30 Ağustos’da ne oldu ?

KAYDA GEÇSİN Önce günümüzde 30 Ağustos da ne oldu bakalım ; İnsanlığın 3. Büyük salgını bir gerçek, onun için hiç bir şeye bahane olması söz konusu değil...

KAYDA GEÇSİN

Önce günümüzde 30 Ağustos da ne oldu bakalım ;

İnsanlığın 3. Büyük salgını bir gerçek, onun için hiç bir şeye bahane olması söz konusu değil .

Bu şartlarda kına gecesi , düğün yapmak , hangi nedenlerle olursa olsun yığınları sokaklara dökmek , namazdan , kutlamaya fark etmez , davet etmek akıl işi değil, doğru da değil.

30 Ağustos Zafer bayramını ekranlardan kutlamak ise bu durumda tek çareydi , ve çağın mevcut teknik imkanlarıyla pek çok şey yapmak mümkün iken ,

Ve televizyonlar için kamu yayıncılığı açısından da kendilerini göstermek için büyük bir fırsat iken ,

Çok üzülerek niyetler iyi de olsa değerlendiremediklerini gördük.

İnsanlara bu sıkıntılı günlerde tarihinin kadrini kıymetini anlatan , içlerini sevinç umut vatan sevgisiyle dolduran , moraliteyi yükseltecek yayınlar yapabileceklerken , yapamayıp bu çağda bu teknoloji ile sınıfta kalmanın daha başkası olamaz.

Ders , ders, ders yine başladılar bıktırıncaya kadar .

30 ağustos’ta :

Kendini, anılarını anlatan konuklar ,

izleyiciye ‘Anladınız mı ‘ diye diskur çeken nezaketsizler , ki bu adam gerçekten anlamayanlara sıkıysa anlatsın bize niye kızıyor acaba dedirten manasızlıklarla doluydu.

‘Hoca’ları toplamış bir başka Sunucu Kadın ise ‘ Sizlere 30 Ağustos’u izah edeceğiz ‘ demesin mi, bizleri kafadan 30 ağustos nedir bilmez mankafa sanıyor , okul mezunu hemde.

Hadi bizi değil de öyle hödükleri hedef alıyor diyelim , onların kendisini izlediklerini düşünüyor herhalde .

Bu da yılın modası , izleyicisini Stockholm sendromu sonucu kendine meftun manyaklar sananlarla karşı karşı karşıyayız.

Atatürk’ çü olma iddiasındaki kanalların , kendilerini izlediklerini var saydıkları Cumhuriyet , Atatürk Düşmanı kişiler bizlermişiz gibi sürekli anladınız mı diye azarlamaları ve izleyiciyi onlar varsayarak ayar çekmeleri çok can sıkıcı bu eski huylarından vaz geçseler iyi olur , zor gibi ama .

Bu durumda ‘ Hamaset’ ten sorumlu bakanlık şart oldu , Çakma Dindar ve Çakma Atatürkçüleri tespit edecek ciddi bir bakanlık korona testi gibi önce test sonra ekrana çıkma izni verebilir , nedir bu yahu öldük bittik bunların kendi aralarında birleşip ,ki hiç bir zaman ayrılmadılar, memleket kurtarma hallerine ,vatanseverlik, hamaset yarışına kim inanır ki.

Medya trilyonerlerinin ise zengin edildikleri şartları unutturup kendilerini mağdur gösterme çabaları , kıvırtmaları ise inandırıcı değil, tıpkı Atatürk devrimlerini iplemeyip birden Atatürk sevgisiyle dolup taşanlar gibi. Bu işleri güneşlenirken sürdükleri sırt kremi sanıyorlar.

Laubalilik ise diz boyu , samimiyete bulandırılmaya çalışılan adabı muaşeretten uzak , bayağı , görgüsüz hiç bir kesimin , elitizmin dahil kabul edemiyeceği hödüklükler yaşatıyorlar, Bilim adamının telefonla bağlandığı kanaldaki sunucuya ‘hayatım’ diye hitap ettiği bir laubalilik dünyası oldu ekranlar, bunu marifet samimiyet sayıyorlar ama birbirlerinin karizmasını çizerken kamu yayıncılığını da çizdiler.

Her işleri yarım yamalak , dindarlıkları da Atatürk’çülükleri , yayıncılıkları da.

Hala konser , para , reklam, dizi derdindekiler ayrı alem.

Bu salgında , sıcakta konserlerinde biletler kapışmış bak bak bak ….ondan iptal edilmemişmiş , off .

Birde iyi niyetle durumu hala kabul etmeyenler var ,

üniversitelerde kütüphane yok diye şikayete eden duayen gazeteci üniversitelerde hoca en önemlisi öğrenci yok bilmez mi kabullenemiyor .

Çok gürültülü bir ortamdı günümüzdeki 30 Ağustos .

Şimdi tarihte 30 Ağustos’ta ne oldu bir kere daha şöyle bir üstünden geçelim .

Zafer Bayramı, 30 Ağustos 1922'de Dumlupınar’da Mustafa Kemal Atatürk başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruzdur .

Mustafa Kemal Atatürk ve askerleri savaşçıdırlar bir kere daha bunu kayda geçirelim .

Zafer kazanılmıştır , her yıl 30 Ağustos günü kutlanan resmî ve ulusal bir bayramdır .

Niye Bayram ediyoruz ?

Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla da bilinen büyük Taarruz’un başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan orduları İzmir'e kadar takip edilmiş; 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtulmuştur.

Çok iyi olmuştur , aksi takdirde Çeşme, Urla, Seferihisar, Bodrum , Selimiye , Ayvalık filan bütün Ege kıyılarında denize filan giremezler , ‘Beach’ ler açamazlardı .

Kurtulduk , yapışmışlardı bir bir gittiler bu önemlidir , bu yüzden bayram ediyoruz , çok mu zor söylemesi, kabul etmesi .

Türkiye'de 1926'dan itibaren Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır , temsil gücü yüksektir Bundan iyi zafer olsun onu da kutlayalım ama görünen o ki bundan iyisi Şam’da kayısı .

Büyük Taarruz, Kurtuluş savaşı sırasında Türk ordusunun işgalci güçlere son ve kesin darbeyi vurmasını sağlamak ve Anadolu'dan atmak için düşünülüp planlanan gizli bir harekât idi.

Öyle ortalıkta car car konuşmadılar .

Öncesi , Mustafa Kemal Paşa taarruz kararını Haziran ayında almış ve hazırlıkları gizli olarak yürütmüştür.

Büyük Taarruz Ağustos'un 26'sını 27'sine bağlayan gece Afyon'da başlamış, Aslıhan civarında kuşatılan düşman birliklerinin Mustafa Kemal Paşa'nın bizzat idare ettiği Dumlupınar Meydan Muharebesinde imha edilmesi ile Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanmıştır.

Bu muharebede olan nedir diye özetleyecek

olursak ;

Mustafa Kemal Atatürk , silah arkadaşları düşmanın üzerine yürümüşlerdir.

Askerleri , hemde çoğu yayan ve sırtlarında kilolarca yükle düşmanın üzerine yürümüşlerdir.

Atlar düşmanın üzerine yürümüşlerdir

Kadınlar, çocuklar düşmanın üzerine yürümüşlerdir.

Öyle dizi Cevdet’leriyle kazanılmadı bu zafer, gerçek bu .

Etiketler
Ağustos