim aygıtlarıyla özellikle medyada politikanın bal gibi kendi oy , akıllı olanların ulusal çıkarlarına, göre kullandığı dolaylı bir yöntemdir bunu da kabul etmek lazım , durum onu gösteriyor ve bu kurgunun evrensel boyutu da vardır .

Hani ‘ruh ikizi’ Kai durumları …

Hedonizm bireysel olduğu için herkes için geçerli evrensel ahlak yasası yoktur derler .

Ancak marketlerde bebek maması hırsızlığının arttığı bir ülkede yaşıyorsanız hazzın da izan çizgisi kaybolmuşsa hele sanatçıları , kanaat önderleri bu çizgiyi aşmışlarsa hep breaber başımız dertte demektir .

Aldırmaz görüntülere bakmayın , onların hazları AVM , kendi klanlarının yaşadığı dar çevrelerden çekilen ve kendileri tarafından servis edilen mutluluk görüntüleri. Nitekim akşamına Beyoğlu meyhanelerinden çıkarken ayakta duramaz halde yıkılmış görüntülerinde hazdan eser yok .

Haddini bilmez Hedonizm , hedonist olma lüksü olmayanlar için son derece sevimsiz olduğu kadar , öfke , nefret uyandırıcı da olabiliyor .

İmelda’nın binlerce ayakkabısı meseles gibi ….

Yoksa Felsefi anlamda hayattan haz almanın fena bir yanı yok , kimi kitap okumaktan, kimi müzik dinlemekten, kimi resimden, kimi aşktan kimi yemekten, kimi denize açılmaktan haz alıyorsa bunda ne yanlış olabilir ki .

Ancak Hedonizm kendi dünyasında bütün bunların evrensel ölçeği kabul görmeyen , döküntüsünden haz alıyor ve dayatıyorsa işte bu çok fena .

Hedonizm , hazcılık , herkesin kendi bileceği iş , sonucuna katlanmak da öyle ancak bu iş için kitle iletişim araçları kullanılıyorsa , devlet elbette iç dış güvenlik sorunu haline gelmeleri halinde gereğini yapma hakkına sahip değilse , kim ne yapacak . . .

İdeal yaşama, haz alma, hedonizm ile kavuşacağına inananmak birey açısından baktığımızda kimin umuru olabilir ki, hani amiyane tabirle ne bok yerlerse yesinler , hayatta en önemli değerleri haz almaksa zevk peşinde koşmaksa koşarlar .

Yine affınıza sığınarak hedonizim yani yaygın deyişiyle ‘Sefa Pezevenkliği’ söylemde öyle zannedildiği gibi pek matah , özenilen bir şey de değildir halk arasında , hani çalış seninde olur, aa kıskandın mı, meyva veren ağaç taşlanır tarzı mahalle karısı ağızları , yahu hedonist çetenin kendinden emin bildiğini okur tavrı, başarısızlıklarını kamufle etmesi , inkarı kıskanılacak şeyler değildir.

‘Ben Hedonistim ‘ diyen baba yiğit hedonist de azdır , hemen kıvırtırlar.

Çünkü işin felsefesini savunacak ne birikim ne uygulamaları vardır .

Yat, Kat, Villa, Para , Seyahat, AVM , birbirlerine serdikleri kırmızı halılar, verdikleri ödüllerle sınırlıdırlar.

Kendileri dışında kalan insanları önemsememeleri gitgide artan öfke ve nefretle karşılanıyor bu bir sosyal gerçek .

Dolayısıyla nefret edilen olarak dikkat çekmeyi para kazanmayı göze almış insanlardır bizim hedonistler, yeni fikirleri dolayısıyla herşeyi göze almış öncü , lider insanlarla aman karıştırmayalım ayıp ederiz.

Hedosnistler arasında gerçekten yetenekli, işinin ehli , entelektüel insanlar olabileceği gibi tam aksi yemek içmek ve paradan başka hiç bir şeyden haz almayan andavallılarda vardır bu ayrı bir konu.

Bu şartlarda başka çarem yok diye zoraki Hedonist olmuş ve bu yolda kendini helak eden sanatkarlar içimi acıtır , hele şimdi çaresizdirler.

Bir başka ortak özellikleri ise bencil , kendini beğenme, başkalarını sürekli kendi amaçları için kullanma , eleştirilere kapalı olmalarıdır. Bu da çok doğal , neyi savunacaklar ?

Ne var ki şu an ne medya dünyamızın seçkinleri , ne ünlüleri ne de kanaat önderleri tam olarak hedonist felsefesine de uymuyorlar .

Hedonizmin boşvermiş serseriliğinin bilgeliğine sahip olduklarını söylemek zor.

Bizden Epikros ,Aristippos henüz çıkmadı , medyada hedonizm kuram koyucu bile darılmasın ama çok palavra , sıkışınca her limana sığınıyor .

Vur patlasın Çal Oynasın hazcıların İdeal Aile , dede , baba , anne , karımdan korkarım pozları da çok palavra ve vermek istedikleri imajlarla uymuyor .

Ve ne aşkları haz derecesinde ne tutkuları , zaten hemen ayrılıyorlar, aşkı uğruna dünya değiştiren hiç yok . Ve yılalrdır aynı kadın erkekler değiş tokuş halindeler .

Bütün bunların üstüne kimse umurları değilken her türlü sosyal sorunda fikir beyanları da bu yüzden itibarsız sinir bozucu … tüh Hedonistin de itibarsızı bize düştü .

Yaratık hedonistlerle karşı karşıyayız , ne öyleler ne böyle .

Tıpkı yaratık muhafazakarlıkla karşı karşıya olduğumuz gibi .

Muhafazakarlık ve yobazlığın her an ateşlenebileceği tehlikesi bilinçlere yerleştirilmiş bir toplumda hedonist gurubun avantajları inanılmaz boyutlardadır.

Açık yazalım hangi kanal olursa olsun haberlerde, programlarda iman tahtası veya muhallebi tepsisi gibi göğüslerini gösterenler , dar taytlar, yüksek ökçeler mini etekler giymişlerin benzerlerine uluslararası yayın kuruluşlarında rastlayamazsınız.

Neden Amanpour asla ağır göz makyajı yapmaz sorusunun cevabıda burada saklı

Aslında hedonism farklı kılıklarda olsalarda tüm medyada istisnaları elbette olmakla birlikte baskındır ve para kazandırır .

Peki başı örtülüler ne olacak ?

Birbirlerini tamamlamaktadırlar, ‘süslüman’ sıfatı boşuna mıdır halkın .

Ve gelelim içeriklere :

Haberler dahil medyada izlediğimiz ne varsa ,

aşırı duygusallaştırılma ,

kişiselleştirme ,

basitleştirilme süzgecinden geçerken bize sunulandan çok sıkılmış olmamızın nedeni birbirini var eden bu iki kanadın aslında bal gibi mutabakatında , ittifakalarında yatar.

Etkisiz ve can sıkıcılar ve artık ne yapacaklarını şaşırdılar fakat durmuyorlar bir faaliyet bir faaliyet !

Sonuç aslında birbirinin aynı arabesk bir hedonism !

Muhafazakar kanadın dizi oyuncuları oyuncuları balık ‘roka’ içer,

Laik , Atatürkçü kanat dini metaforlar üzerinden iman dersi verir hale geldiler.

Son günlerin modası mesela ‘Tespih’ nasıl çekilir tarifi ; karşındaki konuşurken dinlerken tesbih çekilirmiş , adam laf anlatırken dua mı sayıyorsun kibarca dinlemek yerine , bunu bizim eski evde rahmetliler sağ iken birisi yapsa evde misafir olduğu sürede ses çıkarmazlar evin bahçe kapısından çıktığı an gerekli cevabı verirlerdi , ‘Senin karşında eşşek mi anırıyor ‘ diye en hafifinden .

Salınmışlar çayıra mevlam kayıra bir durum var , sorun burada .

Maksat okuyucu , dinleyicinin dikkatini objektif olarak önemli olandan saçma sapan yan yollara kaydırmak ise bunu da beceremez haldeler. Bazı hallerde bu gerekli olabilir ama öyle kolay bir iş değildir .Ehil yayıncı ister …

Asıl haber değil kişiselleştirilmiş , kimi sahte açıklamalar filan etkilemiyor artık.

Siyaset ve toplumun gerçek sorunlarından saptırılmış bu yöntemin ne itibarı var ne inandırıcılığı kaldı ama ısrarla devam ediyorlar.

Bu yöntemle ünlenenler dizileri kurtaramıyor ,

ve bu yöntemle ünlendirilmeye razı politikacılar yok olma tehlikesini göremiyorlarsa yazık .

Bu nedenle mi bilmiyorum ama muhtemelen Kemal Kılıçdaroğlu durumu fark etmiş olmalı ki , partililerin izin almadan ekran show’larını yasaklaması son derece önemli ve asıl hikayeye yönelik bir önlem, yoksa isteyen kendisinin karşısına çıkıp aday da olabiliyor , eleştiri de yapabiliyor , yani demokratik bir uygulaması var ama bu farklı bir durum , yasakçılıkla da bir alakası yok.

Bence bu yüzden Kemal Kılıçdaroğlu işlerine gelmiyor , oyunu bozuyor. Kılıçdaroğlu kazanacağım seçimi niye boykot edeyim diyor , illa boykot tartışıyorlar bari siz yapmayın Halk TV !

Medya gerçekte hiç bir olayın , olay mahallinin içinde değil hep kenarındalar, bidonda ateş yakıp el oğuşturup , şiirler okuyup, üşüyorlar , konuşuyorlar yani en büyük fedakarlıkları üşümek .

Kahraman Mehmetciğimiz onlar konuşur, akıl verir, üşürken Allah Yardımcıları olsun savaşıyorlar .

Ve medyamızdan her gün sihirbazın şapkasından çıkardığı gibi bir şeyler çıkarıyorlar ama şapkada gerçekler yok ve daha fenası çıkanlar oyalamıyor .

Saygıyla Kayda Geçsin Elimizden Gelen Budur Efendim

Etiketler
Kemal Kılıçdaroğlu