ABD’li Rahip Brunson krizi öncesi ve sonrası…

27 Ekim 1962… Sovyetler Birliği, ABD’yle arasında krize neden olan Küba’daki Sovyet füzelerinin sökülmesini kabul etti. Bunun karşılığında, Türkiye’deki...

27 Ekim 1962… Sovyetler Birliği, ABD’yle arasında krize neden olan Küba’daki Sovyet füzelerinin sökülmesini kabul etti. Bunun karşılığında, Türkiye’deki ABD’nin Jüpiter füzelerini sökmeleri koşulunu ileri sürdü, ABD de bunu kabul etti. Bu olay Türkiye’de kırgınlık yarattı. Bir pazarlık söz konusu olduğunda, ABD’nin Türkiye’yi feda edebileceği ortaya çıktı. ABD’nin bu kararı, Türkiye’ye danışılma gereği duyulmadan alınmıştı.

5 Haziran 1964… Kıbrıs’ta Rumların Türklere saldırısı üzerine, 7 Haziran 1964’te Türk askerinin Kıbrıs’a çıkması planlandı. Bunun üzerine ABD Başkanı Johnson, Başbakan İnönü’ye, 5 Haziran 1964’te ifadesi ağır ve tehdit dolu bir mektup gönderdi. Başbakan İnönü bu mektup üzerine, ¨Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır¨ demişti.

1974… Dönemin başbakanı Bülent Ecevit, 1971’de yasaklanan haşhaş ekimini yeniden başlattı. Ecevit’in bu kararı, Türkiye-ABD arasında krize neden oldu. Bülent Ecevit, 2002 yılında Hürriyet gazetesinden Sedat Ergin'e yaptığı açıklamada, ''Yasaklayıcı tutumlarına karşın haşhaş üretimini belli kurallar içinde serbest bırakışımız ABD'de çok tepki uyandırmıştı. Kongre'nin ambargosu aslında Kıbrıs değil, haşhaşla ilgiliydi. Sonra Kıbrıs'a yamandı'' dedi.

5 Şubat 1975… 1974 Kıbrıs Barış Harekatı nedeniyle, ABD Türkiye’ye ağır bir silah ambargosu uyguladı. Bu kararla, Türk-ABD ilişkileri Kıbrıs sorununa bağlanmış oluyordu. Türkiye’nin ambargoya cevabı, 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kuruluşu oldu.

25 Temmuz 1975… Başbakan Süleyman Demirel’di. İktidarda ise, Birinci Milliyetçi Cephe Hükümeti vardı. Silah ambargosunun kaldırılması için Demirel, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Kissinger ile Ankara’da; ABD Başkanı Ford ile Brüksel’de görüştü. Fakat sonuç alınamadı. Bunun üzerine, 25 Temmuz 1975 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesi’yle ABD’nin Türkiye’de bulunan 21 üs ve tesisi kapatıldı. Yaklaşık beş bin ABD’li asker ve sivil ülkeyi terk etti.

26 Eylül 1978… ABD Başkanı Carter’ın onayıyla Türkiye’ye uygulanan ambargo kaldırıldı. Ambargo kaldırıldığında, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Bülent Ecevit Başbakandı. Ecevit, ambargonun kaldırılmış olmasına rağmen, ABD’nin üs/tesislerini açmadı. Üs/tesisler, 12 Eylül yönetimi tarafından 18 Kasım 1980’de açılabildi.

1 Mart 2003… Irak harekatı nedeniyle ABD askerinin Türkiye’de konuşlanmasına ilişkin tezkere, TBMM'den geçmedi. ABD, bu dönemde çok istediği tezkerenin TBMM'den geçeceği beklentisindeydi. Tezkere kapsamında İskenderun'a konuşlandırılacak askerler, araçlar ve gemilere yönelik harcamalar için yaklaşık 200 milyon dolar bile ayrılmıştı. ABD, büyük bir hayal kırıklığına uğradı.

4 Temmuz 2003… Irak'ın Süleymaniye kentinde, ABD askerleri, Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı subayların bulunduğu karargâha baskın düzenledi. Bir binbaşı komutasındaki 11 Türk özel harekatçının başına çuval geçirildi. 60 saat süreyle sorguya çekildiler. Türk kamuoyu, büyük bir öfke ve tepki gösterdi. Çuval geçirme olayı, bir kırılma noktasıydı.

9 Ekim 2017… ABD tarafından alınan kararla, Türkiye'de vize hizmetleri askıya alındı. Ardından Türkiye, ABD'de bulunan elçiliklerinde vize işlemlerini durdurduğunu açıkladı.

26 Temmuz 2018… Türkiye’de casusluk suçlamasıyla tutuklu bulunan ABD vatandaşı Rahip Brunson, 26 Temmuz 2018’de ev hapsi cezasıyla cezaevinden çıkarıldı. ABD Başkanı Trump ve Başkan Yardımcısı Pence, Brunson’ın serbest bırakılmamasından dolayı Türkiye’yi yaptırımlarla tehdit eden içerikte tweetler paylaştılar. 1964 Johnson mektubunda yer alan kaba ifadeleri de aşan tehdit sözcükleri kullandılar.

Yukarıda sıralanan örnekler, iki ülke arasında yaşanan ve kriz olarak adlandırılan gerginliklerdi. Bu olaylar kriz ise, aşağıda yer alanlar savaş nedeni olmalı…

7 Ağustos 2003… ABD Dışişleri eski Bakanı Condoleezza Rice, Ulusal Güvenlik Danışmanı iken 7 Ağustos 2003’te Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında, 23 ülkenin rejimi ile sınırlarının değişeceğini belirtmişti. Moritanya, Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Sudan, İsrail, Ürdün, Suudi Arabistan, Yemen, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Katar, Kuveyt, Irak, Suriye, Lübnan, Türkiye, İran, Afganistan, Pakistan’ın oluşturduğu ülkeler, 17 milyon kilometrekarelik bir coğrafyayı kapsamaktaydı. ABD’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı, Türkiye’nin sınırlarını değiştiren bir projeyi açıkladı. Fakat herhangi bir kriz yaşanmadı…

2 Nisan 2004… ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel, 2 Nisan 2004 yılında Büyük Ortadoğu Projesi’nden (BOP) söz ederken, Türkiye’yi “İslam Cumhuriyeti” olarak tanımladı. “Irak; Türkiye, Pakistan ve diğer İslam Cumhuriyetleri gibi bir İslam Cumhuriyeti olacak” dedi. ABD Dışişleri Bakanı’nın bu açıklaması, aslında Türkiye’de devlet şeklinin değiştirilmesi anlamına geliyordu. Fakat herhangi bir kriz yaşanmadı…

En büyük kriz: ABD’nin ısrarlı desteğiyle, Suriye’de PKK Bölücü Terör Örgütü’nün kolu PYD, hayal edemeyeceği büyüklükte bir coğrafyaya, Suriye’nin yaklaşık yüzde 30’una sahip oldu. ABD, PYD/PKK’ya modern silahlar verdi, eğitti, donattı. 70 bin kişilik bir terörist ordu oluşturdu. Hedef, Türkiye’nin 600 kilometre uzunluğundaki güney sınırında 90-100 bin kişilik bir PYD/PKK ordusu oluşturmak. Türkiye’nin coğrafi bütünlüğünü tehdit eden böyle bir oluşumdan daha büyük bir kriz mi olur? Fakat, ABD’nin oluşturduğu bu tehdit, iç kamuoyunda Brunson kadar önem kazanmadı. Asıl ve büyük olan ana tehdit, yani büyük kriz gözden kaçmış gibi.

Türkiye ve ABD, iki NATO üyesi ülke… ABD’ye ¨Stratejik Ortak¨ ya da ¨Stratejik Müttefik¨ deniliyor. Bu kadar önemli krizlerin sahibi bir ülke, Türkiye’nin BEKA’sını olumsuz etkileyen kararlara imza atan bir NATO üyesi Stratejik Ortak olur mu?

Sonuç olarak, 2.500 yıl önce Sun Tzu şöyle demişti: ¨Taktik olmadan strateji, zafere giden en yavaş yoldur. Strateji olmadan taktik, yenilgi öncesi yapılan gürültüdür.¨
Trump, ihtiyacı olan gürültüyü çıkarmakta usta biri…