Cumhur İttifakı'nı hala yüzde 40'ın üzerinde tutan güç: Partizan seçmen ve sivil otoriter düzen

Cumhur İttifakı'nı hala yüzde 40'ın üzerinde tutan güç: Sadık seçmen ve sivil otoriter düzen

2017 referandumu kampanyasında başlayan demokratik blok siyaseti, 2019 yerel seçimlerinde meyvelerini verdi. İstanbul, Ankara, Adana, Antalya gibi ülkenin en kalabalık büyükşehirlerinin kazanılması sonucunda Millet İttifakı nüfusun %50’sini yönetir hale geldi.

Böylelikle muhalefetin genel seçimde kazanma ve demokrasiye geçiş umudu somut bir hale büründü. 2018’den bu yana buhrana dönüşen ekonomik kriz şartlarında muhalefet partilerinin toplam oy oranı iktidar blokunun oyunu geçmeye başlayınca, araştırma sonuçları da daha çok ilgi çekmeye başladı.

Bu yazıda TEAM Araştırma’nın 2021 Kasım anket sonuçlarını yorumlayacağım. Fakat sonuçlardan önce neden Cumhur İttifakı oy oranındaki düşüşe maksimalist değil minimalist bir beklentiyle yaklaşılması gerektiğini açıklamak istiyorum.

Neden Cumhur İttifakı %40’ın Üzerinde?

Bazı muhalifler 2001 krizi sonrasında DSP, MHP ve ANAP’ın 2002 seçimlerinde yaşadığı çöküşün tekrarlanmasını bekler oldu. Ancak atlanan iki gerçek var: yaygın partizanlık ve Cumhur İttifakı’nın sivil otoriter rejimden aldığı güç.

Birincisi, Türkiye’de seçmen davranışı, çok büyük ölçüde kutuplaşma ve partizanlıkla şekilleniyor. Seçmenin yaklaşık %75’i oy verdiği partiye duygusal bağlılık hissediyor (partizan seçmen).

Kalan %25’in oy tercihinde parti aidiyeti rol oynamasa da, iktidarın ekonomik performansı etkili olsa da soldan sağa geçişi sınırlayan ideolojik sınırlardan bahsetmek gerek. Örneğin Milli Görüş geleneğinden gelse de artık AK Parti’ye gönülden bağlı olmayan, kerhen oy veren eleştirel bir sağ seçmenin CHP’ye oy vermesi pek kolay değil. Bu tip durumlarda seçmenler kararsız olmaya veya oy kullanmamaya meyilli oluyor.

Ayrıca %25’lik partizan olmayan seçmen grubu arasında sandığa gitmeyen en az %8’lik bir kesim var. Yani Türkiye’de parti tercihini değiştirmeye yatkın seçmen oranı aslında %20’yi bulmuyor.

2002 seçimlerindeki çöküşün tekrarlanmasına yönelik beklentiye dönelim. DSP’nin %1.2’ye düşmesi, 2001 krizinin seçmen davranışı üzerindeki etkisinin mutlak örneği şeklinde zihinlerde yer etmiş durumda. Fakat Türkiye’de partiye değil, parti ailesine oy verildiği gerçeği atlanıyor. Nitekim CHP 2002’de merkez sol oyların adresi olarak DSP’den gelen oylarla TBMM’ye girebildi.

1999’da CHP %8.7’de kalmış ve DSP %22.2 ulaşmış, iki parti toplamda %30.9’u bulmuşlardı. 2002’de ise DSP %1.2’ye çakılırken, CHP %19.4’e yükselmişti. İsmail Cem’in partisi YTP’nin de oyunu ekleyince merkez sol partiler toplamda %21.7’ye tutunarak oyların çoğunluğunu korumayı başarmıştı.

İkincisi, AK Parti ve MHP partizanlığın etkisini kullanmakta en mahir iki parti. AK Parti merkez sağ ve Milli Görüş geleneğinin, MHP ülkücülerin partisi olarak güçlü liderleriyle halihazırda toplam %30’a yaklaşan oranda çekirdek/sadık seçmene sahip olan partiler.

Ayrıca AK Parti ve MHP sıradan partiler değil, rejimin müttefikleri. Çok büyük devlet, sermaye ve medya gücüne sahipler ve milliyetçi-muhafazakar ahlaki üstünlükçülük imkanı ellerinde. Bunun yanında seçmenle kurdukları sosyal politika ve rant-müşteri ilişkileri çok geniş kitleleri kapsıyor.

ARAŞTIRMA SONUÇLARI

Grafik 1: TEAM Kasım 2021 araştırma sonuçları (Türkiye geneli, kararsızlar dağıtılmadan)

2986 kişiyle yüz yüze gerçekleştirilen Türkiye temsili araştırma sonuçlarına göre, seçmenleri kararsızlar dağıtılmadan üç gruba ayırmak mümkün.

1) Cumhur İttifakı (%35.3, AK Parti %27.8, MHP %7.5)

2) Muhalifler (toplam %46: Millet İttifakı %32.6 [CHP %23.1 + İYİ Parti %9.5], HDP %9.5, DEVA %1.2, Gelecek %0.7 ve diğer partiler %2)

3) Kararsızlar ile sandığa gitmem/geçersiz oy diyenler %18.7.

Son rakam büyük görünse de Türkiye’de seçimlerde oy vermeyen ve oranı %10-15 arasında değişen protestocu kitle hesaba katıldığında kararsızlar arasında oy vermeye meyilli seçmen oranı %10’u bulmuyor.

Grafik 2: TEAM Kasım 2021 araştırma sonuçları (Türkiye geneli, kararsızlara tekrar sorularak)

Kararsızlara tekrar oy tercihi sorularak dağıtılmış sonuçlara göre Cumhur-Millet İttifakı farkı azalsa da Cumhur üstünlüğünü koruyor:

• Cumhur İttifakı: %43.9 (AK Parti %34.6, MHP %9.3)

• Millet İttifakı: %40.2 (CHP %28.2, İYİ Parti %12)

• HDP %11.1 ile barajı aşıyor. Diğer partiler %4.8

• Muhalefet partileri toplamda %51.9'a ulaşıyor (Cumhur'dan 8 puan yüksek)

Cumhur İttifakı henüz seçim kampanyası resmi olarak başlamamışken %43.9 seviyesinde tutunmayı başarıyor. İcraat ve vaatlerle bu oranının seçim kampanyasında artabileceğini akıldan çıkarmamak gerekiyor. 2019 yerel seçim rüzgarıyla birlikte ivme kazanan muhalefet bloku Cumhur İttifakı’nın önüne geçse de ekonomik krizden etkilenen seçmenleri yanına çekmekte istenen seviyeye ulaşabilmiş değil.

Tablo 1: 2018 Haziran – 2021 Kasım Oy Değişimi

2018-2021 oy oranı değişimleri kıyaslandığında, AK Parti 2018 genel seçimlerinden bu yana %42.6’dan %34.6’ya gerileyerek 8 puan kaybetti. Parti oy oranı %19 küçüldü. MHP’de kayıp daha az (1.6 puan düşüş, %16 küçülme). AK Parti’nın iktidar partisi olarak MHP’ye kıyasla seçmen tarafından daha çok cezalandırıldığı anlaşılıyor.

Son zamanlarda MHP’li siyasetçilerin iktidar bloku içinde muhalif parti pozisyonunda olduklarını iddia etmesi MHP’de bedel ödeme endişesini yansıtıyor. Buna karşılık olarak Erdoğan “Çin modeli” olarak tanımladığı değersiz TL ile üretim/ihracat ve ucuz işçiliğe dayalı ekonomik modelin sorumluluğunu tek başına üstlenmemek adına bu politikayı MGK bildirisine soktu ve diğer ortaklarına imza attırdı.

Muhalefet partileri arasında oy oranı en çok artan parti CHP. Parti oyları dörtte biri kadar yükselmiş (%22.6’dan %28.2’ye, +5.6 puan, %25 büyüme). 2019 yerel seçim zaferi, belediyelerin popülaritesi ve buna bağlı olarak bir önceki seçimde sandığa gitmeyenler ve ilk kez oy verecek genç seçmende desteğin artması CHP’yi %30’a yaklaştırıyor.

Örneklem, metodoloji ve ağırlıklandırma sorunlarından ötürü birçok ankette %15-20 aralığında gösterilen İYİ Parti’de mütevazı bir artış var (%9.9’dan %12’ye, +2.1 puan, %21 büyüme). Fakat bu artış herhangi bir büyükşehir belediyesini yönetmediği için icracı yönünü gösteremeyen ve sadece 4 yıllık geçmişe sahip bir parti için kaydadeğer.

HDP’nin tüm baskılara rağmen oyunu %11’in üzerinde tutması seçmeniyle kurduğu bağın güçlü olduğunu gösteriyor. Diğer partilerin toplam oy oranının %5’in altında kalması ise yeni kurulan partilerin AK Parti’ye oy vermiş seçmenden henüz beklenen desteği bulamamasıyla ilişkili.

SONUÇ

AK Parti 2002 seviyesine gerilese de hala 1. parti. AK Parti’den uzaklaşan Erdoğan seçmeninin oyunu alan MHP’de düşüş daha az olunca Cumhur İttifakı %45’e yaklaşıyor (%43.9)

Cumhur İttifakı, ekonomide “Çin modeli” ve siyasi alanda baskıyı artırarak seçime hazırlanırken, muhalefetin dağınık bir görüntü çizmesi ve liderlerin koordinasyon ruhundan uzaklaşarak ben dilini daha sık kullanması, bu partileri kararsız seçmenin yönelebileceği güvenilir birer adres olmaktan uzak tutuyor.

CHP 2019 yerel seçimleriyle bir ivme yakalasa da büyükşehirlerdeki başarısını ulusal düzeye tam olarak yansıtamıyor. İYİ Parti’nin oyu kısmen artarken partiye Cumhur seçmeninden beklenen oy kayması henüz gerçekleşmedi. Yeni partiler henüz halkta karşılık göremiyor.

ÖNERİ

Muhalefet parti liderleri, zaman kaybetmeden Erdoğan’ın Çin modelinin aslında ucuz işçilik, emek sömürüsü ve halkın yaşam standartlarını düşürmeye dayalı Vietnam-Bangladeş modeli olduğunu halka anlatmak ve alternatif bir model önermek için bir araya gelip koordinasyonu yeniden sağlayabilirler.

Erdoğan’ın “Çin modeli” yerine kalkınmacı bir milli atılım modeli önerebilirler. Ekonomik model, parlamenter sistem, adalet, eğitim ve diğer alanlardaki reform önerilerinin özetini kapsayan bir mutabakat metni hazırlayabilirler ve bu metni kameralar önünde imzalayabilirler.

Etiketler
Cumhur İttifakı İttifak