Ne olacak Altay’ın hali?

Sadık okurlarım bilir; uzun bir süredir İzmir futbolunu da kaleme alıyorum. İzmir, Türkiye’de ülkenin batıya açılan kenti olarak futbolun da ilk oynandığı...

Sadık okurlarım bilir; uzun bir süredir İzmir futbolunu da kaleme alıyorum. İzmir, Türkiye’de ülkenin batıya açılan kenti olarak futbolun da ilk oynandığı yer. İlk futbol maçı Bornova’da oynanalı 120 yılı geçiyor. 1959-60 sezonunda bugünkü Süper Lig “Milli Lig” adıyla ilk kez oynandığında İzmir’den 5 takım yer almıştı. Altay, Karşıyaka, Altınordu, İzmirspor ve Göztepe. Türkiye’yi modern futbolla da ilk tanıştıran Adnan Süvari oldu. Süvari, Efsane Göztepe’yi kurdu ve bugünkü Avrupa Ligi’nin öncülü olan Avrupa Fuar Şehirleri Kupası’nda yarı-final oynattı. “Tek Seçici” unvanıyla bir dönem A Milli Takımı da Göztepe ile birlikte teknik direktör olarak yöneten Süvari, Türkiye’ye muhteşem bir 11 ve kulübe armağan etti. Çocukluğumda, ilk gençliğimde İstanbul’da statta izlediğim efsane kadronun isimleriyle; yakın zamanlarda peş peşe kaybettiğimiz tabutlarını omuzladığım Bombacı Halil, Buldozer Fevzi, İngiliz Nevzat, Ertan ile, yaşayan efsanelerle İzmir’de ahbap, komşu, arkadaş olduk. Maalesef yıllar önce kaybettiğimiz Efsane Göztepe’nin Koca Kaptan Gürsel’ini ve kaleci Ali’yi tanıyamadım.

“SÜPER LİG’DE İKİ.. ÜÇ.. DAHA FAZLA İZMİR TAKIMI”

Bu yazıda asıl olarak Altay’dan söz edeceğim. Şöyle başlayalım; Göztepe 14 yıl aradan sonra Süper Lig’e çıktığında “Süper Lig’de iki.. üç.. daha fazla İzmir takımı” sloganını İzmir’e ezberletmeye çalıştım (Esin kaynağım tabii ki Vietnam’ın Ho Amca’sıydı. İlk gençliğimizde ABD’nin emperyalist saldırısına ve işgaline karşı mücadele eden ulusal kurtuluş savaşçılarına moral vermek için yaptığımız eylemlerdeki slogan “Ho..Ho..Ho Şi Min… İki..üç..daha fazla Vietnam”dı).

Göztepe, 4 sezon boyunca Süper Lig’de tek başına temsil etti İzmir’i ama nitekim geçen sezon başka bir köklü İzmir ekibi Altınordu’yu 89’da tek golle geçip 18 yıl aradan sonra Altay da ikinci takımı oldu İzmir’in Süper Lig’de.

Ancak bendeniz “üç” beklerken bu sezon bambaşka gelişmeler oldu. Göztepe çok düzgün bir başkana, mali, idari yapıya sahip olmasına karşın; devre arasında da yetersiz kadroya takviyelere karşın sezondaki ikinci teknik direktörde ısrarı uzattığı için ve kötü gidiş karşısında oyuncu grubu içinde çok azının sorumluluk alması, büyük çoğunluğunun rutinin ötesine geçmemesi ve hatta profesyonellik bilincinden uzak olması nedeniyle göz göre göre küme düşüyor. Keza Altay da!.. İkisinin de matematik olarak şansı var o şansı döndürecek mecali yok. Altay’ın sorunu ise finansman, para… Kısacası, geleck sezon Süper Lig’de İzmir’in “sıfır çekme” durumu söz konusu. TFF’nin ligi rezil ettiği bu sezonda iki sezon önce olduğu gibi düşme olmaması kurtaracak Altay ve Göztepe’yi kurtaracaksa…

ALTAY BAŞKANI EKMEKÇİOĞLU’NUN İSTİFASINA KADAR GELİŞEN SÜREÇ

Altay Başkanı Özgür Ekmekçioğlu 7 Nisan’da ligin bitmesine 7 hafta kala istifa etti. Bu istifaya varana kadar gelişmeler adım adım ilerledi. Şeffaf bir tablo ortaya konulmadığı için ancak o adımları kabaca sıralamakla yetineceğim.

1) Geçen sezon Mustafa Denizli takımın başına teknik direktör olarak getirildi ve takım TFF 1’de play-off’tan Süper Lig’e çıktı. Denizli, teknik direktör olarak para almayacağını, sözleşme gereği ödenecek ücretin askeri vakıflara bağışlanmasını istedi. Ancak bu paranın kaç para olduğu ve hangi vakıflara ne kadar ödendiğin öğrenemedik.

2) Denizli ile ilk 7 hafta Süper Lig’de çok iyi sonuçlar alındı hatta hoca “Avrupa” dedi! Fakat alınan iyi sonuçlar yerini uzun haftalar boyunca yenilgilere bıraktı. Takım düşme hattına yaklaştı ve Denizli görevi bıraktı. Neden, “para” idi. Öyle ki, Denizli ile sözleşme feshi bile yapılamadı İzmir’e gelmediği için ve kulüp bu yüzden iki kez para cezası yedi TFF’den. Yerine devam eden yardımcısı Nobre de çare olamadı ya da para alamadığı için bıraktı. Her şey kapalı kapılar ardında yaşandığı için bilemiyoruz. Onun yerine Serkan Hoca geldi ve başarılı sonuçlarla ligde kalma konusunda olumlu bir hava yaratsa da beş hafta sonra bıraktı! Neden yine yapılamayan ödemelerdi takıma ve kulüp çalışanlarına kadar… Sinan Kaloğlu geldi onun yerine…

Başkan Ekmekçioğlu, para ve finansman sorunu nedeniyle bırakanlara “bu durumu bile bile geldiklerini” hatırlatmakla yetindi. Sonunda kendisi de bıraktı. Bırakırken, kulüpteki işleyişin genel kurula kadar planladığı gibi devam edeceğini, teknik ekip, futbolcu, personel ve piyasa ödemelerinin yapılacağını belirtti.

Ekmekçioğlu, evet, 6 yıllık başkanlık döneminde kulübün profesyonel takımını 3. Lig’den Süper Lige çıkardı. 3. Lig şampiyonluk maçında son maçta Atatürk Stadı’ndaydım. O maç 30 bin taraftar önünde oynanmıştı. İzmir’de 6 yıl içinde izlediğim en kalabalık tribün o gündü. Sonra 2. Lig ve 1. Lig; ardından da Süper Lig… 6 yılda üç şampiyonluk fakat 18 yıl sonra çıkılan Süper Lig’de il sezonda mali-idari kriz nedeniyle yeterli kadroya karşın tutunamayacak gözüken Altay.

ENDÜSTRİYEL FUTBOL AMATÖR YÖNETİMİ KALDIRMIYOR

Futbol, artık endüstriyel futbol… Sadece güçlü mazi ve taraftar-camia ile; teknik ekip ve futbolcu ile olmuyor, olamıyor. Pandemi gelmiş sarmış dört bir yanı, ekonomi dibe vurmuş, sponsor ve reklam geliri yok, tribün geliri yok, yayıncı kuruluş indirim üstüne indirim yapıyor ve ödemeleri geciktiriyor…

TFF ise bir alem!.. Yayıncı kuruluş ile baş edemiyor. Lig ortasında hakem krizi yaşanıyor. Lig bitmeden TFF Başkanı istifa ediyor! Spor Bakanlığı da finansal fair-play’i rafa kaldırmış durumda! Hani birkaç yıl önce yasa çıkacaktı; dernek niteliğindeki kulüp başkanları ve yöneticiler borçta sorumlu olacaklardı? İsteyen istediği kadar borçlanamayacaktı? O yasa çıksaydı, Altay bugün bu halde olmazdı! Belki geçen sezon değil ama ileride çok daha iyi koşullarda çıkacaktı Süper Lig’e.

O KADAR BORCU KİM ÜSTLENEBİLİR Kİ?

Ekmekçioğlu, kulübü 3.Lig’de 10 milyon dolar borçla devraldıklarını, doların o zaman 3 TL olduğunu; mevcut borcun ise yönetici alacakları da dahil olmak üzere 19 milyon 500 bin dolar olduğunu fakat doların 15 TL’ye dayanması yüzünden borcun çok katlandığını izah etti istifa ederken ve tüm hesapların Yüksek Divan Kurulu’na verildiğini belirtti.

Bu arada, Ekmekçioğlu’nun istifası sonrasında genel kurulda başkanlık için nabız yoklayan camiadan İbrahim Akman’la bir araya geldiğini basından öğrendik. Ancak, Akman, önceki gün basına yaptığı açıklamada açıklanan borcun çok daha fazla olduğunu, transfer yasağı koşullarında ve ağır borç yükü altında göreve talip olmanın olanaksız olduğunu öne sürerek Ekmekçioğlu’nu da eleştirdi ve geri çekildiğini duyurdu.

Akman’ın açıklamasından bazı satır başları şöyle:

-"Ligde kalma ihtimalimizin son ana kadar zorlanması gereken bir ortamda, ’aday olmaya hevesli arkadaşların önünü açmak’ bahanesiyle istifa edilmesi aslında olası adayların yolunu açmak değil, mevcut durumun kötülüğünü gizleme çabasıdır. Bu yaklaşım kulübümüzü daha da çıkmaza sürüklemektedir. Açıklanan borcun doğru olmadığı, gerçek borcun çok daha fazla olduğu yönetim kurulu ve divan kurulu üyeleri tarafından da bilinmektedir.”

-“Özellikle son 2 senede alınan hatalı yönetimsel kararlar ile Altay’ın geleceği tehlikeye atılmıştır. Bu karanlık tablo karşısında bile yapılan açıklamalarda sorunsuz bir Altay bırakıldığı algısı yaratılmaya çalışılmaktadır.”

-“Altay’ımız için elimizi taşın altına koyma sözümüzün arkasındayız. Ancak sayın Özgür Ekmekçioğlu, altında bir kişinin altından kalkmasının mümkün olmadığı bir ortam bırakarak kulübümüzü terk etmiştir. Beklentilerin farkındayız ancak kulübümüzün mevcut sorunlarını tek başımıza çözmemiz ve bu şartlarda aday olmamız mümkün görünmemektedir.”

DÜŞME KAVŞAĞINDA İNECEK VAR

Ekmekçioğlu Altay’ı 3. Lig’den Süper Lig’e çıkardı mı?... Çıkardı… Ancak, kanımca arkadaki sportif başarı gibi mali-idari süreçlerden de ortaya çıkan mali tablodan da sorumlu. O yüzden “profesyonel takımı 3’ten Süper’e çıkaran başkan olarak anılayım” esprisiyle ligin bitmesine 7 hafta kala görevi bırakmak kanımca şık olmadı. Şimdi Altay camiası şu soruyu soracak ister istemez: Bu kadar ağır bir borç yükü ve hasarla Süper Lig’e çıkmış olup hemen ertesi sezon geri inmeye değer miydi?

BAŞKANLAR VE YÖNETİCİLER MÜTESELSİL OLARAK BORÇTAN SORUMLU OLMALI

İşte o yüzden yıllardan beri boğazımızı yırtıyoruz; diyoruz ki başkanlar ve yöneticiler harcamalardan sorumlu olsun, yeri geldiğinde bırakıp gidemesinler. Gitseler de borç, borcu yapanların borcu olsun.

Altay’ın durumu, ortaya çıkan tablo ve yaşanan gelişmeler özetle Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın, TFF’nin bizzat kurumsal olarak olarak vurdumduymazlığından, kendi aldıkları kararlara da uymamalarından, spor yasasını yıllardır bir türlü çıkaramamalarından kaynaklanıyor. Bu çerçevede niye bırakmasın ki görevi Altay Başkanı Ekmekçioğlu? Akman da niye talip olsun ki göreve?

Olan, İzmir futboluna oluyor, tabii Türk futboluna da… İzmir, Türk futbolunun önemli bir damarı; bu damar Süper Lig’de temsil edilmezse o ligin gazı kaçar. Göztepe de ligin yükselen bir değeri; maçlarını en yüksek altıncı tribün doluluğunda oynadı bu sezon.

Bakalım bu sezon sonunda TFF ne diyecek? Belki de karar hazirandaki genel kurul sonrasında alınacak; lig 19 takımla mı, 23 takımla mı oynansın? Karar konusu bu…

Ancak dernek statüsündeki profesyonel takım başkan ve yöneticilerinin finansal atraksiyonları ve bu temeldeki sorumluluğuna ilişkin kurallar konmazsa ve işletilmezse şimdiden not düşeyim; daha çok isim nam yaparak çekilir ağır borç altında bıraktığı görevlerinden.

Etiketler
İzmir