Suriye, İdlib, ABD ve CIA…

CIA DARBESİ-SURİYEFransız mandası olan Suriye, 1946’da bağımsızlığına kavuştu… Yıl 1949, Suriye… CIA (ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı), Suriye’nin başına...

CIA DARBESİ-SURİYE
Fransız mandası olan Suriye, 1946’da bağımsızlığına kavuştu…

Yıl 1949, Suriye…
CIA (ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı), Suriye’nin başına Amerikan yanlısı bir albay olan Adib Sishaklı’yı getirmişti. Fakat, albayın iktidarı dört yıl sonra Baas’çılar tarafından devrildi. CIA, Suriye’de CIA destekli bir askeri darbe ortamının olgunlaştığı değerlendirmesini yaparak, Irak, Lübnan ve Ürdün’de sabotajlar gerçekleştirdi ve suçu Suriye’ye attı. Ayrıca, Şam’daki Müslüman Kardeşler örgütünü rejim aleyhine ayaklandırıyordu.

CIA, Suriye’nin en güçlü adamlarından biri olan istihbaratın başındaki Abdülhamit Seraj ile Genelkurmay Başkanı ve Komünist Partisinin liderini kurban olarak seçti. Bunların yok edilmeleri görevi, ABD’nin Şam Büyükelçiliğinde memur olan ajan Rocky Stone’a verildi. Stone, para ve siyasi gelecek vaadiyle Suriye ordusu içinden kendine bir yandaş takımı kurmaya başladı. Suriye İstihbarat Başkanı Abdülhamit Seraj bu komployu sezdi ve Amerikalılara bir tuzak hazırladı. Subaylar paraları aldıktan sonra televizyona çıkarak, “Ahlaksız Amerikalı iblisler, yasal düzenimizi bozmak için işte bu paraları verdiler” şeklinde itirafta bulundular. ABD’li CIA ajanı Stone gözaltına alındı, sorgulandı ve sınır dışı edildi.

Yaşanan bu siyasi kargaşa sonunda, Suriye ve Mısır, Birleşik Arap Cumhuriyeti’ni kurdu. Bu olaylar, Orta Doğu’da ABD karşıtlığının temelini oluşturdu ve bölgede Sovyet Rusya etkinliğini artırdı.

CIA DARBESİ-IRAK
Yıl 1958… Irak…
Irak’ta, CIA ajanları ülkenin siyasi ve askeri liderlerine silah ve para sağlıyor, karşılığında komünizm karşıtı bir cephe oluşturmaya çalışıyordu. 14 Temmuz 1958 gecesi, Amerikan yanlısı Irak yönetimi, silahlı kuvvetler darbesiyle devrildi; General Kasım devletin başına geçti ve kapıları Sovyet yönetimine açtı. CIA, zaman kaybetmeden Baas partisine sızmaya başladı. General Kasım’a iki suikast düzenlendi, ancak başarısızlıkla sonuçlandı.

Beş yıl sonra, CIA destekli bir darbe yapıldı ve Irak’ta ABD etkisi yeniden güç kazandı. 1960’larda Irak’ın İçişleri Bakanlığını yapan Ali Salih Sadi: “Biz iş başına CIA treniyle geldik” dedi. O trenin içinde, geleceği parlak bir diktatör de bulunuyordu. Yıldızı parlatılan Saddam Hüseyin…

1980-1988 yılları arasında, sekiz yıl süren İran-Irak Savaşı sırasında, CIA Saddam’ın yanında yer almış ve istihbarat desteği sağlamıştı. Bağdat’ı teröre destek veren ülkeler listesinden çıkarmış, Saddam hakkında olumlu raporlar vermişti.

KUVEYT’İN İŞGALİ
Yıl 1990…
1990 yılında, Irak’ın orduları hareketlendi. Uzaydan çekilen fotoğraflarda CIA, Irak birliklerinin Kuveyt sınırına yığıldığını gördü. Aynı gece, Irak 140 bin kişilik ordusuyla Kuveyt’e girdi. CIA: “Saddam, Suudi Arabistan’a saldıracak, Irak’ın kimyasal başlıklı silahları var ve her an bunları kullanabilir” şeklinde, abartılı raporlar düzenledi. Hâlbuki daha önceki raporlarda, Irak’ın kesinlikle kimyasal başlıklı füzelere sahip olmadığı yazılmıştı. Sonuçta, Saddam Suudi Arabistan’a saldırmadı ve kimyasal silah kullanmadı.

KİTLE İMHA SİLAHLARI VE IRAK’IN İŞGALİ
Yıl 2002…
ABD Başkan yardımcısı Dick Cheney, 26 Ağustos 2002 tarihinde: “Saddam Hüseyin’in kitle imha silahlarına sahip olduğuna ilişkin herhangi bir şüphemiz kalmamıştır” dedi. Bu sözlere, Savunma Bakanı Rumsfeld’de katıldı. CIA Direktörü de: “Irak, El Kaide’ye muhtelif alanlarda, savaş, bomba yapımı, kimyevi, biyolojik ve nükleer konularda eğitim vermiştir.” açıklamasını yaptı. Gerçeği yansıtmayan bu raporlarla, ABD 2003 yılında Irak’ı işgal etti.

2003 yılında, ABD işgalinin başladığı ve Bağdat’a binlerce ton bombanın yağdırıldığı ilk saatlerde, ABD televizyon kanalı CNN’den yapılan canlı röportajda, Amerikan Kongresi’nin önemli üyelerinden Les Apsin, büyük bir heyecanla: “Petrol bölgelerinin hâkimiyetinin ele geçirildiğini, İsrail’in güvenliğinin sağlandığını, Amerika’nın tek büyük güç olarak dünyaya gücünü ispatladığını” söyleyerek savaşın asıl hedefine ulaştığını belirtiyordu.

İşgalden bir yıl sonra, CIA Şefi Jim Pavitt: “Irak içinde fazlaca bilgi kaynağımız yoktu. Bir gram istihbarattan bir ton varsayım üretildi.” itirafında bulunarak, önceki raporları yalanladı. Yapılan soruşturmada, Irak’ın silahları konusunda CIA’nın söylediklerinin hayal ürünü olduğu ortaya çıktı. Fakat Irak işgal edilmiş, bir buçuk milyon insan ölmüş ve böylece yıllar sürecek bir karışıklık döneminin tohumları atılmıştı.

Irak’ın işgalinden üç yıl sonra CIA: “ABD’nin işgali cihadı meşrulaştırmıştır. Müslüman dünyasına müdahale, ABD’ye büyük kızgınlık duyulmasına neden olmuş ve küresel cihat davasına olağanüstü bir taraftar kitlesi kazandırmıştır.” şeklinde değerlendirme yaptı. CIA Şefi Pavitt, işgalden sonra, Bağdat’ın, Vietnam’ın ardından en büyük CIA istasyonu durumuna geldiğini söyledi.

İşte, Müslüman ülkelerin ve dünyanın başına bela olacak IŞİD (Irak, Şam İslam Devleti) bu dönemde büyütülüyordu.

Yıl 2015…
Irak’ın işgali sırasında, İngiltere Başbakanı Tony Blair idi. Blair, işgalden 12 yıl sonra, Ekim 2015’te CNN International TV kanalında, Fareed Zakaria'ya verdiği röportajda, "Yanlış istihbarat nedeniyle özür dilerim. Ayrıca planlama konusunda ve rejimi devirdikten sonra neler yaşanacağını öngörmekteki hatalarımız konusunda da özür dilerim" dedi. Blair, bu açıklamayı yaptığında, Irak’ta bir buçuk milyon insan yaşamını yitirmişti.

SURİYE’DE İDLİB…
Yıl 2018… Suriye…
ABD, Suriye coğrafyasının yüzde 30’u olan Fırat’ın doğusunu işgal etti ve 70 bin silahlı gücü olan PYD/PKK bölücü terör örgütüne teslim etti. Ürdün sınırında, Suriye’nin yüzde 7’sine karşılık gelen El Tanf’a yerleşti ve bu bölgeyi Suriye’den kopardı. Fırat’ın batısında Menbiç’te kalmayı sürdürüyor. 1949’da yapamadığını, 69 yıl sonra, bugün fazlasıyla başardı. Hem de Suriye enerji ve su kaynaklarının çoğunu barındıran bölgeyi, Suriye’nin yaklaşık yüzde 40’ını işgal ederek…

Türkiye dahil tüm taraflar, İdlib’e odaklanmışken ABD Başkanı Trump, Eylül ayı başında (2018), Suriye’de Amerikan askerlerinin kalıcı olduğuna ilişkin yeni stratejiyi kabul etti.

ABD, El Kaide-DAEŞ/IŞİD türevi terör gruplarının Suriye’de yok olmasını istemiyor. Afganistan-Pakistan sınırında yaptığı gibi, Radikal Cihatçı teröristlerin, bölgenin ve dünyanın başına bela olmalarının önünü açıyor . Neden? Çünkü, ¨terör küresel stratejinin topuzudur.¨ Özellikle ABD için…

İdlib’te yaklaşık 30-40 bin El Kaide türevi terörist var. Ayrıca, Şam yönetimine karşı savaşan muhalif silahlı sayısı 50-60 bin… İdlib’in Türkiye sınırı 130 kilometre…

ABD ve Rusya Suriye’de kalıcı…

Sıra İran’da ve ABD, İran’a karşı cepheyi oluşturmayı başardı…

Rusya’nın ve İran’ın Suriye’de bir zafer kazanmalarını kesinlikle istemiyor.

Çünkü Rusya’nın zaferi, ABD’nin yenilgisi demek…

Yıpratma savaşını tercih ediyor… Suriye’de iç savaşı sürdürerek, başta Rusya olmak üzere, Türkiye ve İran’ın yıpratılmasını istiyor… Afganistan’da Sovyetler’e yaptığı gibi… ¨Uzatmalı savaştan kazançlı çıkan taraf olmaz¨ prensibini iyi biliyor…

Suriye’de iç savaş, en az 15-20 yıl daha, bölge ülkeleri ve özellikle Türkiye için tehdit olmaya devam edecek…

Kaynakça:
Tim Weiner, Legacy of Ashes-The History of the CIA (Enkaz Devralmak-CIA Tarihi), Bölüm II, 2007.
Tim Weiner, Legacy of Ashes-The History of the CIA (Enkaz Devralmak-CIA Tarihi), Bölüm V, 2007.

Etiketler
İdlib Suriye