1923’ten-2018’e, Cumhuriyet’ten Başkanlık sistemine-2

Önceki yazımızda, Atatürk’ten Kenan Evren’e kadar cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecini kaleme aldık. Bu yazımızda, Başkanlık Sistemi’ne giden yolu inceleyeceğiz.

24 Haziran 2018 seçimleri, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi açısından bir dönüm noktasıdır. 29 Ekim 1923’te kurulan Cumhuriyet, yerini Türkiye’ye özgü Başkanlık Sistemi’ne bırakmış oldu.

1989 yılında, Anavatan Partisi (ANAP)’nin oyları yerel seçimlerde %21’e kadar düştü. Süleyman Demirel, “ANAP, Meclis’te çoğunlukta olsa bile, bu sayı ile cumhurbaşkanı seçemez. Turgut Özal seçilirse, kendisini indiririz.” sözlerini iki yıl boyunca tekrar etti. Buna rağmen, mecliste çoğunluğu elde bulunduran iktidar partisi ANAP, lideri Turgut Özal’ı 1989’da Cumhurbaşkanı seçti.

Turgut Özal’ın 17 Nisan 1993 tarihinde vefat etmesi üzerine, Başbakan Süleyman Demirel, 16 Mayıs 1993’te koalisyon ortağı Erdal İnönü’nün de desteğiyle üçüncü turda cumhurbaşkanlığına seçildi. 1989’da Başbakan Turgut Özal, 1993’te Koalisyon Başbakanı Süleyman Demirel, cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefetle uzlaşma yolunu aramadılar. Milletvekilleri, anayasaya göre son turda “zorunlu” olarak parlamento seçimlerinin yenilenmesi riskine karşı, cumhurbaşkanlığı için aday olan lidere oy vermek durumunda kaldılar.
2000’de Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanı seçilişi, iktidar ve muhalefetteki partileri kapsayan örnek bir uzlaşma sonucu oldu. Başbakan Bülent Ecevit (Demokratik Sol Parti), Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli (Milliyetçi Hareket Partisi), Mesut Yılmaz (Anavatan Partisi) ile muhalefetteki Tansu Çiller (Doğru Yol Partisi) ve Recai Kutan (Fazilet Partisi) destek verdiler. Cumhuriyet’in uzlaşma refleksi, Başbakan Ecevit’in uyumlu tutumu ve diğer liderlerin desteğiyle bir kez daha devreye girmiş oldu.
Türkiye’nin on birinci Cumhurbaşkanı için, 27 Nisan 2007’de ilk tur seçimi yapıldı. Toplantı yeter sayısı olan 367 bulunmadığı gerekçesiyle, Anayasa Mahkemesi birinci tur oylamayı iptal etti. Daha sonra seçim kanununda yapılan değişiklikle, 28 Ağustos 2007’de Abdullah Gül üçüncü turda Cumhurbaşkanı seçildi. Bu dönemde, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın, 2007’de yayımladığı “27 Nisan Muhtırası” ya da “Bildirisi” bir müdahale olarak kayıtlarda yer aldı.

1966’da Cevdet Sunay, 1973’te Fahri Korutürk ve 2000’de Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanı seçimindeki “uzlaşı” ve “sıkıntısız bir meclis oylaması”; 1989’da Demirel’in, 1993’te Özal’ın cumhurbaşkanı seçimlerinde gerçekleşmedi. 1989 ve 1993 seçimlerinde iktidar veya koalisyon hükümeti, parlamentodaki muhalefeti dışlamayı tercih etti.

1989, 1993 ve 2000 seçimlerinde askerler, doğrudan veya dolaylı bir müdahalede bulunmamış, seçim konusunda tartışmanın dışında kalmışlardır. 2007 seçimlerinde ise, muhalefet tümüyle dışlanarak sürecin dışında tutulmuş ve iktidarla muhalefet cepheleri arasında derin bir uçurum oluşmuştur.
2007 Cumhurbaşkanı seçiminde açılan fay hattı, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar geçen sürede daha da derinleşmiş ve Cumhuriyet Tarihi’nde ilk kez, toplumda bu denli derin bir ayrışma ortaya çıkmıştır. 2014’te, Adalet ve Kalkınma Partisi lideri Recep Tayyip Erdoğan ilk kez halkın oyu ile seçildi. Geçmişteki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde siyasi partiler arasındaki uzlaşma kültürü, bu dönemde çatışmaya dönüşmüş ve topluma yansımıştır.

2014’te ilk kez halkın oyu ile seçilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tarafsızlığı sürekli tartışma konusu olmuş, partili cumhurbaşkanı ve Türkiye’de Başkanlık Sistemi gündeme oturmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)’nin desteğiyle Recep Tayyip Erdoğan, Başkanlık Sistemi için 16 Nisan 2017’de Türkiye’yi referandumuna götürmüştür. Referandumda az bir farkla (yüzde 51.41), Türkiye’ye özgü Başkanlık Sistemi’ne evet denmiştir. Yapılan düzenlemeyle, Recep Tayyip Erdoğan Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı olmuş, hem parti başkanlığı hem de cumhurbaşkanlığı makamını birlikte yürütmeye başlamıştır. Toplumda, gerginlik ve kutuplaşma daha da artmış, ayrışma keskinleşmiştir.

Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli, 3 Kasım 2019’da yapılması gereken milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçiminin erkene alınmasını önermiştir. Bunun üzerine, seçimler 3 Kasım 2019 yerine 24 Haziran 2018’e alınmıştır. 24 Haziran 2018’de yapılan cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde, Recep Tayyip Erdoğan yüzde 52,6’yla Cumhurbaşkanı seçilmiş, Adalet ve Kalkınma Partisi’yle Milliyetçi Hareket Partisi’nin kurduğu Cumhur İttifakı oyların yüzde 53,65’ini almıştır.

24 Haziran 2018 seçimleri, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi açısından bir dönüm noktasıdır. 29 Ekim 1923’te kurulan Cumhuriyet, yerini Türkiye’ye özgü Başkanlık Sistemi’ne bırakmış oldu.

21 Nisan 1920… Mustafa Kemal Paşa, Temsilciler Kurulu Başkanı olarak askeri ve sivil makamlara şu telgrafı gönderir: ¨Allah’ın yardımıyla Nisan’ın 23’üncü günü Büyük Millet Meclisi açılarak çalışmaya başlayacağından o günden sonra bütün sivil ve askeri makamların ve bütün ulusun başvuracağı en yüce kat, adı geçen Meclis olacaktır. Temsilciler Kurulu adına Mustafa Kemal.¨ Mustafa Kemal, Meclisi, tüm askeri ve sivil makamların bağlı olacağı en yüce kurum olarak görmekteydi.

23 Nisan 1920’de Meclis açıldığında, Türkiye’de işgalci olarak 38 bin İngiliz, 59 bin Fransız, 17 bin İtalyan, 90 bin Yunan askeri, güneyde 10 bin silahlı Ermeni, kuzeyde 25 bin Pontusçu Rum vardı. Bu sayılara doğudaki Ermeni ordusu, Batı Anadolu’daki Rum, Ermeni ve Müslüman çeteleri, işgalcilerle birlikte hareket eden Kuvay-ı İnzibatiye, Anzavur kuvveti ve isyancılar dahil değildir.

29 Ekim 1923, Pazartesi saat 20.30… Anayasa Değişikliği onaylandı. “Yaşasın Cumhuriyet” nidaları ve alkışları ile Cumhuriyet kabul edildi. 15 dakika sonra 20.45’te, oylamaya katılan 158 üyenin oybirliği ile Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal Paşa ilk Cumhurbaşkanı seçildi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bunun üzerine yaptığı konuşmada: ¨ Hep beraber ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.¨ dedi.

Cumhuriyet ilan edildiğinde, Türkiye’nin nüfusu 13 milyondu. Okuma yazma oranı erkeklerde yüzde 7, kadınlarda binde 4’tü. 1935’te yapılan sayımda nüfus 17 milyon oldu; okuma yazma oranı yüzde 19,2’ye yükseldi. Nüfusun %80’i kırsalda yaşıyordu, önemli bir bolümü göçebeydi. Düşmanların yaktığı köy sayısı 830’du, 930 köy de kısmen yakılmıştı. 37 bin köyde okul, posta, yol yoktu. Ülkede 72 ortaokul, 23 lise ve yüksek medrese düzeyinde eğitim veren sadece bir üniversite vardı. Arapça, Farsça, Fransızca Türkçeyi istila etmişti. Kadınlar ikinci sınıf sayılıyordu. Kadının avukat, hakim, profesör, pilot, sporcu ya da milletvekili olması hayal bile değildi. Türk kadını 1934’te seçme ve seçilme hakkını kazandı. İtalya’da 1946’da, İsviçre’de 1971’de bu haklar verildi. 1935’te yapılan seçimlerde 18 kadın meclise girdi. 1935’teki meclisteki kadınların temsil oranına, 2000’lere kadar ulaşılamadı. Cumhuriyet bu yüzden mucizeydi…
1918-1945 yıllarında iki Dünya Savaşı sırasında Avrupa’da beş, Amerika’da beş olmak üzere toplam 10 ülkenin meclisi açıktı. Türkiye, bu 10 ülkeden biriydi. 1938’de dünyada 17 ülkenin seçilmiş hükümeti vardı ve bu ülkelerin içinde Türkiye de vardı. Atatürk’ün, Cumhuriyetin mucizesiydi bu…

Cumhuriyet, doğudaki yoksul bir köyden Aziz Sancar’ı Nobel bilim ödülüne taşıyan; batıdaki fakir bir köyden Süleyman Demirel’i Cumhurbaşkanlığı makamına çıkaran rejimin adıydı.

23 Nisan 1920’den, 29 Ekim 1923’e… 29 Ekim 1923’ten, 24 Haziran 2018’e… Siyasi Tarih açısından bir dönüm noktası…

Tarih ulusların tarlasıdır. Ne ekerseniz, gelecekte onu biçersiniz…

Özet Kaynakça:
1. Mustafa Kemal Atatürk, NUTUK, Yayına Hazırlayan: Taha Mazman, 2009, s. 422.

2. İbrahim Artuç, Kurtuluş Savaşı’nın Zorlu Yılları, 1988, s.35.

3. İsmet İnönü, Hatıralar, Yayına hazırlayan: Sabahattin Selek, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2009.

4. Özer Ozankaya, Cumhuriyet Çınarı, Ankara, 1994.

5. Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, yapı ve Kredi Bankası Yayını, İstanbul, 1973.

6. Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Gelişmeler (1876-1938), 2.Kitap, Bilgi Üniversitesi Yayını, 2. Baskı, İstanbul, 2003.

7. Hikmet Özdemir, Atatürk’ten Günümüze Cumhurbaşkanı Seçimleri, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2007.

Etiketler
Başkanlık Sistemi